Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Ulag
ifadesini içeren
76
kelime bulundu...
a'kas
Boynuzu kulağı ardında bitmiş veya boynuzu kulağı ardına gelmiş nesne.
ahrab
Kulağı kesik.
Kulaktaki küpe deliği.
ahreb
Çok harap, perişan, yıkık.
Kulağı yarık kimse.
Edb: Rübai vezinlerinden "Mef'ulü" ile başlayan oniki şekilden herbiri.
akfen
Kulağı küçük ve kalın olan.
aslah
Kulağı hiç işitmeyen.
aslem
Kulağı kesik olan, kesik kulaklı.
asrem
Kulağı sakat, hasta.
Ailesini geçindirmek için sıkıntı çeken (kimse).
Bölük bölük.
bahire
Kulağı kesik deve.
bahıyre
Cahiliyye devrinde beş batın doğuran devenin beşinci yavrusu erkek olursa kulağı yarılır ve salıverilirdi. Artık hiç bir işte kullanılmayan bu deveye bu ad verilirdi.
bende-i halka-beguş / bende-i halka-begûş
Kulağı halkalı olan köle, esir.
Mc: İtaatli, muti'.
benna-guş / benna-gûş
Kulağın aşağı sarkan yumuşak kısmı ki, küpe asılan yerdir.
(Farsça)
cezma
Kulağı kesik koyun.
Kulağı delik koyun.
ebhekan
Kuzu kulağı adı verilen ot.
ecda'
Burnu kesik olan kimse.
Kulağı, eli ve dudağı kesik kimse.
ekşem
Doğuştan kusurlu olan. Burnu, kulağı kesik veya noksan doğan (adam).
Pars denilen vahşi hayvan.
esamm
(Çoğulu: Summun) Kulağı sağır olan.
Katı taş.
esekk
Tavşan.
Kulağı kesik olan.
Küçük kulaklı.
Kulağı işitmeyen. Sağır.
ezra
Kulağı beyaz, gövdesi siyah olan davar.
ferek
Kulağın sarkık ve sülpük olması.
feylekus
Fil kulağı dedikleri büyük yassı yapraklı ot.
fülgur
Kuzukulağı dedikleri ot.
fürafür
Kulağı yırtık kişi.
gazf
Kulağın sarkık olması.
Kırmak.
Geceleyin karanlık olmak.
giran-guş
(Çoğulu: Giranguşân) Sağır, kulağı ağır işiten.
(Farsça)
guş-hurde
Kulağı bükülmüş, terbiye edilmiş.
(Farsça)
guş-i can
Can kulağı.
guş-i huş
Akıl kulağı. Can kulağı.
guş-i kabul-i cane / gûş-i kabul-i câne
Canın kabul kulağı; birşeyi can kulağıyla dinleme.
guş-zed
Kulağa çarpan, işitilen.
(Farsça)
halkabeguş
Kulağı küpeli, kulağı halkalı.
(Farsça)
Mc: Köle, esir.
(Farsça)
harba'
Kulağı delik koyun.
harka'
Kulağı delik koyun.
Çeşitli yönlerden esen rüzgâr.
hazama'
Kulağı enine yarılmış keçi.
humaz
Kırmızı çiçeği olan bir bitki çeşidi.
Kuzu kulağı.
hummaz
Kuzu kulağı.
hurs
(Çoğulu: Hursân) Altından ve gümüşten olan halka.
Kulağa taktıkları küçük halka.
iktat
Alçak sesle kulağa fısıldama.
ilhan
Tar: Cengizlilerin İran kolunun Hülâgu hanedanının hükümdarlarına verilen ünvan.
kanef
Kulağın küçük ve kalın olması.
karr
Durma.
Karar verme.
Su dökmek.
Kulağına söylemek.
Mahfe.
karra
Bir kimsenin kulağına söylemek.
Soğuk su dökmek.
kasv
Deve kulağının kenarı.
kasva
Kulağının dörtte biri kesik olan koyun veya deve.
kavnes
(Çoğulu: Kavânis) Atın iki kulağı arası.
Başa giyilen miğferin tepesi.
kelam-ı lafzi / kelâm-ı lafzî
Kelâm-ı nefsîyi anlatan ve insanın kulağına gelen ve söyleyenin ağzından çıkan harfler topluluğu.
makazz
Başın arka tarafından iki kulağın arası.
maksuv
Kulağının ucu kesilmiş deve veya koyun.
mecusi
Çok eskiden yaşamış, kulağı küçük olan birisinin adıdır. Ateşperestlik âyinine sebeb olduğundan "Ateşperestlere" bu isim verilmiştir.
Eski İran dini olan Mecusilikten olan kimse.
merviyat
(Tekili: Mervi) Rivayet olunmuş şeyler. Kulaktan kulağa söylenerek gelmiş olan sözler.
mücedda'
Burnu ve kulağı kesilmiş.
Başı yanmış olan ot.
muhaddiş
Kulağı tırmalıyan. Tahdiş eden.
nehizet
Tabiat.
At kulağına benzer dokunmuş nesne.
ra'l
Koyunun kulağından kesilen parça.
ra'la'
(Çoğulu: Rual) Akılsız kadın.
Kulağının ucu kesilip ilişik duran dişi koyun.
ra'se
(Çoğulu: Riâs) Kulağa takılan küpe.
refş
Küçük kazma.
Çapa.
Büyük kulaklık.
Kulağı büyük olma.
sakka'
Kulağı çok küçük olan koyun.
salig
(Çoğulu: Sulag) Altı yaşındaki sığır.
seka'
Kulağı olmayan dişi hayvan.
sem'-i hamiyet
Hamiyet kulağı, insaf ve hakperestlikle dinleyiş.
şerka'
Kulağı uzunlamasına yarık olan koyun.
şilak
Cima etmek.
Vurmak.
Kulağı uzunlamasına yarmak.
sımah-ı can / sımah-ı cân
Can kulağı.
şinvay
Kulağın işitmesi.
süfte-guş
Kulağı delinmiş olan. Kulağı delik.
(Farsça)
süllem
Merdiven, basamak.
Derece.
Tıb: Kulağın içindeki içiçe daireler şeklinde olan boşluğun adı.
tahliz
Bir kimsenin kulağına küpe ve koluna bilezik takmak.
takrit
Kulağına küpe takmak.
Davarın başına yular takmak.
tantif
Kulağına küpe geçirmek.
taslim
Kulağı dibinden kesmek.
tefarik-ul asa / tefarik-ul asâ
Bir atasözüdür. Bu darb-ı mesel hakkında meşhur Kamus Tercümesi'nde hülâsaten şu mâlumat var: "Arab'dan fakir bir kadının zaif ve gayet huysuz bir oğlu varmış. Yaptığı müteaddit kavgalarda meselâ bir defasında burnunu, bir defasında kulağını, bir defasında dudaklarını kesmişler. Her bir defasında da
telkin / telkîn / تلقين
Öğretme, kulağına anlatma.
(Arapça)
tenafür / tenâfür / تنافر
Birbirinden kaçmak. Ürkmek.
Uzağa çekilmek.
Bir mes'elenin halli için hâkime başvurmak.
Edb: Kulağa hoş gelmeyen hece veya kelimelerin bir arada bulunması.
Birbirinden nefret etme.
(Arapça)
Kulağa hoş gelmeyen sözcükleri sık sık kullanma.
(Arapça)
tezyinat-ı lafziye / tezyinat-ı lâfziye
Sözle ilgili süslemeler, cinas, seci' gibi anlamdan ziyade kulağa hitap eden söz san'atları.
zed
"Vurucu, vuran" mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Guş-zed : Kulağa çalınan. Zeban-zed : Yayılmış söz.
zenme
Keçinin kulağı ucunda küpe gibi sarkan kıllar.
Devenin kulağından kesip ilişik koydukları parça.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
ram olmak
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
hararet
Tedâvül
ihşam
cemal sahibi
KÜTÜK
fünun-u hazıra
muhaddes
nush
hüsn
haşerat-ı muzırra
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Ulag
kanıt
Renk
Çeviri
mütear
ÖĞRETMEN
Tâb
Erun
geliş
zabt