Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Tatlı
ifadesini içeren
122
kelime bulundu...
a'zeb
Çok tatlı. Pek hoş.
ab-ı leziz
Leziz, tatlı su.
ahla
En tatlı, çok şirin. Çok tatlı.
alabalık
Akıntısı sert olan soğuk ve tatlı sularda bulunan bir cins leziz balık.
(Türkçe)
aşure / âşure
(Aşurâ) Arabi aylardan olan Muharrem ayının onuncu günü. Aynı günde çeşitli hububat ve kuruyemişler katılarak yapılan tatlı.
Bir çok meyve ve hububat karıştırılarak pişirilen tatlı; derleme, karışık.
azb
Tatlı, lâtif, hoş ve şirin olan yiyilecek ve içilecek şey.
Fazla susuzluktan yemek yemeği terketme.
Men'etme.
Feragat.
Tatlılık.
bedihe-gu / bedihe-gû
Güzel ve hoş söz söyleyen. Tatlı söz söylemeye alışık olan kimse.
(Farsça)
çerbi / çerbî
Tatlılık, yumuşaklık.
(Farsça)
cezalet
Rekâketsiz ifade.
Güzellik.
Müdebbirlik, akıllılık.
Azim, büyük.
Edb: Kelimeler, ince veya sert söylenişlerine göre; elfâz-ı cezle veya elfâz-ı rakika diye ikiye ayrılır. Elfâz-ı cezle: Söylenişte tatlılığı bulunan veya heybet, ululuk, çarpışma, korkutma, yıld
çopra
Balık kılçığı.
Sık çalılık veya sazlık.
Uzunca boylu olan tatlı su balığı.
faziz
Tatlı su.
fürat
Tatlı su.
Fırat Nehri.
germ ü serd
Sıcak ve soğuk.
Darlık genişlik, iyilik kötülük, acı tatlı.
güvarai / güvaraî
Tatlılık, hoşa gitme.
hab-ı nuşin / hâb-ı nuşin
Tatlı uyku.
hakaik-i latife / hakaik-i lâtife
Tatlı, şirin hakikatlar, ince mânâlı gerçekler.
halavet / halâvet / حلاوت / حَلَاوَتْ
Tatlılık. Şirin olmak.
Şirinlik, tatlılık, hoşluk.
Tatlılık, şirinlik.
Zevk.
Tatlılık, şirinlik.
Tatlılık.
(Arapça)
Tatlılık.
halavetle / halâvetle
Tatlı bir şekilde.
hava-i nesimi / hava-i nesîmî
Hafif ve hoşça esen rüzgâr, tatlı, hoş hava.
hava-yı nesimi / havâ-yı nesîmî
Tatlı ve hoş bir şekilde esen rüzgar.
hay
Çiğneyen mânasına gelir ve birleşik kelimeler yapılır. Meselâ: Şeker-hâ : Şeker çiğneyen.
(Farsça)
Mc: Tatlı sözlü, güzel ve dokunmaz sözler söyleyen.
(Farsça)
heft-dane
Aşure adı verilen bir cins tatlıyı yapmakta kullanılan yedi çeşit tahıl.
helva-hane
İçinde helva pişirilen genişçe ve derinliği az tencere.
(Farsça)
Tar: Saray için her türlü tatlı yiyeceklerin yapılmasına yarayan saray mutfağının bir bölümü.
(Farsça)
hichic
Tatlı su.
Erkek koyun.
hoş
İyi, güzel.
(Farsça)
Tatlı.
(Farsça)
Tuhaf, garip.
(Farsça)
hoşavaz / hoşâvâz / خوش آواز
Tatlıses, güzelses.
(Farsça)
hoşgu / hoşgû
Hoş konuşan, tatlı dilli. Konuşmaları kırıcı olmayan.
(Farsça)
hoşgüvar
Hazmı kolay, tatlı, hoş, sindirici.
(Farsça)
hoşgüzeşte
Hoş geçmiş tatlı zaman.
(Farsça)
hoşruy
Tatlı yüzlü, sevimli.
(Farsça)
hoşsohbet / خوش صحبت
Konuşması tatlı, sohbeti güzel.
(Farsça)
Sohbeti tatlı.
Tatlı sözü, sohbeti tatlı.
(Farsça - Arapça)
hulv
Tatlı.
Hoş ve güzel. İyi.
hulviyyat
Tatlı yemekler. Şekerlemeler. Tatlı şeyler.
hurma
Bir sıcak iklim meyvesi.
(Farsça)
Hurma şeklinde yapılan hamur tatlısı.
(Farsça)
hutbe-i şirin / hutbe-i şîrîn / خُطْبَۀِ شِيرِينْ
Sevimli ve tatlı hutbe.
Tatlı hutbe.
ihla'
(Hulv. den) Tatlılandırma.
irha
Tatlılıkla ve kibarca hareket etme, yumuşak davranma, tatlı muâmele etme.
isti'zab
Birşeyi tatlı bulmak, tatlı saymak. Tatlı su istemek.
istihla
Tatlı olmak.
Tatlılık istemek.
kalender
İbâdetlerin görünmesine önem vermeyen, herkese tatlı söyleyerek kalb kazanmağa çalışan, farzları yapmaya dikkat eden ve dünyâya düşkün olmayan kimse.
kataif
(Tekili: Katife) Saçaklı, tüylü havlular; ehramlar.
Kadayıf tatlısı.
keşkul / keşkûl / كشكول
Dilenci çanağı.
(Farsça)
Keşkül, bir tür tatlı.
(Farsça)
kevser-i fesahat
Dilin doğru, düzgün, açık ve akıcı şekilde kullanılmasından doğan tatlılık, doygunluk.
kevser-i kur'ani / kevser-i kur'ânî / كَوْثَرِ قُرْآنِي
Kurânın (tatlı, hoş) ırmağı.
kutniye
Aşure tatlısı.
latife / latîfe
Hoş, tatlı söz, şaka.
Maddeli, zamanlı ve ölçülü olmayan Âlem-i emirdeki beş mertebeden her biri.
lebik
Tatlı sözlü. Yumuşak konuşan.
Zeki, anlayışlı, akıllı.
letafet / letâfet
Hoşluk, yumuşaklık, tatlılık.
letafet-i asliye / letâfet-i asliye
Bir şeyin aslında ve temelinde bulunan tatlılık, hoşluk.
levziyyat
Bademle yapılmış tatlılar.
leziz
(Lezize) Lezzetli. Tatlı, hoş. Tadı hoş ve güzel. (Lezzet umumidir, hâlavet ise hususidir.)
lezz
Uyku, nevm.
Sözü güzel olan, tatlı konuşan kişi.
Tatlı, leziz, lezzetli.
lezzat
(Tekili: Lezzet) Tatlılıklar. Lezzetler. Tadı hoş ve güzel olan şeyler.
lezzaz
Lezzetli, tatlı, leziz.
lezzet-elem
Tatlı-acı.
lizaz
(Tekili: Leziz) Lezzetli ve tatlı şeyler.
lut
Tatlı yemekler. Lezzetli yiyecekler.
(Farsça)
Çıplak.
(Farsça)
ma'ruf
Bilinen, tanınmış. Belli, meşhur.
Şeriatın makbul kıldığı veya emrettiği.
Adl, ihsan, cud, tatlı dil, iyi muamele.
ma-i leziz / mâ-i leziz
Lezzetli ve tatlı su.
ma-i zülal / mâ-i zülâl
Saf, temiz, soğuk ve tatlı su.
mayhoş
Biraz ekşice lezzetli tatlı.
(Farsça)
melahat / melâhat
Güzellik, tatlılık.
mübagame
Tatlı dillilik.
murabba
Terbiye görmüş.
Kaynatıp kıvama geldikten sonra dondurulmuş.
Meyve suyu tatlısı. Reçel. Ezme.
murabbayat
(Tekili: Murabbâ) Kaynatılıp kıvamına getirildikten sonra dondurulmuş meyve suyu tatlıları.
nedim
(Çoğulu: Nedmân - Nüdemâ) Sohbet arkadaşı, meclis arkadaşı.
Tatlı konuşan. Güzel hikâye anlatan.
Büyük kişileri hikâye ve fıkralarıyla eğlendiren.
nemir
Tatlı su.
nesim-i seher / nesîm-i seher
Seher rüzgârı, tan yeli, tatlı sabah rüzgârı.
nevaz
Tatlı ve ahenkli ses.
nevaz ü namaz
Tatlı, ahenkli ses ve namaz.
nükah
Tatlı soğuk su.
nuş
İçen, içici.
(Farsça)
Tatlı şerbet gibi içilecek şey.
(Farsça)
Zevk ve safâ.
(Farsça)
nuşhand
Tatlı gülüşlü.
(Farsça)
nuşin / nûşin / نوشين
Lezzetli, tatlı.
(Farsça)
Tatlı.
(Farsça)
rebeb
Tatlı ve çok su.
rehamet
Sözün, sesin yavaş, ince ve tatlı olması.
resa'
Tatlı sütü ekşi yoğurtla karıştırmak. (O yapılan yemeğe "resise" derler.)
reşidiyye
Reşid olanla ilgili.
Şeker ve nişasta ile yapılan bir çeşit tatlı.
rev'a
Korkak kadın.
Kendisini görenleri şaşırtacak derecede güzel olan kadın veya kız. (Müz: Ervâ)REVA' : Tatlı.
revani
Değerli, rağbetli revaçlı.
(Farsça)
Tepside pişirilen irmik veya undan bir tatlı çeşidi.
(Farsça)
revgani
Revani tatlısı.
(Farsça)
revh
İç açıklığı. Rahat.
Rahmet.
Hafif esen rüzgârın verdiği tatlılık, canlılık.
rıfk
Yumuşaklık, yavaşlık, tatlılık, nezaket. (Zıddı: unf)
Yumuşaklık, tatlılık.
rıfki / rıfkî
(Rıfkıye) Yumuşaklıkla, tatlılıkla ilgili.
şad-hab
Uykusu tatlı.
(Farsça)
şarap
İçilecek şey; tatlı ve soğuk içecek.
segab
(Çoğulu: Sügbân) Kesmek.
Dere içinde yağmurdan biriken su.
İyi ve tatlı su.
şehd-amiz
Bal gibi tatlı. Balla karışık.
(Farsça)
şehd-i şehadet
İmanın, şehadetin verdiği saadet, tatlılık ve huzur. Şehadet balı.
şehla / şehlâ
Elâ göz. Koyu mavi göz. Tatlı şaşı.
Mc: Çok güzel.
Elâ göz, tatlı şaşı.
şekergüftar
Sözü şeker gibi tatlı.
(Farsça)
şekerhab
Otururken gelen tatlı uyku.
(Farsça)
şekerhand / شكرخند
Tatlı gülüş, sevgilinin tatlı gülüşü.
(Farsça)
şekerleb / شكرلب
Tatlı dudaklı.
(Farsça)
Şirin sözlü.
(Farsça)
şekerpare
Çok tatlı ve şekerli olan bir kayısı cinsi.
(Farsça)
Bir nakış çeşiti.
(Farsça)
Bir cins tatlı.
(Farsça)
şekerriz
Pek tatlı, şeker saçan.
(Farsça)
Sevinçten dolayı gelen gözyaşı.
(Farsça)
şekkerin / şekkerîn
Şekerli, tatlı.
(Farsça)
selsal
Hafif soğuk, tatlı ve lezzetli su.
selsebil
Cennet'te bir çeşme veya ırmak.
Mc: Tatlı, lâtif, leziz su.
selsel
Tatlı ve yumuşak su.
şirin / şîrin / شيرین
Tatlı. Sevimli. Cana yakın.
(Farsça)
Tatlı, sevimli.
Tatlı.
(Farsça)
Şirin, sevimli.
(Farsça)
şirini / şirinî
Tatlılık, cana yakınlık, sevimlilik.
(Farsça)
şirinkar / şirinkâr
Hoş ve tatlı muamele eden.
(Farsça)
şirinzeban / şîrinzeban / شيرین زبان
Tatlı dilli.
(Farsça)
Tatlı dilli.
(Farsça)
sohbet
Tatlı tatlı konuşma.
Konuşma, sevdiği kimselerle yapılan toplantı.
Birlikte oturup tatlı tatlı hakikat üzerine konuşmak.
sükkeri / sükkerî
şekerden yapılma tatlı.
Şekerle alâkalı.
ta'dud
Çok tatlı kara hurma.
ta'sil-i kelam / ta'sil-i kelâm
Sözü ballandırma. Kelâmı tatlılaştırma.
tahliye
(Haly. den) Süslemek. Donatmak. Donatılmak.
Tatlılandırmak.
Kim: Bir madde içine hassasını veya kokusunu değiştirmek için şeker, baharat ve benzeri gibi şeyleri katmak.
takarrüm
Tatlı tatlı yeme.
tartib-i lisan
Güzel bir söz söyleyerek dili mânen tatlılaştırma.
telattufkar / telattufkâr
Lütuf, nezaket ve tatlılıkla muamele eden.
(Farsça)
tereffuk
(Rıfk. dan) Tatlı dil ve güler yüzlülükle davranma. Yumuşaklıkla muâmele etme.
terennümat-ı hava / terennümât-ı hava
Havanın çıkardığı güzel ve tatlı sesler.
tesahül
Yumuşak davranma. Rıfk ve mülâyemetle tatlı muamele etme.
Gaflet ve ihmal etme.
umur-i izafiye
Biri birisiz olmayan ve birbirine nisbet ve kıyaslamayla anlaşılan nitelikler; karanlık-aydınlık, acı-tatlı gibi.
useyle
Bal gibi tatlı olan küçük bir şey.
Çiftleşme, cinsî münasebet.
üstadi / üstâdî / استادی
Ustalık.
(Farsça)
Üstatlık.
(Farsça)
uzubet / uzûbet / عذوبت
Tatlılık, şirinlik.
Tatlılık.
(Arapça)
Şirinlik, alımlılık.
(Arapça)
uzubet-i lisan / uzubet-i lisân
Tatlı dillilik. Dil tatlılığı.
vildan / vildân
Allahü teâlânın cennettekilere hizmet için nûrdan yarattığı güler yüzlü ve tatlı dilli hizmetçiler.
zerde
Safranla pişirilen bir çeşit pirinç tatlısı. Safran, sarı renge boyadığı için bu ad verilmiştir. Eskiden düğünlerde pişirilirdi.
(Farsça)
Safran.
(Farsça)
Yumurta sarısı.
(Farsça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
ram olmak
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
edille-i erbaa
akıl
taglif-i süyuf
hammurabi
mumaileyh
esbab-ı hariciye
tedrisat
Mendubiyet
mütebâdir
vayi
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Tatlı
bile
Uyanmak
kırmızı
Ruh
mektup
Takı
iftira
ANLAMINDA
yazı yazma