Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Saygi
ifadesini içeren
170
kelime bulundu...
abd-i mükerrem
İkram edilen, saygı gösterilen kul.
abis
Alaycı, saygısız.
adem-i hürmet
Hürmetsizlik etme, saygısız olma.
adet / âdet
Usul, görenek, alışılmış davranış. Huy, tabiat. Toplumda nesiller boyunca uyulan ve kamuoyunda (umumî efkârda) saygı ve müeyyideye sahip hareket kaideleri (Sosyoloji). İslâm cemiyetinde âdetler de İslâmî olur, İslâma uygun olur. Müslüman, İslâma aykırı âdetlere uymaz. Cemiyetin yabancı âdetlerle boz
aleyhissalatü ves-selam / aleyhissalâtü ves-selâm
Peygamberler bilhassa Peygamber efendimizin ism-i şerîfi söylenince, yazılınca ve işitilince söylenen ve yazılan salât ve selâm (hayr duâlar) onun üzerine olsun mânâsına duâ ve tâzim (saygı) ifâdesi. İki kişi için aleyhimesselâm daha fazla için aleyh imüssalâtü ves selâm denir.
aleyhisselam / aleyhisselâm
Allahü teâlânın selâmı onun üzerine olsun mânâsına daha çok peygamberler ve dört büyük melek için kullanılan duâ ve tâzim (saygı) ifâdesi. İki kişi için aleyhimesselâm, daha çok kişi için aleyhimüsselâm denir.
alikadr / âlîkadr / عالى قدر
Saygıdeğer.
(Arapça)
arz-ı hürmet
Hürmetini bildirme. Saygısını gösterme.
Hürmet etme, saygı sunma.
arz-ı tazim ve hürmet / arz-ı tâzim ve hürmet
Saygı ve hürmet sunma.
arz-ı tazimat / arz-ı tâzimat
Saygılar sunma.
asayiş
Emniyet, güvenlik, korku ve endişeden uzak hâl. Kanun, nizam hakimiyeti. İnsan cemiyetlerinde iktidar, hâkimiyet, bir zümrenin, bir sınıfın elinde olmaktan kurtulamamasından ve bir kısım insanlarca yapılan, istedikleri zaman değiştirilen kanunlara diğer insanların saygısı temin edilemediğinden asayi
(Farsça)
aziz / عزیز
Değerli, saygın.
(Arapça)
azize / azîze / عزیزه
Sevgili.
(Arapça)
Saygın.
(Arapça)
azze vecelle
Allahü teâlânın ismi söyleyince, işitince ve yazınca "O, Azîz ve Celîldir (yücedir)" mânâsına söylenilen ve yazılan saygı ifâdesi.
bendeleri
"Hizmekârları" anlamında saygı ifadesi.
bendeniz
"Hizmetkârınız" anlamında saygı ifadesi.
bişkuh
İktidarlı. Kuvvet sahibi. Muhterem ve saygıdeğer kimse.
(Farsça)
büzürg-var
Büyük, saygıdeğer, ulu (kimse).
(Farsça)
cefvet
Nezaketsizlik, kabalık, saygısızlık.
celle celalüh / celle celâlüh
"O yücedir" mânâsına Allahü teâlânın ismi-i şerîfi söylenince, yazılınca ve işitilince, söylenilen ta'zîm (hürmet, saygı) ifâdesi.
cenab / cenâb
Saygı sözü.
cüret eden
Cahilce cesaret eden; saygı sınırlarını aşarak davranan.
damen-i pakiniz / dâmen-i pâkiniz
Çok temiz eteğiniz; her türlü kötülük ve günahtan uzak duran bir kişinin peşinden gitmeyi ve ona saygı göstermeyi ifade eden bir deyim.
dellal-ı muhterem / dellâl-ı muhterem
Saygıdeğer ilan edici, duyurucu.
derece-i hürmet
Hürmet ve saygıya lâyık mertebe, derece.
efendi
(Rumcadan) Sahib, mâlik, mevlâ. Ağa. Şer'î hâkim, kadı, molla. (Saygı ve nezâket mübalağası olarak kullanılır. Eskiden büyüklere ve şâyân-ı hürmet zâtlara Efendimiz denildiği gibi, her zaman için Hz. Peygamber Aleyhissalâtu Vesselâm'a da, mü'minler Efendimiz diyerek hürmet ve sevgilerini ifade ederl
Sahip, saygın, terbiyeli.
eizze / اعزه
Azizler, ermişler.
(Arapça)
Saygın kişiler.
(Arapça)
ercmend / ارجمند
Değerli, saygın.
(Farsça)
ercümend / ارجمند
Değerli, saygın.
(Farsça)
eyyühe'l-üstadü'l-muhterem
Ey saygıdeğer Üstad.
fahr-i alem / fahr-i âlem
Âlemin kendisi ile övündüğü zât. Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselâm için kullanılan saygı ifâdesi.
fahr-i enam / fahr-i enâm
Yaratılmışların kendisiyle övündüğü zât. Sevgili Peygamberimiz Muhammed aleyhisselâm için kullanılan hürmet ve saygı ifâdesi. Gece-gündüz dilimde, salât-ü selâm, O mübârek rûhuna, ey Fahr-ül-enâm.
fahr-i kainat / fahr-i kâinât
Kâinâtın kendisi ile övündüğü zât. Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselâm için kullanılan saygı ifâdesi.
fazıl-ı muhterem / fâzıl-ı muhterem
Saygı ve hürmete lâyık ve çok faziletli kişi.
girami / girâmî / گرامى
Değerli, kıymetli, saygın, sayın.
(Farsça)
güstah
Arsız, edepsiz, küstah, saygısız.
(Farsça)
harekat-ı laubaliyane / harekât-ı lâubaliyâne
Saygısızca davranışlar.
harekat-ı laübaliyane / harekât-ı lâübaliyâne
Saygısızca davranışlar.
haremeyn
Hürmete ve saygıya lâyık iki belde. Mekke-i mükerreme ve Medîne-i münevverenin ikisine verilen ad. Mekke-i mükerremede Kâbe-i muazzama, Medîne-i münevverede sevgili Peygamberimizin sallallahü aleyhi ve sellem mübârek kabr-i şerîfi bulunduğu için her ikisine saygı ve hürmet duyulması gereken yer mânâ
harim / harîm
Saygısız, çekinmez. Kayıtsız kimse.
havatin / havâtîn / خواتين
Hatunlar, saygın hanımlar.
(Türkçe > Arapça)
hays
Saygı, hürmet, itibar.
Alâka, ilgi. Cihet, itibar.
haysiyet
Değer, saygınlık.
hazerat / hazerât
Hazretler; saygıdeğer olanlar (saygı maksadıyla kullanılan bir ifadedir).
hazret
Saygıdeğer; saygı, hürmet maksadıyla büyüklere verilen ünvan.
Zât mânâsına hürmet ve saygı ifâdesi.
Saygı ifadesi.
hetk-i hürmet
Saygının ortadan kalkması. Şer'an haram olanın bozulması.
hukuk-u hürmet
Saygı hakkı.
hürmet / حرمت
Saygı.
Saygı, haramlık.
Saygı.
(Arapça)
hürmet etme
Saygı gösterme.
hürmet etmek
Saygı göstermek.
hürmet-i mahsus
Özel saygı ve hürmet.
hürmet-i mütekabile
Karşılıklı saygı göstermek.
hürmet-i nebi / hürmet-i nebî
Peygamber Efendimize saygı.
hürmet-i şer'iye
Şeriata olan hürmet, dinî saygı.
hürmeten
Saygı gereği olarak.
Hürmet olsun diye; hürmet, saygı ve ikram maksadıyla.
Saygı duyarak.
hürmetkar / hürmetkâr / حرمتكار
Saygılı.
Hürmet eden, saygılı.
(Farsça)
Saygılı.
Saygı duyan.
(Arapça - Farsça)
hürmetli
Saygıdeğer.
hürmetsiz
Saygısız.
hürmetsizlik
Saygısızlık.
huşşa'
(Haşi') Huşu içinde olanlar. Gözleri korku ve saygı ile düşkün bir hâlde olanlar.
huşu / huşû / خشوع
Gönül alçaklığı, tevazu.
Korku ile sevgi arası durum, saygı.
Alçakgönüllülük.
(Arapça)
Tanrı'ya karşı korku ve saygı duyma.
(Arapça)
huzur-u hazretiniz
Yüksek huzurunuz (bir saygı ifadesidir).
huzur-u irfanınıza baş koydum
"Üstün ilim ve zekâdan hâsıl olan olgun şahsiyetinizin önüne baş koydum" anlamında karşısındakine karşı bir saygı ve hürmet bildiren ifade.
i'lem eyyühe'l-aziz" notekey
'Bil ey aziz, saygıdeğer kardeşim!' mânâsında muhatabı uyarmak ve dikkatini çekmek için kullanılan bir ifade.
ibad-ı mükerrem / ibâd-ı mükerrem
Şerefli, saygın kullar.
ibcal
Büyük saygı, tâzim ve tekrim. (Bu mânâlarda kullanılırsa da tebcil şeklinde kullanılması doğrudur.)
iclal / iclâl
Saygı göstermek, büyüklük.
iclalen
Büyük sayarak, saygı ve hürmet göstererek.
ihtifal
Hürmet ve saygı için büyük cemaat ile yapılan merasim. Cenaze alayı.
ihtiram / ihtirâm / احترام
Saygı gösterme.
Hürmet olunmak, tazim olunmak, hürmet, saygı.
Saygı duyma, hürmet etme.
(Arapça)
ihtiram etmek
Saygı göstermek.
ihtiram-ı hissiyat
Duygulara, hislere saygı gösterme.
ihtiramat
(Tekili: İhtiram) İhtiramlar, hürmetler, saygılar.
ihtiramen / ihtirâmen / احتراما
Hürmet ederek, saygı göstererek.
Saygı göstererek.
Saygıyla, saygı duyarak.
(Arapça)
ihtiramkar / ihtiramkâr
Saygılı, hürmetkâr.
(Farsça)
ihtiramsızlık
Saygısızlık, hürmetsizlik.
ikram / ikrâm
Ağırlamak. Hürmet etmek. Saygı göstermek.
İltifat olarak bir şeyler vermek.
Bağış.
Hesap dışı verilen şey veya yapılan indirme, tenzilât.
Allah'ın lütfu ve ihsanı. (İkramın izharı, yani Allah'ın lütfu ve ihsanı olan ikramın izharı tahdis-i nimettir. İnsanın ne
Hürmet ve saygı gösterme veya yiyecek, içecek, hediye yâhut başka bir şey sunma.
ikramen / ikrâmen
İkram olarak. Ağırlama suretiyle. Hürmet, tazim ve saygı için.
Saygı göstererek, hürmeten.
ıstıram
Hürmet etme, saygı gösterme.
itibar / îtibar / itibâr / اعتبار
Saygınlık.
Saygınlık.
(Arapça)
İtibar etmek:
Değerlendirmek, dikkate almak.
(Arapça)
izzet / عزت
Üstünlük, yücelik, azîz olma.
Hürmet, saygı. Çünkü bildin mü'minin kalbinde bir Allah var, Niçin izzet etmedin ol beyte kim Allah var.
Değer, şeref, saygınlık.
Değer.
(Arapça)
Yücelik.
(Arapça)
Saygı.
(Arapça)
izzetinefis
İnsanın kendine saygısı.
kaddesallahü teala esrarehümül'aziz / kaddesallâhü teâlâ esrârehümül'azîz
Daha çok tasavvuf büyüklerinin, evliyâ zâtların isimleri anılınca ve yazılınca söylenen veya yazılan Allahü teâlâ onların kıymetli sırlarını temiz, mübârek eylesin mânâsına duâ ve saygı ifâdesi. Bir kişi için Kaddesallahü sırrehü; iki kişi için Kadde sallahü sırrehümâ denir.
kanunperest
Kanun kuvvetine önem veren, kanuna saygılı.
kemal-i edep / kemâl-i edep
Tam bir edep, saygı.
kemal-i hürmet / kemâl-i hürmet
Tam ve kusursuz saygı.
kemal-i hürmet ve itaat / kemâl-i hürmet ve itâat
Tam bir saygı ve hürmet.
kemal-i hürmet ve tazim / kemâl-i hürmet ve tâzim
Tam bir hürmet ve saygı.
kemal-i ihtiram / kemâl-i ihtiram
Kusursuz ve mükemmel saygı, hürmet.
kemal-i itaat ve hürmet / kemâl-i itaat ve hürmet
Tam bir itaat ve saygı.
kemal-i tazim / kemâl-i tâzim
Allah'ın sonsuz büyüklüğünü mükemmel bir şekilde dile getirme. Büyük saygı, hürmet.
kemal-i tazimat ve tekrimat
Sonsuz saygı ve hürmetleri arz etme, belirtme.
kepaze
İtibarsız, âdi, mübtezel, kıymetsiz kimse. Haysiyetsiz, şerefsiz, rezil. Hürmet ve saygıya müstahak olmıyan.
Tâlim için kullanılır yay.
kuddise sirruh
Daha çok Allahü teâlânın sevdiği kullar olan evliyâdan birinin ismi anılınca veya yazılınca, onun sırrı (içi) temiz ve mübârek olsun mânâsına söylenen veya yazılan duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki kişi için "Kuddise Sirruhümâ" ikiden çok için "Kuddi se sirruhüm" denir.
kudsiyetşiken / قدسيت شكن
Kutsallığı bozan; kutsal olan şeylere karşı saygısız.
(Arapça - Farsça)
kürsi-i mualla / kürsî-i muallâ
Yüce taht, saygı değer makam.
laubali / lâubali / lâubâlî
Saygısız, pervasız.
Senli benli, saygısız, ilgisiz, umursamaz.
laübali / lâübâlî
Başkalarıyla saygısızlığa varacak şekilde senlibenli; çekinmesi ve sakınması olmayan.
laubalilik / lâubâlilik
Laubali olma hali; saygısızlık, seviyesizce davranma.
laubaliyane / lâubaliyane / lâubâlîyâne
Lâubalilikle. Kayıtsız, alâkasız, saygısız ve dikkatsiz bir şekilde. Senli benli olarak.
(Farsça)
Saygısızca, ilgisizce.
layık-ı hürmet / lâyık-ı hürmet
Saygıya değer.
makam-ı hürmet
Hürmet ve saygı makamı.
makam-ı tazim / makam-ı tâzim
Saygı makamı.
malum-u alileri / malûm-u âlîleri
"Yüce şahsiyetinizin bildiği gibi" anlamında bir saygı ifadesi.
malum-u fazılaneleri / malûm-u fâzılâneleri
"Faziletli şahsiyetlerinizce bilinen" anlamında Üstada yönelik bir saygı ifadesi.
mehabet / mehâbet
Saygı ve sevgiyle karışık korku.
mekin / mekîn
Sakin, vakarlı, saygın.
mer'i / mer'î
Riayet edilen, saygı gösterilen.
Yürürlükte olan, gözle görülen.
mertebe-i haysiyet
Saygınlık, itibar ve şeref derecesi.
mevlana / mevlânâ
"Efendimiz" mânâsına bir büyüğe karşı söylenen hürmet ve saygı ifâdesi.
Evliyânın büyüklerinden Celâleddîn Rûmî'nin ve Hâlid-i Bağdâdî'nin ve bâzı büyüklerin lakabı.
mübeccel
Yüceltilmiş, muhterem, azîz, büyük saygı gösterilen.
Muhterem. Azizlenmiş. Yüceltilen, yükseltilen. Büyük saygı gösterilmiş.
müellif-i muhterem
Muhterem, saygıdeğer yazar.
muhterem / محترم
Hürmete lâyık, saygıdeğer.
Hürmet edilen, saygın.
Saygın, saygıdeğer.
(Arapça)
muhtereme
Hürmete lâyık, saygıdeğer anlamında, hanımlar için kullanılan ifade.
mükerrem
Muhterem, azîz, saygı değer.
İkram edilen, saygı gösterilen.
Kerîm olan, kendisine değer verilen, saygıdeğer.
mükerremen
Saygı ve hürmet ile. İkram ile.
müptezel
Saygınlığını yitirmiş
Müptezel
Saygınlığını yitirmiş
(Arapça)
müraat
Riayet, saygı göstermek.
Korumak, hıfzetmek, saklamak.
Riayet etmek.
Bir şeyin akibetinin ne olacağını gözetmek. Söze kulak vermek.
Bir kimsenin hakkına riâyet eylemek.
Göz ucuyla bakmak.
müsul
Hürmet ve saygıdan dolayı ayakta durma.
muteber / mûteber
İnanılır, güvenilir, saygın.
muvakkar
(Vekar. dan) Ağırlanmış, saygı gösterilmiş olan.
Ağırbaşlı, vakarlı, ciddi.
muvakkaran
Vakarla, ciddiyetle, ağırbaşlılıkla.
Ağırlanmış, saygı gösterilmiş olarak.
muvakkir
(Vekar. den) Ağırlayan, saygı gösteren.
nazar-ı hürmet
Saygı dolu bakış.
nebiyy-i muhterem
Hürmete ve saygıya lâyık olan nebi, peygamber.
rabıta / râbıta
Bir velînin şeklini, sûretini hayâline getirerek onun kalbindeki feyz (bereket) ve mârifetlere (ilimlere) kavuşma yolu. Kalbini büyüklerin kalbine bağlayarak onlardan feyz alma. Her şeyi unutarak, dünyâ işlerini düşünmeyerek, sevgi ve saygı ile bir velînin mübârek yüzünü hayâlinde veya gönlünde bulu
radıyallahü anh
Daha çok Eshâb-ı kirâmdan birinin ismi anıldığı veya yazıldığı zaman söylenen ve yazılan "Allahü teâlâ ondan râzı olsun" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki kişi için Radıyallahü anhümâ, ikiden fazlası için Radıyallahü anhüm denir.
radıyallahü teala anha / radıyallahü teâlâ anhâ
Hanım sahâbîlerden birinin ismi anılınca veya yazılınca söylenen "Allahü teâlâ ondan râzı olsun" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki hanım sahâbî için (Radıyallahü teâlâ anhümâ" ve ikiden çok için "Radıyallahü anhünne" denir.
rahimehullah
Daha çok Eshâb-ı kirâmdan başka İslâm büyüklerinden birisinin ismi anıldığı veya yazıldığında, söylenen ve yazılan, Allahü teâlâ ona rahmet eylesin mânâsına, duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki kişi için rahimehumallah daha çok kimse için, rahimehumullah denir.
rahmetullahi aleyh
Daha çok Eshâb-ı kirâmdan (Peygamber efendimizin arkadaşlarından) başka din büyüklerinden birinin ismi anıldığı veya yazıldığında, söylenen veya yazılan "Allahü teâlâ ona rahmet eylesin" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki kişi için rahmetulla hi aleyhimâ, daha çok kimse için rahmetullahi ale
reis-i muhterem
Muhterem, saygıdeğer başkan.
riayeten
Saygı ve hürmet göstererek. Sayarak. Hürmet ederek.
Tâbi olarak.
riayetkar / riayetkâr / riâyetkâr / رعایتكار
Hürmetkâr, itaatkâr. Sevgi ve saygı gösteren.
(Farsça)
Saygılı.
(Arapça - Farsça)
rıdvanullahi teala aleyhim ecmain / rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecmaîn
Daha çok Eshâb-ı kirâmın isimleri anılınca söylenen; "Allahü teâlânın rızâsı onlar üzerine olsun" mânâsına, duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. Bir kişi için rıdvânullahi teâlâ aleyh, iki kişi için rıdvânullahi teâlâ aleyhimâ denir.
rüku / rükû
Namazda elleri dizlere dayayarak eğilme hareketi, aşırı saygı gösterme.
sahabe / sahâbe
Peygamber efendimizi sallallahü aleyhi ve sellem sağlığında bir an gören, eğer âmâ ise (gözü görmüyorsa), bir an konuşan, îmân etmiş büyük-küçük mü'minlerin birkaç tânesine veya daha fazlasına verilen isim. Sâhib kelimesinin çokluk şeklidir. Hürmet ve saygı için, "Resûlullah'ın kıymetli ve mübârek a
sallallahü aleyhi ve sellem
Peygamber efendimizin ism-i şerîfi anıldığı, işitildiği ve yazıldığında söylenen ve yazılan, Allahü teâlâdan, O'nun dünyâda ve âhirette her türlü iyiliğe ve üstünlüğe kavuşmasını istemekten ibâret olan hayır duâ, hürmet, saygı ve bağlılık ifâdesi. Bu na salât u selâm da denir.
şayan-ı hürmet / şâyân-ı hürmet
Saygı duymaya değer, saygıya layık.
sellemehullah ve afahu / sellemehullah ve âfâhu
"Allah ona selâmet ve âfiyet versin" mânâsına gelen saygı ve dua ifadesi.
serfüru bürde-i itaat ve ihtiram
İtaat ve saygıyla boyun eğme.
ta'zim / ta'zîm / تعظيم
Hürmet ve saygı gösterme, üstün tutma.
Büyükleme, ululama, büyük sayma.
İkram etme, saygı gösterme.
Saygı gösterme.
(Arapça)
Ululama, yüceltme.
(Arapça)
Ta'zîm etmek:
(Arapça)
Saygı göstermek.
(Arapça)
Ululamak.
(Arapça)
ta'zimen / ta'zîmen / تعظيما
Saygı göstererek.
(Arapça)
Ululayarak, yücelterek.
(Arapça)
tağut
Azgın, sapkın, îmansız, ilâh gibi saygı gören, heykellerine bile saygı duyulan, sapan ve saptıran.
tahiyye-i ikram
Hürmetle, saygıyla selâmlama.
tahkir etmek / tahkîr etmek
Hor görmek, kötülemek, aşağılamak, birine veya bir şeye söz ve hareketle hakâret etmek, saygı ve hürmet gösterilmesi, üstün tutulması lâzım olan şeyleri aşağı tutmak, saygısızlık etmek.
tasvib-i arifane / tasvib-i ârifane
"İrfan sahibi zâtınızın uygun görmesi" anlamına gelen saygı ifadesi.
tazimle / tâzimle
Saygı ile.
teala ve tekaddes / teâlâ ve tekaddes
Allahü teâlânın ism-i şerîfi anıldığında, işitildiğinde veya yazıldığında: "Yüce ve noksan sıfatlardan münezzeh (uzak, temiz)" mânâsına hürmet, saygı ifâdesi.
tebcil / tebcîl
Yüceltme, saygı gösterme.
tebcil etmek / tebcîl etmek
Ta'zîm, hürmet etmek ve saygı göstermek.
tekerrüm
Saygı görmek. Keremli olmak.
tekrim / tekrîm / تكریم
Hürmet ve tazim göstermek ve görmek. Saygı göstermek, lütuf ve kerem icrasında bulunmak.
Saygı gösterme.
Saygı gösterme.
(Arapça)
tekrim-i evliya
Allah dostlarına hürmet etme, saygı gösterme.
temayül-ü ihtiram
Saygı gösterme eğilimi.
terk-i edeb
Saygısızlık, edebsizlik, hürmetsizlik.
teşerrüf etmek
Şereflenmek, saygı görmek.
teşerrüfat / teşerrüfât
(Tekili: Teşerrüf) Şeref duymalar, şereflenmeler. Saygı göstermeler, hürmet etmeler.
tevkir / tevkîr
Saygı ve hürmet etmek.
ukuk
Anne-babaya itaatsizlik ve saygısızlık.
üstad-ı muhterem
Saygıdeğer Üstad.
vakar
Ağırbaşlılık, saygınlık.
valakadr / vâlâkadr / والاقدر
Saygıdeğer.
(Farsça - Arapça)
vesatat-ı aliye / vesâtat-ı âliye
Bir hürmet ve saygı ifadesi olarak "yüce aracılığınızla" anlamında bir söz.
vücud-u muhterem
Saygıdeğer ve hürmete lâyık varlık; değerli şahsiyet.
zat
Kendi, asıl, öz, cevher, saygıdeğer kişi.
zat-ı muhterem / zât-ı muhterem
Hürmete lâyık, saygıdeğer kişi.
zemin-bus
(Saygı ve hürmetten dolayı) yeri öpme.
zeminbusi / zeminbûsî / زمين بوسى
Saygı ile yer öpme.
(Farsça)
zevat-ı muhterem / zevât-ı muhterem
Saygıdeğer zâtlar, kişiler.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
muhabbetkar
Çente
bila
evfak
ta'ziyename
mübessir
İmtizâc
AHTER
Camií
sâgar
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Saygi
BALIKESİR
Çeviri
HEMEN
Atman
Omurum
iki KONAK mesafe
Tura
Ya ya
Sis