Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
TEBA
ifadesini içeren
37
kelime bulundu...
aktab-ı erbaa
Ehl-i sünnet âlimleri ve mütebahhir ve maneviyatta çok ileri zatlar tarafından şimdiye kadar dört büyük kutup olarak bilinen veliler. (Seyyid Abdulkadir-i Geylâni, Seyyid Ahmed-i Bedevi, Seyyid Ahmed-i Rufâi, Seyyid İbrahim Desuki.)
atebe
(Çoğulu: Atebât) Basamak, eşik.
ekalliyet
(Akalliyet) Bir hükümetin tebaiyyeti altında yaşayan, yabancı din ve milliyete mensub olup, ekseriyeti teşkil etmeyen halk. Azlık. Azınlık.
firkateyn
Buharın icadından evvel kullanılan harp gemilerindendir. Bu gemiler, güvertelerinin altında bir batarya topu hâvi olup hızlı giderlerdi. Bu gemilerin üç direkleri vardı ve içlerinde mürettebatının binbeşyüzü bulanları da vardı.
hakim / hakîm
Hikmetle muttasıf olan ve mevcudatın hakikatına vâkıf olan. Hikmet mütehasssı. İlm-i hikmette mütebahhir ve mütehassıs olan. İş ve emirleri hikmetli ve yanlışsız olan.
Tabib, doktor.
ittiba'
Tabi' olma. Arkasından gitme. İtaat etme. Tebaiyyet ve imtisal etme.
kıyas-ı fukaha
Hakkında açıkça âyet ve hadis bulunmayan mes'elelere dâir; ilim ve irfanda allâme ve mütebahhir, ilmi ile amelde ve Sünnet-i Seniyyeye ittiba ve imtisalde, ibadet ve taatta, takva ve verada, züht, azimet ve riyazetle, terakki ve taâli eden müctehid fukaha tarafından kıyas ile verilen hüküm.
mücteba / müctebâ
Seçilmiş mânâsına, Resûlullah efendimizin mübârek sıfatlarından. Eğer ümmet isen, ol müctebâya, Uymalısın sünnet-i Mustafâ-yı safâya.
mukteda-bih / muktedâ-bih
Kendisine tebaiyyet edilen. Kendisine uyulan.
mülk suresi
Kur'an-ı Kerim'in 67. suresidir. Tebâreke, Münciye, Mücâdele, Mânia, Vakiye, Mennea Suresi gibi isimleri de vardır. Mekkîdir.
müste'men
(Emn. den). Ecnebi tebaasından olan, yabancı.
Kendisine aman verilmiş olan..
müste'min
Eman dileyen. Emane, emniyete erişen, nâil olan. (Gerek müslim, gerek zimmî veya harbî olsun.) İstiman eden. Emin edilmiş.
Canının bağışlanması şartiyle teslim olan.
Tar: Osmanlı ülkesinde oturmalarına müsaade olunan yabancı devlet tebaası. Osmanlı devleti ile sulh halinde bu
müsteban / müstebân
Müstebân olmak:
Anlaşılmak.
mütebadil
(Bedel. den) Birbirinin yerine geçen, tebâdül eden.
Nöbetle değişen.
mütebadire
(Bak: MÜTEBADİR)
mütebahhir
(Buhar. dan) Tütsülenen, dumanlanan, tebahhur eden.
mütebariz
(Bürüz. dan) Tebarüz eden, meydana çıkan. Bâriz âşikar olan.
mütebarizin / mütebarizîn
(Tekili: Mütebariz) Meydana çıkanlar, belirenler, tebarüz edenler.
mütebasbısin / mütebasbısîn
(Tekili: Mütebasbıs) Yaltaklananlar, tabasbus edenler.
mütetabi'
(Teba'. dan) Birbiri ardınca gelen.
raiyyet / رعيت
Halk, hükümdar tebası.
(Arapça)
reaya
(Tekili: Raiyet) Bir kimsenin emri altında bulunanlar.
Bir hükümdar idaresi altında bulunan halk.
Hristiyan tebaa.
Bütün halk.
rutube
(Çoğulu: Rutebât-Ruteb) Olmuş yaş hurma.
tebaa / تبعه
Bir devletin hükmünde bulunan (Türkiye Devletinin tebaası gibi).
Uyruk, teba.
(Arapça)
tebadülat / tebadülât
(Tekili: Tebadül) Değişmeler. Tebadüller.
tebaguz
(Çoğulu: Tebâguzât) (Buğz. dan) Sevişmeme, gizli kin tutup düşmanlık besleme.
tebah / tebâh / تباه
Yok olmuş.
(Farsça)
Yıkılmış.
(Farsça)
Bozulmuş, çürümüş.
(Farsça)
Tebâh etmek:
(Farsça)
Yok etmek.
(Farsça)
Yıkmak.
(Farsça)
Bozmak, çürütmek.
(Farsça)
Tebâh olmak:
(Farsça)
Yok olmak.
(Farsça)
Yıkılmak.
(Farsça)
Bozulmak, çü
(Farsça)
tebah-kar / tebah-kâr
(Çoğulu: Tebâhkârân) Mahveden, harab eden, bitiren.
(Farsça)
tebahhur / تبحر
Göllenme.
(Arapça)
Derin bilgi sahibi olma, uzmanlaşma.
(Arapça)
Tebahhur etmek:
Buharlanmak.
(Arapça)
tebaüd / tebâüd / تباعد
Uzaklaşma.
(Arapça)
Tebâüd etmek:
Uzaklaşmak.
(Arapça)
tebaüdat / tebaüdât
(Tekili: Tebaüd) Birbirinden uzak düşmeler. Uzaklaşmalar.
tebayünat / tebayünât
(Tekili: Tebayün) Tebayünler, iki şey arasındaki farklılıklar.
tebe'a / تبعه
Tebalar, uyruklar.
(Arapça)
tebea
Bir devletin hükmünde bulunan (Türkiye Devletinin tebaası gibi).
tebeh
(Bak: Tebah)
tebehhur
(Bak: Tebahhur)
tebrih
(Çoğulu: Tebârih) İncitmek. Eza vermek.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
mütekaddimin
kubbe altı
hal ehli
dram
Sebatsiz
nekeb
EFUK
dıl'
ßehir
ıstılahat
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
TEBA
Şeref sahibi
İhtiyaç duymak
meşk
Emretme
Rakı
Konsolid
KUSURSUZ
SELAM
İLaç