REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Sen ol ifadesini içeren 20 kelime bulundu...

belec

  • Zâhir ve rûşen olmak. Gözükmek.

büluc

  • Zâhir olmak, gözükmek. Parlamak, ruşen olmak.

cela' / celâ'

  • Gurbete düşmek, memleketinden ayrı olmak. Şehrinden ve meskeninden çıkmak.
  • Başkalarını çıkarmak.
  • Açık haber.
  • Ruşen olmak, parlamak.

celd

  • Lügat mânası, deri üzerine vurmaktır.
  • Fık: Muhsen olmayan mükellef zâni veya zâniyenin muayyen uzuvlarına vech-i mahsus üzere değnek veya kamçı ile vurmaktır. Bu ceza, mücrimin cildi yani derisi üzerine tatbik edildiği cihetle "celde" adını almıştır.

fasaha

  • Ruşen olmak, parlamak.
  • Hâlis olmak.

hadis-i zaif / hadîs-i zaîf

  • Sahîh ve hasen olmayan hadîs-i şerîfler.

hadisat-ı muhammediye / hâdisât-ı muhammediye

  • Hz. Muhammed (a.s.m.) ile ilgili gelişen olaylar.

hadise-i gaybiye

  • Gayb aleminde gerçekleşen olay.

ıdae

  • Parlamak veya parlatmak. Ruşen etmek veya ruşen olmak.

levlake

  • Eğer sen olmasaydın (meâlindedir).

mudi / mudî

  • Işık verici, parlak ve ruşen olan.

müzun

  • Nurlu, ruşen olmak.

rukbi / rukbî

  • İki kişinin karşılıklı olarak, öldükten sonra sâhib olmaları şartıyla birinin malını diğerine bağışlaması yâni sen ölürsen evin benim olsun, ben ölürsem evim senin olsun şeklindeki hibe.

safa / safâ / صفا

  • Saflık. (Arapça)
  • Gönül rahatlığı, gönlün şen olması. (Arapça)
  • Safâ eylemek: Şenlenmek. (Arapça)

şah-ı levlaki / şâh-ı levlâki

  • Sen olmasaydın hitabına mazhar olan şah, Hz. Muhammed (a.s.m.).

sebükruh

  • Hafif ruhlu. (Farsça)
  • Zarif ve şen olan. Hoşa giden, hoş sohbet. (Farsça)
  • Mc: Lâübâli. (Farsça)

şekub

  • Ruşen olmak, parlamak.

şeneb

  • Dişlerin keskin olması.
  • Parlamak, ruşen olmak.

tesakkub

  • (Çoğulu: Tesakkubât) (Sakb. dan) Delme, delinme.
  • Zâhir olmak, görünmek.
  • Parlamak, ruşen olmak.

vakıa mutabakat / vâkıa mutabakat

  • Gerçekleşen olaylarla uygunluk.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın