REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Seslen ifadesini içeren 42 kelime bulundu...

avaz / âvâz

  • Ses, sada
  • Sesleniş.
  • Yüksek ses.

decdece

  • Tavuğa "bilibili" diye seslenmek.

eya

  • Acaba mânasına nidâdır. "Hey, ey" gibi çağırma, nidâ, seslenme edatı olarak da kullanılır. (Farsça)

eyyühe'l-münafık

  • 'Ey münafık' mânâsında bir seslenme ifadesi.

hatib-i umumi / hatîb-i umumî

  • Genele hitap eden, seslenen hatip.

hatif / hâtif / هَاتِفْ

  • Gayıptan haber veren cinnî.
  • Sesi işitilen ve kendisi görülmeyen, seslenici. Ses verici, çağırıcı.
  • Sesi işitilen fakat kendisi görülmeyen seslenici.

heca

  • (Hece) Dilin ve ağzın bir hareketi ile çıkan bir veya birkaç harf. Harflerin sesi. Harflerin seslendirilmesi.
  • Elif-bâ sırasına göre dizili harfler. Bir sözü harfleri ile söylemek.
  • Şekil. Kıyâfet.
  • Yemek.
  • Sükut etmek, susmak.

hetf

  • Bir şeyi gizlice hatırlatmak. Seslenmek. Fısıldamak.

hevatif / hevâtif

  • Seslenen görünmez cinler.

hitab

  • Konuşma, seslenme.

hitab-ı amm / hitab-ı âmm

  • Genel sesleniş.

hitab-ı umumi

  • Umumi konuşma, seslenme.

hitabat / hitâbât

  • Hitâplar, seslenişler.

hitabat-ı ezeliye / hitâbât-ı ezeliye

  • Ezelî hitaplar; başlangıcı olmayan sonsuz varlığın sahibi Allah'tan gelen hitaplar, mesajlar, seslenişler.

hitabat-ı ilahiye / hitâbât-ı ilâhiye

  • İlâhî hitaplar, seslenişler.

hitaben / hitâben

  • Hitap ederek, seslenerek.

hitabet-i umumiye

  • Bütün toplumu muhatap alarak seslenme; kamuoyuna hitap etme.

hitap

  • Konuşma, nida, sesleniş.

hütaf

  • Çağırma, seslenme.

ısata

  • Seslenme, ses çıkarma.

kalkale

  • Okurken harfi iki kere seslendirme.

kasıf

  • Kasırga. Rastladığı şeyi kıran şiddetli rüzgâr.
  • Şiddetle seslenen. Çok gürleyen.

münada

  • (Nidâ. dan) Seslenilmiş, çağırılmış, nidâ edilmiş.

münadi / münâdi

  • Nidâ eden, seslenen, çağıran. Müezzin.
  • Nida eden, seslenen, çağıran.
  • Seslenen, çağıran.

musaffir

  • Islık çalan, seslenen.

musavvit

  • (Savt. dan) Seslenen, yüksek sesle çağıran.

mutasavvıt

  • Ses çıkaran, seslenen, ses veren.

nadi / nâdî / نادی

  • Seslenen, çağıran. (Arapça)

nebah

  • (Nibâh-Nübâh) Köpek havlaması.
  • Yılan seslenişi.
  • Keçi ve geyik inleyişi.

nida / nidâ / نِدَا

  • Nida etmek: Seslenmek.
  • Nidâ eylemek: Seslenmek, duyurmak.
  • Sesleniş.
  • Çağırma, seslenme, ses verme.
  • Ünlem.
  • Seslenme, ünleme, ünlem.
  • Seslenme.

nida'

  • Seslenmek, çağırmak, haykırmak, bağırmak. Ses vermek.
  • Gr: ünlem (!)

nida-i beliğ / nidâ-i belîğ

  • Düzgün, kusursuz, yerinde sesleniş.

nida-yı aşıkane ve müştakane / nidâ-yı âşıkane ve müştâkane

  • Büyük bir aşk ve iştiyakla seslenme.

nida-yı hak / nidâ-yı hak

  • Hakkın nidası, hakkın seslenişi.

sada-yı muhammedi / sadâ-yı muhammedî

  • Hz. Muhammed'in (a.s.m.) dua için seslenmesi.

sayha

  • Sesleniş, kükreyiş.

sayha-i ihya ve ikaz / sayha-i ihyâ ve ikaz

  • Hayat veren ve uyaran sesleniş.

şümul-ü hitab

  • Herkesi içine alan hitap ve sesleniş.

tangim

  • Avazlandırmak, seslendirmek.

tasvit

  • (Savt. dan) Seslendirme, seslenme, ses çıkarma.

ya-i nidai / yâ-i nidâî

  • Arapçada birisine seslenmeyi ifade eden ve "Ey" anlamına gelen iki harfli kalıp.

zemzeme

  • Nağme, hoş ses. Uzun uzadıya gürleyerek seslenmek. Geniz ve boğaz ile ezgili ses çıkarmak. Yavaş yavaş geniz ve boğazdan ses çıkararak türkü veya şarkı söylemek.
  • Cemaat.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın