Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Parlaklik
ifadesini içeren
39
kelime bulundu...
ab / âb / آب
Su.
(Farsça)
Deniz.
(Farsça)
Irmak
(Farsça)
Tükürük
(Farsça)
Özsuyu
(Farsça)
Ter
(Farsça)
Döl suyu
(Farsça)
Sidik
(Farsça)
Parlaklık
(Farsça)
Yüzsuyu.
(Farsça)
Letafet, hava.
(Farsça)
ab-ı hayat
Kan. Ebedî hayata sebep olan hayat suyu (diye tâbir edilen) bu kelime, edebiyatta : "çok güzel ifâde, lâtif söz, parlaklık, letâfet" mânalarında geçer.
Tas : Aşk-ı hakiki, aşk-ı ilâhi, ilm-i ledün, mârifetullah'tan kinayedir. Âb-ı Hızır, âb-ı hayvan, âb-ı beka gibi isimlerle de söyle
beraat / berâat
Güzellik, parlaklık, üstünlük.
cila / cilâ / جلاء
Parlaklık, parlatma, perdaht, lostura.
Parlaklık, parlama.
Parlaklık.
(Arapça)
Cila.
(Arapça)
cila-bahş / cilâ-bahş
Parlaklık veren, parlatan.
dırahşan
Parlak. Parıldayan. Parlaklık. Münevver, ziyâdar.
(Farsça)
fer / فر
Işık, parlaklık, zinet, süs.
(Farsça)
Fazl ve vakar.
(Farsça)
İktidar; şevket, kuvvet.
(Farsça)
Parlaklık.
(Farsça)
gurre
Parlaklık. Her şeyin başlangıcı. Bu cihetle, kameri ayların ilk günlerine gurre-i şehr denilmiştir. Köleye, cariyeye ve malların en güzidelerine, gurret-ül emval denir. Güzel parlak yüze, vech-i agarr; açık ve nurani alına, cebhe-i garra denir ki, aynı asıldan müştaktırlar.
Fık: İska
Parlaklık, aklık.
Atın alnındaki beyazlık.
Arabi ayın ilk günü.
her dem taze
Parlaklık ve tazeliğini dâima muhafaza eden.
Mc: Daima genç görülen, gençliğe heveskâr.
ill
Keskinlik veya parlaklık mânasından alınmış olup; feryat, yemin, ahid ve karâbet mânalarına gelir. İbrânice "il", ilâh demek olduğu da söylenmiştir.
kurre
Parlaklık. Tâzelik. Gözün parlak ve nurlu olması.
Ağlamaktan sonraki serinlik.
Dilşâd olmak.
Bir atımlık şey.
Kurbağa.
nadiret
Güzellik, parlaklık, tazelik.
Hoş ve lâtif.
nedaret
Tazelik, parlaklık, letafet, taravet.
nevr
(Çoğulu: Envâr) Parlaklık.
Ağaç çiçeği. Tomurcuk.
nezaret
(Nedâret) Tazelik. Parlaklık. Letafet.
nur
Aydınlık. Parıltı. Parlaklık. Her çeşit zulmetin zıddı. Işık.
Kur'ân-ı Kerim. İman. İslâmiyet. Peygamber.
Zulmeti def eden, şule, ışık.
nur-i kasd
Kasd ve irâdenin nuru. Kasd ve iradeden gelen parlaklık. Bir istek ve kasıtla yapıldığına âit alâmet ışığı.
nuranilik / nuranîlik
Nurluluk, parlaklık.
nuraniyet / nurâniyet
Nur özelliği, parlaklık.
nuraniyyet
Nurlu olanın hali, parlaklık, nurluluk.
perdaht
Cilâ. Parlaklık, parlama.
(Farsça)
Düzleme, temizleme.
(Farsça)
pürşaşaa / pürşâşaa
Göz alıcı parlaklıkta, çok gösterişli.
revnak / رونق
Zinet. Parlaklık. Göz alıcılık, güzellik. Safa, taravet.
(Farsça)
Parlaklık, güzellik, tazelik, süs.
Parlaklık, tazelik, süs.
Parlaklık.
(Arapça)
Revnak vermek:
Canlılık kazandırmak.
(Arapça)
revnak-bahş
Güzellik, tazelik ve parlaklık veren.
(Farsça)
revnak-nüma
Tâzelik, güzellik ve parlaklık gösteren.
(Farsça)
revnakbahş / رونق بخش
Parlaklık veren, canlılık kazandıran.
(Arapça - Farsça)
rida
Örtü, belden yukarı örtülen şey, çar ve şal.
Akıl. İlim. Seha.
Zinet. Parlaklık veren şey.
Hırka.
şa'şa'a / شعشعه
Gösteriş.
(Arapça)
Parlaklık.
(Arapça)
şa'şaa / شَعْشَعَه
Gösteriş, göz alıcılık, parlaklık.
Parlaklık, parlama.
Gösteriş, dış süs, yaldız.
Parlaklık.
şa'şaapaş
Parlaklık neşreden, şa'şaa saçan.
şaşaa / şâşaa
Parlaklık, gösteriş.
şaşaa-i suriye / şâşaa-i suriye
Görünüşteki parlaklık ve gösteriş.
şaşaa-paş / şâşaa-pâş
Parlaklık, canlılık yayan.
serab / serâb / سَرَابْ
Çölde uzaktan su gibi görünen ve ışığın kırılmasından ileri gelen parlaklık.
şerarat-ı neyyirane
Parlak kıvılcımlar, ışık saçan şerareler.
(Farsça)
Mc: İslâmiyetin kuvvet ve hakkaniyetinden gelen parlaklık.
(Farsça)
şevarık
(Tekili: Şârıka) Nurlar, aydınlıklar. Parlaklıklar.
tab / tâb / تاب
Güç.
(Farsça)
Sıcaklık.
(Farsça)
Parlaklık.
(Farsça)
Kıvrım.
(Farsça)
Eğen, büken.
(Farsça)
Aydınlatan.
(Farsça)
tabdari / tabdarî
Parlaklık.
(Farsça)
unfuvan
Gençlik ve güzelliğin başlangıcı, en parlak zamanı.
Parlaklık, tazelik.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
zat-ı
ma-i masdariye
Bahsan
ma-hala
İradet
ma'rife
ma'nidarane
fâsïk-ı gâfil
ma'nidar
ma'nevi
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Parlaklik
Kusma
Turanlar
Alem-i hal
tamâmî
iz
ikah
Tren
balas
hin-i hacet