REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te SEVİL ifadesini içeren 78 kelime bulundu...

ahbab / ahbâb

  • Dost. Sevilen dostlar. Sevilenler. Ehibbâ, muhibler.
  • Sevilenler, dostlar.

ahibba / ahibbâ / احبا

  • Dostlar, sevilenler; sevgililer. (Arapça)

ahmed

  • Daha çok hamdeden.
  • Çok övülmeğe ve medhedilmeğe lâyık.
  • Çok sevilen. Beğenilmiş.
  • Hz. Peygamber'in (A.S.M.) bir ismi.

akide-i velediyet

  • Hıristiyanlık ve Musevîlikte bulunan ve hâşâ Hz. İsâ (a.s.) ile Hz. Üzeyr'in (a.s.) Allah'ın oğlu olduğunu kabul eden bâtıl inanç.

antropomorfizm

  • Sosy. İnsan şeklinde putlara inanma ve tapma esasına dayanan batıl bir din. Allah'ı insan vasıflarıyla tasavvur eden dinî inançlar da antropomorfizm'in başka kılıkta görünüşleridir. Meselâ aslı bozulmuş Musevilik ve Hıristiyanlıkta Allahın insan şeklinde düşünülmesi antropomorfizm denilen putperestl

aram-ı can / ârâm-ı cân

  • Gönül rahatı.
  • Sevgili, sevilen güzel.

aram-ı dil / ârâm-ı dil

  • Sevgili, sevilen güzel.
  • Gönül rahatı.

ayn-ül lika

  • İstenilen kavuşma ve sevilenin tâ kendisi.

cani / canî

  • Candan sevilen. (Farsça)

cefa-pişe

  • Gaddar, cebbar, zâlim. (Farsça)
  • Sevgili, mâşuk, sevilen. (Farsça)

dost

  • (Çoğulu: Dostân) Sevilen insan, muhib, yâr. (Farsça)
  • Erkek veya kadın sevgili, mâşuk, mahbub, mâşuka, mahbube. (Farsça)
  • Hakiki dost ve âşıkların ve âriflerin âşık oldukları Allah. (Farsça)

ebgaz

  • Çok fazla buğzedilen, hiç sevilmeyen, nefret edilen.

edyan-ı semaviyye / edyân-ı semaviyye

  • Semavî dinler. Musevîlik, Hıristiyanlık ve İslâm dinleri.

ehabb-ı emval

  • Malların çok sevileni.

ehibba / ehibbâ

  • Ahbaplar, sevilenler.

evdad

  • (Tekili: Vedid) Sevgililer, sevilenler.

fakdülahbab / fakdülahbâb

  • Sevilenlerin bulunmaması.

geylani / geylanî

  • Seyyid Abdulkadir-i Geylanî, Gavs-ül A'zam, Gavs, Kutub gibi mecâzi nâm ile bilinen bu zât (Hi: 470-561) yılları arasında yaşamış ve Kadirî Tarikatının müessisidir. Müteaddid müridlerinden bir çoğu sonradan veli olarak meşhurdurlar. Derslerinin te'siriyle birçok Hristiyan ve Museviler Müslüman olmuş

gül-i ruhsar

  • Gül yanaklı. (Farsça)
  • Mc: Mânevi çok güzellik sahibi. Çok sevilen. (Farsça)

habib / habîb

  • (Hubb. dan) Sevilen. Sevgili. Seven. Dost.
  • Sevgili, sevilen.

Habibe / habibe

  • Sevilen. Sevgili. Seven. Dost.

haham

  • Mûsevilerin dinî reisi, râhibi, âlimi.

hahambaşı

  • Musevîlerin dînî lideri.
  • Musevîlerin dinî lideri.

hakikat-i mahbube

  • Sevilen hakikat, gerçek.

hayrat

  • (Tekili: Hayr) Sevap için Allah rızâsı yolunda yapılan iyilikler. Haseneler.Hayır iki çeşittir. Birincisi: Mutlak hayırdır; her halde, herkes için rağbet edilir ve sevilir, herkes için iyidir. İkincisi: Mukayyed olan hayırdır; birisinin yanında hayır olan, başkası için şer olabilir. İsraf ve sefâhet

hevahah

  • Sevilen, muhib, dost. (Farsça)

hıristiyanlık

  • Îsâ aleyhisselâmın getirdiği hak din olan Îsevîliğin bozulmuş şekli.

hıyre-küş

  • Sevilen, mahbub, sevgili. (Farsça)
  • Haksız yere adam öldüren. (Farsça)

hüzn-ü gurubi / hüzn-ü gurubî

  • Sevilen ve bağlanılan herşeyin batıp gitmesinden ortaya çıkan hüzün.

ictiba yolu / ictibâ yolu

  • Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için peygamberlerin aleyhimüsselâm ve seçilmiş evliyâların yolu. Mürid değil, murâdlar ve mahbûblar yolu. Sevilenleri, çabuk ilerletme yolu.

ilah

  • Kendine ibadet edilen, Allah (C.C.) Her şeyden çok sevilen, tâzim ve tesbih edilen Allah Teâlâ ve Tekaddes Hazretleri.

imtinan

  • Çok sevilen ve beğenilen bir şeye nail olmak.

kurret-ül a'yun

  • Gözlerin nuru.
  • Çok sevilen ve göz aydınlığına sebeb olanlar.

ma'şuk

  • Sevilen, sevilmiş.
  • Aşk ile sevilen, sevgili.

ma'şukiyet

  • Sevilme hâli. Sevilen bir kimsenin hâli.

mabguz

  • (Bugz. dan) Nefret ve buğzedilmiş. Sevilmemiş.

mahabib

  • (Tekili: Mahbub) Sevilen ve muhabbet edilenler. Mahbublar.

mahbub / mahbûb / محبوب

  • Muhabbet edilen. Sevilen.
  • Sevilmiş, sevilen, sevgili.
  • Muhabbet edilen. Sevilen, sevgili.
  • Sevilen.
  • Sevilen. (Arapça)
  • Sevgili. (Arapça)

mahbub-u bilhak / mahbûb-u bilhak / مَحْبُوبُ بِالْحَقْ

  • Gerçek anlamda sevilmeye layık olan Allah.
  • Hakkıyla sevilen, sevilmeyi hakkıyla hak eden (Allah).

mahbub-u ezeli / mahbub-u ezelî / mahbûb-u ezelî

  • Ezelî Sevgili; bütün yaratılmışlar tarafından çok sevilen ve varlığı ezelî olan Allah.
  • Varlığının başlangıcı olmayan ve bütün yaratılmışlar tarafından sevilen Allah.

mahbub-u hakiki / mahbûb-u hakikî

  • Sevilen ve gerçek anlamda sevilmeye lâyık olan Allah.

mahbub-u ligayrihi / mahbub-u ligayrihî

  • Faydalarından veya başkası sebebi ile sevilen. Dolayısı ile sevilen.

mahbub-u lizatihi / mahbub-u lizâtihî

  • Zâtı itibariyle sevilen, bizzat sevilen.

mahbub-u müebbed

  • Sonsuza kadar sevilecek olan.

mahbub-u mutlak / مَحْبُوبُ مُطْلَقْ

  • Her cihetle sevilmeye layık olan sevgili (Allah).

mahbub-u zülkemal / mahbub-u zülkemâl

  • Sonsuz kemâl sahibi olan ve gerçek anlamda sevilmeye layık olan Allah.

mahbubane / mahbubâne

  • Sevilerek.

mahbubat / mahbubât

  • Sevilenler. Sevgililer.
  • Sevilen şeyler.

mahbubat-ı mecaziye

  • Gerçek sevgiye layık olmadıkları halde sevilenler.

mahbube

  • (Hubb. dan) Sevilmiş veya sevilen kadın. Muhabbet edilen kadın veya kız.
  • Vaktiyle çok kıymetli ve pahalı olan lâle cinsinden bir çiçek.

mahbubetün li-zatiha / mahbubetün li-zâtihâ

  • Zâtı için sevilen. Kendi zâtında sevgili olan.

mahbubetün lizatiha / mahbûbetün lizâtihâ

  • Bizzat sevilen.

mahbubiyet

  • Sevilirlik.

mahbubiyyet

  • Sevilen olmak. Mahbub olmaklık. Sevilecek hâlde bulunuş. (Cenab-ı Hakk'ın kullarını her çeşit nimetler ile besleyip yetiştirmesi ve ihtiyaçlarına cevap vermesi; onları sevdiğini ve mahbubiyyetini gösteriyor.)

makit / makît

  • Buğz edilmiş. Mebğuz. Nefret edilmiş, sevilmemiş, menfur.

maşuk / mâşûk

  • Sevilen.

maşuk-u layezali / mâşuk-u lâyezâlî

  • Varlıklar tarafından çokça sevilen ve sürekli var olan Allah.

maşuka / mâşûka

  • Sevilen kadın.

mebguz

  • Sevilmemiş. Buğzedilmiş. Nefret edilmiş.

mebğuz

  • Sevilmeyen.

menfer

  • Geri kaçılacak yer. Nefret edilecek, sevilmeyecek yer.

menfur / menfûr

  • Kendisinden nefret edilen, sevilmeyen. İğrenç.
  • Mebguz.
  • Kendisinden nefret edilen, sevilmeyen.

mevdud

  • Sevilmiş, kendisine muhabbet edilmiş. Sevgi gösterilmiş.

mevla / mevlâ

  • Yardımcı ve koruyucu olan Allahü teâlâ.
  • Sevgili, sevilen.
  • Âzâd edilmemiş, serbest bırakılmamış köle ve câriyenin sâhibi, efendisi.
  • Âzâd edilmiş köle.
  • Kölesini âzâd etmiş olan kimse.

muhibban / muhibbân

  • (Muhibbin) Dostlar. Muhabbet edenler. Sevilenler. Sevgi besleyenler. Bir kimsenin taraflıları. (Farsça)
  • Dostlar, ahbaplar, sevilenler.

musevilik / mûsevîlik

  • Allahü teâlânın Mûsâ aleyhisselâm vâsıtasıyla İsrâiloğullarına gönderdiği din. Mukaddes (ilâhî) kitabı Tevrâttır. Îsâ aleyhisselâma kadar olan peygamberler bu dîni insanlara tebliğ ettiler. Îsâ aleyhisselâmın gelmesiyle Mûsevîlik dîninin hükmü kaldır ıldı.

müstehab

  • Sevilmiş şey. Yapılması sevaplı olan.
  • Fık: Peygamber efendimizin (A.S.M.) bazen yapıp bazen terkeylediği şeydir. Farz ve vacibin dışındaki sevaplı iş, sevap olduğu bilinen iş. Nafile, mendub, fazilet, tatavvu, edeb namları da verilir.
  • Sevilen, beğenilen. Peygamber efendimizin bâzan âdet olarak yaptıkları; yapılınca sevâb verilen yapılmayınca günâh olmayan şeyler.
  • Sevilmiş, sevaplı.

müstehabb

  • Sevilen, beğenilen.
  • Farz ve vacip olmayıp da yapılması sevap olan iş, hareket.

perestide / perestîde / پرستيده

  • Sevgili, mahbub, sevilen. (Farsça)
  • Tapınılan. (Farsça)
  • Taparcasına sevilen, sevgili. (Farsça)

perverde

  • Beslenmiş, korunmuş, sevilmiş.

sertac

  • Baş tacı olan. Çok sevilen. Hürmet edilen. En ileri. (Farsça)

sertaç

  • Baş tacı olan, çok sevilen.

tac-ı ser

  • Baş tacı.
  • Mc: Çok sevilip itibar edilen şey veya kimse. Muhterem, aziz.

tersayan

  • (Tekili: Tersâ) Hristiyanlar. İseviler.

vedud / vedûd / وَدُودْ

  • Çok sevilen, Allah.
  • Çok seven ve sevilen (Allah).

vedudiyet / vedûdiyet

  • Sevilir olma, kendini sevdirme.

velediyet

  • Hıristiyanlık ve Musevîlikte bulunan ve hâşâ Hz. İsâ (a.s.) ile Hz. Üzeyr'in (a.s.) Allah'ın oğlu olduğunu kabul eden bâtıl inanç.

zemaim

  • (Tekili: Zemime) Kötü haller. Beğenilmeyen, sevilmeyen hal ve hareketler.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın