Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Susuz
ifadesini içeren
71
kelime bulundu...
ataş / عطش
Susuzluk.
(Arapça)
ataşa
(Tekili: Atşân) Susamış olanlar, susuzlar.
atiş / âtiş
(Atişe) Susuz, susamış.
atş / عطش
Susuzluk. Susama.
Susuzluk.
Susuzluk.
(Arapça)
atşan / atşân / عطشان
Susamış, teşne. Susuz.
Susuz, susamış.
(Arapça)
azb
Tatlı, lâtif, hoş ve şirin olan yiyilecek ve içilecek şey.
Fazla susuzluktan yemek yemeği terketme.
Men'etme.
Feragat.
azib
Susuzluktan yem ve yulaf yemeyen yorgun hayvan.
berr
(Çoğulu: Ebrâr) Va'dinde sâdık. Sözünde duran. Muhsin. Keremkâr.
Nimetleri herkese, umuma ihsan eden.
Gerçeklik, sıdk.
Susuz, kuru yerler.
Toprak. Yeryüzü, yer.
bi'r-i muattal
Suyu kesilmiş kuyu. Susuz kuyu.
bi-ab / bî-ab
Susuz, kuru.
(Farsça)
Donuk.
(Farsça)
Rezil, utanmaz, hayasız.
(Farsça)
cedda'
Küçük memeli kadın.
Susuz çöl.
ceneb
Susuzluktan böğrü ciğere yapışmak.
cevdet
İyilik. Güzellik. Kusursuzluk.
Bir kimsenin, başkasının işini güzelce ve kusursuz olarak yapması.
Cömertlik.
Susuz olma.
cübb
Kuyu.
Küp. Kulpsuz desti.
Vaktiyle zindan gibi kullanılan çukur, susuz kuyu.
dehna
Ova, sahrâ. Çöl, geniş veya susuz ova.
Bir yer ismi.
emalis
(Tekili: İmlis"e") Otsuz ve susuz sahralar, çöller.
felevat
(Tekili: Felât) Susuz çöller, sahralar.
fell
(Çoğulu: Fülül - Eflâl) Gedik, rahne.
Yaralamak.
Cenkte askeri bozmak. Harbdeki askerin bozulması.
Kılınç yüzündeki açılan gedik.
Susuz kır yer.
Güruh, cemaat.
Muvakkat delilik.
galel
(Çoğulu: Eğlâl) Koruluktan akan su.
Susuzluk.
galil
(Çoğulu: Gılâl) Güneşin harareti.
Susuzluk harareti.
Kin, hased.
Devenin yulafına karıştırıp yedirdikleri hurma çekirdeği.
gayme
Çok fazla susama, susuzluk.
gayn
Susuzluk.
Arapçada "ayn" harfinden sonra gelen harfin adı.
gımar
(Tekili: Gamr) Gaflet. Cehalet. Şiddetler. Çok su. Büyük denizler.
(Gımr) Çok susuzluk.
Kin tutma.
gullet
Sıcaklık.
Susuzluk harareti.
harran
Susuz.
hayim
Suyu, tahmin ettiği yerlerde arayıp bulamamak.
Susuz, atşân.
him
Deveye ârız olan susuzluk hastalığı.
Kürtçede: Temel, esas.
himan
Susuz, susamış.
hıms
Üç gün deveyi susuz bırakıp, dördüncü günü su vermek.
Alaca yemeni bez.
hırre
Susuzluk.
hiyman
Susuz.
idhimam
Siyah olmak.
Ekinin susuzluktan dolayı siyah görünmesi.
iltihas
Açlık veya susuzluktan dolayı soluma.
itaş
(Atş. dan) Susuz bırakma, susuz olma.
kıfar
Çöller. Susuz, otsuz yerler.
kırra
Soğuk, berd.
Çok fazla susuzluk.
Akıllılık.
kufar
(Tekili: Kafr) Issız ve susuz yerler. Çöller, sahralar.
lahis
Susuzluk veya sıcaktan dolayı dilini çıkararak soluyan köpek.
lehas
Susuz kişi.
lehban
Susuz kişi. (Müe: Lehbâ)
lehbet
Susuzluk.
lehesan
Susuzluk.
lehsan
Susuz.
maglul
Susuz kalmış. Su sıkıntısında bulunan.
Eli bağlı. Zincirle bağlanmış kimse.
Hapsedilmiş olan.
mecer
Koyunun karnındaki kuzu büyüdükçe durmaya kadir olmaması.
Büyük asker.
Susuzluk.
menzuf
Susuzluktan dolayı dili kurumuş kimse.
Kan kaybından dolayı dermansız ve güçsüz kalmış olan insan.
muhtell
Bozuk. Berbâd. Karışmış. İşgal ve ihlâl edilmiş.
İntizamsız. Nizamsız olmuş.
Fakir kimse.
Çok susuz kalmış olan.
nak'
(Çoğulu: Nuk'-Enku) Su saklayacak yer.
Kuyu içinde olan su.
Deve kuşu avazı.
Feryâd etmek, bağırıp çağırmak.
Susuzluğu teskin etmek, susuzluğu gidermek.
Sıcak suda haşlama.
İlâç olarak çıkarılan su.
Suda ıslanma.
Toz.
natşan
Susuz kalmış kişi.
nayi'
Susuz.
Mâil, eğik.
necran
Susuz.
Kapı ökçesi. ("süve" denir).
Yemen diyarında bir yerin adı.
nehel
Susuz olmak.
İçmenin evveli.
Yaşlı, ihtiyar.
Semiz etli deve.
ney'
Susuzluk.
Meyletmek, eğilmek.
nezz
Hafif zeki kimse.
Susuz nadas.
sada / sadâ
Seda. Ses. Avaz. Savt.
Erkek baykuş.
Bir böcek adı.
Susuzluk.
Yankı.
sare
(Çoğulu: Savâr) Hâcet, ihtiyaç.
Susuzluk.
sarma'
Susuz sahra. Suyu olmayan çöl.
selka'
(Çoğulu: Selâki) Otsuz, susuz ve ıssız yer.
sib'
Susuzluk.
sübrut
(Çoğulu: Sebâriyet) Az.
Otsuz ve susuz yer.
Fakir adam.
tana
Susuzluktan ciğerin yapışması.
teheyyüm
Şaşma, şaşırma. Şaşıp kalma. Hayran olma.
Susuz olma.
telvih
Açıklamak.
Zâhir ve aşikâre kılmak.
Susuzluktan insanın çehresi bozulmak.
Bir şeyi ateşle kızdırmak. Güneş veya ateşin sıcaklığı bir nesnenin rengini değiştirmek.
Posa hâline getirmek.
Kocamak. Saç ağarması.
Almak.
İşaret etmek.
teşne / تشنه
Susuz,susamış.
(Farsça)
teşneleb
Dudağı kurumuş, çok susamış. Yanık, susuz.
(Farsça)
tih / tîh
Çöl, susuz sahra. Sinâ yarımadasındaki çöl.
(Çoğulu: Etyâh) Çöl. Susuz sahra. Sina yarımadasındaki çöl.
tılmesa
Yol bulunmaz otsuz ve susuz korkunç yer.
Çok karanlık gece.
uhah
Susuzluk.
Galiz, kaba, yoğun.
üvam
Susuzluk.
üvera'
Ateş ve güneş harareti.
Susuzluk harareti.
zama'
Susuzluk.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
elektrik santrali
hıkb
evvel
sukûF
tahl
hıfz-ı kur'an
serfiraz
mevzune
hıfri
acz
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Susuz
ışık
yüks
resmi yazı
evare
Lida
Çeviri
Saf
Ruhba
sabrede