Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
TEk
kelimesini içeren
191
kelime bulundu...
a'ver / اعور
Tek gözlü. Bir gözü kör. Yek-çeşm. (Âhirzamanda gelecek Süfyan adındaki bir zâlimden "Aver" diye rivayetlerde bahsedilmesi, sadece dünyayı görecek bir gözü olduğu ve âhireti görecek imân gözünün olmadığından kinayedir.)
Tek gözlü.
(Arapça)
ağdiye
Tekelcilik.
ahadi / ahadî
Tek, yalnız. Birlere âid, birlere mensub.
aksa-yı terakki / aksâ-yı terakki
Tekâmülün son basamağı. Terakkinin son hududu.
ala hide / alâ hide
Tek başına, münferiden, ayrıca.
alahide / alâhide / عليحده
Tek başına, başlı başına.
(Arapça)
alelinfirad
Teklikle, bir olarak.
avan-ı tekamül / avan-ı tekâmül
Tekâmül, olgunlaşma ve terakki zamanları.
ayat-ı tekviniye / âyât-ı tekviniye
Tekvinî âyetler.
ayine-i ehad ve samed / âyine-i ehad ve samed
Tek ve hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah'a ayna olan.
ayn-i vahid / ayn-i vâhid
Tek gözlü.
bahik
Tek gözü kör olan adam.
bakteri
Tek hücreli bir canlı.
be-tekrar
Tekrar ile.
(Farsça)
beygar
Tekdir, azarlama, çıkışma. Sövme.
(Farsça)
cahf
Tekebbürlenmek, kibirlenmek, gururlanmak.
çare-i yegane / çâre-i yegâne
Tek çare.
çare-i yeganesi / çare-i yegânesi
Tek çare.
cehalet-i avra / cehâlet-i avrâ
Tek gözü kör cehalet, insanların hakikatleri görmesini engelleyen cahillik.
cevahir-i ferd / cevâhir-i ferd
Tek başına olan cevherler; atomlar, zerreler.
cevahir-i fert / cevâhir-i fert
Tek başına olan cevherler; atomlar, zerreler.
cevher-i yegane / cevher-i yegâne
Tek, eşsiz cevher.
cevhere
Tek cevher.
cüft
Tek olmayan. Eşi olan. Çift.
(Farsça)
cümane
Tek inci.
cur'a
Tek yudum. Bir içimlik. Bir yudumluk.
daire-i vahid
Tek daire, tek merkez (merkezî yönetim).
darbe
Tek vuruş.
davet-i münferide / dâvet-i münferide
Tek bir dâvet, çağrı.
deha-yı a'ver / dehâ-yı a'ver
Tek gözlü dehâ, Süfyan ve Deccalizm gibi.
delef
Tekaddüm etmek, ileri geçmek. Önde bulunmak.
din-i ferid
Tek ve benzersiz olan hak din. İslâm dini.
dübare / dübâre / دوباره
Tekrar, yeniden.
(Farsça)
dürr-ü yetim / dürr-ü yetîm / دُرُّ يَتِيمْ
Tek, eşsiz inci (Peygamberimiz a.s.m).
ebedi haps-i münferid / ebedî haps-i münferid
Tek başına sonsuz bir hapis, sonsuz Cehennem hapsi.
ecinni / ecinnî
Tek cin.
edat
Tek başına bir anlam ifade etmeyen, kullanıldığı kelimelerle sebep, sonuç, vasıta benzerlik vb. bakımlardan ilişkisi olan kelime (dahi, gibi, için vs.).
ehad / احد / اَحَدْ
Tek, bir.
Tek.
ehadiyyet / احديت
Teklik.
ehl-i tekke
Tekkeye giden ve oradaki zikirleri yapan kişiler; Osmanlı döneminde, sadece tasavvuf ve tarikat eğitimi verilen tekkelerde mânevî ilim tahsil edenler.
entari
Tek parçadan oluşan uzun giysi.
esma-i mübheme
Tek başına bir mâna ifade etmeyen isimler. Arabcada: (Ellezine) gibi kelimeler esma-i mübhemeden olduğundan onu tayin ve temyiz eden yalnız sılasıdır. Demek bütün kıymet sılasına aittir.
evamir-i tekviniye
Tekvine âit emirler.
evtar / evtâr
Tek, eşsiz.
fayton
Tek körüklü, dört tekerlekli, atlı binek arabası.
fennen / فنا
Teknik açıdan.
(Arapça)
fenni / fennî / فنى
Teknik.
(Arapça)
fenniyat
Teknik bilgiler. (Teknoloji)
fenniyyat / fenniyyât / فنيات
Teknoloji.
(Arapça)
ferd
Tek, bir, yekta. Eşi, benzeri olmayan. Bîhemta olan.
ferd ve ehad
Tek ve benzersiz olan, eşi ve ortağı bulunmayan Allah.
ferd-a-ferd
Tek tek, ferd ferd.
(Farsça)
ferd-i nefer
Tek nefer, kişi.
ferd-i vahid / ferd-i vâhid
Tek fert.
ferdaniyet
Teklik, birlik, benzersizlik.
ferden-ferda
Tek tek, fert fert.
ferdiyet
Teklik, birlik.
fikr-i infiradi / fikr-i infiradî
Tek başına olma fikri, bireysel düşünce, sadece kendini düşünme.
Tek başına olmak fikri, istişâresiz iş yapmak. Bir şeyi sâde kendine mal etmek fikri, hodgâmlık.
galtide / galtîde
Tekerlenmiş, yuvarlanmış.
(Farsça)
gaye-i yegane / gaye-i yegâne
Tek gaye.
gusne
Tek dal.
hadim-i yegane / hâdim-i yegâne
Tek hizmetçi.
hadise-i vahid / hadise-i vâhid
Tek bir olay.
hanekah / hânekâh
Tekke, dergah. İrşâd (doğru yolu gösterme) ve sohbet ile insanları olgunlaştırma hizmetlerinin yapıldığı yer.
hangah / hangâh
Tekke.
hankah / hankâh / hânkah / خانقاه
Tekke.
Tekke.
(Arapça)
haps-i münferid
Tek başına olan hapis; hücre hapsi.
haps-i münferit
Tek başına hapis, hücre hapsi.
harid / harîd
Tek, ayrı.
has / hâs
Tek bir mânâ için konulan her lâfız ve tek başına belirli ferdler için kullanılan her isim.
hikmet-i tekrar
Tekrarın hikmeti, sebebi.
icşam
Teklif etmek.
infirad
Tek başına kalma. Yalnızlık hâli.
Tek başına olma.
Teklik, benzersizlik.
infiradi / infirâdî
Tek başına.
inhisar / inhisâr / انحصار
Tekel.
(Arapça)
inhisar zihniyeti
Tekelcilik anlayışı (Din sadece bizim tekelimizdedir, her yönüyle bize aittir anlayışı).
irbiyan
Teke, istakoz gibi deniz hayvanları.
itab
Tekdir etmek. Şiddetle hitab etmek. Azarlamak. Terslemek. Paylamak. Rencide etmek. Darılmak.
ittifakıyet-i avra / ittifakıyet-i avrâ
Tek gözü kör olan ittifak, beraberlik; arkasında hükmeden İlâhî kudret görülmediği için sadece maddî güce sahip olduğu sanılan birlik ve beraberlik.
kabr-i haps-i münferit
Tek başına kabir hapsi, kabirdeki hücre hapsi.
kalem-i vahid
Tek kalem.
kaziye-i vahide / kaziye-i vâhide
Tek bir hükümden oluşan önerme.
kelam-ı vahid / kelâm-ı vâhid
Tek bir söz, tek bir ifade.
kiraren
Tekrar tekrar, çok sefer, tekrar suretiyle.
kıyamet-i mükerrere
Tekrarlanan kıyamet, defalarca ölüp dirilme.
lafz-ı vahid / lafz-ı vâhid
Tek söz.
lasani / lâsani
Tek, vâhid. İkincisi olmayan.
lisan-ı vahid / lisan-ı vâhid
Tek bir dil.
madde-i vahid / madde-i vâhid
Tek bir madde.
mahiyet-i vahide / mahiyet-i vâhide
Tek mahiyet, aynı özellik.
meclis-i vahid / meclis-i vâhid
Tek bir meclis.
mesele-i vahide / mesele-i vâhide
Tek mesele, tek konu.
meyl-üt tezeyyüd
Tekellüfle sözü uzatma, artırma arzusu.
müekked
Tekidli, pekiştirilmiş.
müekkeden
Tekrarlanarak, te'kid edilerek.
müfred
Tek, yalnız, basit, tekil.
Tek, yalnız.
mükebbir / مُكَبِّرْ
Tekbir getiren, "Allahü ekber" diyen.
Tekbir getiren, "Allahü ekber" diyen.
Tekbir getiren, "Allahuekber" diyen.
Tekbîr getiren.
mükerrer / مكرر / مُكَرَّرْ
Tekrarlı. Tekrar olunmuş. İki veya daha fazla aynısı yapılmış.
Tekrar tekrar.
Tekrarlı.
Tekrarlanmış, yinelenmiş.
(Arapça)
Tekrarlanan.
mükerreren / مكررا / مُكَرَّرًا
Tekrar tekrar.
Tekrar tekrar.
(Arapça)
Tekrar tekrar.
mükessir
Teksir eden, çoğaltan.
mükezzib
Tekzib eden. Yalanlayan, yalan çıkaran.
Tekzib eden, yalanlayan.
münferid / مُنْفَرِدْ
Tek başına.
Tek, yalnız.
Tek başına.
münferiden
Tek olarak.
Tek tek, yalnız olarak, ayrı ayrı, birer birer.
münferit
Tek, yalnız, tek başına.
münkis
Tekrar eden hastalık, tekrar etkisini gösteren hastalık.
mürecca'
Tekrar avdet olunmuş, tekrar geri dönülmüş.
müteferridane / müteferridâne
Tek ve yalnız olarak. Teferrüd ederek.
(Farsça)
mütekaid
Tekaüd olan. Emekli.
mütekamilin / mütekâmilîn
Tekâmül etmiş olanlar. Kâmil ve olgun kimseler. Allah'ın emrine uygun şekilde hareketi alışkanlık hâline getirmiş olanlar.
mütekasil / mütekâsil
Tekâsül eden. Üşenir ve tembel olan.
mütekerrir / مُتَكَرِّرْ
Tekrar eden.
Tekrarlanan.
Tekrarlanan.
müzekkire-i mükerrere
Tekrar tekrar hatırlatan.
Tekrar tekrar hatırlatan.
nakarat / nakarât
Tekrar.
nesak-ı vahid / nesak-ı vâhid
Tek şekilde, tek tarzda, tek biçimde.
netice-i vahide
Tek netice, bir sonuç.
netice-i yegane / netice-i yegâne
Tek netice, sonuç.
nev-i vahid / nev-i vâhid
Tek bir tür.
nokta-i vahidiye
Tek bir nokta.
nokta-yı vahide / nokta-yı vâhide
Tek nokta.
öşür
Tek yıllık ürün veren buğday gibi mallardan alınan onda bir ölçüsünde zekât.
pa-sar
Tekme. Tepme.
(Farsça)
pas-par
Tekme.
(Farsça)
rabb-i vahid / rabb-i vâhid
Tek ve eşsiz olan Rab, bir olan Allah.
raks-ı mükerrer
Tekrar tekrar yapılan raks. Döne döne oynama.
rey-i vahid / rey-i vâhid
Tek bir görüş.
sani-i vahid / sâni-i vâhid
Tek olan ve herşeyi san'atlı yapan Allah.
sebeb-i vahid
Tek sebep.
sebeb-i yegane / sebeb-i yegâne
Tek sebep.
sebülmesani / sebülmesanî
Tekrar tekrar okunan, iki kez nazil olan Fatiha sûresi.
seciye-i avra / seciye-i avrâ
Tek gözlü seciye. Dünyaperestlik.
seciye-i uvera / seciye-i uverâ
Tek gözlülerin -yâni sadece bu dünyayı düşünenlerin, âhireti görmeyenlerin- seciyesi.
sehabe
Tek bulut.
şehr-i vahid
Tek bir şehir.
sual-i vahid / sual-i vâhid
Tek soru.
talim-i infiradi
Tek eğitimciye dayalı eğitim sistemi.
te'haz
Tekrar almak.
te'te
Tekebbürlenmek, gururlanmak. Ululanmak.
tebelluh
Tekebbürlenmek, gururlanmak, kibirlenmek.
tebezzuh
Tekebbürlenmek, gururlanmak.
tecemmüş
Tekellüf etmek, özenmek.
tecrid koğuşu
Tek kişilik hücre.
tecrid-i münferid / tecrîd-i münferid / تَجْر۪يدِ مُنْفَرِدْ
Tek başına bırakma.
tecrid-i münferit
Tek kişilik hücre hapsi.
tecridhane / tecrîdhâne
Tek kişilik yer.
tekalif / tekâlif
Teklifler, vergiler.
Teklifler, yükler.
tekaüdiye
Tekaüde mahsus olan aylık.
tekaya / tekâyâ / تكایا
Tekkeler.
Tekkeler. Tekkenin çoğulu.
Tekkeler.
(Arapça)
tekbirat
Tekbirler.
tekbirhan / tekbirhân
Tekbir getiren.
(Farsça)
tekerrür / تكرر / تَكَرُّرْ
Tekrarlanmak.
Tekrarlanma.
Tekrarlanma.
Tekrarlanma.
Tekrarlanma.
(Arapça)
Tekerrür etmek:
Tekrarlanmak.
(Arapça)
Tekrarlanma.
tekerrür etme
Tekrarlanma.
tekevvüni / tekevvünî
Tekevvüne ait. Oluşla, hâdisatla alâkalı.
teklifat / teklifât
Teklifler.
Teklifler.
teknoloji
Teknik bilgiler. Matematik, Kimya ve Fizik ilminden elde edilen bilgiler.
(Fransızca)
Teknik bilgiler.
tekrar betekrar
Tekrar tekrar.
tekrarat / tekrarât / tekrârat
Tekrarlamalar. Aynı şeyi bir kaç defa yapma.
Tekrarlar.
Tekrarlar.
tekraren / tekrâren / تكرارا
Tekrar tekrar.
(Arapça)
tekrir / tekrîr / تكریر / تَكْر۪يرْ
Tekrarlama.
Tekrarlama.
Tekrarlama.
(Arapça)
Tekrarlama.
tekye / تكيه
Tekke; zikir veya ders için toplanılan yer, dervişlerin kaldığı yer.
Tekke.
(Arapça)
tekyenişin
Tekkede oturan, derviş.
(Farsça)
temayül-ü infirad
Tek başına hareket etme, sadece kendisini düşünerek hareket etme eğilimi.
temerrün
Tekrar ettirerek alıştırma. İdman yapma.
tenha / tenhâ
Tek başına.
tenhanişin
Tek başına oturan. Yalnız oturan.
(Farsça)
terakkiyat-ı medeniye / terakkiyât-ı medeniye
Teknolojik ilerlemeler.
terbiye-i vahide / terbiye-i vâhide / تَرْبِيَۀِ وَاحِدَه
Tek bir terbiye.
Tek (elden) terbiye.
terdad / terdâd
Tekrar.
Tekrar.
Tekrar.
teşt
Tekne, teşin, leğen, kap.
Tekne, leğen, su kabı.
tevahhud
Teklik, birlik.
tevv
Tek.
teyyas
Teke besleyen ve teke tutan kişi.
tükah / tükâh
Tekyegâh.
vahid / vâhid / واحد / vahîd / وحيد
Tek, bir tane.
(Arapça)
Tek, biricik.
(Arapça)
vücud-u vahid / vücud-u vâhid
Tek bir vücut, varlık.
yegan yegan / yegân yegân / يَگَانْ يَگَانْ
Tek tek.
yegane / yegâne / يَگَانَه
Tek, eşsiz.
Tek, bir.
Tek.
yegane-gi / yegâne-gî
Teklik, yegâne ve tek oluş.
(Farsça)
yek
Tek, bir.
yek-çeşm / يَكْ چَشْمْ
Tek gözlü.
Tek göz.
yek-çeşm deha / yek-çeşm dehâ
Tek gözlü olağanüstü zekâ ve akıl; Kur'ân'ın gösterdiği gerçekleri görmeyen ve sadece dünyevî maksatları gözeten zekâvet ve akıl.
yeknesaklık
Tekdüzelik, monotonluk.
yekpa
Tek ayaklı. Topal.
(Farsça)
yekpare / yekpâre / يَكْپَارَه
Tek parçadan meydana gelen. Bütün. Parçasız.
Tek parça.
Tek parça.
yekta / يَكْتَا
Tek, eşsiz.
Tek, eşsiz.
yektene / یك تنه
Tek başına.
(Farsça)
yekvücud
Tek kişi gibi. Hep birden.
yekvücud-u vahdani / yekvücud-u vahdânî
Tek bir vücut halinde.
yekvücut
Tek vücut, tek bir insan gibi birlik ve bütünlük içinde.
zaman-ı vahid / zaman-ı vâhid
Tek bir zaman. Aynı zaman dilimi.
zat-ı ehadiye / zât-ı ehadiye
Tek olan herbir varlıkta birliği tecelli eden Zât, Allah.
zat-ı ferd / zât-ı ferd
Tek ve benzersiz olan Zât, Allah.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
bur'
mücine
akl-ı dünyevi
arş!
mahv u perişan
kaide-i tabiiye
tamât
tehatu'
melanet
tarîk-i hakîkat
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
TEk
Edba
hazır etmek
Yazıklar
avdetinde
Degerlendirmek
YAPI
hel eta
Hapsetme
Saat