Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Tam
kelimesini içeren
344
kelime bulundu...
acz-ı külli / acz-ı küllî
Tam güçsüzlük.
acz-i tam
Tam bir acziyet, güçsüzlük.
acz-i tamm
Tam bir âcizlik, güçsüzlük.
adalet-i mahz
Tam ve mükemmel adalet; "ferdin hukuku asla fedâ edilemez" görüşündeki adalet.
adalet-i mahza / adâlet-i mahzâ
Tam adâlet; "ferdin hukuku hiçbirşey için fedâ edilemez" görüşünde olan adalet anlayışı.
adalet-i tamme / adalet-i tâmme
Tam ve eksiksiz adalet.
adem-abad hiçahiç / adem-âbâd hiçâhiç
Tamamen hiçlik ve yokluk.
adem-i in'ikad ve tekemmül
Tam oluşmama ve mükemmele ulaşmamamış olma.
adem-i külli / adem-i küllî
Tam yokluk.
adem-i sırf
Tam yokluk.
aksiyle
Tam ters yönde.
amya / amyâ
Tam kör.
avan-ı tekemmül / âvân-ı tekemmül
Tamamlanma vakti.
ayn-ı dehşet
Tam bir dehşet.
ayn-ı dert
Tam bir dert.
ayn-ı isabet
Tam isabet, tam yerinde.
ayn-ı münasebet
Tam bir bağlantı, ilişki.
ayn-ı sıdk
Tamamen doğru, doğruluğun ta kendisi.
ayn-ı şükür
Tamamıyla şükür.
ayn-ı zulmet
Tam bir karanlık.
bari'
Tam üstün. Mükemmel.
bedr-i tam
Tam ay, dolunay.
belagat ü fesahat
Tam yerinde açık ve güzel söz söyleme.
bi-hakkınì
Tamamıyla, hakkıyla.
bilcümle
Tamamen.
bilkülliye
Tamamı ile. Büsbütün. Bütün ile. Tamamen.
bilmutabakat
Tam bir uygunlukla birebir.
bitamam
Tam olarak.
bitamamiha / bitamâmiha / bitamâmihâ
Tamamıyle.
Tamamen, bütünüyle, hepsi.
bitamamihi / bitamamihî
Tamamıyla, bütünüyle, hepsi birden.
buhul
Tamahkârlık, cimrilik.
ca'am
Tama' etmek.
cebr-i kat'i / cebr-i kat'î
Tam bir zorlama.
cebr-i mutlak
Tam, kesin baskı, tam diktatörlük.
cehl-i mutlak
Tam bir cahillik.
cilve-i etem
Tam yansıma ve görüntü.
cilve-i etemm
Tam yansıma ve görüntü.
cumud-u mutlak / cumûd-u mutlak
Tam anlamıyla cansızlık.
cüsu'
Tamahkârlık, pintilik, harislik, cimrilik.
dekik
Tam bir yıl.
emniyet-i tamme / emniyet-i tâmme
Tam bir güven.
Tam bir emniyet ve korkusuzluk.
emniyyet-i kamile / emniyyet-i kâmile
Tam güven, tam itimat.
etem
Tam, kusursuz.
etemm / اتم
Tam, en mükemmel, hiç noksansız.
Tam, mükemmel, eksiksiz.
(Arapça)
fakrımutlak
Tam ve sınırsız fakirlik.
felah / felâh
Tam kurtuluş.
fena-i etemm / fenâ-i etemm
Tam fenâ. Evliyâlık makamlarının sonu, velînin ben diyecek yer bulamamasıdır.
gadr-ı mutlak
Tam zulüm ve merhametsizlik.
gaflet-i mutlaka
Tam anlamıyla âhiretten, Allah'ın emir ve yasaklarından habersiz davranma hâli.
galebe-i tamme / galebe-i tâmme
Tam ve eksiksiz yeniş, zafer.
galib-i mutlak
Tam olarak galip. Kayıtsız şartsız hâkimiyet sahibi.
hadd-i tam
Tam sınırında, derecesinde, kıvamında.
hads-i sadık / hads-i sâdık
Tam ve şüphesiz idrak etme ve bilme.
Tam, doğru ve şüphesiz idrâk etme ve bilme.
hakikattar
Tamamen gerçek olan.
hakim-i mutlak / hakîm-i mutlak / hâkim-i mutlak
Tam hikmet sahibi olan. Cenab-ı Hak (C.C.)
Tam ve gerçek hükmedici olan Allahü teâlâ.
hakkıyla
Tam anlamıyla.
harfiyen
Tam olarak, harfi harfine.
hasaset
Tamahkârlık. Cimrilik. Alçaklık. Hasislik.
hayr-ı mahz / خَيْرِ مَحْضْ
Tam bir hayır.
hayret-i sırfe
Tam bir şaşkınlık.
hayyealelfelah / hayyealelfelâh
Tam bir kurtuluşa gelin!
hikmet-i tamme / hikmet-i tâmme
Tam ve mükemmel hikmet; eksiksiz ve yerli yerinde iş.
hukuk-u kemalat / hukuk-u kemâlât
Tam olarak işleyen kanunlar.
humme
Tamam oldu (meâlinde fiil).
hürriyet-i tamme / hürriyet-i tâmme
Tam bir hürriyet, serbestlik.
ibadet-i kamile / ibadet-i kâmile
Tam ve mükemmel ibadet.
ihlas-ı tam / ihlâs-ı tâm / اِخْلَاصِ تَامْ
Tam ihlâs, yaptığı her işinde Allah'ın emrini ve rızasını gözetme, dünyevî veya uhrevî hiçbir karşılık beklememe.
Tam olarak Allah rızâsını esas tutma, samîmî olma.
ihlas-ı tamm / ihlâs-ı tâmm
Tam bir ihlâs, samimiyet; ibadet ve davranışlarda sadece Allah'ın rızasını gözetme.
ihlas-ı tamme / ihlâs-ı tâmme
Tam bir ihlâs, samimiyet; ibadet ve davranışlarda sadece Allah'ın rızasını gözetme.
ihtilat-ı mutlak / ihtilât-ı mutlak
Tam bir karışıklık.
ikmal / ikmâl / اِكْمَالْ
Tamamlamak. Bitirmek. Mükemmelleştirmek.
Tamamlama.
Tamamlama.
Tamamlama.
ikmal eden
Tamamlayan.
ikmal etme
Tamamlama.
ikmal etmek
Tamamlamak.
ilm-i ekmel
Tam, eksiksiz ve mükemmel ilim.
iman-ı tam
Tam, eksiksiz iman.
imar / îmar
Tamir etme, yapıcı olma.
imtiyaz-ı etemm
Tamamıyla birbirinden farklı olma.
inhidam-ı mutlak / inhidâm-ı mutlak
Tam bir çöküş.
intizam-ı tam
Tam bir düzenlilik.
irade-i tamme / irade-i tâmme
Tam ve eksiksiz irade, Allah'ın iradesi.
irtidad-ı mutlak
Tam dinsizlik, dinin bütün değerlerini red ve terk etme.
istibdad-ı mutlaka
Tam ve sınırsız bir baskı, mutlak diktatörlük.
istikmal / istikmâl / استكمال
Tamamlama.
Tamamlama.
(Arapça)
istikra-i tamm / istikrâ-i tâmm
Tam bir tümevarım, endüksiyon; parçalardan bütüne, fertlerden türlere, olaylardan kanunlara, ilimlerden kâinatın mükemmel olan düzen ve düzenliğine varma yöntemi.
istirahat-ı tamme
Tam rahat ve huzur.
itmam / itmâm / اتمام / اِتْمَامْ
Tamamlamak. Bitirmek. İkmal etmek. Tekmil etmek
Tamamlama, ikmâl etme.
Tamamlama.
Tamamlama.
Tamamlama.
Tamamlama, bitirme.
(Arapça)
İtmâm edilmek:
Tamamlanmak, bitirilmek.
(Arapça)
İtmâm etmek:
Tamamlamak, bitirmek.
(Arapça)
Tamamlama.
Tamamlama.
itmam etme
Tamamlama.
itminankarane / itminankârâne
Tam inanarak.
ittifak-ı mutlak
Tam birliktelik.
ıttıla-ı tam
Tam olarak görme ve farkında olma.
kamil / kâmil
Tam ve noksansız.
Tam, eksiksiz, olgun.
kamilen / kâmilen / كاملا
Tamamen.
Tamamen, büsbütün, tümüyle.
(Arapça)
kanaat-ı kamile / kanâat-ı kâmile
Tam ve yerinde bir kanaat.
kanaat-i kamile / kanaat-i kâmile
Tam, eksiksiz kanaat.
kanaat-i tamme
Tam, kesin kanaat.
kaziye-i muhkeme
Tam, sağlam hüküm. Temyizin tasdikinden geçmiş, değişmez hâle gelmiş mahkeme kararı ki, böyle bir karara mazhar olan herhangi birşey hakkında tekrar dava açılamaz; dâva mevzuu yapılamaz. Aksi takdirde kanun namına kanunsuzluk yapılmış olur. Buna "Kaziye-i mahkumun bihâ" da denir.
kemal-i acz / kemâl-i acz / كَمَالِ عَجْزْ
Tam anlamıyla âcizlik, güçsüzlük.
Tam bir güçsüzlük.
kemal-i acz ve inkıyad / kemâl-i acz ve inkıyad
Tam anlamıyla âcizlik ve itaat etme.
kemal-i acz ve zaaf
Tam bir acizlik ve zayıflık hâli.
kemal-i afiyet / kemâl-i âfiyet
Tam ve eksiksiz bir sıhhat.
kemal-i aşk / kemâl-i aşk
Tam ve mükemmel bir aşk.
kemal-i aşk ve şevk / kemâl-i aşk ve şevk
Tam bir aşk ve arzu.
kemal-i ciddiyet / kemâl-i ciddiyet / كَمَالِ جِدِّيَتْ
Tam bir ciddiyet.
Tam bir ciddiyet.
kemal-i ciddiyet ve emniyet / kemâl-i ciddiyet ve emniyet
Tam bir ciddiyet ve güven.
kemal-i dikkat / kemâl-i dikkat
Tam ve eksiksiz dikkat.
kemal-i dikkat ve intizam / kemâl-i dikkat ve intizam
Tam bir dikkat ve düzen.
kemal-i edep / kemâl-i edep
Tam bir edep, saygı.
kemal-i ehemmiyet / kemâl-i ehemmiyet
Tam ve mükemmel bir önem.
kemal-i emniyet / kemâl-i emniyet
Tam bir emniyet ve güven.
kemal-i etem / kemâl-i etem
Tam mükemmellik.
kemal-i fahir / kemâl-i fahir
Tam bir övünme.
kemal-i fahir ve sürur / kemâl-i fahir ve sürur
Tam bir iftihar ve mutluluk.
kemal-i fahr / kemâl-i fahr / كَمَالِ فَخْرْ
Tam bir övünme.
kemal-i ferah / kemâl-i ferah
Tam bir rahatlama.
kemal-i ferah ve saadet / kemâl-i ferah ve saâdet / كَمَالِ فَرَحْ وَ سَعَادَتْ
Tam bir gönül açıklığı ve mutluluk.
kemal-i ferah ve sürur / kemâl-i ferah ve sürur
Tam bir sevinç ve mutluluk.
kemal-i gurur / kemâl-i gurur
Tam bir gurur, kendini beğenmişlikle aldanma.
kemal-i hahiş / kemâl-i hâhiş
Tam bir istek ve arzu.
kemal-i hakkaniyet / kemâl-i hakkaniyet
Tam ve mükemmel bir hakkaniyet, gerçeklik.
kemal-i hararet / kemâl-i hararet
Tam istekli olma.
kemal-i hasret / kemâl-i hasret
Tam bir hasret.
kemal-i hassasiyet / kemâl-i hassasiyet
Tam bir duyarlılık.
kemal-i hayret / kemâl-i hayret
Tam bir hayret ve şaşkınlık.
kemal-i hayret ve istihsan / kemâl-i hayret ve istihsan
Tam bir hayret ve beğenmişlik.
kemal-i hiddet ve gayz / kemâl-i hiddet ve gayz
Tam bir öfke ve hiddet.
kemal-i hikmet / kemâl-i hikmet / كَمَالِ حِكْمَتْ
Tam bir hikmet.
kemal-i hulus / kemâl-i hulûs
Tam bir içtenlik.
kemal-i hulus ve iştiyak / kemâl-i hulûs ve iştiyâk / كَمَالِ خُلُوصْ وَ اِشْتِيَاقْ
Tam bir samimiyet ve arzu etme.
kemal-i hürmet / kemâl-i hürmet / كَمَالِ حُرْمَتْ
Tam ve kusursuz saygı.
Tam bir hürmet.
kemal-i hürmet ve itaat / kemâl-i hürmet ve itâat
Tam bir saygı ve hürmet.
kemal-i hürmet ve tazim / kemâl-i hürmet ve tâzim
Tam bir hürmet ve saygı.
kemal-i hürriyet / kemâl-i hürriyet
Tam bir serbestlik.
kemal-i içtihad / kemâl-i içtihad
Tam ve mükemmel bir içtihad; dinen kesin olarak belirtilmeyen bir konuda Kur'ân ve hadisten hüküm çıkarma.
kemal-i iffet / kemâl-i iffet
Tam ve eksiksiz bir iffet ve namusluluk.
kemal-i iftihar / kemâl-i iftihar / kemâl-i iftihâr / كَمَالِ اِفْتِخَارْ
Tam bir övünç, övünme.
Tam bir övünme.
kemal-i ihtilat / kemâl-i ihtilât
Tam bir karışıklık.
kemal-i iman / kemâl-i iman / kemâl-i îmân / كَمَالِ ا۪يمَانْ
Tam ve mükemmel bir iman.
Tam bir îmân.
kemal-i imtiyaz / kemâl-i imtiyâz / كَمَالِ اِمْتِيَازْ
Tam bir ayırdetme.
kemal-i inkıta
Tam bir kopukluk, ayrılık.
kemal-i inkıta ve infisal
Tam bir kopukluk ve ayrılmışlık.
kemal-i inkıyad / kemâl-i inkıyad
Tam ve mükemmel boyun eğme.
kemal-i intizam / kemâl-i intizam / kemâl-i intizâm / كَمَالِ اِنْتِظَامْ
Tam ve mükemmel bir düzen.
Tam bir düzen, düzgünlük.
kemal-i intizām / kemâl-i intizām / كَمَالِ اِنْتِظَامْ
Tam bir düzen.
kemal-i intizam ve ıttırad / kemâl-i intizam ve ıttırad
Tam ve mükemmel bir düzen, sistem ve ahenk.
kemal-i iştiha / kemâl-i iştiha
Tam bir iştah.
kemal-i istihsan / kemâl-i istihsan
Tam bir beğeni, güzel buluş.
kemal-i istirahat-i kalb / kemâl-i istirahat-i kalb
Tam bir kalp rahatlığı.
kemal-i iştiyak / kemâl-i iştiyâk / كَمَالِ اِشْتِيَاقْ
Tam bir istek ve arzu.
Tam bir arzu etme.
kemal-i itaat / kemâl-i itâat
Tam bir itaat, mükemmel ve kusursuz bir şekilde boyun eğme.
kemal-i itaat ve hürmet / kemâl-i itaat ve hürmet
Tam bir itaat ve saygı.
kemal-i itikat / kemâl-i itikat
Tam bir inanç ve güvenme.
kemal-i ittifak / kemâl-i ittifak
Tam ve mükemmel birlik.
kemal-i ittifak ve intizam / kemâl-i ittifak ve intizam
Tam ve mükemmel birlik ve düzen.
kemal-i ittikan / kemâl-i ittikan
Tam bir mükemmellik, kusursuzluk.
kemal-i ittisal
Tam, sıkı bir bağlantı, ilişki.
kemal-i izah / kemâl-i izah
Tam ve mükemmel bir açıklama.
kemal-i izzet ve şeref / kemâl-i izzet ve şeref
Tam bir izzet, şeref ve haysiyet sahibi olma.
kemal-i kat'iyet / kemâl-i kat'iyet
Tam bir kesinlik.
kemal-i kerem / kemâl-i kerem / كَمَالِ كَرَمْ
Tam ve mükemmel cömertlik.
Tam bir cömerdlik.
kemal-i lezzetle / kemâl-i lezzetle
Tam bir lezzet olarak.
kemal-i liyakat / kemâl-i liyakat
Tam anlamıyla layık oluş.
kemal-i mahcubiyet / kemâl-i mahcubiyet
Tam bir mahcubiyet.
kemal-i mahviyet / kemâl-i mahviyet
Tam mânâsıyla tevâzu içinde olma, alçak gönüllülük gösterme.
kemal-i mahviyet ve tevazu / kemâl-i mahviyet ve tevazu
Tam anlamıyla tevâzu ve alçakgönüllülük içinde olmak.
kemal-i me'yusiyet / kemâl-i me'yûsiyet / كَمَالِ مَأْيُوسِيَتْ
Tam bir ümidsizlik.
kemal-i memnuniyet / kemâl-i memnuniyet
Tam bir memnuniyetlilik, hoşnutluk.
kemal-i merak / kemâl-i merak
Tam bir merak.
kemal-i merhamet / kemâl-i merhamet / كَمَالِ مَرْحَمَتْ
Tam bir merhamet.
kemal-i metanet / kemâl-i metanet / kemâl-i metânet / كَمَالِ مَتَانَتْ
Tam sağlamlıkla, sarsılmadan.
Tam ve mükemmel bir sağlamlık.
Tam bir dayanıklılık.
kemal-i mizan ve intizam / kemâl-i mizan ve intizam
Tam bir düzen ve ölçü.
kemal-i muhabbet / kemâl-i muhabbet / كَمَالِ مُحَبَّتْ
Tam bir sevgi.
kemal-i musahhariyet / kemâl-i musahhariyet
Tam bir boyun eğmişlik.
kemal-i mutlak / kemâl-i mutlak
Tam bir mükemmellik, kusursuzluk.
kemal-i muvazene / kemâl-i muvazene / kemâl-i muvâzene / كَمَالِ مُوَازَنَه
Tam ve kusursuz ölçü, denge.
Tam bir denge.
kemal-i nefret / kemâl-i nefret
Tam nefret.
kemal-i neş'e / kemâl-i neş'e
Tam bir neşe ve sevinç.
kemal-i neş'e ve sürur / kemâl-i neş'e ve sürur
Tam bir neşe ve sevinç.
kemal-i rahat / kemâl-i rahat
Tam anlamıyla rahatlık.
kemal-i rahmet / kemâl-i rahmet / كَمَالِ رَحْمَتْ
Tam ve mükemmel şefkat ve merhamet.
Tam bir rahmet.
kemal-i rıza / kemâl-i rıza / kemâl-i rızâ / كَمَالِ رِضَا
Tam bir memnuniyet, hoşnutluk.
Tam bir râzı olma.
kemal-i rıza-yı kalb / kemâl-i rıza-yı kalb
Tam kalp rızası, memnuniyeti.
kemal-i rıza-yı nefis / kemâl-i rıza-yı nefis
Tam bir nefis rızası ile.
kemal-i saadet / kemâl-i saadet
Tam bir huzur ve rahatlık.
kemal-i sabır / kemâl-i sabır / كَمَالِ صَبِرْ
Tam ve mükemmel sabır.
Tam bir sabır.
kemal-i sabır ve metanet / kemâl-i sabır ve metanet
Tam ve mükemmel bir sabır ve dayanıklılık.
kemal-i sabır ve şükür / kemâl-i sabır ve şükür
Tam ve mükemmel sabır ve şükür.
kemal-i sadakat / kemâl-i sadakat / kemâl-i sadâkat / كَمَالِ صَدَاقَتْ
Tam ve mükemmel bağlılık; sağlam ve sarsılmaz kalbî bağlılık.
Tam bir bağlılık.
kemal-i sadakat ve ihlas / kemâl-i sadakat ve ihlâs
Tam ve mükemmel bağlılık ve samimiyet.
kemal-i safa / kemâl-i safâ
Tam bir huzur.
kemal-i saffet
Tam bir temizlik, temiz niyetlilik, samimiyet ve içtenlik.
kemal-i salahat / kemâl-i salâhat
Tam dindarlık.
kemal-i samimiyet / kemâl-i samimiyet
Tam bir içtenlik.
kemal-i samimiyet ve ihlas / kemâl-i samimiyet ve ihlâs
Tam bir samimiyet ve içtenlik.
kemal-i sefahet
Tam bir beyinsizlik, ahmaklık.
kemal-i şefkat / kemâl-i şefkat
Tam ve mükemmel şefkat.
kemal-i şefkat ve merhamet / kemâl-i şefkat ve merhamet
Tam bir şefkat ve merhamet.
kemal-i serbesti / kemal-i serbestî
Tam bir serbestiyet.
kemal-i serbestiyet / kemâl-i serbestiyet
Tam bir serbestlik.
kemal-i sermediyet / kemâl-i sermediyet
Tam ve kusursuz süreklilik.
kemal-i sevinç / kemâl-i sevinç
Tam bir sevinç.
kemal-i sevinç ve memnuniyet / kemâl-i sevinç ve memnuniyet
Tam bir sevinç ve memnuniyet.
kemal-i şevk / kemâl-i şevk
Tam bir istek ve arzu.
kemal-i şevk ve tahassür / kemâl-i şevk ve tahassür
Tam ve kusursuz bir istek ve hasret.
kemal-i sıdk / kemâl-i sıdk
Tam ve mükemmel doğruluk.
kemal-i sıhhat ve afiyet / kemal-i sıhhat ve âfiyet
Tam bir sağlık ve afiyet.
kemal-i suhulet / kemâl-i suhulet / kemâl-i suhûlet / كَمَالِ سُهُولَتْ
Tam ve eksiksiz bir kolaylık, kolayca.
Tam bir kolaylık.
kemal-i şükran / kemâl-i şükran
Tam bir teşekkür.
kemal-i sür'at ve suhulet / kemâl-i sür'at ve suhulet
Tam bir hız ve kolaylık.
kemal-i sürur / kemâl-i sürur
Tam bir mutluluk, sevinç.
kemal-i sürur ve ferah / kemâl-i sürur ve ferah
Tam bir mutluluk ve rahatlık.
kemal-i taaccüb / kemâl-i taaccüb / كَمَالِ تَعَجُّبْ
Tam bir hayret etme.
kemal-i tam / kemâl-i tam
Tam bir mükemmellik, olgunluk.
kemal-i tazarru ve niyaz
Tam bir dua ve yakarış.
kemal-i teessür / kemâl-i teessür
Tam bir üzüntü.
kemal-i telaş ve teessüf / kemâl-i telâş ve teessüf
Tam bir telâş ve üzüntü.
kemal-i tenasüb / kemâl-i tenasüb
Tam bir uygunluk.
kemal-i tesanüt
Tam bir dayanışma.
kemal-i teslim / kemâl-i teslim
Tam bir bağlılık, teslimiyet.
kemal-i teslimiyet / kemâl-i teslimiyet / kemâl-i teslîmiyet / كَمَالِ تَسْل۪يمِيَتْ
Tam bir teslimiyet.
Tam bir teslîmiyet.
kemal-i tevazu / kemâl-i tevâzu
Tam ve kusursuz bir alçak gönüllülük.
kemal-i tevekkül / kemâl-i tevekkül
Tam bir teslimiyet.
kemal-i ulviyet / kemâl-i ulviyet
Tam bir yücelik.
kemal-i vecd / kemâl-i vecd
Tam bir aşk ve muhabbet.
kemal-i vüsuk
Tam bir itimad ve inanç.
kemal-i vüsuk ve itmi'nan
Tam bir güven, inanç ve kararlılık.
kemal-i vuzuh / kemâl-i vuzuh / kemâl-i vuzûh / كَمَالِ وُضُوحْ
Tam bir açıklık.
Tam bir açıklık.
kemal-i zaaf / kemâl-i zaaf / كَمَالِ ضَعَفْ
Tam bir zayıflık.
kemal-ı zaaf ve acz / kemâl-ı zaaf ve acz
Tam bir zayıflık ve güçsüzlük.
kemal-i zevk ve şevk / kemâl-i zevk ve şevk
Tam bir şevk ve arzu.
kerye
Tam olmak, tamam olmak.
küfr-ü mutlak
Tam bir küfür ve inkâr, hiçbir dinî değere inanmamak.
külliyyen / كليا
Tamamen, tümü.
(Arapça)
mağfiret-i kamile / mağfiret-i kâmile
Tam bir bağışlayıcılık.
mağlubiyet-i mutlaka / mağlûbiyet-i mutlaka
Tam bir mağlup olma; yenilgi.
mahz / مَحْضْ
Tam, halis.
mahz-ı adalet / mahz-ı adâlet / مَحْضِ عَدَالَتْ
Tam anlamıyla adalet.
Tam bir adalet.
mahz-ı edeb / مَحْضِ اَدَبْ
Tam bir edeb.
mahz-ı fazl / مَحْضِ فَضْلْ
Tam bir iyilk.
mahz-ı fazl ve kerem / مَحْضِ فَضْلْ وَ كَرَمْ
Tam bir iyilik ve ikram.
mahz-ı hakikat / مَحْضِ حَقِيقَتْ
Tam bir hakikat.
mahz-ı hidayet / mahz-ı hidâyet / مَحْضِ هِدَايَتْ
Tam bir hidâyet, doğru yol.
Tamamen hak üzere olma.
mahz-ı hikmet / مَحْضِ حِكْمَتْ
Tam bir hikmet.
mahz-ı irade
Tam bir irade, saf kasıt.
mahz-ı keramet
Tam bir keramet gibi. Kerametin ta kendisi.
mahz-ı ni'met / مَحْضِ نِعْمَتْ
Tam bir ni'met.
mahz-ı rahmet / مَحْضِ رَحْمَتْ
Tam anlamıyla rahmet.
Tam bir rahmet.
mahz-ı tevhid / mahz-ı tevhîd / مَحْضِ تَوْح۪يدْ
Tamamen Allahı birleme.
mahz-ı vahşet / مَحْضِ وَحْشَتْ
Tam bir ilkellik.
Tamamen yabânîlik.
mahz-ı vahy
Tamamen vahye dayanan; her yönüyle vahiy olan.
mahza / mahzâ
Tam, baştan başa.
mahzan
Tamamen, sırf.
makulat-ı sırfe / mâkulât-ı sırfe
Tamamıyla aklî olan meseleler.
marifet-i tam / mârifet-i tam
Tam mânâsıyla bilmek.
matma'
Tamâ edilecek şey. Çok istenilecek şey.
matmah
Tamâh olunan şey, hırsla göz dikilerek bakılan şey veya yer.
Tamah ile bakılan.
mazhar-ı etemm
Tam ve eksiksiz bir ayna, görünme yeri.
mecmuu
Tamamı, hepsi.
medeniyet-i mahza
Tam bir medeniyet; bütün yönleriyle medenîlik özelliğini kazanma.
misk ile anber
Tamamıyla isteğe uygun. (Misk ü anber de denir).
mücerreme
Tamam manasına gelir bir isimdir. Meselâ: Sene-i mücerreme, sene-i tâmme demektir.
mücsed
Tam olarak boyanmış elbise.
mükemmel
Tamam. Olgun. Noksansız. Eksiksiz. Kemal bulmuş. Kemale erdirilmiş. Çok iyi.
mükemmelen / مكملا
Tam olarak, mükemmel olarak.
(Arapça)
mükemmeliyet
Tam olma; eksiksizlik.
mükemmil
Tamamlayan, tamamlayıcı.
Tamamlayıcı.
muktedirane / muktedirâne
Tam bir güç ve iktidarla.
müsabega
Tamamlamak, yerli yerince etmek.
müsbig
Tamamlayıcı, isbâğ edici.
müsterkı'
Tamire veya yamaya muhtaç.
müstetim / müstetîm
Tamamlanmasını isteyen.
mutarhef
Tam güzellik.
mütemmem
Tamamlanan, eksikleri kalmayan. Nihayete eren.
mütemmim
Tamamlayan, bitiren.
Tamamlayan, tamamlayıcı.
Tamamlayan.
mütimm
Tamamlayan, tamamlayıcı.
müverrib
Tamam ve çok olan nesne.
müzhir-i tam / müzhir-i tâm
Tam izhar eden, gösteren.
na-tamam
Tamamlanmamış, bitmemiş, yarı kalmış.
(Farsça)
natamam / nâtamam / ناتمام
Tamamlanmamış.
Tamamlanmamış, yarım kalmış.
(Farsça - Arapça)
nataman / nâtaman
Tamamlanmamış.
nefs-i ihbar
Tam haber. Haberin tam esası.
nesyen mensiyyen
Tamamıyla unutulmuş, tamamen hatırdan çıkmış.
ni'me-l matlub
Tam aradığımız. İsteyip aradığımızın en âlâsı.
nimpuhte
Tam pişmemiş, yarı pişmiş.
(Farsça)
nisyan-ı mutlak / نِسْيَانِ مُطْلَقْ
Tam anlamıyla unutma.
Tamamen unutma.
nizam-ı tamme / nizam-ı tâmme
Tam bir düzen.
pürkemal / pürkemâl
Tam anlamıyle olgun.
rahmet-i mutlaka
Tam ve kesin rahmet.
rüsuh-u tam
Tam olarak kökleşme, sağlamlaşma.
serbestiyet-i tamme / serbestiyet-i tâmme
Tam özgürlük.
şereh
Tamahkârlık, açgözlülük, şiddetli hırs.
şerr-i mahz / شَرِّ مَحْضْ
Tamamıyla şer ve kötü.
Tamamen şer.
şiddet-i imtizaç
Tam bir uyum; birbiriyle tam bir uyum içinde karışma, birleşme.
şiddet-i rabıta
Tam, şiddetli bağlılık.
şiddet-i tesanüt / şiddet-i tesânüt
Tam, büyük bir dayanışma.
suhulet-i mutlak
Tam kolaylık.
sükut-u mutlaka / sükût-u mutlaka
Tam bir sessizlik, suskunluk.
ta'miren / ta'mîren / تعميرا
Tamir ederek, onararak.
(Arapça)
taff
Tamam alıp eksik vermek.
taharet-i kamile / tahâret-i kâmile
Tam temizlik. Abdest veya boy abdesti alınarak yapılan temizlik.
tam'an
Tama' suretiyle, tama' ederek.
tama' / طمع
Tamah, açgözlülük.
(Arapça)
tamaen
Tama' ederek. Hırsla. Cimrilikle.
tamakar / tamâkâr
Tamahkâr, açgözlü.
tamam-ı kerem ve sehavet / tamam-ı kerem ve sehâvet
Tam bir ikramseverlik ve cömertlik.
tamam-ı mizan
Tam ve mükemmel ölçü, denge.
tamamiyet
Tam olma.
Tamamlık, bütünlük.
tamirat
Tamirler, düzeltmeler.
tamm / tâmm / تام
Tam, eksiksiz.
(Arapça)
tamme / tâmme / تامه
Tam, bütün.
Tam, eksiksiz.
(Arapça)
tammen / tâmmen
Tam olarak.
tanbur / tanbûr / طنبور
Tambur.
(Arapça)
tatmi'
Tamâ vermek.
teb'iz / teb'îz
Tamamını değil de bazısını, bir kısmını gösterme.
tecrid-i mutlak
Tam bir yalnızlık, her şeyden soyutlanma.
tekmil / تكميل / tekmîl / تَكْم۪يلْ
Tamamlama.
Tamamlama.
Tamamlama.
tekmil etme
Tamamlama, en mükemmel hâle getirme.
tekmil etmek
Tamamlamak.
tekmil-i izah
Tamamlama, mükemmel açıklama.
telafi / telâfi
Tamamlama, eksiği giderme.
temme
Tamam oldu, bitti (mânasına fiil).
tenebbüh-ü tam / tenebbüh-ü tâm
Tam bir uyanış, tam bir gafletten kurtulma.
terakib / terâkib
Tamlamalar.
teslim
Tamamen verme.
tetimmat / tetimmât
Tamamlayan ekler.
tetimme / تتمه / تَتِمَّه
Tamamlama, tamamlayan ek.
Tamamlayıcı ek.
(Arapça)
Tamamlayıcı.
tevafi
Tamam olmak, tamamlanmak.
tevazu-u tam / tevazu-u tâm
Tam bir alçakgönüllülük.
tevfiye
Tamam vermek.
teyakkun
Tam bilme.
teyakkuz-u kamil / teyakkuz-u kâmil
Tam anlamıyla uyanıklık.
teyakkuz-u tam
Tam bir uyanıklılık; bütün yönleriyle uyanık ve dikkatli olma hâli.
ubudiyet-i mahza / ubudiyet-i mahzâ / ubûdiyet-i mahzâ
Tam bir kulluk.
Tam ve mükemmel kulluk.
umumen / umûmen / عمومًا
Tamamen.
vafi / vâfi
Tam, yeter.
vahşet-i mutlaka
Tam bir yalnızlık ve ürküntü hali.
vahy-i mahz
Tamamıyla Allah'ın vahyi olan, hâlis ve katıksız vahiy.
vehm-i mahz
Tam bir kuruntu, zan, şüphe.
vukuf-u tamme / vukuf-u tâmme
Tam vukufiyet, konuya tamamıyla hakim olma.
vuzuh-u etemm
Tam bir açıklık, berraklık.
ye's-i mutlak
Tamamen ümidini kesme.
zahidane / zâhidâne
Tam bir zühd ve takva içinde olarak.
zeam
Tamâ, hırs.
zekve
Tamamlamak. Kesmek.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Daire-İ meşrua
Dad etmek
istiğlalen
sine
dani'
Gulgul
alarm
Kûşe
tevcih-i hitap
maslahat
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Tam
gitmek
MEHMED
istenmeyen
Bahuş
Aydınlatan nur
Karar almak
zafer
çadır
umut