REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te TAŞ, ifadesini içeren 20 kelime bulundu...

anasır-ı tabayi / anâsır-ı tabâyi

  • Tabiattaki unsurlar; dağ, taş, deniz vs. gibi.

billur

  • Şeffaf, parlak taş, elmas gibi kıymetli. Cam gibi parlayan.

cevher

  • Öz, kıymetli taş, atom.

hacer

  • Taş, kaya.
  • İsmail Peygamber'in anasının ismi.
  • Taş, kaya.

heykel

  • Taş, tunç, kil ve alçı gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğurulup, pişirilerek yapılan insan, hayvan vs. şekli.
  • Büyük bina, anıt, büyük ve yüksek yapı, âbide.
  • Mc: Soğuk ve duygusuz kimse.
  • Güzel ve yakışıklı kişi.

kase / kâse

  • Tas, çanak.

kuz

  • Bardak, kadeh.
  • Tas, çanak.

ma'den

  • Maden.
  • Bir haslet veya hususiyetin kaynağı.
  • Herşeyin aslî mekânı, menbâ ve me'hazı olan yer.
  • Toprak, taş, kum gibi maddelerle karışık demir vesairelerin vaziyetlerine de maden denir.

maavil

  • (Tekili: Mi'vel) Taş, kaya parçalamakta kullanılan sivri kazmalar.

maşraba

  • Tas, su içmek için kullanılan kap.

migsel

  • Tas, ibrik. Yıkanmada kullanılan kab.

misred

  • Büyük taş, çanak.

mu'cizat-ı hissiye

  • Duygu ile bilinen, duyu ve duygulara hitap eden mu'cizeler; su, ağaç, taş, hayvan gibi varlıklar üzerinde Peygamber'in (a.s.m.) gösterdiği mu'cizeler.

renc-ber

  • (Renc; sıkıntı, zahmet. Ber; çeken) Tarla ve bahçede yahut başka işlerde kazmak veya taş, toprak taşımak gibi işlerde çalıştırılan gündelikçi. Amele, ırgat. (Farsça)
  • Çiftçi. (Farsça)

safra

  • Dengeyi sağlamak için yelkenli gemilerin sintinelerine konan mâden, taş, kum gibi ağırlıklar.

satl

  • Kova, tas, küçük leğen.

seng

  • Taş, hacer. (Farsça)
  • Vezin. Tartı ve temkin. (Farsça)
  • Sıklet. (Farsça)
  • Beraberlik. (Farsça)
  • Ağırlık. (Farsça)

seng-i hara

  • Pek sert taş, kaya.

tass

  • (Çoğulu: Tâs-Tusûs-Tassât) Tas, çukurca kap.

teyemmüm

  • Su bulunmadığı veya bulunup da özür sebebiyle kullanmak mümkün olmadığı takdirde; temiz toprak veya taş, kum, kerpiç gibi toprak cinsinden bir şey ile hadesi yâni mânevî kirliliği, abdestsizliği gidermek için, elleri toprağa sürüp yüzü ve kolları mesh etmek.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın