REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te SEKS ifadesini içeren 45 kelime bulundu...

a'la suresi / a'lâ suresi / a'lâ sûresi

  • Kur'an-ı Kerim'in seksenyedinci suresi olup Mekke-i Mükerreme'de nâzil olmuştur.
  • Kur'ân-ı kerîmin seksen yedinci sûresi.

abese suresi / abese sûresi

  • Kur'an-ı Kerim'de sekseninci surenin ismi olup, Mekke-i Mükerreme'de nazil olmuştur. Saliha Suresi, Sefere Suresi de denilir.
  • Kur'ân-ı kerîmin sekseninci sûresi. Mekke-i mükerremede nâzil oldu (indi). Kırk iki âyet-i kerîmedir. Birinci âyet-i kerîmede yüzçevirdi, iltifat etmedi mânâsına olan Abese lafzı sûreye isim olmuştur. Sûrede, Kur'ân-ı kerîmin Allahü teâlâ tarafından bir mev'ize (nasihat, öğüt) olduğu bildirilmekte,

alim / âlim

  • Bilen, ilim sâhibi.
  • Her şeyi bilen mânâsına Allahü teâlânın sıfatlarından biri.
  • Zamânın fen ve edebiyât bilgilerinde yetişmiş, Kur'ân-ı kerîmin ve yüzbinlerce hadîs-i şerîfin mânâsını ezberden bilen, İslâm'ın yirmi ana ilmi ve bunların kolları olan seksen ilminde mütehassıs (uzman),

allame / allâme

  • İslâmiyetin yirmi ana ilmi ve bunların kolları olan seksen ilminde mütehassıs ve evliyâlık derecelerinde yükselmiş, ayrıca lâzım olduğu kadar zamanın fen ve edebiyat ilimlerinde de yetişmiş zât. Âlim kelimesinin mübâlağalı ismi fâilidir.

berahin-i katıa

  • Şeksiz ve şüphesiz olan kat'i deliller, bürhanlar.

bi-güman / bî-güman

  • Şeksiz, şüphesiz. (Farsça)

bi-iştibah / bî-iştibah

  • Şüphesiz. Şeksiz.

bi-rayb / bî-rayb

  • (Bî-reyb) şüphesiz. şeksiz.

bi-reyb / bî-reyb

  • Şüphesiz, şeksiz. (Farsça)

bi-şek

  • Şüphesiz, şeksiz. (Farsça)

bilaşek / bilâşek

  • Şeksiz.

bilaşek vela şüphe / bilâşek velâ şüphe

  • Şeksiz ve şüphesiz.

bilyakin / bilyakîn

  • Bir şeyi şeksiz ve şüphesiz olarak itikad-ı kavi ve sahih ile bilmek, derk etmek.

bürhan-ı katı'

  • Kat'î, en sağlam ve şeksiz delil.
  • Farsça bir lügat kitabının ismi.

bürhan-ı satı' / bürhan-ı sâtı'

  • Aşikâr, şeksiz ve şüphesiz, parlak delil.

büruc suresi / bürûc sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin seksen beşinci sûresi.

esas-ı müselleme

  • Doğruluğu şeksiz, şüphesiz kabul edilen temel esas.

fecr suresi / fecr sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin seksen dokuzuncu sûresi.

gada

  • (Tekili: Gazâ) (Gadat) Dağ armudu ağaçları. Dikenli ağaçlar.
  • Ateşi uzun müddet devam eden seksek ağacı.

gaşiye suresi / gâşiye sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin seksen sekizinci sûresi.

gazat

  • (Çoğulu: Guzâ) Dağ armudunun ağacı.
  • Dikenli ağaç.
  • Seksek ağacı.

heştad / heştâd / هشتاد

  • Seksen. (Farsça)
  • Seksen. (Farsça)

hıkbe

  • (Çoğulu: Hıkeb) Yıl, sene.
  • Seksen yıl.

hüccet-i katıa

  • Kat'i delil. Bir şeyin doğruluğunu şeksiz, şüphesiz isbata vesile olan. (Farsça)

hukb

  • (Çoğulu: Ahkâb) Seksen yıl.

infitar suresi / infitar sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin seksen ikinci sûresi.

inşikak suresi / inşikâk sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin seksen dördüncü sûresi.

kat'iyy-üd delale

  • Bir ibârenin ifâde ettiği mânaya veya hükme delâletinin kat'i ve şeksiz olması. Delilin kat'i, şüphesiz oluşu.

larayb / lârayb

  • Şüphesiz, şeksiz, tereddütsüz.

livata / livâta

  • Erkekler arasındaki cinsî sapıklık. Homoseksüellik.

müsellem

  • (Selm. den) Teslim olunmuş olan, doğruluğu şeksiz kabul edilen. Herkes tarafından kabul edilip emniyet ve itimad edilen.
  • Tasdik edilip inkâr edilmeyen.
  • Ayıplardan teberri olunmuş.

mutaffifin suresi / mutaffifîn sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin seksen üçüncü sûresi.

müteşakis

  • (Şeks. den) Birbiriyle ihtilaf ve kötü muaşeret eden şahıs. Birbiriyle iyi geçinemeyen. Katı huylu.

püşt / پشت

  • Arka. (Farsça)
  • Sırt. (Farsça)
  • Homoseksüel erkek. (Farsça)

safizm

  • Kadının kadına şehvetle bakması ve dokunması. Kadınlar arasındaki homoseksüellik.

semanin / semanîn

  • Seksen. 80

semanun / semanûn / semânun / ثمانون

  • Seksen. 80
  • Seksen. (Arapça)

semi-i mutlak

  • Her şeyi şeksiz, şüphesiz, mutlak surette işiten Allah (C.C.).

şifa ayet-i kerimeleri / şifâ âyet-i kerîmeleri

  • Kur'ân-ı kerîmdeki altı şifâ âyeti. Tevbe sûresi on dördüncü âyetinin sonu, Yûnus sûresi elli yedinci âyetinin ortası, Nahl sûresi altmış dokuzuncu âyetinin orta kısmı, İsrâ sûresi seksen ikinci âyetinin baş tarafı, Şuarâ sûresinin sekseninci âyeti, Fussilet sûresi kırk dördüncü âyetinin ortası.

suret-ül infitar

  • Kur'an-ı Kerim'de seksenikinci Sure olup Mekkidir.

tahaddi mu'cizesi

  • Cenab-ı Hakk'ın, Resülüne inzal ettiği Kur'anın şeksiz, şüphesiz bir mu'cize-i ebediye olduğunu sarahaten göstermek için, şüphesi olanlara karşı "Kur'an'ın mislini ve nazirini yapın" diye meydan okuması.

tarık suresi / târık sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin seksen altıncı sûresi.

tekvir suresi / tekvîr sûresi

  • Kur'ân-ı kerîmin seksen birinci sûresi.

ulema / ulemâ

  • Âlimler, ilim sâhibleri; zamânın fen ve edebiyât bilgilerinde yetişmiş, Kur'ân-ı kerîmin ve binlerce hadîs-i şerîfin mânâsını ezberden bilen, İslâm'ın yirmi ana ilim ve kolları olan seksen ilimde mütehassıs (uzman), tasavvufun (evliyâlığın) en yüksek derecesine ulaşmış, yetişmiş ve yetiştirebilen, i

yakini / yakînî

  • Şüphe edilmeyecek ilmî halde, hiç şeksiz bilinmeğe dair.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın