aleyh

• Onun üzerine.

aleyhdar

• Onun tersi yönünde, karşı.

anın / ânın

• Onun.

aşir / âşir / عاشر

• Onuncu. (Arapça)

aşire

• Onuncu. Tâsia'nın altmışta biri.

aşiren / âşiren / عاشرا

• Onuncu olarak, onuncu derecede.

• Onuncu olarak.

• Onuncusu.

• Onuncusu. (Arapça)

dehüm

• Onuncu. (Farsça)

ekulü kema kale / ekulü kemâ kâle

• Onun söylediği gibi söylerim (meâlinde.)

hem-çü

• Onun gibi. (Farsça)

hine

• Onurlu olma hâli, gururluluk.

hitamuhu miskün

• Onun mühürü (sonu) misktir, meâlinde Mutaffifîn Suresi'nin 26. âyetinden bir kısımdır. Onda Cennet nimetlerinden bahsedildiği gibi, bu kelâm tatbikatta sözün, sohbetin sonunu hoş ve güzel sözle bitirmeğe denilir.

la şerike lehu / lâ şerîke lehu

• Onun (Allah'ın) ortağı yoktur.

lebaçe

• Önü açık elbise. Hırka. (Farsça)

lehinde

• Onun faydasına, aleyhinde olmadan. Onun için, iyiliğine. (Türkçe)

lehine

• Onun faydasına.

maahu

• Onunla beraber. Onunla.

mechulünneseb / mechûlünneseb / مجهول النسب

• Onun bunun çocuğu. (Arapça)

mekinet / mekînet

• Onur, vakar, ciddiyet, ağırbaşlılık.

mütekeffi

• Önüne eğik olan.

ona bedel

• Onun yerine.

selase-aşer

• Onüç.

şerefsiz

• Onursuz.

teşrif

• Onurlandırma, onur verme, bir yeri onurlandırma, şereflendirme.

ur

• Önünde hendek olan istihkâm. Yüksek ve müstahkem yer, toprak tabya. Burç.

zebaneş

• Onun dili.