Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Sik
kelimesini içeren
138
kelime bulundu...
aram-rüba / arâm-rüba
Sıkıntı veren, istirahatı bozan, rahatı kaçıran.
(Farsça)
ayke
Sık koruluk.
ays
Sık ağaçlık yer. Koruluk.
azab / azâb
Sıkıntı, acı çekme.
bilaşikayet / bilâşikâyet / بلاشكایت
Şikayet etmeden.
(Arapça)
cendere
Sıkı ve dar yer, boğaz.
cengelistan
Sık ağaçlık, orman, sazlık yer.
(Farsça)
çeşm-deride
Sıkılmaz, utanmaz, arsız.
(Farsça)
çuha
Sık dokunmuş yün kumaş.
dağdağa / دَغْدَغَه
Sıkıntı, gürültü.
Sıkıntı.
dağdağalı
Sıkıntılı.
dağdağasız
Sıkıntısız.
derd-i ser
Sıkıntı, baş derdi, başağrısı.
dil-teng
Sıkıntılı, kederli, gönlü darda olan.
(Farsça)
divan-ı harb
Sıkıyönetim Mahkemesi.
divan-ı harb-i örfi / dîvân-ı harb-i örfî / د۪يوَانِ حَرْبِ عُرْف۪ي
Sıkı yönetim mahkemesi.
dua ordusu / duâ ordusu
Sıkıntı ve darda kalan müslümanlara duâları ile yardımda bulunan Allahü teâlânın sevgili kulları, velîler.
ducret
Sıkıntı, gönül darlığı, zahmet. Zaruret.
ducret-ver
Sıkıntılı.
(Farsça)
edreng
Sıkıntı, içdarlığı. Musibet, belâ, felâket, âfet.
(Farsça)
efşürde
Sıkılmış, posası çıkartılmış (şey.)
(Farsça)
efşüre / افشره
Sıkılmış meyva suyu.
(Farsça)
ehl-i şekavet
Sıkıntı ehli, Cehennemlik olanlar.
elgaf
Sık otlar ve ağaçlar.
erass
Sık dişli.
eza / ezâ
Sıkıntı, acı.
ferec / فَرَجْ
Sıkıntıdan kurtulma.
feşar
Sıkıcı. Sıkan. Sıkıp suyunu çıkaran.
(Farsça)
gabe
Sık ormanlar, balta girmemiş koru ormanı.
gaile açmak
Sıkıntılı ve uğraştırıcı bir şeyler ortaya çıkarmak.
gaile çıkarmak
Sıkıntı meydana getirmek, üzüntü vermek.
gam
Sıkıntı, üzüntü.
gam ve keder
Sıkıntı ve üzüntü.
gilemend / گله مند
Şikayetçi, sızlanan.
(Farsça)
gille-mend
Şikâyet eden, halinden memnun olmayan.
(Farsça)
habe
Sıkılma, bunalma, darlanma, boğulma.
(Farsça)
hafakan
Sıkıntı. Kalb çarpıntısı. Iztırab.
hame-i şekva / hâme-i şekvâ
Şikâyet kalemi. şikâyet yazan kalem.
haybet-zede
Sıkıntıya uğrayan, kedere düşen, kederli olan.
(Farsça)
hayiş
Sık bitmiş olan hurma ağaçları.
hess
Sıkmak.
hicab
Sıkılma, utanma.
idare-i örfiyye / idâre-i örfiyye / اداره عرفيه
Sıkıyönetim.
ilallah-il müşteka
Şikâyet Allah'adır. Allaha şikâyet edilir.
iltiyak
Sıkı fıkı dost olma, candan arkadaş olma.
insan-ı müşteki / insan-ı müştekî / اِنْسَانِ مُشْتَكِي
Şikâyet eden insan.
Şikâyet eden insan.
inzibat / inzibât
Sıkı düzen.
ızdırap
Sıkıntı, aşırı elem.
ıztına'
Sıkılma, utanma, kızarma.
ıztırap
Sıkıntı, acı duyma.
kabus / kâbus
Sıkıntı ve korku veren.
kalak / kalâk / قَلَقْ
Sıkıntı, huzursuzluk.
Sıkıntı, ızdırab.
kasavet / kasâvet
Sıkıntı, keder.
kasvet
Sıkıntı.
Sıkıntı, katılık.
keder
Sıkıntı, üzüntü.
kederli
Sıkıntılı, üzüntülü.
kedersiz
Sıkıntısız, üzüntüsüz.
kefa
Sıkıntı, meşakkat, mihnet.
(Farsça)
kelal-bahş / kelâl-bahş
Sıkıcı, yorucu. Yorgunluk getiren.
(Farsça)
kemal-i ittisal ve ittihad
Sıkı bir bağ, ilişki ve birlik.
keramet mecmuası
Sikke-i Tasdik-i Gaybî.
kesir-ül vuku'
Sık sık olan, çok vuku bulan.
kurbet / kûrbet
Sıkıntı, kötü hâl.
kürh
Sıkıntı, meşakkat, zahmet.
ma'rek
Sık ormanlık, çalılık alan; atın dizgini.
ma'sur
Sıkılmış. Suyu veya yağı çıkarılmış.
madak
Sıkıntı, darlık.
melal / melâl / ملال
Sıkıntı, usanma.
(Arapça)
melalli
Sıkıntılı.
(Arapça - Türkçe)
meşakkat / مشقت
Sıkıntı, güçlük.
(Arapça)
Meşakkat çekmek:
Sıkıntı çekmek, güçlüğe katlanmak.
(Arapça)
meşakkatli
Sıkıntılı.
meşka / meşkâ
Şikâyet etmek.
meşku / meşkû
Şikâyet etmek.
mihen / محن
Sıkıntılar.
(Arapça)
mihnet / محنت
Sıkıntı, tasa.
Sıkıntı, acı, dert.
(Arapça)
miska' / miskâ'
Sıklık vermek.
mıtlak
Sık sık kadın boşayan erkek.
muacciz
Sıkıcı. Bıktırıcı. Usandırıcı. Taciz edici. Rahatsız eden. Yapışkan. Sırnaşık.
Sıkıntı verici, rahatsız edici.
müdamere
Sıkıntı ve mihnet içinde sabahlama.
munkabız
Sıkıntılı, büzülmüş.
münkabız
Sıkıntılı, tutuk.
müşakat
Sıkıntı ve zorluklara dayanma hususunda yarışma. Aykırılık. Düşmanlık.
müşteka / müştekâ
Şikâyet olunan, kendisinden şikâyet edilen.
Şikayet olunan.
müşteki / müştekî / مشتكى / مُشْتَكِي
Şikâyette bulunan, şikâyetçi.
Şikayet eden.
Şikayetçi.
Şikayetçi.
(Arapça)
Şikâyet eden.
müştekiyane / müştekiyâne
Şikayet edercesine.
Şikâyet ederek.
Şikâyet edercesine, şikâyet eder gibi.
(Farsça)
mutazaccır
Sıkıntılı. İçi sıkılan. Rahatsız.
müteanniyane
Sıkıntılı ve zahmet çekerek. Zahmetle.
(Farsça)
müteşekki / müteşekkî / متشكى
Şikâyet eden, sızlanan, şikâyetçi, teşekki eden.
Şikâyet eden; itiraz eden.
Şikayetçi.
(Arapça)
mütezallim
Şikâyet eden şikayetçi.
müz'iç olan
Sıkıntı veren.
müzahamet
Sıkıntı verme, bir noktaya yığılma.
müzaheme / müzâheme
Sıkışıklık.
müzayaka
Sıkıntı, darlık, yokluk, parasızlık. Zorluk.
Sıkıntı, darlık, güçlük.
muzcer
Sıkıntılı, ıztırablı.
muzcir
Sıkıntı ve ıztırab veren.
muztar
Sıkışık, zor durumda olan, çâresiz.
nafis-ül kerb
Sıkıntı ve belâlara, göz değmesine, nazara te'sir edip kaldıran.
neked
Sıkıntı, dert, keder. Belâ, musibet.
örfi idare / örfî idare / عرفى اداره
Sıkıyönetim.
Sıkıyönetim.
perdebirunane / perdebirunâne
Sıkılmadan, utanmazcasına. Perdeyi kaldırırcasına. Edebsizce.
(Farsça)
rahat
Sıkıntısız, üzüntüsüzlük.
rehide
Sıkıntı ve dertten kaçmış olan.
(Farsça)
renc / رنج
Sıkıntı, zahmet, meşakkat.
(Farsça)
şaki / şâkî / شاكى / شَاكِي
Şikayetçi, şikâyet eden.
Şikayetçi.
(Arapça)
Şikâyet eden.
şeka'
Şikâyet.
şekavet / şekâvet
Sıkıntı, azap, işkence.
şekavetli
Sıkıntılı, mutsuz.
şekaya
Şikâyetler. Memnuniyetsizlikler.
şekva / şekvâ / شكوا / شَكْوَا
Şikayet.
Şikâyet, sızlanma.
Şikayet, sızlanma.
(Arapça)
Şekvâ etmek:
Şikayet etmek.
(Arapça)
Şekvâ eylemek:
Şikayet etmek, sızlanmak.
(Arapça)
Şikayet.
şekva eden / şekvâ eden
Şikâyet eden.
şekva etme / şekvâ etme
Şikâyet etme.
şekvacı / şekvâcı
Şikayetçi.
şekvalı / şekvâlı
Şikayetli.
şekvaname / şekvâname / şekvânâme
Şikâyet yazısı.
Şikâyet mektubu, yazısı.
şikayat / şikâyât / شكایات
Şikâyetler.
Şikayetler.
(Arapça)
şücne
Sıklığından birbirine girmiş ağaçların damarları.
tadarug
Sıkılmak.
takahhül
Şikâyet etmek.
tasdi / tasdî
Sıkma, rahatsız etme.
tasdik-i gaybinin hatemi / tasdik-i gaybînin hâtemi
Sikke-i Tasdik-i Gaybî kitabının diğer bir adı.
tazaccur
Sıkıntı. İç sıkılma.
tazyik / tazyîk / تَضْي۪يقْ
Sıkıştırma.
tazyik eden
Sıkıntı veren, baskı yapan.
teassür
Sıkılmak.
tefavüt-ü şekavet
Sıkıntıların, musibetlerin farklılığı.
temessük / تَمَسُّكْ
Sıkıca tutunma.
temessük etmek
Sıkıca sarılmak.
terakku'
Sıkıntı ve emek ile kazanma.
teşekki / teşekkî
Şikayet etme.
Şikâyet.
teşekki eden / teşekkî eden
Şikâyet eden.
teşekkiyat
Şikâyetler.
Şikayet etmeler.
tezahüm / tezâhüm
Sıkışma, yığılma.
tezayuk
Sıkışma.
ünsa-üns
Sıkıfıkı konuşma.
vakz
Sıklet, ağırlık.
vird
Sık sık ve devamlı okunan dua.
zahmet
Sıkıntı, eziyet, zorluk.
Sıkıntı, zor, güç.
zarurat / zarûrât / ضرورات
Sıkıntılar, mecburiyetler.
(Arapça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
mevhib
istimal
rüyet
tecavuz etmek
şuhur
kul
müteaddid
dareyn
zeberced
vekayi'
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Sik
imkansiz
rahvan at
yarak
MUVAFAKAT
SIr
alemi
Hurmetler
Gilda
Nikat