REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te SÜLUK ifadesini içeren 24 kelime bulundu...

alak / علق

  • Kan pıhtısı. (Arapça)
  • Sülük. (Arapça)

alek

  • Sülük.
  • Kan pıhtısı.

aleka

  • (Çoğulu: Alekat) Yapışkan balçık, çamur.
  • Kan pıhtısı.
  • Uyuşmuş kan.
  • Sülük.

ara / arâ

  • Mıntıka, bölge.
  • Komşuluk.
  • Avlu.
  • Çıplaklık.
  • Geniş, çıplak arazi.

buhur-dan / buhur-dân

  • Tütsülük. (Farsça)

buhurdan / بخوردان

  • Tütsülük, tütsü kabı. (Farsça)

cemaat

  • Topluluk. Bir yere toplanmış insanlar. Takım, bölük.
  • Fık: Bir imama uyup namaz kılan müslümanların heyeti. Bir mezhebe tâbi bir heyet teşkil eden ahali.
  • Aralarındaki münasebetleri din, örf ve âdetlere göre tanzim eden, akrabalık, komşuluk, hemşehrilik gibi rabıtalarla birbiri

ciret

  • Komşuluk.

civariyyet

  • Komşuluk, yakınlık, aynı civarda oluş.

cüvar

  • (Civâr) Yakınlık. Komşuluk.
  • Himâyet, korumak.
  • Riâyet.
  • Süt emen deve yavrusu.
  • Karga sesi.
  • Öküz avazı.

div-çe

  • Sülük. (Farsça)
  • Kadın tuzluğu adı verilen bir bitki çeşiti. (Farsça)
  • Ağaç kurdu, güve. (Farsça)
  • Arka kaşağısı. (Farsça)

i'lak

  • (Alak. dan) Sülük yapıştırmak.

inhirat

  • Bilmediği bir işe danışmadan girişme.
  • Zarar verme, ziyana sokma.
  • İpliğe boncuk dizme.
  • Beden çelimsizlenip zayıflama.
  • Bir yola süluk etme, girme.

insilak

  • (Silk. den) Yola girme, süluk etme, yol tutma.

karv

  • Ağaç kadeh.
  • Köpek yalağı.
  • Hurma ağacının kökü.
  • Uzun havuz.
  • Hayanın derisi inip büyümek.
  • Kast.
  • Etraflıca araştırmak, tetebbu.
  • Bir kimsenin mesleğine girmek, onun yoluna süluk etmek.

mesalik

  • (Tekili: Meslek) Meslekler. Tutulan yollar. Süluk edilen yollar.

mücaveret / mücâveret

  • Komşuluk, yakınlık.
  • Mescidde itikâfa çekilmek.
  • Komşuluk.
  • Komşuluk, yakınlık.

münharit

  • (İnhirat. dan) Bir yola süluk eden.

salik / sâlik

  • (Sülûk. dan) Bir yolda giden. Belli bir yol tutup giden.
  • Bir tarikat yolunda olan.

salik-i meczub / sâlik-i meczûb

  • Tasavvufta cezbesi yâni hak yola çekilmesi sülûkünden sonra olan sâlik.

salikun / sâlikûn

  • (Tekili: Sâlik) Sâlikler. Sülûk edenler.

sil'a

  • Bedende olan ur.
  • Ticaret malı.
  • Sülük.

üssü'l-esas-ı meslek

  • Gidilen, sülûk edilen yolun temel prensibi.

zelak

  • Sülük.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın