Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
SAF
kelimesini içeren
78
kelime bulundu...
ari / ârî
Saf, arınmış, uzak.
asfiya / asfiyâ / اصفيا
Sâfiyet, takvâ ve kemâlât sâhibi ve Peygambere (A.S.M.) vâris olup, onun meslek ve gayelerini ihyaya ve tatbike çalışan muhakkik zatlar.
Sâflar, temizler; Allahü teâlânın evliyâ kulları. Tekili safiyy'dir.
Safiler.
ata-yı mahz / atâ-yı mahz
Sâf, halis lütuf, bağış, Allah vergisi.
atik
Sâfi nesne, saf olan şey.
ayn-ı şuur
Saf bilinç, şuurun tâ kendisi.
ba-safa
Safalı. Safa ile.
bezm-i safa / bezm-i safâ
Safâ meclisi, eğlence meclisi.
cadi
Safran.
(Farsça)
ezkiya
Saf, temiz, iyi halli kimseler.
gul
Safdil, ahmak, bön, sersem.
(Farsça)
gül-ü halis / gül-ü hâlis
Saf ve temiz gül.
halis / hâlis
Saf, temiz.
Saf, temiz, hîlesiz, katkısız. Menfaat düşüncesi karışmadan sırf Allah için olan, riya ve gösteriş bulunmayan.
Saf, duru, katışıksız.
hasılat-ı safiye / hâsılat-ı sâfiye
Sâfi kazanç. Net kâr. Bütün masraflar çıktıktan sonra kazanç olarak geri kalan hâsılat.
hılt / خلط
Safra, sevda, dem (kan) ve balgam olmak üzere insan vücudundaki dört ana maddenin herbiri.
(Arapça)
hiss-i mücerred
Saf ve hâlis duygu.
hülhal
Saf su.
humret-i şafak
Şafak kırmızılığı, şafak kızıllığı.
hüsn-ü mücerred / حُسْنُ مُجَرَّدْ
Saf katıksız güzellik.
huzmasafadamakeder / huzmâsafâdâmâkeder
Safa vereni al keder vereni bırak.
ıstıfa / ıstıfâ / اِصْطِفَا
Safileşme.
ma-i zülal / mâ-i zülâl
Saf, temiz, soğuk ve tatlı su.
mahic
Sâfi, saf, katıksız.
mahz
Saf, tam.
mahz-ı edep
Saf edep ve ahlâk.
mezheb-i şafii / mezheb-i şâfiî
Şâfiî mezhebi.
mugalata / mugâlata
Safsata, demagoji; aldatmak maksadıyla yanıltıcı sözler söyleme.
müntebiz
Safın arkasında yalnız duran kişi.
musaffa
Sâfileşmiş. Temizlenmiş. Süslenmiş.
Safileşmiş, arıtılmış.
musaffi / musaffî
Safileştiren, arıtan.
Sâfileştiren. Temizleyen. Süzen. Tasfiye eden.
Safileştiren, temizleyen.
müstağrak-ı envar-ı safa / müstağrak-ı envar-ı safâ
Safâ verici nura garkolmuş, safâ veren nurlara batmış.
müterasıf
Saf şeklinde birbirine yanaşıp sıkışmış olan.
na-saf
Saf ve hâlis olmayan. Saf olmayıp karışık olan.
(Farsça)
nab / nâb / ناب
Saf, halis, katışıksız.
(Farsça)
niyet-i halis / niyet-i hâlis
Saf, temiz niyet.
niyet-i halisa / niyet-i hâlisa
Saf, temiz niyet.
niyet-i halise / niyet-i hâlise
Saf, temiz niyet.
nüzhet-pezir
Safa ve neşe bulmuş olan.
(Farsça)
rahik
Safi şarap, Cennet şarabı.
raik / râik
Safi, sade.
sade-dil
Saf, temiz kalpli.
sadedilane / sadedilâne / sâdedilâne / ساده دلانه
Saflıkla, bönlükle.
(Farsça)
Safça.
(Farsça)
sadelevh / sâdelevh / ساده لوح
Saf, bön.
Saf, temiz yürekli.
(Farsça - Arapça)
safa-engiz
Safa koparan. Neşe, sevinç yapan.
safahat / safahât / صَفَحَاتْ
Safhalar, devreler.
Safhalar.
şafak-alud / şafak-âlud
Şafak gibi, şafak renginde.
(Farsça)
şafak-gun / şafak-gûn
Şafak renkli, kızıl.
(Farsça)
safaperver
Safa veren. İç açan, safalı.
(Farsça)
safayab
Safa bulmuş, huzur ve sükûna kavuşmuş.
(Farsça)
safbeste
Saf bağlamış, sıra sıra dizilmiş.
Saf bağlamış, saf olmuş.
Saf bağlamış, saf tutmuş.
safderun
Safi, içi temiz, kolay aldanabilen.
(Farsça)
safderunane / safderûnâne / صاف درونانه
Safça.
(Arapça - Farsça)
safdil / sâfdil
Saf, ahmak, bön, kolay aldatılan kimse.
(Farsça)
Saf kalpli, kolay aldanan.
safdilane / safdilâne
Saf kalpli olarak.
saff-beste
Saf bağlamış, saf olmuş.
(Farsça)
saffet
Safilik, halislik.
safi-kalb / sâfi-kalb
Saf, temiz kalpli.
şafii / şafiî / şâfiî
Şâfiî mezhebinden olan.
Şafiî mezhebine uyan.
şafiice / şâfiîce
Şâfiî mezhebine göre.
safiyane / sâfiyâne
Saf hâlde, safça.
safiyat / sâfiyât
Saflık, temizlik.
safiye / sâfiye
Saf, açık ifade.
Saf, arı, temiz.
safiyet / sâfiyet
Saflık, hâlislik, temizlik.
Saflık, temizlik.
safsataperdaz
Safsata kabilinden söz söyliyen adam.
(Farsça)
safsatiyat / safsatiyât
Safsatalar, yalan ve yanlış şeytâni sözler.
Safsatalar; yalan ve uydurma şeyler.
Safsatalar, uydurmalar.
safvet / صفوت
Sâfilik, temizlik, pâklık. Hâlislik.
Safilik, pâklık.
Saflık, duruluk, temizlik.
Saflık, temizlik, arılık.
(Arapça)
safvet-i iman
Safî, temiz, dürüst iman.
safvetkar / safvetkâr
Saf ve temiz.
safvetli
Saf, berrak.
sine-i saf / sîne-i sâf
Saf sîne, arı gönül.
sufuf / sufûf
Saflar, sıralar.
Saflar.
şukre
Sâfi kızıllık, tam ve koyu kırmızılık.
tasaffi
Saflaşmak. Durulmak. Temizlenmek.
Saflaşma, arınma.
Saflaşma, durulma.
tasfiye
Safileştirme, arındırma.
Saflaştırma, arındırma.
tesaffuh
Safha safha nazar etme. Bir bir bakma, teemmül etme.
teşeffu'
Şafiî mezhebine geçmek. şafiî olmak.
tevhid-i mahz
Saf tevhid inancı; herşeyin bir olan Allah'a ait olduğuna, hiçbir şirke girmeden tam mânâsıyla inanma.
ve's-saffat / ve's-sâffât
Sâffât Sûresi, Kur'ân-ı Kerim'in 37. sûresi.
za'feran / za'ferân / زعفران
Safran.
(Arapça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
terceme
muhyiddin
aheng-i ruhani
nizar
%ur
cehzam
Cenat
Müteşekkil
tevasıl
menguş
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
SAF
mün
tevasıl
Binaen
Ubed
karga
Yarin
mek
ashar
Bâra