REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Terle ifadesini içeren 51 kelime bulundu...

araki / arakî

  • Terle ilgili, tere mensub.

araknak

  • Terlemiş, terden ıslanmış, ter içinde kalmış. (Farsça)

arkan

  • Terleme.

ashab-ı yemin / ashâb-ı yemin

  • Ahid ve yeminlerinde sebât edenler. Kendi kazançlarından ziyâde Cenab-ı Hakk'ın lütuf ve ikrâmına kavuşacakları ümid edilenler. Allah'a itâatleri ve amelleri iyi olup ahirette amel defterleri sağ taraftan verilecek olanlar. Sağcılar. Mukaddesatçılar. Kur'an ve İmân yolunda Allah (C.C.) için çalışanl

ashab-üş-şimal / ashâb-üş-şimâl

  • Amel defterleri sol taraflarından verilecek olan cehennemlik kimseler.

bigal

  • (Tekili: Bagl) Katırlar, esterler.

boşanmak

  • Eşi ile olan nikâh bağını bozmak. Eşinden ayrılmak. (Medeni kanun, boşama yetkisini mahkemeye bırakmıştır. İslâm dini evlenmeyi Allah'ın emirleri dahilinde karşılıklı rızaya bağlı hür bir sözleşme olarak gördüğünden kadınla erkek boşanma yetkisinin kimde olacağını da kararlaştırabilirler. İsterlerse (Türkçe)

defatir / defâtir / دفاتير

  • (Tekili: Defter) Defterler. Not yazmağa mahsus kâğıttan beyaz kitablar.
  • Defterler. (Arapça)

defatir-i resmiyye

  • Resmi defterler.

emarid

  • (Tekili: Emred) Bıyıkları terlememiş gençler.

emred / امرد

  • Bıyıkları yeni terlemiş genç. (Arapça)

emzice / امزجه

  • Mizaçlar, karakterler. (Arapça)

eshab-ı şimal / eshâb-ı şimâl

  • Cehennem ehli. Âhirette amel defterleri sol ve arka tarafından verilecek olanlar.

eshab-ı yemin / eshâb-ı yemîn

  • Cennet ehli. Âhirette amel defterleri sağ taraflarından verilecek olan mü'minler.

evar

  • Hükümet dairelerine ait defterler, resmî defterler. (Farsça)
  • İmaret. (Farsça)

fazc

  • Yarmak.
  • Saç dibinin terlemesi.

haşir ve neşir / حَشِرْ وَ نَشْرِ

  • Ölüleri dirilterek toplama ve amel defterlerine göre hak ettikleri yerlere dağıtma.

hatt / خط

  • Çizgi. (Arapça)
  • Yol. (Arapça)
  • Yeni terlemiş bıyık. (Arapça)

hısal / hısâl

  • Huylar, mizaçlar, karekterler.

hiyamiyye nezareti

  • Tar: 1826 senesinde Yeniçeri Ocağı'nın ilgası üzerine kaldırılan Çadır Mehterleri yerine kurulan daire.

hukerde

  • Terlemiş. (Farsça)

huygerde

  • Terlemiş. (Farsça)
  • Adet edinmiş, huy hâline getirmiş, alışmış. (Farsça)

iane-i cihadiye

  • Muharebe zamanında harbin icab ettirdiği fazla masrafları karşılamak ve yardım olmak için halktan alınan paralar. Miktarı, her mahallin iktidarı derecesine göre kaza ve liva üzerine merkezden tertib ve "tevzi defterleri"ne maktu' miktar olarak konulurdu. Bu çeşit vergi ve ianeler Tanzimat'tan sonra

infizac

  • Sıcaklık verme, ısı verme.
  • Buharlaşma.
  • Terleme.

inta'

  • Çok fazla terlemek. Kusma, istifra etme.

irtişah

  • (Reşha. dan) Sızma, terleme.

isti'rak

  • Terlemek için yatma.

ıtlınsa

  • Çok fazla terleme.

karun

  • İki şeyi bir araya getiren.
  • Tez terleyen hayvan.
  • Arka ayaklarının tırnağı ön ayağının tırnağı yerine vâki olan hayvan.
  • İleride olan memeleri geride olan memelerine pek yakın olan dişi deve.

kunfuz

  • (Çoğulu: Kanâfiz) Kirpi.
  • Fare.
  • Devenin, kulakları ardında terleyen ve teri akan yerleri.
  • Otları dolaşık yer.

mahkeme-i kübra / mahkeme-i kübrâ

  • En büyük mahkeme, âhirette bütün insanların amel defterlerinin tartıldığı ve dünyâda yaptıklarının hesâbını verecekleri yer.

mehteran / mehterân

  • (Tekili: Mehter) Mehterler.

muarrık

  • (Arak. dan) Tıb: Terletici ilâç.

müsta'rik

  • (Arak. dan) Terlemek için yatan.

mütearrık

  • Terleyen, taarruk eden.

necd

  • Açık ve işlek yol.
  • Yüksek yer.
  • Minder, döşeme gibi oturacak şeyler.
  • Ağaçsız mekân.
  • Hâzık ve mâhir kılavuz.
  • Yiğitlik hâli. Gamlılık, gussa.
  • Hasma galip gelmek.
  • Çok terlemek.
  • Meme.
  • Suudi Arabistan'ın doğu mıntıkası.

neşr-i suhuf

  • Haşir zamanı amel defterlerinin meydana çıkarılıp herkesin hesabının görülmesi.
  • Sahifelerin neşri.
  • Haşirde, insanların hesab görülmek için dirildiklerinde amel defterlerinin meydana çıkarılıp herkesin amelinin belli oluşu.

neth

  • Terlemek, sızmak.

reşh

  • Sızma, terleme, sızıntı.

secaya / secâyâ / سجایا

  • (Tekili: Seciye) Karakterler, huylar, seciyeler, ahlâk ve tabiatlar.
  • Güzel huy ve karakterler.
  • Seciyeler, karakterler.
  • Karakterler. (Arapça)

secaya-yı aliye / secâyâ-yı âliye

  • Yüksek huy ve karakterler, tabiatlar.

secaya-yı hasene / secâyâ-yı hasene

  • Güzel karakterler, ahlâk ve huylar.

secaya-yı samiye / secâyâ-yı sâmiye

  • Yüksek ve kıymetli karakterler, vasıflar.

siccin / siccîn

  • Sert, şiddetli olan şey.
  • Dâim olan.
  • Fâsık ve fâcirlerin amel defterlerinin konulduğu yer.
  • Cehennemde bir vâdi'nin adı. Fâcirlerin ruhunun gittiği yer.
  • Şeytanların, kafirlerin (Allahü teâlâya ve Resûlullah efendimize inanmayanların) ve günahkâr mü'minlerin amellerini toplayan bir kitap; insanların ve cinlerin kötülerine mahsûs amel defterleri.
  • Şakîlerin, kötülerin ve azâb olunan rûhların bulunduğu yer.
  • Yerin altında veya Ceh

ta'rik

  • Şaraba biraz su katmak.
  • Kovayı doldurmak.
  • Terletmek.
  • Hastalık veya perhizden dolayı zayıflamak.

taarruk

  • (Arak. dan) Terleme.
  • Kemikten et kazımak.
  • Ağaç kabuğunu soymak.

tabayı'

  • İnsanların tabiatları, mizaç ve karakterleri.

tabayi'-i esasiye

  • Temel ve esas olan tabiatlar, karakterler, yaradılışlar.
  • Toprak, su, hava gibi veya oksijen, hidrojen karbon, azot gibi unsurların hususiyetleri.

tebayi

  • Tabiatlar, mizaçlar, huy ve karakterler.

tereşşuh

  • (Çoğulu: Tereşşuhât) Terlemek, sızmak. Sızıntı. Sızıntı meydana çıkmak.

tereşşuhat / tereşşuhât

  • (Tekili: Tereşşuh) Terlemeler, sızmalar, sızıntı yapmalar.
  • Kulaktan gelme haberler.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın