Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Sefkat
ifadesini içeren
237
kelime bulundu...
a'taf
(Tekili: Atf) Meyiller.
Merhametler, şefkatler, lütuflar, ihsanlar.
abdulhamid ll
(mi: 1842-1918) 34' üncü Osmanlı Padişâhıdır. 33 yıl saltanatta kalmış olan bu şefkatli Sultan,İslâmiyete son derece bağlı idi. Yüksek bir siyaset adamı ve devlet işlerini bizzat takibeden bir zattı. Memlekette bolluk ve refahı te'min için çalıştı. (R.Aleyh)
ağuş-u nazendarane / âğuş-u nazendârâne
Şefkatli ve merhametli kucak.
ağuş-u şefkat / âğuş-u şefkat
Şefkatli kucak.
aleyhi nazaru'r-rahmani / aleyhi nazaru'r-rahmânî
Sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Allah'ın nazarı ve teveccühü onun üzerine olsun.
alim-i rahim / alîm-i rahîm
Herşeyi hakkıyla bilen ve rahmetinin çok özel tecellîleri olan sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah.
arş-ı rahman / arş-ı rahmân
Bütün yaratılmışları şefkat ve merhametle besleyip büyüten Allah'ın tasarruf dairesi, makamı.
arşu'r-rahman / arşu'r-râhmân
Bütün yaratılmışları şefkat ve merhametle besleyip büyüten Rahmân isminin tasarruf dairesi, makamı.
arzu-yu merhamet
Başkalarına merhamet etme, şefkat ve acıma arzusu.
ateş-har / ateş-hâr
Keklik.
(Farsça)
Merhametsiz, şefkatsiz ve zalim adam.
(Farsça)
atf
Bağlama. Bağ. Ekleme.
Meyletme.
Şefkat. Sevgi.
Eğilme.
İkiye bükme. İki kat eyleme.
Çevirme.
Geri döndürme.
Bir kimse üzerine tekrar hamle eylemek.
Gr: Bir kelimeyi diğer bir kelimeye harf-i atıf vasıtasiyle ilhak eylemek.
<
atıf / âtıf / عاطف
(Atf. dan) Yüzünü çeviren, bakan. Meyleden, yönelen.
Bağlaç.
Şefkat edici kimse. Merhametli, müşfik.
Yarış atlarının altıncısı.
Gr: İki kelimeyi birbirine bağlayan harf veya kelime.
Şefkatli.
(Arapça)
Meyleden.
(Arapça)
Bağlayan.
(Arapça)
atıfet / âtıfet / عاطفت
Koruma, sevgi, Acıma. Şefkat. Esirgeme.
Hüsn-ü zan. Karşılıksız sevgi.
Şefkat gösterme.
(Arapça)
atıfetkar / âtıfetkâr / عاطفتكار
Şefkat gösteren, gözeten.
(Arapça - Farsça)
atuf / atûf
Çok şefkatli, pek merhametli olan Allah.
atufet / atûfet / عطوفت
Şefkat. Çok merhametli oluş.
Şefkat.
(Arapça)
aynı rahmet
Şefkat ve merhametin tâ kendisi.
azerm
Şefkat, merhamet.
(Farsça)
Haşmet, büyüklük, azamet.
(Farsça)
Haya, utunma.
(Farsça)
bab-ı rahmet / bâb-ı rahmet
İlâhî şefkat ve merhamet kapısı.
bahr-i rahmet
İlâhî şefkat ve merhamet denizi.
bargah-ı rahmet / bârgâh-ı rahmet
Merhamet ve şefkat dilenen yüce makam.
bi-mihr / bî-mihr
Sevgisiz, şefkatsiz.
(Farsça)
bimihr / bîmihr / بى مهر
Sevgisiz, şefkatsiz.
(Farsça)
cabir / câbir
Cebredici, zorla yaptıran.
Galib gelen.
Şefkatsiz, merhametsiz.
Tekebbür ve taazzüm eden.
Aziz ve kavi olan.
Tıb: Kırıkçı, çıkıkçı.
Cebir ilminin ilk kurucusu olan müslüman âlimi.
calib-i şefkat / câlib-i şefkat
Şefkati celbeden, şefkati çeken.
cemal-i şefkat / cemâl-i şefkat
Şefkat güzelliği.
cenab-ı hakim-i rahim / cenâb-ı hakîm-i rahîm
Her şeyi hikmetle ve yerli yerinde yaratan, yarattıklarına sonsuz şefkat gösteren Allah.
cenab-ı halık-ı rahim / cenâb-ı hâlık-ı rahîm
Herbir şeyi sonsuz şefkat ve merhametle yaratan, sonsuz şan ve şeref sahibi olan Allah.
cenab-ı hallak-ı rahim / cenâb-ı hallâk-ı rahîm
Sonsuz şefkat, merhamet, şeref ve yücelik sahibi olan herşeyin yaratıcısı Allah.
cenah-ı himaye ve re'fet / cenâh-ı himaye ve re'fet
Koruma ve şefkatle muamele etme kanadı.
cenah-ı şefkat / cenâh-ı şefkat
Şefkat kanadı.
cilve-i inayet / cilve-i inâyet
İlâhî şefkat ve yardımın cilvesi, görünmesi.
cilve-i rahmet-i rahmaniye / cilve-i rahmet-i rahmâniye
Sonsuz şefkat ve merhameti bütün varlık âlemini kuşatan Allah'ın rahmetinin yansıması.
cilve-i şefkat
Şefkatin, merhametin görünmesi.
dekaik-i şefkat
Şefkatin incelikleri.
derece-i şefkat
Şefkat derecesi.
ders-i şefkat
Şefkat dersi.
divanhane-i rahman / divanhane-i rahmân
Rahmet ve şefkati sınırsız olan Allah'ın büyük salonu, yeryüzü.
eb-i müşfik
Şefkatli baba, merhametli peder.
ef'al-i rahmaniyet / ef'âl-i rahmâniyet
Rahmeti sonsuz, yarattıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran Allah'ın fiilleri.
elem-i şefkat
Şefkat acısı.
eltaf-ı ilahiyye / eltaf-ı ilâhiyye
İlâhî lütuflar; Allah'ın ihsanları, şefkatle muamelesi.
enva-ı rahmet ve şefkat / envâ-ı rahmet ve şefkat
Rahmet ve şefkat çeşitleri.
er'ef
Daha rauf, çok şefkatli.
er-rahim / er-rahîm
Şefkati ve merhameti herşeyi kuşatan Allah.
er-rahman / er-rahmân
Çok merhamet sahibi olan ve şefkatle bütün yaratıkların rızkını veren Allah.
er-rahmanü'r-rahim / er-rahmânü'r-rahîm
Bütün varlıklara olduğu gibi tek tek her bir varlığa şefkat gösteren sonsuz rahmet sahibi Allah.
erham
En rahim, en merhametli, en çok şefkatli.
esef-han
Acıyan, merhamet eden, şefkat eden, esef eden.
(Farsça)
eşfak
Çok şefkatli.
Daha fazla şefkatli. Çok şefkatli.
eşha
Şefkat.
fart-ı şefkat
Aşırı şefkat ve acıma.
fatır-ı rahman / fâtır-ı rahmân
Rahmet ve şefkati sınırsız olan ve herşeyi yoktan yaratan Allah.
fazl-ı rahman / fazl-ı rahmân
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah'ın yardımı.
feth-i bab-ı rahmet eden
İlâhî şefkat ve merhamet kapısını açan.
fıtri şefkat / fıtrî şefkat
Doğal, yaratılıştan gelen şefkat, merhamet.
gafurü'r-rahim / gafûrü'r-rahîm
Kullarının günahlarını çok bağışlayan ve kullarına özel rahmet, merhamet ve şefkat gösteren Allah.
ganiyy-i rahim / ganiyy-i rahîm
Sınırsız zenginlik sahibi olan, şefkat ve merhamet sahibi Allah.
gayr-endiş / gayr-endîş
Başkalarını düşünen, şefkatli ve cömert kimse.
(Farsça)
habib-i rahman / habib-i rahmân
Sonsuz merhamet sahibi ve yarattığı bütün varlıklara şefkatle rızıklarını veren Allah'ın en sevdiği kulu olan Hz. Muhammed.
habib-i rahmani / habib-i rahmânî
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Allah'ın sevgili kulu; Hz. Muhammed (a.s.m.).
habib-i şefik
Şefkatli Habib.
hadise-i rahmet / hâdise-i rahmet
İlâhî şefkat, merhametin göründüğü yağmur olayı.
hakikat-i rahmet
Rahmet ve şefkat içinde gizli olan gerçek.
hakim-i rahim / hakîm-i rahîm
Herşeyi hikmetle yapan her bir varlığa özel şefkat ve merhameti olan Allah.
halık-ı rahim / hâlık-ı rahîm
Rahmeti herşeyi kuşatan, her bir varlığa ayrı ayrı şefkatini gösteren ve herşeyi yaratan Allah.
halik-ı rahim / hâlik-ı rahîm
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi ve herşeyi yaratan Allah.
halık-ı rahman / hâlık-ı rahmân
Rahmeti her şeyi kaplayan, yaratıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran yaratıcı, Allah.
halık-ı rahman ve rahim / hâlık-ı rahmân ve rahim
Rahmeti herşeyi kaplayan ve herbir varlıkta rahmet ve şefkati tecelli eden yaratıcı, Allah.
halık-ı rahman-ı rahim / hâlık-ı rahmân-ı rahîm
Dünya ve âhirette yarattığı varlıklara sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle davranan her şeyin yaratıcısı Allah.
halık-ı rahmanü'r-rahim / hâlık-ı rahmânü'r-rahîm
Çok merhamet sahibi olan ve şefkatle bütün yaratıkların rızkını veren, sonsuz rahmetiyle her bir varlığa ayrı ayrı şefkatini gösteren ve bütün varlıkların yaratıcısı olan Allah.
hallak-ı rahim / hallâk-ı rahîm
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan yaratıcı, Allah.
hanan
Merhamet, şefkat, acıma.
hatem-i rahimiyet / hâtem-i rahîmiyet
Allah'ın her bir varlığa şefkatini gösteren mühür.
hayta
Şefkat.
hiss
Duymak. Farkına varmak. Duygu.
Bir kimsenin haline acıyıp rikkat ve şefkat eylemek.
Bir şeyi idrak edip şuur hâsıl eylemek. Bedendeki his uzuvlarından birisini müteessir eden bir şeyin mevcudiyetini idrak eylemek.
hiss-i şefkat
Şefkat duygusu.
hiss-i şefkat ve himaye / hiss-i şefkat ve himâye
Şefkat ve koruma hissi.
humret
Kırmızılık. Kızıllık. Masumane şefkat.
hüsn-ü şefkat
Şefkatin güzelliği.
ibraz-ı şefkat
Şefkatin gösterilmesi.
ifrat-ı şefkat
Aşırı derecede şefkat duyma.
ihna'
Acıma, merhamet etme, şefkat etme.
ihsanat-ı rahimane / ihsânât-ı rahîmâne
Şefkat ve merhametle yapılan ihsanlar, ba-ğışlar.
ikram-ı rahmani / ikram-ı rahmânî
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah'ın ikramı.
imdadat-ı hassa-i rahmaniye / imdâdât-ı hassa-i rahmâniye
Yarattıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran Allah'ın özel yardımları.
in'amat-ı rahmaniye / in'âmât-ı rahmâniye
Allah'ın sonsuz şefkat ve merhametiyle bağışladığı nimetler.
inayet / inâyet
Bütün yararların, hikmetlerin ve faydaların kaynağı olan düzenlilik.
Allah'ın özel yardımı, şefkatle ilgilenmesi.
inayet ve rahmet-i ilahi / inayet ve rahmet-i ilâhi
Allah'ın özel rahmeti, şefkat ve merhameti, lütuf ve yardımı.
inayet-i ilahiye / inâyet-i ilâhiye
Allah'ın şefkati, yardımı.
irade-i şefkat
Şefkat göstermeyi dileme, isteme.
işfak
Acıyarak sakınma. Şefkat ve inayet etme.
Sevme.
Sakınma ve korkma.
Azaltma.
Lütfetme, bağış, ihsan.
ism-i rahim / ism-i rahîm
Allah'ın herbir varlığa merhamet ve şefkati olduğunu bildiren ismi.
ism-i rahim ve rezzak / ism-i rahîm ve rezzâk
Allah'ın sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olduğunu ve bütün canlıların rızıklarını verdiğini ifade eden Rahîm ve Rezzak isimleri.
ism-i vedud / ism-i vedûd
Allah'ın kullarını çok seven ve şefkat eden, Kendisine çok sevgi beslenildiğini bildiren ismi.
isti'tafkarane / isti'tafkârane
Şefkat, merhamet isteyene yakışır halde.
(Farsça)
istifham
Sual sorup anlamak. Anlamak için sormak.
Edb: Cevap istemek için değil, daha çok dikkati çekmek, hisleri kuvvetlerdirmek maksadıyla soru şeklinde söylemek san'atıdır. Şefkat, sevgi, hayret, kin ve nefret gibi duyguların te'siri altında vuku bulur.
ıtfet
şefkat, merhamet.
Boncuk.
kemal-i merhamet / kemâl-i merhamet
Mükemmel ve kusursuz şefkat.
kemal-i merhamet ve mürüvvet / kemâl-i merhamet ve mürüvvet
Mükemmel bir şefkat ve insanlık.
kemal-i merhamet ve şefkat / kemâl-i merhamet ve şefkat
Mükemmel ve kusursuz merhamet ve şefkat.
kemal-i rahmet / kemâl-i rahmet
Tam ve mükemmel şefkat ve merhamet.
kemal-i rahmet ve kerem / kemâl-i rahmet ve kerem
Mükemmel bir ikram, şefkat ve merhamet.
kemal-i rahmet ve merhamet / kemâl-i rahmet ve merhamet
Mükemmel bir şefkat ve merhamet.
kemal-i şefkat / kemâl-i şefkat
Tam ve mükemmel şefkat.
kemal-i şefkat ve merhamet / kemâl-i şefkat ve merhamet
Tam bir şefkat ve merhamet.
letaif-i refet / letâif-i refet
Şefkat ve merhametin güzellikleri.
lezzet-i şefkat
Şefkatteki lezzet.
lütf-u rahman / lütf-u rahmân
Rahmeti sonsuz, yarattıklarını esirgeyip koruyan, şefkat eden ve rızıklandıran Allah'ın iyilik ve bağışı.
ma'nevi bağ / ma'nevî bağ
Herhangi bir şekilde, iki şey arasında zihinde kurulan irtibat, ilgi. Buna mânevî râbıta da denir.
Büyüklere hürmet, küçüklere şefkat, dînine bağlılık gibi mânevî değerler.
maden-i şefkat
Şefkat kaynağı.
mahz-ı eser-i rahmet ve inayet / mahz-ı eser-i rahmet ve inâyet
İlâhî şefkat, merhamet ve yardımın eksiksiz gerçekleşmesi.
malik-i rahim / mâlik-i rahîm
Özel şefkat ve merhameti olan ve herşeyin sahibi Allah.
malik-i rahim-i kerim / mâlik-i rahîm-i kerîm
Bol ihsan ve ikram sahibi; sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan herşeyin sahibi Allah.
medar-ı şefkat
Şefkat sebebi.
mehr
Aşk, şefkat, muhabbet.
Güneş.
Huk: Mihr. Evlenme muamelesinde erkek tarafından kadına verilen nikâh bedeli.
merhamet
(Rahm. den) Acımak, şefkat göstermek. Korumak, iyilik etmek. Biçârelere yardımda bulunmak. Esirgemek.
Şefkat, acıma, bağışlama.
Acıma, şefkat.
merhamet ve şefkat-i ilahiye / merhamet ve şefkat-i ilâhiye
Allah'ın merhamet ve şefkati.
merhamet-i camia / merhamet-i câmia
Kapsamlı merhamet; her şeyi kuşatan şefkat.
merhamet-i rabbaniye
Allah'ın merhameti, şefkati.
merhametkar / merhametkâr
Merhametli, şefkatli.
merhametperverane
Acıma ve şefkat ile, esirgeyip acımak suretiyle.
(Farsça)
mertebe-i şefkat
Şefkat derecesi.
mihrban / mihrbân / مهربان
Merhamet ve şefkat sahibi. Muhabbetli, sevimli, yumuşak huylu ve güleryüzlü.
(Farsça)
Sevgi dolu, şefkatli.
(Farsça)
müdebbir-i rahim-i zülcemal / müdebbir-i rahîm-i zülcemâl
Sonsuz güzellik sahibi, herşeyi şefkat ve merhametle sevk ve idare eden Allah.
muhabbet-i rahman / muhabbet-i rahmân
Sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Allah'a duyulan sevgi.
muktezay-ı rahmet / muktezây-ı rahmet / مُقْتَضَايِ رَحْمَتْ
Bağışlama, şefkat etme, lutfetmenin gereği.
mün'im-i rahim / mün'im-i rahîm
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi ve gerçek nimet verici olan, Allah.
mürebbi-i rahim / mürebbî-i rahîm
Şefkat ve merhamet herbir varlık üzerinde görülen ve herşeyi yaratılış gayelerine göre terbiye eden Allah.
müşfik / مشفق / مُشْفِقْ
Şefkatle seven. Acıyan, merhametli.
Şefkatli.
Şefkatli, merhametli, acıyan.
Şefkatli.
Şefkatli.
(Arapça)
Şefkatli.
müşfikane / müşfikâne
Şefkatle, merhametle. Müşfik olana lâyık surette.
(Farsça)
Şefkatli bir şekilde.
Şefkatlice, acıyıp severek.
müşfikkarane / müşfikkârâne
Şefkat edercesine.
müsta'tıf
(Atıfet. den) Sevgi ve şefkat isteyen.
müsta'tıfane / müsta'tıfâne
Şefkat istercesine, sevgi taleb edercesine.
(Farsça)
müteattıf
(Atf. dan) şefkat eden, bağışlayan, esirgeyen.
müteattıfane / müteattıfâne
Şefkat göstererek, bağışlayarak, esirgeyerek.
(Farsça)
nakş-ı şefkat
Şefkatin nakşı.
namus-u şefkat
Şefkat kanunu.
nazar-ı rahmet
Şefkat ve merhametlice bakış.
nazar-ı şefkat
Şefkatli bakış.
nur-u rahmani / nur-u rahmânî
Rahmet ve şefkati bütün varlıkları kaplayan Allah'ın nuru.
pür-rahm ü şefkat
Çok şefkatli ve merhametli.
rabb-i rahim / rabb-i rahîm
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan ve herbir varlığı terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah.
rabb-i rahim ve kerim / rabb-i rahîm ve kerîm
Sonsuz cömertlik, şefkat ve merhamet sahibi olan ve herbir varlığı terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah.
rahim / râhim
(Rahmet. den) Rahmet edici, merhamet eyleyen. Rahmedici. Muhafaza eden, bağışlayan. Rahmet ve merhamet sahibi, şefkat eden, gufran sahibi. (Kur'an-ı Kerim'de bu isim 220 defa zikredilir.)
Rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah.
rahim-i hakim / rahîm-i hakîm
Herşeyi hikmetle yapan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah.
rahim-i kerim / rahîm-i kerîm
Sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan ve sınırsız bir cömertliği olan.
rahim-i mutlak / rahîm-i mutlak
Sınırsız şefkat ve merhamet sahibi olan Allah.
rahim-i sermedi / rahîm-i sermedî
Varlığı sürekli olan ve yarattığı varlıklara sonsuz merhameti ve şefkatiyle davranan Allah.
rahimane
Şefkat ederek, acıyarak. Merhamet ve rahmet ile Cenab-ı Hakk'a yakışır tarzda.
rahimin / rahimîn
(Rahîmûn) Merhametliler, acıyıp esirgeyenler, rahmet edenler, şefkat edenler.
rahimiyet / rahîmiyet
Allah'ın herbir varlık üzerinde yansıyan şefkat ve merhamet ediciliği.
rahimiyet-i ilahiye / rahîmiyet-i ilâhiye
Allah'ın şefkat ve merhameti.
rahimiyet-i rabbaniye / rahîmiyet-i rabbâniye
Bütün varlıkları terbiye eden ve idaresi ve tasarrufu altında bulunduran Allah'ın herbir varlığa şefkat ve merhameti.
rahm
Acıma, koruma, esirgeme, şefkat etmek.
Hısımlık, karabet, akrabalık.
rahm ü şefkat
Merhamet ve şefkat etmek.
rahman / rahmân
Çok merhamet sahibi ve şefkatle bütün yaratıkların rızkını veren Allah.
rahman-ı rahim / rahmân-ı rahîm / رَحْمٰنِ رَح۪يمْ
Dünya ve âhirette yarattığı varlıklara sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle davranan Allah.
Çokça merhamet ve şefkat eden (Allah).
rahmanane / rahmânâne
Allah'ın yarattığı varlıkları esirgeyip koruyarak, rahmetiyle muamele etmesi ve şefkatle idare etmesi.
rahmaniyet-i ilahiye / rahmâniyet-i ilâhiye
Allah'ın merhamet ve şefkat edicilik vasfı.
rahmanü'r-rahim / rahmânü'r-rahîm
Bütün varlıklara rahmet ve şefkat gösteren ve herbir varlığa özel rahmet tecellîsi olan Allah.
rahmanürrahim / rahmânürrahîm
Bütün her şeye ve herbir varlığa, şefkat ve merhametiyle muamele eden Allah.
rahmet / رحمت / رَحْمَتْ
Merhamet, acımak, şefkat etmek, ihsan etmek, esirgemek.
Mc: Yağmur.
Acıma, esirgeme, şefkat.
Şefkat.
Bağışlama, şefkat etme, lutfetme.
Esirgeme, bağışlama, şefkat etme.
rahmet ve inayet-i ilahiye / rahmet ve inayet-i ilâhiye
Allah'ın rahmet, şefkati ve yardımı.
rahmet-i bakiye / rahmet-i bâkiye
Devamlı olan şefkat ve merhamet.
rahmet-i ebediye
Allah'ın sonsuz şefkati.
rahmet-i hassa / rahmet-i hâssa
Allah'ın yarattığı varlıklara karşı gösterdiği özel şefkati.
rahmet-i ilahi / rahmet-i ilâhî
Allah'ın rahmeti, şefkat ve merhameti.
rahmet-i rabbaniye / rahmet-i rabbâniye
Herbir varlığa muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın merhamet ve şefkati.
rahmet-i sübhani / rahmet-i sübhânî
Her türlü kusur ve eksiklikten yüce ve uzak olan Allah'ın rahmeti, merhamet ve şefkati.
rahmet-i vasia-i külliye / rahmet-i vâsia-i külliye
Herşeyi kuşatan geniş İlâhî şefkat ve merhamet.
rahmetli
Şefkatli.
rakik
(Rikkat. den) Yufka yürekli, ince merhamet ve şefkat sahibi olan.
Köle, câriye.
rauf
Herbir canlıya hususî şefkat ve ihsanı çok olan ve onlar üzerinde iltifatının incelikleri görünen Zât, Allah.
re'fe
Esirgemek, korumak. Acımak. Şefkat etmek.
re'fet
Merhamet, şefkat.
refet
Esirgeme, koruma, acıma, şefkat etme.
resul-i rahman / resul-i rahmân
Rahmet ve şefkati bütün varlıkları kaplayan Allah'ın elçisi, Hz. Muhammed (a.s.m.).
rezzak-ı rahim / rezzâk-ı rahîm
Bütün varlıkların rızıklarını devamlı veren, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi olan Allah.
rikkat-i cinsiye
Cinsi şefkat. İnsanın kendi cinsinden olana acıması.
sani-i rahim / sâni-i rahîm
Özel şefkat ve merhamet tecellîsi olan, herşeyi san'atla yaratan Allah.
sani-i rahman / sâni-i rahmân
Sonsuz şefkatiyle yaratıklarını esirgeyip rızıklandıran ve herşeyi mükemmel birşekilde san'atlı olarak yaratan Allah.
şayan-ı merhamet ve şefkat / şâyân-ı merhamet ve şefkat
Şefkat ve merhamete lâyık.
şefakat / شفقت
Şefkat, acıyarak şefkatle sevmek. Karşılık istemeden merhamet edip acımak, sevmek.
Şefkat.
(Arapça)
şefakat-ı übüvvet
Babalık şefkati.
şefik / şefîk / شفيق
Şefkatli, esirgeyen. Rikkat sahibi. Merhametli.
Şefkatli.
Şefkatli, merhamet eden ve esirgeyen Allah.
Müşfik, şefkatli.
(Arapça)
şefikane / şefikâne / şefîkane
Merhametlice, acıyarak. Acımak suretiyle. şefkat ederek.
(Farsça)
Şefkatlice.
Şefkatlice, merhametli olarak.
sefine-i rahmani / sefine-i rahmânî
Allah'ın sonsuz şefkatinin sergilendiği gemi.
şefkat-i akraba
Akrabaya karşı duyulan şefkat.
şefkat-ı cinsiye
Kendi cinsine olan şefkat.
şefkat-i cinsiye
Kendi cinsine olan şefkat.
şefkat-i ferzendane / şefkat-i ferzendâne
Evlâda yakışır sûrette şefkat gösterme.
şefkat-ı fıtriye
Yaratılıştan var olan şefkat duygusu.
şefkat-i ilahiye / şefkat-i ilâhiye
Allah'ın şefkati.
şefkat-i imaniye / şefkat-i imâniye
İmandan gelen ve başkalarına karşı beslenen şefkat ve merhamet.
şefkat-i insaniye
İnsanın şefkati.
şefkat-i mukaddese
Bütün çirkinliklerden uzak bir şefkat.
şefkat-i nev'iye
İnsanın kendi cinsinden olana şefkat etmesi.
şefkat-i neviye
Kendi nevinden olana duyulan şefkat, acıma.
şefkat-i pederane / şefkat-i pederâne
Baba şefkati gibi.
şefkat-i rahimane / şefkat-i rahîmâne
Çok mükemmel bir şefkat ve merhamet duygusu.
şefkat-i rububiyet / şefkat-i rubûbiyet
Herşeyi idare ve terbiye eden Allah'ın şefkati.
Herşeyi terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah'ın şefkati.
şefkat-i uluhiyet / şefkat-i ulûhiyet
İlâhlık şefkati.
şefkat-i valide
Anne şefkati.
şefkaten
Şefkatten dolayı, şefkat bakımından.
Şefkat açısından.
şefkatkar / şefkatkâr
Şefkatli.
Şefkatli.
şefkatkarane / şefkatkârâne
Şefkat edercesine.
Şefkatli bir şekilde.
şefkatname
Şefkatli yazılmış mektup.
şefkatperver / شَفْقَتْپَرْوَرْ
Şefkat etmeyi seven.
Şefkat etmeyi seven.
Şefkat sever.
şefkatperverane / şefkatperverâne
Şefkat etmeyi severcesine, severek.
Çok şefkatli ve merhametli bir şekilde.
sıbğa-i rahmaniye / sıbğa-i rahmâniye
Çok merhamet sahibi olan ve şefkatle bütün yaratıkların rızkını veren Allah'ın boyası.
şiddet-i şefkat
Aşırı şefkat.
şiddet-i şefkat ve rikkat
Çok güçlü şefkat ve acıma duygusu.
sikke-i kübra-yı rahmaniyet / sikke-i kübrâ-yı rahmâniyet
Allah'ın sonsuz şefkatinin en büyük damgası.
sırr-ı şefkat
Şefkatin içinde gizli olan sır.
sofra-i rahman / sofra-i rahmân
Dünya ve âhirette yarattıklarına sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle muamele eden Allah'ın sofrası.
sofra-i rahmanü'r-rahim / sofra-i rahmânü'r-rahîm
Dünya ve âhirette yarattıklarına sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle muamele eden Allah'ın sofrası.
ta'tif
Şefkat uyandırmak. Acındırmak.
taattuf
(Atıf. dan) Acıma, şefkat gösterme.
Verme.
Esirgeme.
tahannün / تَحَنُّنْ
Çok istekle sızlanma.
Şefkat etme.
Meyl ve muhabbet.
Şefkat etme.
Şefkat etme.
taltif-i rahmet
Şefkat ve merhametin lütfetmesi, iyilik ve güzellikle muamele etmesi.
tarik-i acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür / tarîk-i acz ve fakr ve şefkat ve tefekkür
Acz, fakr, şefkat ve tefekkür yolu.
teattuf
Esirgemek. Merhamet etmek. Şefkat göstermek.
Ulaşmak. İttisal etmek.
Eğilip bükülmek.
teatuf
Birbirine şefkat, muhabbet ve sevgi göstermek.
Birbirine bağlanma.
terahhum
Merhamet etme, acıma. Şefkatte bulunma, esirgeyip besleme.
Şefkat ve merhamet gösterme.
terahhumat
Şefkat ve marhamet göstermeler.
terefrüf
Titremek.
şefkat göstermek.
terehhum
Merhamet ve şefkat etme.
terehhumat / terehhumât
Merhametler, şefkat ifadeleri.
utufet / utûfet / عطوفت
Nezaket, lütuf. şefkat.
Şefkat.
(Arapça)
vedud / vedûd
Çok şefkatli. Kendisine çok sevgi beslenen. Cenâb-ı Hak. (Vedud ismine mazhar olan muhakkıkin-i evliya: "Bütün kâinatın mâyesi, muhabbettir. Bütün mevcudatın harekâtı muhabbetledir. Bütün mevcudattaki incizab ve cezbe ve câzibe kanunları, muhabbettendir." demişler.)
Kullarını çok seven ve şefkat eden, Kendisine çok sevgi beslenen Allah.
Çok şefkatli, kendisine çok sevgi beslenen. Esmâ-i hüsnâdan.
ya rahim / yâ rahîm
Ey rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah.
ya vedud / yâ vedûd
Ey kullarını çok seven ve şefkat eden, kendisine çok sevgi beslenen Allah.
yekrişte
Uygun, muvafık, yaraşır.
(Farsça)
Şefkatli.
(Farsça)
zat-ı rahim / zât-ı rahîm
Rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat merhamet sahibi Zât; Allah.
zat-ı rahman-ı rahim / zât-ı rahmân-ı rahîm
Kullarına karşı özel rahmet ve şefkat tecellîleri olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Zât, Allah.
zat-ı rahmanü'r-rahim / zât-ı rahmânü'r-rahîm
Dünya ve âhirette yarattıklarına sonsuz rahmet, şefkat ve merhametiyle muamele eden Zât, Allah.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
tenşit
meccanen
sûret-i insaniye
Nemr
sikke-i tevhid
revgan
rüfat
bab-üs-selam
sine
tarasrus
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Sefkat
Mühür
delirmek
Soktu
evfer
Çeviri
sarkma
Enmuzeç
Vazgeçilmez
mücerred