REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te SofrA ifadesini içeren 38 kelime bulundu...

büfe

  • İçinde sofra takımı konulan dolap. (Fransızca)
  • Davetlileri ağırlamak için çeşitli yiyecek ve içeceklerin hazır bulundurulduğu masa. (Fransızca)
  • İstasyon lokantası. (Fransızca)
  • Sigara, kibrit, gazete, sandviç v.s. satılan yer. (Fransızca)

etbak

  • (Tekili: Tabak ve Tabaka) Yemek tepsileri, sofraları. Büyük sahanlar.
  • Tabakalar, dereceler, mertebeler, katlar.
  • Kabileler, kavimler, aşiretler.

han / hân / خوان

  • Yemek sofrası. Üstüne yemek konan tepsi. (Farsça)
  • Yemek, taam. (Farsça)
  • Ahçı dükkânı, lokanta. (Farsça)
  • Sofra.
  • Sofra. (Farsça)

han-salar

  • Kilerci, sofracıbaşı. (Farsça)

hardal

  • Çok küçük tohumları olan ve yaprakları yenen bir nebat ismi. Döğülerek macun haline getirilir ve sofrada iştah açmak için kullanılır.

haşiyye

  • (Çoğulu: Haşâyâ) İçi dolmuş döşek.
  • Nihalî adı verilen sofra altı.

hem-sufre

  • Aynı sofraya oturan, sofra arkadaşı. (Farsça)

hıvan

  • (Çoğulu: Huvn) Sofra.

hutame

  • Sofrada kalan yemek artığı.

idab

  • Herkesi ziyafete davet etme. Sofrası herkese açık olma.
  • Doğruluğunu ve hak olduğunu herkese bildirme.

kendure

  • Peşkir. (Farsça)
  • Deriden yapılmış büyük sofra. (Farsça)

kuşam

  • Sofrada artan yemekler.

maide / mâide / مائده

  • Yemek sofrası. Üzerinde nimetler bulunan sofra. Ziyafet.
  • Kur'an'ın 5. Suresinin adıdır ve Medine-i Münevvere'de nâzil olmuştur.
  • Yemek yenilen sofra, yemek, ziyafet.
  • Kur'ân-ı Kerim'in
  • sûresi.
  • Sofra.
  • Sofra.
  • Sofra. (Arapça)

maide-i semaviye / mâide-i semâviye

  • Allah tarafından kullarına sunulan mânevî sofra.

maidesalar / maidesâlâr

  • Sofracı başı. (Farsça)

mazif

  • Herkese sofrası açık olan ev. Kapısı açık, misafir sever ev. Misafirperver olan hâne.

mevaid / mevâid

  • (Tekili: Mâide) Sofralar, mâideler.
  • Sofralar.

mikele

  • Sofra takımı.

miz

  • Misâfir.
  • Sofra, mâide.
  • Temiz, pak.

nutu'

  • (Tekili: Nat') Meşinden yapılmış döşekler.
  • Sofra bezleri.

rahmaniyyet

  • Cenab-ı Hakk'ın Rahman oluşu. (Yâni: Gözümüzle görüyoruz, birisi var ki, bize zemin yüzünü rahmetin binlerle hediyeleri ile doldurmuş, bir ziyafetgâh yapmış ve Rahmâniyetin yüz binlerle ayrı ayrı lezzetli taamları içinde dizilmiş bir sofra etmiş ve zemin içini rahimiyyet ve hakîmiyetin binlerle kıym

seray-dar

  • Eskiden büyük yerlerde yemek ve sofra işlerine bakan kimse. (Farsça)

simat / simât / سماط

  • (Çoğulu: Sümut) Sofra. Yemek masası.
  • Yemek.
  • Ziyâfet.
  • Sofra. (Arapça)
  • Ziyafet. (Arapça)

sofra-i erzak

  • Herkesin istifade ettiği rızık sofrası.

sofra-i erzak-ı umumiye

  • Herkesin yararlandığı rızık sofrası.

sofra-i ihsan

  • Bağış, iyilik, lütuf sofrası.

sofra-i ilahiye / sofra-i ilâhiye

  • Allah tarafından gönderilen sofra, nimetler.

sofra-i nimet

  • Nimet sofrası.

sofra-i rabbani / sofra-i rabbâni

  • Herşeyin Rabbi olan Allah'ın kulları için hazırladığı sofra.

sofra-ı rahman / sofra-ı rahmân

  • Allah'ın sınırsız rahmetiyle kulları önüne serdiği sofra.

sofra-i rahman / sofra-i rahmân

  • Dünya ve âhirette yarattıklarına sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle muamele eden Allah'ın sofrası.

sofra-i rahmani / sofra-i rahmânî

  • Cenâb-ı Hakkın rahmet sofrası.

sofra-i rahmanü'r-rahim / sofra-i rahmânü'r-rahîm

  • Dünya ve âhirette yarattıklarına sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle muamele eden Allah'ın sofrası.

sofra-i rahmet

  • Rahmet sofrası.

sofra-i rızk-ı umumi / sofra-i rızk-ı umumî

  • Herkesin yararlandığı rızık sofrası.

sofra-yı nimet

  • Nimet sofrası.

süfre

  • Sofra, mâide.
  • (Çoğulu: Süfür) Misafire yolda yemesi için hazırlanan azık.

sümut

  • (Tekili: Simât) Sofralar, yemek masaları.
  • Sofraya veya masaya gelmiş yemekler.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın