Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Ortulu
ifadesini içeren
60
kelime bulundu...
ahkam-ı mesture / ahkâm-ı mesture / اَحْكَامِ مَسْتُورَه
Örtülü (açık olmayan) hükümler.
ashab-ı suffa / ashâb-ı suffa
Suffa ehli. Bunlar, Hz. Peygamberin (A.S.M.) mescidine bitişik üstü örtülü, etrafı açık bir yerde otururlardı ve orada yaşarlardı. Bu zatların yaşayışları ve hâlleri din hizmeti, hayatı bakımından büyük değer taşımaktadır. Bütün hayatları Peygamberimiz'in (A.S.M.) yanında bulunarak Kur'ânın en yükse
bedestan
Değerli, kıymetli kumaşlar, silâhlar ve mücevherler vs. alış-verişine mahsus üstü örtülü ve mahfuz çarşı.
(Farsça)
beyzat-ül hıdr
Kapalı, örtülü güzel kadın.
defain
Defineler, örtülü hazineler.
delalet-i zımni ve işari / delâlet-i zımnî ve işârî
Örtülü ve gizli işaretle bir mânâyı gösterme.
derrace
Eskiden kullanılan bir çeşit harb âletidir ki, üstü sığır derisi ile örtülü olup, tekerlekleri içinde dönerdi.
Bisiklet.
dok
ing. Gemi tamir veya inşasında kullanılan üstü örtülü havuz.
Ticari eşya için rıhtımlarda yapılan büyük depo.
dümac
Çok sağlam nesne.
Gizli örtülü olan şey.
dürdkeş / دردكش
Tortulu şarap içen.
(Farsça)
ehl-i suffa
Medîne-i münevverede, akrabâları ve evleri bulunmayan, Peygamber efendimizin mescidinin suffa denilen ve üzeri hurma dallarıyla örtülü bölümünde kalan eshâb-ı kirâm.
eshab-ı suffa / eshâb-ı suffa
Suffe ehli. Peygamber efendimizin Mekke'den hicretinden sonra, Medîne-i münevverede yaptırdığı câminin (Mescid-i Nebevî'nin) örtülü bölümünde ilim ve ibâdetle meşgul olan fakir ve kimsesiz müslümanlar.
esrar-ı mesture / esrar-ı mestûre / esrâr-ı mestûre / اَسْرَارِ مَسْتُورَه
Üzeri örtülü kalan sırlar.
Örtülü sırlar.
galeri
San'at eserinin sergilendiği salon veya koridor.
(Fransızca)
Tiyatroda seyircilere ait balkon.
(Fransızca)
Üstü örtülü uzun yer.
(Fransızca)
Yer altında açılmış uzun, dar yol.
(Fransızca)
gül-nikab
Yüzü gülle örtülü, pembe yüzlü.
(Farsça)
gülpuş
Gül örtülü, pembe yüzlü.
(Farsça)
hangar
Eşyayı muhafaza etmek için yapılan üstü örtülü, yanları açık yer.
(Fransızca)
Uçakları barındırmaya mahsus garaj.
(Fransızca)
hışt
Küçük mızrak şeklinde, ortasında ipten örtülü bir halka olan ve orta parmağa geçirilerek atılan eski bir savaş âleti.
Kerpiç.
Tuğla.
hükm-ü zımni / hükm-ü zımnî
Gizli, kapalı, örtülü hüküm.
hunus
Rücu etmek, vazgeçmek, geri dönmek.
Örtülü olmak.
Tehir etmek, sonraya bırakmak.
kameriyye
Çardak. Bahçelerde, mehtaplı gecelerde oturmak üzere yapılıp, etrâfı sarmaşık v.s. çiçeklerle örtülü bulunan yer. Küçük köşk.
kaplıca
Üstüne bina yapılmış sıcak maden suyu, üstü örtülü kaynarca, ılıca.
kefiye
Başa sarılan ve omuzların üzerine kadar gelen, uçları püsküllü ince ipek örtülü kumaş.
kenin
Örtülü, gizli, mahfuz.
kenn
Örtülüp gizlenme.
kinaye / kinâye
Dolayısı ile dokunaklı söz. Maksadı dolayısı ile anlatan söz. Üstü örtülü dokunaklı söz. Açıktan olmayıp hakiki mânâyı başka ifâde ile dokunaklı konuşmak.
Mânâyı dolayısıyla anlatan söz, üstü örtülü dokunaklı söz.
mahcub
Utanan. Utangaç.
Perdeli, örtülü. Kapalı.
A'ma.
Yaşmak veya perde ile mestur olan.
mahdure
Örtülü ve kapalı kadın veya kız.
meknun
Örtülü, gizli. Saklı.
Dizilmiş. Dizili. Manzum.
Gizli, örtülü.
Örtülü, gizli.
meknuz
Gömülü define, örtülü, gizli. Hıfzedilmiş, mahfuz.
mestur / mestûr / مستور / مَسْتُورْ
Örtülü, gizli.
Örtülü, gizli, kapalı.
(Arapça)
Örtülü.
mesture / mestûre
Örtülü kadın. İslâmiyetin emrettiği şekilde örtülmesi farz olan yerlerini örtmüş olan kadın.
Gizli tutulan resmi işlerde harcanmak için hükümetin emrine verilen para. (Buna tahsisat-ı mesture de denir.)
Örtülü.
Örtünmüş, örtülü.
Örtülü kadın.
mu'amma / mu'ammâ
Gizli, örtülü, anlaşılmaz veya anlaşılması güç şey.
Edebiyâtta bir ad sorulacak şekilde düzenlenmiş manzûm bilmece.
mugammed
(Gamd. dan) Örtülü, kılıflı. Kınına konmuş.
mugatti / mugattî
Perdelenmiş, örtülmüş. Üstü örtülü.
muhadder
(Muhaddere) Kapalı, örtülü.
Nâmuslu müslüman kadını.
muhtecib
Hicablanmış. Perdeli. Örtülü. Örtülmüş. Saklanan. Gizlenen.
mukanfez
Üzeri yumuşak dikenlerle örtülü olan hayvan. Kirpi.
münehmes
Örtülü, saklı, gizli.
müphem
Kapalı, örtülü, belirsiz.
müstetir
(Setr. den) Örtülü, gizlenen. Gizli, saklı.
Gizli, örtülü.
Örtülü.
mütegammid
(Gamd. dan) Örtülü. Kınlı, kılıflı.
muzmer
Gizli, saklı, örtülü. İzmar edilmiş. İçinde saklı kalmış.
Gizli, örtülü, saklı, dışarıya vurulmamış, içte gizli.
muzmerat
Örtülü, gizli şeyler.
(Tekili: Muzmer) Örtülü, saklı, gizli, dışarı vurulmamış.
penam
Gizli, saklı. Örtülü.
(Farsça)
perdekar / perdekâr
Perdeli. Perde ile örtülü yer.
(Farsça)
puşide / pûşîde / پوشيده
(Puşe) Örtülmüş.
(Farsça)
Örtü.
(Farsça)
Örtülü, gizli.
(Farsça)
Örtülü, gizli.
Örtülü, gizli.
Örtülü.
(Farsça)
Gizli.
(Farsça)
Kapalı.
(Farsça)
Örtü.
(Farsça)
puşide olma / pûşide olma
Örtülü, kapalı kalma.
revak
(Rivak) Ev önündeki saçak.
Kemer. Kubbe. Çardak. Önü açık, üstü örtülü yer.
sahn
Evin ortasındaki açıklık, avlu, oyuk.
Boşluk. Boş yer. Orta, meydan, aralık.
Sahne.
Cami ve medreselerdeki umumun toplanmasına âit üstü kubbeli ve örtülü yer.
Büyük kâse. Sahan.
Zil.
sebzpuş
Yeşil elbiseli, yeşil örtülü.
(Farsça)
serbeste
Başı bağlı.
(Farsça)
Gizli, kapalı, örtülü.
(Farsça)
sırrentenevveret
Görünmeden nurlandırma, îman hakikatlarını örtülü hizmetlerle yayma.
şu'lepuş
Alev içinde kalmış, alevle örtülü.
(Farsça)
tabaka-i mesturiyet
Gizlilik tabakası. Örtülü oluş.
tahdir
(Hader. den) Örtülendirme, örtülü bulundurma.
Uyuşturmak.
tahtırevan
Deve, fil, at vb. hayvanlara yüklenerek veya omuzlarda taşınan üstü örtülü taşıma aracı.
tefsir / tefsîr
Örtülü bir şeyi açmak, yorumlamak.
Kur'ân-ı Kerim'in anlamını açıklayan bilim.
Örtülü, kapalı olan şeyi ortaya çıkarmak, açmak, beyân etmek, beşerî kudret dâhilinde, Kur'ân-ı kerîm âyetlerindeki murâd-ı ilâhîyi (Allahü teâlânın murâdını) anlamak. Bu işi yapabilen âlime müfessir denir.
telebbüs
Giymek. Giyinmek.
İki şeyi birbirine benzeterek ayırdedememek.
Örtülü olmak.
zımni / zımnî
Gizli, örtülü.
Saklı, gizli, örtülü.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
ŞURİŞ
izzet
elveda
medayih
ar
i ta
ala-kadr-il-istitaa
Tezlil
HELVâ
nev-i beni
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Ortulu
gamz
bezi
muhterem
hasret çeken
Kalben
Doru
Abdes
al renk
Fecr