Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Ri
kelimesini içeren
81
kelime bulundu...
ahadi hadis / ahadî hadis
Rivâyet eden bir veya iki koldan olan veya mütevatir mertebesinde olmayan hadis demetir. İştihar haddine yetişmeyen hadistir. Şartları tamam olursa zann-ı galib ifade eder, muktezası ile amel vâcib olur. (Muvazzah İlm-i Kelâm)
ahbari / ahbarî
Rivayetçi, rivayet eden kişi.
ala-rivayetin / alâ-rivayetin
Rivayet edildiği üzere. Söylenenlere bakılırsa.
ayn-ür rıza / ayn-ür rızâ
Rıza gözü. Kusuru görmeden bakan muhabbet gözü.
bendergah / bendergâh / بندرگاه
Rıhtım.
(Farsça)
celb-i rızık
Rızık elde etme.
derecat-ı erzak / derecât-ı erzak
Rızıkların dereceleri.
eluke
Risalet.
enva-ı erzak
Rızık türleri.
envar-ı resail / envâr-ı resâil
Risalelerin nurları.
erzak / erzâk / ارزاق / اَرْزَاقْ
Rızıklar.
Rızıklar, yiyecekler.
Rızıklar.
Rızıklar.
hahiş / hâhiş / خواهش
Rica, istek.
(Farsça)
hürmet-i riba
Ribanın yani faizin haram oluşu.
iaşe-i rızki / iâşe-i rızkî
Rızıkla besleme.
ihtiyac-ı rızki / ihtiyac-ı rızkî
Rızık ihtiyacı.
iltimas / iltimâs / اِلْتِمَاسْ
Ricâ etme, kayırma.
irtiyaz
Riyâzet yapma, nefsine eziyet etme.
irtizak / irtizâk / ارتزاق
Rızıklanma.
(Arapça)
irzak / irzâk
Rızıklandırmak, maddi veya mânevi ihtiyacını vermek.
Rızıklandırma, rızık verme.
Rızık verme.
istir'a
Riâyet isteme.
istirham / istirhâm / استرحام
Rica etme, yalvararak isteme.
(Arapça)
İstirhâm etmek:
Rica etmek, yalvararak istemek.
(Arapça)
ıttırad / اطراد
Ritm.
(Arapça)
kudret-i samedaniye matbahları / kudret-i samedâniye matbahları
Rızıkların İlâhî kudretle olgunlaştırıldığı mutfaklar.
marzat
Rızâ. Memnuniyet, hoşnudluk.
medar-ı rızık
Rızkın sebebi.
menşe-i rızk
Rızkın kaynağı.
mercu / mercû
Rica olunan.
mervi / mervî
Rivâyet edilen. Anlatılan. Nakledilen.
Rivayet edilen, nakledilen.
Rivayet olunan, birinden işiterek söylenen.
Rivayet edilen, anlatılan.
merzat
Rıza, hoşnutluk. Râzı olma, kabul etme.
merzuk / merzûk
Rızıklanmış.
merzukiyet / merzûkiyet
Rızıklanma.
Rızıklanmışlık.
merzukiyyet
Rızıklanış. Bütün mahlukatın rızkını bulması hali.
mülemma'-kar / mülemma'-kâr
Riyakâr, mürâi.
(Farsça)
münasebat-ı rızkıye / münasebât-ı rızkıye
Rızıkla ilgili münasebetler.
müraat / mürâât
Riayet etme, uyma.
müraat etmek / mürâât etmek
Riayet etmek, uymak.
müraaten / mürâaten
Riayet ederek, gözeterek.
murai / muraî
Riayet eden. Bakıp gözeten.
mürazat
Rızâlaşmak, râzı olmak.
mürteci / mürtecî
Rica eden, ümit eden, ümitli.
mürtezık
Rızıklanan.
mürtezik
Rızıklanmış, rızıklanan.
mürtezık / مُرتَزِقْ
Rızıklanan.
müsterzık
Rızık talep eden, rızık isteyen.
müterezzik
Rızıklanan, gıdalanmakla ihtiyacını gideren.
Rızka muhatap olan, rızıkları verilen varlık.
muztabi'
Ridâsını sağ koltuğu altından çıkarıp sol omuzuna atan kişi.
raci / râcî
Rica eden, eden, uman, yalvaran. Niyaz eden. Ümitli.
Rica eden, ümit eden.
raciyane
Rica ederek, yalvararak.
(Farsça)
ravi / râvi / râvî
Rivayet eden, haber veren.
Rivayet eden, söz nakleden,
Rivâyet eden, nakleden; duyduğu veya gördüğü bir sözü, bir işi, bir olayı başkasına haber veren; Resûlullah efendimizin hadîs-i şerîflerini, metin (hadîs-i şerîfin kendisini) ve senedi (nakledenleri) ile birlikte nakleden hadîs âlimi.
razı / râzı
Rıza gösteren, kabul eden.
razi / râzi / راضى
Rıza gösteren.
(Arapça)
razık / râzık / رازق
Rızık veren; yiyecek, içecek, giyecek gibi canlı mahlukata lüzümu bulunan her çeşit ihtiyacını te'min edip veren. (Allah)
Rızk veren. Yiyecek, içecek gibi kendisi ile faydalanılan şeyi veren.
Rızık veren, Allah.
Rızık veren Tanrı.
(Arapça)
reca
Rica. Umma, dileme.
recai
Ricacı. Ricayla ilgili. Dua ve yalvarmağa, ümide dair.
resail
Risaleler, küçük kitaplar, mektuplar.
rezzak / رزاق
Rızıklandıran.
(Arapça)
rezzakane
Rızık verene, rezzaka yakışır surette.
(Farsça)
Rızık verircesine.
rezzakıyet / rezzâkıyet
Rızık vericilik.
rezzakiyet / rezzâkiyet
Rızık vericilik.
riayetkar / riayetkâr
Riâyet eden, gözeten, emir dinleyen.
Riayet eden, uyan.
ricakar / ricakâr / رجاكار
Ricası, yalvarırcasına.
(Arapça - Farsça)
ricakarane / ricakârâne
Rica edercesine.
ricaname / ricânâme
Rica yazısı, ümit ifade eden yazı.
risalet-penah
Risaletin kendine istinad ettiği Hazret-i Muhammed (A.S.M.). (Risalet-meab da denir)
rivayat / rivâyât / روایات
Rivayetler, Hz. Peygam-ber'den veya ashabından gelen haberler.
Rivayetler.
Rivâyetler; bir haberin nakledilmesi, aktarılması.
Rivayetler, söylentiler.
(Arapça)
riyakar / riyakâr
Riya eden. Adam kandırmak için yalan söyleyen. Sahte iş yapan. İki yüzlü.
riyazat / riyâzât
Riyazetler.
rızıksızlık
Rızkın olmayışı, nimetin olmama hâli.
rızk / رزق
Rızık.
(Arapça)
ru-yi rıza / rû-yi rıza
Rıza yüzü, mennunluk ifadesi.
ruzihar / ruzîhâr
Rızık yiyici. Canlı, mahlûk.
(Farsça)
ruziresan
Rızık yetiştiren, rızık ulaştıran, Allah (C.C.)
(Farsça)
şah-ı risalet
Risaletin Şahı. Hz. Muhammed (A.S.M.)
sebeb-i risale
Risalelerin yazılmasına vesile olan.
şirk-i asgar
Riyâ; iki yüzlülük, gösteriş.
suhulet-i rızık
Rızkın kolay elde edilmesi.
taleb-i rızık
Rızık istemek.
terzik / terzîk / ترزیق
Rızıklandırma.
Rızık verme, besleme. Rızık için verip yedirme. Nasibdâr kılmak.
Rızık verme, besleme.
Rızıklandırma.
(Arapça)
yekreh
Riyasız, doğru.
(Farsça)
zerk-alud / zerk-âlûd
Riyalı, riya karışık.
(Farsça)
zevk-i rızki / zevk-i rızkî
Rızık ile ilgili zevk.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
nur-u hakikat
tetebbu'
musahhar etmek
beşanika
zevk
minhacü's-sünnet
teshir
Şek
nezen
cedde
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Ri
Sosyalleşmek
revend
Velfecr
veliaht
seviye
ne gibi
Selamlaşma
idüp
Gey