Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Sicaklik
ifadesini içeren
57
kelime bulundu...
acz-i zati / acz-i zâtî
Varlığın öz niteliği olan âcizlik (ateşin öz niteliği olan sıcaklık gibi).
akik
Bunaltıcı sıcaklık.
alem-i hararet / âlem-i hararet
Sıcaklık âlemi.
asib
Dolmuş bağırsak.
Katı nesne, şedid.
Şiddetli sıcak, çok sıcaklık.
Talihsizlik.
bahur
Çok sıcak. Çok sıcaklık.
beyzat-ül harr
Şiddetli sıcaklık.
cemerat
(Tekili: Cemre) Cemreler. Şubat ayında azar azar artan sıcaklıklar.
cemre
(Çoğulu: Cimâr) Şiddetli karanlık.
Ateşli kömür parçası, kor.
İlkbaharda suya, yere, havaya düştüğü söylenen sıcaklık.
Hacıların Mina Vâdisinde şeytan taşlamaları.
cerm
(Çoğulu: Cürüm) Bir cins Arap sandalı.
Kat'. Kesme.
Günahkâr olma, günah işleme.
Koyun kırkma.
Sıcak, sıcaklık.
def'
Sıcaklık.
derecat-ı hararet
Sıcaklık dereceleri.
derece-i hararet
Sıcaklık derecesi.
evsaf-ı nisbiye / evsâf-ı nisbiye
Ölçü ve kıyasa göre olan vasıflar. (Sıcaklık, soğuklukla bilindiği, karanlık derecesi aydınlıkla görüldüğü gibi.)
(Farsça)
germa / germâ / گرما
Sıcak.
(Farsça)
Sıcaklık.
(Farsça)
germa-peyma
Sıcaklık ölçeği. Termometre.
(Farsça)
germi / germî / گرمى
Hararet, sıcaklık, kızgınlık.
(Farsça)
Sıcaklık.
(Farsça)
germiyyet
Sıcaklık, hararet. Ateşli ve hızlı çalışma.
gullet
Sıcaklık.
Susuzluk harareti.
hamm
Çok sıcaklık, şiddetli hararet.
hamvi / hamvî
Sıcaklık.
hararat / harârât
Hararetler, sıcaklıklar.
hararet / harâret / حرارت / حَرَارَتْ
Isı, sıcaklık.
Sıcaklık.
Sıcaklık, ısı.
Sıcaklık.
(Arapça)
Sıcaklık.
hararet-bin
Termometre. Sıcaklık derecesini gösteren âlet.
(Farsça)
harr
Hararet, sıcaklık. Sıcak.
harr-ı şedid
Şiddetli hararet, fazla sıcaklık.
harur
Sıcaklık. Güneşin kızgınlığı.
Gece esen sıcak rüzgâr.
hecir
Yaz mevsiminde öğle vaktindeki sıcaklık.
Otun kuruması.
Büyük havuz.
hırkat
Hararet, sıcaklık, yanma.
infizac
Sıcaklık verme, ısı verme.
Buharlaşma.
Terleme.
kasam
Şiddetli sıcaklık.
Güzellik.
lazım-ı zati / lâzım-ı zâtî
Birşeyin bizzat kendisinde zorunlu olarak bulunan ve ondan ayrılması düşünülemeyen şey; meselâ, sıcaklık ateşin lâzım-ı zâtîsidir.
lazıme-i zaruriye-i naşie-i zatiye / lâzıme-i zâruriye-i nâşie-i zâtiye
Bizzat kendi zâtında var olan ve zâtından başka hiçbirşeyden kaynaklanmamış olan, bizzat kendisinde zorunlu olarak bulunan ve ondan ayrılması düşünülemeyen şey; meselâ "Sıcaklık, ateşin bizzat kendisinden kaynaklanan ayrılmaz zorunlu bir özelliğidir." denilebilir.
lüzum-u zati-i tabii / lüzum-u zâti-i tabiî
Birşeyin bizzat kendisinde zorunlu olarak doğal bir şekilde bulunan ve ondan ayrılması düşünülemeyen şey; meselâ tam olmasa da "Ateşin lüzum-u zâti-i tabiîsi sıcaklıktır." denilebilir.
ma'mean
Çok fazla sıcaklık.
melil / melîl
Kül içinde pişirilen ekmek.
Hararet, sıcaklık.
Üzgün, kederli. Melul.
mertebe-i nariye / mertebe-i nâriye
Yakıcılık, sıcaklık derecesi.
mizanülhararet / mizânülhararet
Termometre; sıcaklık ölçen âlet.
naire
(Çoğulu: Nevâir) Alev, ateş.
Hararet, sıcaklık.
nar-ı beyza
"Akkor, beyaz ateş" mânâsında olan bu tâbir fizikte: 1800 derece kadar olan hararette erimeyen cismin sıcaklık hâli demektir.
Bir meyve adı.
nar-ı hayat
Canlıya lüzumlu bulunan sıcaklık. Vücudun harareti.
nar-ı merkeziye
Merkezdeki ateş, sıcaklık.
radafe
(Çoğulu: Razf) Kızdırılmış sıcak taş (süte bırakıp sıcaklık verirler.)
rasadhane / rasadhâne
Havanın değişen şekillerini, sıcaklık ve soğukluğu tesbit etmek için veya yıldızların hareketlerini tesbit ve takib maksadiyle çalışılan yer.
(Farsça)
sahanet
Kızgınlık, sıcaklık.
sahn
Sıcaklık, harâret.
Sıcaklık, boşluk.
sehanet
Sıcaklık.
şiddet-i hararet
Şiddetli sıcaklık.
şuayb
Ashab-ı Eyke ile Medyen ahâlisine gönderilen bir peygamberdir. Çok hakikatlı ve güzel sözlerle bu iki kavmi Hakka davet ettiği halde kendisini dinlemediler. Cenab-ı Hak Eykeliler üzerine şiddetli sıcaklık ve Medyen ahalisine de şiddetli sayha ile azab verdi ve onları mahveyledi. Şuayb Aleyhisselâm k
sühunet / sühûnet / سخونت
Sıcaklık, hararet. Hararet derecesi.
Sıcaklık, hararet.
Sıcaklık.
(Arapça)
suz
Yanma, tutuşma. Ateş. Sıcaklık.
(Farsça)
tab / tâb / تاب
Güç.
(Farsça)
Sıcaklık.
(Farsça)
Parlaklık.
(Farsça)
Kıvrım.
(Farsça)
Eğen, büken.
(Farsça)
Aydınlatan.
(Farsça)
tabii lüzum-u zati / tabiî lüzum-u zâtî
Birşeyin bizzat kendisinde zorunlu olarak doğal bir şekilde bulunan ve ondan ayrılması düşünülemeyen şey; meselâ "Ateşin tabiî lüzum-u zâtîsi sıcaklıktır." denilebilir. Ancak gerçek lüzum-u zâtî Cenâb-ı Hakkın sıfatlarında vardır.
tef
Buhar.
(Farsça)
Sıcaklık, hararet.
(Farsça)
termik
Sıcaklıkla alâkalı. Hararetle ilgili.
(Fransızca)
termos
yun. İçine konulan sıvının sıcaklık veya soğukluğunu uzun müddet muhafaza edebilen kap.
vahid-i kıyasi / vâhid-i kıyasî
Bir şeyin miktarını ve sair hususiyetlerini ölçmek için kendi cinsinden değişmez olarak tayin edilen parça veya miktar. Meselâ: Uzunluğun "vâhid-i kıyasîsi" metredir. Hava tazyiklerinin ve sıcaklıklarınınki de derecedir.
vegire
Kızmış taş ile sıcaklık verilerek pişirilen süt.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
akıbetü'l-akıbe
sırr-ı furkan
mıklem
iltica
cesaret
meyadin-i harb
sayd
suzenger
اعظم
mir'at
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Sicaklik
fail
YİNE DE
Buna göre
tekrarlayan
olmak
Çeviri
SEVGİLİ
Şeker
Mukteza