Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
SANAT
ifadesini içeren
131
kelime bulundu...
açkıcı
Cilâ ve perdah veren sanatkâr.
alet / âlet
Bir iş veya sanatta kullanılan vasıta.
amelehu
"Tarafından yapıldı." mânâsına gelir ve bir sanat eserinde san'atkârın imzasından önce yazılır.
antika
Kıymetli sanat eseri.
asar-ı san'at / âsâr-ı san'at
Sanat eserleri.
basım
(Uydurma bir kelimedir) Matbaacılık. Tab'etme sanatı.
basine
Ekincilerin sabanı.
Sanat ehlinin âletleri.
Kaba çuval.
bedayi' / bedâyi'
İcat edilmiş güzel şeyler. Sanat eserleri.
bedia
Yaratma.
Estetik değeri yüksek, sanat eseri, eşine az rastlanan güzel.
bedii / bediî
Güzel, beğenilen, sanatlı söz.
belagat / بلاغت
İyi konuşma, sözle inandırma yeteneği ve sanatı, uzdillik.
Güzel söz öyleme sanatı.
beliğ
Açık, düzgün söz söyleyen.
Güzel, sanatlı söz. Belâ-gatli.
beyan / beyân
Anlatma, açıklama sanatı.
cahil
Tecrübesiz. Bilgisiz. Genç. Toy.
Allah'ı unutmuş olan. Gafil. (Dünya ve kâinatta Allah'ın bunca eserleri sergilenip dururken bunların sanatkârını ve yaratıcısını tanımamak cahilliğin en akılsızcasıdır.)
camger
Cam yapan sanatkâr, camcı ustası.
(Farsça)
cemaat-i çilingiran-ı hassa / cemaat-i çilingirân-ı hâssa
Tar: Saraydaki çilingirlik işlerini yapmakla muvazzaf sanatkârlar zümresi.
cemaat-i hademe-i ehl-i hiref
Tar: Saray işlerini yapmakla vazifelendirilmiş sanatkârlar zümresi.
cemaat-ı mücellidan-ı hassa / cemaat-ı mücellidân-ı hâssa
Tar: Saraydaki kitabları ciltlemekle vazifeli sanatkârlar.
cemal-i masnuat / cemâl-i masnuat
Allah'ın yaratıklarındaki sanatkârane, mükemmel, kusursuz güzellikler.
dahiye-i harp / dâhiye-i harp
Harp sanatında dehâ olan.
dekaik-i san'at
Sanatın incelikleri.
dekoratör
Dekor ve dekorasyon yapan sanatkâr.
(Fransızca)
ebced hesabı / ebced hesâbı
Her harfi bir rakamı gösteren arabî harflerle yazılı sekiz kelimeden meydana gelen bir hesab sistemi. Hâdiselerin zamânının tesbiti ve hatırda daha kolay kalması için rakamları harf olan târih düşürme sanatı.
ebru / ebrû
Kaş, dalga dalga kırmızı yanak, bir süsleme sanatı.
edebiyat
Güzel ve etkili biçimde konuşma ve yazma sanatı.
endüstri
Sanayi, imalât, sanatlar. Hammaddeyi mâmul eşya hâline getirme. Bu da ikiye ayrılır. 1- Küçük sanayi: Ev ve atölyelerde basit âlet ve makinelerle eşya imalâtıdır. 2- Büyük sanayi: Su buharı, akaryakıt, elektrik, atom enerjisi gibi büyük çapta enerji kaynaklarından faydalanılarak fabrikalarda seri hâ
(Fransızca)
enva-ı masnuat / envâ-ı masnûat
Sanat eseri varlık türleri.
esma-i fatır / esmâ-i fâtır
Herşeyi yoktan ve harika üstün sanatıyla yaratan Allah'ın isimleri.
fatır / fâtır
Benzeri bulunmayan şeyi harika üstün sanatıyla yaratan Allah.
fatır-ı bimisal / fâtır-ı bîmisal
Benzersiz şeyleri hârika ve üstün sanatıyla yaratan Allah.
fatır-ı hakim-i zülcemal / fâtır-ı hakîm-i zülcemâl
Sonsuz güzellik sahibi, herşeyi hikmetle ve harika üstün sanatıyla yaratan Allah.
fatır-ı kerim / fâtır-ı kerîm
Sonsuz cömertlik ve ikram sahibi olan ve herşeyi hârika, eşsiz sanatıyla yaratan Allah.
fatır-ı kerim-i zülcemal / fâtır-ı kerîm-i zülcemâl
Sonsuz güzellik, lütuf ve cömertlik sahibi ve herşeyi hârika üstün sanatıyla yaratan Allah.
fatır-ı rahim / fâtır-ı rahîm
Rahmeti herşeyi kuşatan ve benzersiz şeyleri üstün sanatıyla yaratan Allah.
fatır-ı zülcelal / fâtır-ı zülcelâl
Sonsuz haşmet sahibi olan ve herşeyi benzersiz üstün sanatıyla yaratan Allah.
fen ve san'at-ı beşeriye
İnsanlara ait bilim ve sanat.
fenn-i harb
Savaş sanatı.
fenn-i harp
Harp ilmi, harp sanatı, savaş tekniği.
fenn-i kitabet
Yazma, hat sanatı.
fihriste-i san'at-ı rabbaniye / fihriste-i san'at-ı rabbâniye
Herşeyin Rabbi olan Allah'ın sanatlı bir şekilde yarattığı varlıkların özeti ve listesi.
fünun / fünûn
Nev'iler, çeşitler, sınıflar, tabakalar.
Hünerler, sanatlar, ilimler, fenler.
galeri
Sanat eserlerinin sergi yeri.
garaib-i san'at
Sanatın gariplikleri, hârikalıkları.
havarık-ı san'at / havârık-ı san'at
Sanat harikaları.
hayyat
Terzi. Dikiş diken sanatkâr.
hikmet-i bedayi'
Güzel sanat bilgisi. Güzel san'at sevme (estetik).
(Farsça)
hindi / hindî
Hind'e ait.
Hind ahalisinden olan, Hindli.
Bugün konuşulan Hind dillerinin en yaygın ve tanınmış olanı.
Güzel sanatlarda kullanılan ve Hind'de yapıldığı için de bu ismi alan bir kağıt cinsi.
hirfet
Sanat, meslek.
hıyatat-ı kamile-i muhita-i san'at / hıyâtât-ı kâmile-i muhita-i san'at
Sanatın bütün mükemmelliklerini kapsayan kusursuz terzilik.
hüner / هنر
Sanat, ustalık, beceri.
(Farsça)
hüsn-ü masnuiyet
Sanatındaki güzellik.
iade
Geri vermek. Eski haline getirme.
Mukabilini yapma. Karşılığını yapma.
Avdet ettirmek.
Edb: Bir mısraın veya beytin son kelimesini, kendisinden sonra gelen mısra veya beytin ilk kelimesi olarak kullanma sanatı.
ibda-i san'at / ibdâ-i san'at
Benzersiz güzellikte sanat eseri meydana getirme.
irsad
Gözetlemek.
Hâzır ve âmâde eylemek.
Mükâfat vermek.
Edb: Secili ve kâfiyeli bir cümlede ses uyumundaki ana sesi önce tanıtıp, ondan sonra gelecek kelimeyi tanıtma sanatıdır. Meselâ:Elemin Kays'a kıyas etme din-i mahzunun, Yok idi aklı ne derdi var idi Mecnunun. (Baki)
iştikak
Türemek. Bir kökten ayrılan kelimelerin asılları ve birbirleri ile olan münâsebetleri, meydana gelişleri.
Çatallaşmak. Yarılmış bir şeyin bir şıkkını almak.
Edb: Aynı kökten türemiş olan birkaç kelimeyi bir araya getirme sanatı. Misaller:(Edipler edepli olmalı, hem de edeb-i
kainatın sanii / kâinatın sânii
Kâinatı, evreni ve içindeki herşeyi sanatla yaratan Allah.
klasik / klâsik
Zamanın değerini yitirmeyen, sanatta kuralcı, alışılmış.
mahşer-i masnuat
Sanat eseri varlıkların toplandığı yer.
marifet-i sani / mârifet-i sâni
Herşeyi sanatlı bir şekilde yaratan Allah'ı tanıma ve bilme.
masnu / masnû / مصنوع
Sanatla yapılmış eser.
Yapma, yapay.
(Arapça)
Sanatlı.
(Arapça)
masnu' / مصنوع
Sanatlı yapılan.
masnuat / masnûât
Sanatlı yapılmış eserler.
masnuat-ı cemile / masnûât-ı cemile
Güzel sanat eseri varlıklar.
masnuat-ı faniye / masnuat-ı fâniye
Gelip geçici olan sanat eseri varlıklar.
masnuat-ı ilahiye / masnuât-ı ilâhiye
Allah'ın sanatla yarattığı varlıklar.
masnuat-ı sayfiye / masnuât-ı sayfiye
Yaz mevsiminde ortaya çıkan sanat eseri varlıklar.
masnuiyet / masnûiyet
Sanat eseri olma hâli.
mücevherat dükkanı / mücevherat dükkânı
İçerisinde kıymetli taşların, sanat eserlerinin satıldığı dükkân.
mucizat-ı san'at / mucizât-ı san'at / mûcizât-ı san'at
Sanat mucizeleri.
Sanat mucizeleri.
muhterif
(Hiref. den) Sanatkârlar. İş sâhibleri.
musanna
Sanatlı.
musanna'
Sonradan yapılmış. Sanatla ve düzgün yapılmış olan. Sanatkârane yapılmış olan. Usta elinden çıkmış olan.
Uydurulmuş, yapmacık.
mütefennin
Bilgili, sanatkâr, fen ilimlerine sahip.
müteşabihat / müteşâbihât
Edebî sanatlarla ifade edilmesi sebebiyle mânâsı kapalı olan sözler, âyet ve hadîsler.
müzeyyin
Herşeyi eşsiz sanatıyla süsleyen, güzelleştiren Allah.
nakkar
Müzik, çalgı.
Gagalıyan.
Ağaç, taş ve madeni eşyayı oyarak ve çukurlaştırıp kabartarak ona mücessem şekiller veren sanatkârlar.
nakkaş-ı hakim / nakkaş-ı hakîm
Varlıkları sanatlı nakışlarla donatan ve her şeyi hikmetle, yerli yerinde yaratan Allah.
neberd-pişe
Harb etmeyi sanat edinmiş kimse. Savaşçı.
(Farsça)
neşşabe
Ok yapıcılık, ok yapma sanatı.
nı'me
(Çoğulu: Niam) Mal.
Sanat.
nukuş-u masnuat / nukûş-u masnûât
Sanatlı olarak yaratılan varlıklardaki nakışlar.
nukuş-u san'at
Sanatlı nakışlar.
palamar
Büyük gemileri karaya bağlamak yahut demir gomneye bedel lengere rabtetmek için kullanılan halat.
Büyük halat.
Vaktiyle muharebelerde silâh olarak kullanılan ve yük kaldırmak için kullanılan sırıklar. (Sanat Ansiklopedisi)
pir / pîr
Reis; herhangi bir meslek veya sanatın kurucusu, başlatıcısı.
pişe / pîşe / پيشه
Meslek.
(Farsça)
Sanat.
(Farsça)
Huy.
(Farsça)
pişekar / pişekâr / pîşekâr / پيشه كار
Sanatkâr, oyuncu.
(Farsça)
Sanatçı.
(Farsça)
Meslek sahibi.
(Farsça)
Ortaoyununda oyunu başlatan sanatçı.
(Farsça)
pişever
Sanat ehli, işçi.
(Farsça)
rimahat
Mızrakçılık sanatı.
saltanat-ı rububiyet / saltanat-ı rubûbiyet
Allah'ın varlıkları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması; rablık sanatı.
san'at-ı acip
İnsanı hayrette bırakıp hayranlık veren sanat.
san'at-ı hat
Hat, yazı sanatı.
san'atkarane / san'atkârane
San'atlı olarak, özenip meharetle yapılmak suretiyle, sanatkâra yakışır şekilde.
(Farsça)
san'atkarlık / san'atkârlık
Sanatçılık.
sanaten / sanâten
Sanatça.
sanatkar / sanatkâr / sanâtkâr
Sanatçı, usta.
Sanatçı.
sanatkarane / sanâtkârâne
Sanatlıca.
sanatperver / sanâtperver
Sanatsever.
sanatperverane / sanâtperverâne
Sanatseverce.
sanatüttedelli / sanâtüttedelli
Muhatabın söyleneni anlayabilmesi için onun seviyesine inme mânâsında belagat ilminde bir sanat türü.
sanavi / sanâvî
Sanatlı.
sanayi / sanâyî / sanâyi / صنایع
Sanatlar.
Sanatlar.
(Arapça)
sanayi-i garibe-i sultaniye
Saltanata, devlete ait antika sanatlar.
sanayi-i nefise / sanâyi-i nefîse / صنایع نفيسه
Güzel sanatlar.
sani / sâni
Herşeyi sanatlı yaratan Allah.
sani' / sâni' / صانع
(Sun'. dan) Sanatkârca yapan. Yaratan. San'at eseri olarak meydana getiren. İşleyen, yapan. (Allah)
Sanatkârca yapan, yaratan, sanat eseri olarak meydana getiren. (Allah)
Sanatkar.
sani-i adl / sâni-i adl
Herşeyi sanatlı bir şekilde yaratan ve sonsuz adâlet sahibi olan Allah.
sani-i basir / sâni-i basîr
Herşeyi gören ve sanatla yaratan Allah.
sani-i kadir-i zülcelal / sâni-i kadîr-i zülcelâl
Sonsuz haşmet ve azamet sahibi, herşeye gücü yeten, herşeyi sanatla yaratan Allah.
sani-i kainat / sâni-i kâinat
Kâinatı ve herşeyi mükemmel bir sanatla yaratan Allah.
sani-i mevcudat / sâni-i mevcudat
Bütün varlıkları sanatlı bir şekilde yaratan Allah.
sani-i muhteşem / sâni-i muhteşem
İhtişam sahibi ve herşeyi sanatlı bir şekilde yaratan Allah.
sani-i musavvir / sâni-i musavvir
Herşeyi istediği surette, mükemmel ve sanatlı bir şekilde yapan Allah.
sani-i zülkemal / sâni-i zülkemâl
Sonsuz kemâl sahibi ve herşeyi sanatla yaratan Allah.
sanii / sânii
Herşeyi sanatlı bir şekilde yaratan Allah.
saniiyet
Sanilik, sanatlı yapıcılık.
sec' / سجع
Seci sanatı. Düzyazıda kafiyelendirme sanatı.
(Arapça)
sengtraş
Taş yontucu, taş yontan sanatkâr.
(Farsça)
sikke-i san'at
Sanat damgası.
sına'i / sınâ'î / صناعى
Sanatla ilgili.
(Arapça)
Sanayi ile ilgili.
(Arapça)
sınaat / sınâât / صناعات / sınâat / صناعت
Sanatlar.
(Arapça)
Sanat.
(Arapça)
Sanayi.
(Arapça)
sınaat-ı edebi / sınâât-ı edebî / صناعات ادبى
Edebî sanatlar.
sınaiyyat
(Tekili: Sınâi) Sanatla ilgili olan şeyler.
İnsan yapısı şeyler.
siyafet
Kılıççılık sanatı.
siyaset
Politika, insanları idare etme sanatı.
tabiiyyun
Allahın kanunu ve sanatı olan tabiatı ilâh sananlar.
tariz / târiz
Dokundurma, iğneleme; sözde bir yönü göstererek başka bir yönü kastetme sanatı, meselâ; insanlara zarar veren kimseye "İnsanların en hayırlısı onlara faydalı olandır." diyerek o kimsenin hayırlı biri olmadığını söylemek gibi.
tezhib
(Zeheb. den) (Çoğulu: Tezhibât) Yaldızlama işi, yaldızlama sanatı.
Süsleme.
Altın sürme.
Dişlere altın dolgu yapma, çürümüş dişleri altınla doldurma.
tıbak
Uyum, uygunluk. İki zıt olayın ortak özelliğini ifade sanatı.
udi / ûdî / عودی
Ud sanatçısı.
(Arapça)
üstad
İlimde ve sanatta üstün olan kimse, büyük muallim.
zenne / زنه
Kadın kısmı.
Eskiden orta oyununda kadın rolü yapan erkek sanatkârlar hakkında kullanılan bir tâbirdi. Eskiden kadınlar, oyunda rol alamadıkları için erkekler kadın kıyâfetine girer ve oyunda kadın rolü yaparlardı.
Kadın rolünü üstlenen erkek sanatçı.
(Farsça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
tecellî
kerme
مثال
yar
مدح
mahdum
lugat
müştak
mebzul
توسل
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
SANAT
Yumuşak huylu
değdi
rezîl olmak
fidye alma
toprak
Ama
edebiyat
esaf
Akıncı bey