REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Olgunluk ifadesini içeren 47 kelime bulundu...

akıl baliğ / âkıl bâliğ

  • Ergenlik, olgunluk çağına gelen.

ashab-ı kemal

  • Mükemmel ve olgunluk sahibi kimseler.

ashab-ı kemalat / ashâb-ı kemâlât / اَصْحَابِ كَمَالَاتْ

  • Kemâl ve olgunluk sahibi insanlar.
  • Ma'nevi olgunluk sahibi insanlar.

bakalorya

  • Lise tahsilinden sonra imtihan neticesi kazanılan olgunluk. Olgunluk imtihanı ve diploması. (Fransızca)

beraat

  • Temizlik, arılık.
  • Olgunluk, güzellik.

bostan-ı kemalat / bostan-ı kemâlât

  • Olgunluklar bostanı, mükemmellikler bahçesi; yani mükemmelliklerin yetişip olgunlaşmasına vesile olan ortam.

büluğ / bülûğ

  • Erginlik. Olgunluk. Çocukluk devresini tamamlayıp ergenliğe geçiş. Ergenliğe ulaşan genç, namaz kılmak ve oruç tutmak gibi farzlarla mükellef (yükümlü) olur.
  • Yaklaşıp çatma.
  • Erginlik, olgunluk çağına girme, yetişme.
  • Yaklaştırma.

cevdet / جودت

  • İyilik. (Arapça)
  • Olgunluk. (Arapça)
  • Tazelik. (Arapça)

ehl-i kemal / ehl-i kemâl / اَهْلِ كَمَالْ

  • Ma'nevî olgunluk ve mükemmellik sâhibleri.

enmuzec-i kemal / enmûzec-i kemâl

  • Yüksek fazilet ve olgunluk örneği.

fazl

  • Âlimlere yakışır olgunluk.
  • İmân, cömertlik, ihsan, kerem, ilim, ma'rifet, üstünlük, hüner, tefâvüt, inayet.
  • Artmak.
  • Artık, (bunun zıddı naks'tır). Bir şeyden bakiye kalmak.

fazl u kerem

  • Bilginlere, faziletli kişilere yaraşır olgunluk ve cömertlik.

gafa

  • Her şeyin kemi ve yaramazı.
  • Toza benzer bir âfet. (Hurma koruğunun üstüne gelip olgunluktan men'eder ve lezzetini bozar.)

hacegan yolu / hâcegân yolu

  • Daha çok nübüvvet kemâlâtına (olgunluklarına, üstünlüklerine) kavuşturan Hazret-i Ebû Bekir'den gelen yolun, Yusuf-ı Hemedânî hazretlerinden îtibâren aldığı isim. Bu yol sonradan Nakşibendiyye adını almıştır.

hadd-i kemal / hadd-i kemâl

  • Olgunluk hâli. Kemalât haddi.
  • Olgunluk ve mükemmellik sınırı, seviyesi.

hasafet

  • Rey sağlamlığı. Hükümde kuvvet ve olgunluk.

hüsn-ü kemal / hüsn-ü kemâl

  • Güzel kemâl, olgunluk.

imtila'

  • Dolma. Dolgunluk.
  • Tıb: Kan durma, kan toplanma.

irfan / irfân

  • Bilme, anlama, zihni olgunluk.

istidad-ı kemal / istidad-ı kemâl

  • Mükemmellik ve olgunluk yeteneği.

istidadat-ı kemal / istidâdât-ı kemâl

  • Mükemmellik ve olgunluk yetenekleri, çekirdekleri.

kabe-i kemalat / kâbe-i kemâlât

  • Mükemmelliklerin kâbesi, olgunlukların merkezi.

kemal / kemâl / كمال

  • Kâmillik, olgunluk. Olgunlaşma. Erginlik. Bütün güzel sıfatlarla muttasıf olmak. Fazilet.
  • Değer, baha.
  • Fazlalık.
  • Sıdk ile yapılan güzel iş.
  • Olgunluk, olma.
  • Eksiksizlik, tamlık.
  • Değer, baha.
  • Bilgi, fazilet.
  • Olgunluk, mükemmellik, eksiksiz olma, fazîlet.
  • Olgunluk, erginlik, tamlık.
  • Olgunluk, mükemmellik. (Arapça)

kemal-i tam / kemâl-i tam

  • Tam bir mükemmellik, olgunluk.

kemalat / kemâlât

  • Faziletler, olgunluklar, insanın bilgi ve güzel ahlâkça tam ve olgun olması.
  • Olgunluklar, fazîletler, ahlâk ve huy güzellikleri.
  • Kemâller, olgunluklar.

kemalat-ı şahsiye / kemâlât-ı şahsiye

  • Şahsî olgunluklar, faziletler, güzellikler.

kemalat-ı vicdaniye / kemâlât-ı vicdaniye

  • Vicdanî ve ruhî olgunluklar.

kemalat-ı vilayet / kemâlât-ı vilâyet

  • Evliyâlığa âit üstünlükler, olgunluklar.

kihal

  • (Tekili: Kehl) Kemâlini bulmuş kimseler. Kâmil insanlar. Olgunluk çağında bulunanlar.

kıvam / kıvâm

  • Olgunluk derecesi. Her şeyin en uygun hali.
  • Mâyi bir şeyin koyulaşmış hali.
  • Tav.
  • Durma.
  • Çağ.
  • Bir şeyin nizamı.
  • Doğrular. Dikler. Dik ve doğru çizgiler.
  • Olgunluk, tav, dik, direk.

kühulet

  • Orta yaşlılık. (35-40 yaş arası) Olgunluk çağı. Bazılarına göre: Yirmibir ile altmış yaşa kadar olan insanın hayat devresi. Veya otuz ile elli arası.
  • Orta yaşlılık, olgunluk çağı.

mehasin-i kemalat / mehasin-i kemâlât

  • Olgunluk ve mükemmelliklerin güzellikleri.

mertebe-i kemal / mertebe-i kemâl

  • Olgunluk, mükemmellik mertebesi.

mütekamilane / mütekâmilâne

  • Olgunluk ve kemâlât göstererek. Olgunlukla. (Farsça)

mutlak kemal / mutlak kemâl

  • Genel mânâda kemâl, olgunluk; yani kemâl kelimesinin teklik, çokluk veya nitelik gibi şeylerine bakmaksızın konulduğu genel mânâsına, "mutlak kemâl" denir.

nazc

  • Olgunluk, olma, pişme, kıvam bulma. Yetişme.
  • Büluğa erme. Bâliğ olma.

puhtegi / puhtegî

  • Olgunluk, kemalât, pişkinlik. (Farsça)

rüşd

  • Doğru yolu bilme, olgunluk.

rüşeda

  • (Tekili: Reşid) Reşid olanlar. Rüşd, olgunluk sâhibleri.

sahib-i kemal / sâhib-i kemâl / صَاحِبِ كَمَالْ

  • Manevî olgunluk ve makam sahibi.

şart-ı kemal / şart-ı kemâl

  • Mükemmellik, olgunluk şartı.

şebaat

  • Dolgunluk, tokluk.

sebeb-i izzet ve kemal

  • Değer, itibar ve olgunluk sebebi.

şimendifer-i kemalat / şimendifer-i kemâlât

  • Kemâlât treni, olgunluk ve mükemmellikler treni.

sinn-i kemal / sinn-i kemâl / سِنِّ كَمَالْ

  • Olgunluk yaşı.
  • Olgunluk yaşı.

tabakat-ı ehl-i kemal / tabakat-ı ehl-i kemâl

  • Olgunluk ve fazilet sahibi insanların tabakaları.

tabakat-ı kemal ve muhabbet / tabakat-ı kemâl ve muhabbet

  • Sevgi ve olgunluk tabakaları, katmanları.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın