fısk

• Hak yolundan çıkmak, Allah'a karşı isyan etmek.
• Sefahete dalma, ahlâksızlık, gü-nahkârlık.

fısk u fücur / fısk u fücûr

• Sefahet ve günaha batma.

hayrat

• (Tekili: Hayr) Sevap için Allah rızâsı yolunda yapılan iyilikler. Haseneler.Hayır iki çeşittir. Birincisi: Mutlak hayırdır; her halde, herkes için rağbet edilir ve sevilir, herkes için iyidir. İkincisi: Mukayyed olan hayırdır; birisinin yanında hayır olan, başkası için şer olabilir. İsraf ve sefâhet

hissiyat-ı sefihe / hissiyât-ı sefihe

• Sefahet ve eğlenceye düşkün hisler, duygular.

hovarda

• Sefih, çapkın. Malını mülkünü zevk u safa yolunda harcayan, sefâhette sarfeden.

hubat

• Cinnete benzer bir sefahet.

iş u nuş / îş u nûş

• Yiyip içme. Sefahet. İşret ve eğlence.

işret

• İçkili eğlence, sefahet.

mesavi-i medeniyyet

• Medeniyyetin fenalıkları, kötülükleri. (İsraf ve sefahet gibi)

muallime-i sefahet

• Sefahetin öğretmeni.

nar

• (Çoğulu: Niran, envar, niyere, niyâr) Ateş. Cehennem.
• Bir meyve adı.
• Mc: Allahın gadabı.
• Yakıcı, azab verici her şey. Şer. Dalâlet. Sefâhet.

sefih

• Zevk ve eğlenceye düşkün. Sefahete düşmüş. Malını düşünmeden harcayan.

tesfih

• (Sefahet. den) Sefih görme, sefih sayma. Akılsız, müsrif ve eğlenceye düşkün addetmek.