REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te OLSUN ifadesini içeren 167 kelime bulundu...

(a.s.)

  • Aleyhisselâm; Allah'ın selâmı onun üzerine olsun.

(k.s.)

  • Kuddise sırruhu; ilâhî hikmetten öğrendiği şeyler pak ve mübarek olsun.

ala nebiyyina ve aleyhissalatü vesselam / alâ nebiyyinâ ve aleyhissalâtü vesselâm

  • Peygamberimize ve ona salât ve selâm olsun.

aleyhi efdalüssalatü ve ekmelüsselam / aleyhi efdalüssalâtü ve ekmelüsselâm

  • En üstün selâmlar ve en mükemmel salâtlar onun üzerine olsun.

aleyhi ekmelü't-tahiyyat

  • Selâm ve duaların en mükemmeli onun üzerine olsun.

aleyhi ekmelü't-tehaya / aleyhi ekmelü't-tehâyâ

  • En üstün selâmlar ve dualar onun üzerine olsun.

aleyhi ekmelüssalatü vesselam / aleyhi ekmelüssalâtü vesselâm

  • En mükemmel salâtlar ve selâmlar onun üzerine olsun.

aleyhi nazaru'r-rahmani / aleyhi nazaru'r-rahmânî

  • Sonsuz merhamet ve şefkat sahibi olan Allah'ın nazarı ve teveccühü onun üzerine olsun.

aleyhi'l-lane / aleyhi'l-lâne

  • Lânet onun üzerine olsun.

aleyhimesselam / aleyhimesselâm

  • Allah'ın selâmı o ikisinin üzerine olsun.

aleyhimürrıdvan / aleyhimürrıdvân

  • Allahü teâlânın rızâsı onların üzerine olsun veya Allahü teâlâ onlardan râzı olsun mânâsına duâ ve hürmet ifâdesi. İkiden fazla Eshâb-ı kirâmın ismi anıldığında, işitildiğinde ve yazıldığında söylenir ve yazılır. Bir kişi için aleyhirrıdvân, iki kişi için aleyhimerrıdvân denir.

aleyhimüsselam / aleyhimüsselâm

  • Allah'ın selâmı onların üzerine olsun.
  • Allahın selâmı onlara olsun.

aleyhissalatü ves-selam / aleyhissalâtü ves-selâm

  • Peygamberler bilhassa Peygamber efendimizin ism-i şerîfi söylenince, yazılınca ve işitilince söylenen ve yazılan salât ve selâm (hayr duâlar) onun üzerine olsun mânâsına duâ ve tâzim (saygı) ifâdesi. İki kişi için aleyhimesselâm daha fazla için aleyh imüssalâtü ves selâm denir.

aleyhissalatü vesselam / aleyhissâlatü vesselâm

  • Salât ve Selâm onun üzerine olsun, meâlinde Peygamberimiz Hazret-i Muhammed'in (A.S.M.) ismini duyunca söylenmesi sünnet olan bir duâdır.
  • Allah'ın salât ve selâmı onun üzerine olsun.

aleyhissalatü vesselama / aleyhissalâtü vesselâma

  • Allah'ın salât ve selâmı onun üzerine olsun.

aleyhissalatüvesselam / aleyhissalâtüvesselâm

  • Salât ve selâm onun üzerine olsun.

aleyhisselam / aleyhisselâm / عليه السلام

  • Allah'ın selâmı onun üzerine olsun.
  • Allahü teâlânın selâmı onun üzerine olsun mânâsına daha çok peygamberler ve dört büyük melek için kullanılan duâ ve tâzim (saygı) ifâdesi. İki kişi için aleyhimesselâm, daha çok kişi için aleyhimüsselâm denir.
  • Selam onun üzerine olsun. (Arapça)

aleyhisselatü vesselam

  • Allah'ın salât ve selâmı onun üzerine olsun.

aleyküm-üs selam / aleyküm-üs selâm

  • Selâm sizin üzerinize olsun.

amin

  • Yâ Rabbi! Öyle olsun, kabul eyle! (meâlinde olup, duânın sonunda söylenir). İncil'de iki yerde geçer. Tevrat'ta da geçer. İbranice ve Süryanicede de vardır. Hakikat, çok doğru, tamam mânâsındadır.

azze

  • Aziz ve şânı büyük olsun, büyük ve aziz oldu (meâlinde).

azze ensaruh / azze ensâruh

  • Yardımı çok olsun. (Bu tabir, padişahlara ait dua yerinde olup eski fermanlarda geçer.)

azze ve celle

  • Aziz ve Celâl olsun, oldu... (meâlinde, Cenab-ı Hakkın isminden sonra hürmet maksadı ile söylenir.)

bad / bâd / باد

  • "Olsun, ola, olaydı" mânasına gelir ve kelimelerin sonuna getirilir. Meselâ: Aferin bâd : Aferin olsun. Çok yaşa. Afiyet bâd : Afiyet olsun. (Farsça)
  • Rüzgar, yel. (Farsça)
  • Defa, kez. (Farsça)
  • Yük. (Farsça)
  • Olsun. (Farsça)

bahşiş

  • Lütfedip verilen para. Fazladan, iyilik olsun diye verilen. İhsan. Hediye, mükâfat. (Farsça)

barekallah

  • Allah mübarek etti. Allah mübarek etsin. Hayırlı ve bereketli olsun.

behemehal / behemehâl / بهه حال

  • Her halükârda, mutlaka, ne olursa olsun. (Farsça - Arapça)

beyan

  • İzah. Açıklama. Anlatma. Açık söyleme.
  • Öğretme.
  • Fesahat ve belâgat.
  • Edb: Belâgat ilminin hakikat, mecaz, kinâye, teşbih, istiâre gibi bahislerini öğreten kısmı.
  • Söz olsun, iş olsun; vukû' bulan şeyden murad ne olduğunu o şey ile alâkası ve münâsebeti bulunan b

bihamdillah / بحمداﷲ

  • Allah'a şükürler olsun. (Arapça)

celle

  • "Celil oldu, celil olsun" meâlinde ve Celle Celâluhu diye, Allah İsm-i Celali işitildiği veya anıldığı anda, tâzim makamında söylenir.

cerh-i amud / cerh-i amûd

  • Bir kimseyi her ne ile olursa olsun, haksız olarak kasden yaralamak.

da'daa

  • Koyunu ve keçiyi çıkarıp sürmek.
  • Sallamak.
  • Bir kimseye "güzel dur" demek.
  • Miktarı çok olsun diye depretip çevirmek ve doldurmak.

daiyy

  • Şu kimseye derler ki, bir kişi ona "oğlumdur" demiş olsun.

derda / derdâ / دردا

  • Ne yazık ki, eyvahlar olsun. (Farsça)

devaen / devâen

  • İlaç olsun diye.

diriga

  • Yazık, eyvahlar olsun! (Farsça)

diriğa / dirîğâ / دریغا

  • Ne yazık ki, vah vah, eyvahlar olsun. (Farsça)

efsus / efsûs / افسوس

  • Yazık, çok yazık, eyvahlar olsun. (Farsça)

elhamdü lillahi ala dini'l-islam ve kemali'l-iman / elhamdü lillâhi alâ dîni'l-islâm ve kemâli'l-îmân

  • İslâm dinini ve kusursuz bir imanı nasip ettiği için Allah'a hamd olsun.

elhamdü lillahi ala kemali'l-iman / elhamdü lillâhi alâ kemâli'l-îmân

  • Mükemmel imandan dolayı Allah'a hamdolsun.

elhamdü lillahi ala külli hal / elhamdü lillâhi alâ külli hal

  • Her türlü hâl için Allah'a hamd olsun!.

elhamdü lillahi ala ni'meti'l-iman / elhamdü lillâhi alâ ni'meti'l-iman

  • İman nimetinden dolayı Allah'a hamdolsun.

elhamdü lillahi ala nuri'l-iman / elhamdü lillâhi alâ nûri'l-îmân

  • İman nurunu nasip eden Allah'a hamd olsun.

elhamdü-lillah

  • Kısaca meali: Her ne kadar hamd ve şükür varsa, ezelden ebede ve kimden kime olursa olsun hepsi Allah'a mahsustur. İman, şükür, hamd, memnuniyet ifâde eden bir deyimdir.

elhamdülillah / elhamdülillâh

  • Allaha hamdolsun.

esefa / esefâ / اسفا

  • Vah vah, eyvahlar olsun, yazık! (Arapça)

essalatü vesselamü aleyke ya resulallah / essalâtü vesselâmü aleyke yâ resulallah

  • Allah'ın salât ve selâmı üzerine olsun ey Allah'ın Resûlü.

esselamü aleyke ya eyyühe'l-üstad / esselâmü aleyke yâ eyyühe'l-üstad

  • Sana selâm olsun, ey üstad.

esselamü aleyke ya üstad! / esselâmü aleyke yâ üstad!

  • Sana selâm olsun, ey üstad!.

esselamü aleyküm / esselâmü aleyküm

  • Allah'ın selâmı üzerinize olsun.

esselamü aleyküm ve rahmetullahi ve berekatühü / esselâmü aleyküm ve rahmetullahi ve berekâtühü

  • Allah'ın selâmı rahmeti ve bereketi sizlerin üzerine olsun.

eyum

  • Erkeksiz kadın (ki, önce ere varmış olsun-olmasın).

eyvallah

  • Peki, öyle olsun.

eyyim

  • Bekâr, dul. Eyyim; gerek bikir, gerek seyyib olsun zevci olmayan kadına ve zevcesi olmıyan erkeğe denir ki, buna bekâr denir. Bundan başka eyyim; hür kadına ve bir kimsenin kızı, hemşiresi, teyzesi gibi yakın hısmına da ıtlak edilir.

fazli / fazlî

  • İyilik olsun diye.

fe-lillahi'l-hamdu / fe-lillâhi'l-hamdu

  • Allah'a hamd olsun.

felillahilhamd / felillâhilhamd

  • "Allah'a hamd olsun".
  • Allaha hamdolsun.

gaffar / gaffâr

  • Ne kadar çok ve büyük olursa olsun, dilediği kullarının her türlü suç ve günahını defalarca bağışlayan Allah.

geçmiş olsun makamı

  • Bir kişinin başına gelen sıkıntıdan dolayı "geçmiş olsun" deme konumu.

gunm

  • Bir şeye meşakkatsiz nâil olmak veya düşmandan doyumluk almak mânalarına gelir ve alınan doyumluğa da isim olarak ıtlak olunur ki ganimet de, her iki mânada böyledir. Şeriatta ise ganimet, küffardan anveten, yani harben alınan maldır. Binaenaleyh, velevse harbin neticesi olsun bir sulh ve ahd ile al

hamdele

  • Elhamdülillah veya bu mânâdaki sözler. Elhamdülillah sözünün mânâsı, Allahü teâlâya hamd olsun, ben her hâlimde O'ndan memnûnum demektir.

hamden sümme hamden

  • Hamd üstüne hamd olsun, sonsuz şükürler olsun.

hayf

  • (Hayfâ) Emansızlık. Haksızlık. Zulüm. Cevr. (Vah vah, yazık, eyvah, yazıklar olsun meâlinde söylenir.)

henien / henîen

  • Sıhhat ve afiyet olsun.

henien leküm / henîen leküm

  • Size âfiyet olsun, şifa olsun. Helâl olsun.
  • Tebrik ederiz.

henienleküm / henîenleküm

  • Afiyet olsun, helâl olsun, tebrik ederim.

herçi bad abad

  • Her ne olursa olsun. İster istemez. (Farsça)

herçi bad, abad / herçi bâd, âbâd

  • "Her ne olursa olsun" anlamında bir deyim.

herçi-bad-abad / herçi-bâd-âbâd

  • "Battı balık yan gider", "Her ne olursa olsun" anlamında.

herçibadabad / herçibâdâbâd / هرچه بادا باد

  • Her ne olursa olsun.
  • Ne olursa olsun. (Farsça)

herru

  • "Ne olursa olsun. Ya batar ya çıkar." mânâsındaki "ya herrû ya merrû tâbirinde geçer.

heyhat

  • Teneffür ve tehassür ifâde eder; "sakın, savul, yazıklar olsun, uzak ol" mânalarına geldiği gibi, daha ziyade; Eyvah, yazık, ne yazık, ne kadar uzak... gibi mânalar için söylenir.

hürmet-i müsahere

  • Sıhriyyet sebebi ile hâsıl olan haramlık. Yâni evlenmek sebebi ile meydana gelen akrabalık dolayısıyle hâsıl olan haramlıktır. Bu sıhriyyetin haramlık meydana getirmesi, ister meşru' nikâhla olsun, ister gayr-ı meşru' olsun "hürmet-i müsahere" meydana gelir.Meselâ: Hanefi mezhebinde, bir kimse kendi

hürmeten

  • Hürmet olsun diye; hürmet, saygı ve ikram maksadıyla.

hüsn-ü mücerred

  • Gayr olsun olmasın bizzat güzel olan şey. Bazı âza veya çizgilerin mütenasib terkib ve tertibiyle hâsıl olan hüsün, hüsn-ü mücerred değildir. Şartları zâil olsa, hüsün de zâil olur. Fakat, vücud, hayat, iman gibi varlıklar hüsn-ü mücerreddir ve bizzat güzeldirler. Güzellikleri başka şeylere

ibret-i alem için / ibret-i âlem için

  • Bütün âleme ibret olsun diye. Herkese ibret olsun için.

ibreten / عبرة

  • İbret olsun diye, ibret olarak. (Arapça)

illa / illâ

  • (İstisnâ edatıdır) Maadâ, olmadığı suretle, alel-husus, mutlaka, illâ, meğer, aksi hâlde, ne olursa olsun, bâhusus, ancak (gibi mânalara gelir).
  • İlle, ne olursa olsun, özellikle.

ilm

  • (İlim) Okumakla veya görmek ve dinlemekle veya ihsan-ı Hak'la elde edilen malumat. Bilmek. İdrak etmek. (İlim, hakikatı bilmekten ibarettir. İlim, marifetten daha umumidir. Marifet, tefekkürle bilmek mânasına olmakla beraber, Cenab-ı Hakk'a nisbeti câiz olmaz. Gerek huzurî olsun (ilm-i İlâhî

inaden

  • İnad olsun diye, inat için.
  • İnad olsun diye. Tersine olarak.

ismet

  • Peygamberlerin sıfatlarından biri. Peygamberlerin, peygamber oldukları bildirilmeden önce ve sonra; küçük olsun, büyük olsun bilerek veya bilmeyerek günah işlemekten korunmuş olmaları.
  • Günahlardan sakınma, kötü ve çirkin şeylerden uzak durma.

izz ü şerefle

  • Güle güle, uğurlar olsun.

kaddese

  • Takdis etti, takdis eder, takdis etsin, mutlu olsun (gibi mânada en mübarek bir şeyin kudsiliğini, kusur ve noksanlıktan uzaklığını, müberra olduğunu bildirir fiil.)

katil-i müteammid

  • Her ne sebeple olursa olsun, birini öldürmeyi evvelce zihninde tasavvur ederek öldüren kimse.

keramet / kerâmet

  • İkrâm, üstünlük.Hangi peygamberin ümmetinden olursa olsun, velîlerden âdet dışı, yâni fizik, kimyâ ve fizyoloji kânunları dışında meydana gelen şeyler, hâdiseler.

kuddise

  • "Mübarek, kudsi ve mukaddes olsun." anlamına gelen bir kelimedir.

kuddise sirruh

  • Daha çok Allahü teâlânın sevdiği kullar olan evliyâdan birinin ismi anılınca veya yazılınca, onun sırrı (içi) temiz ve mübârek olsun mânâsına söylenen veya yazılan duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki kişi için "Kuddise Sirruhümâ" ikiden çok için "Kuddi se sirruhüm" denir.

kuddise sırruhu

  • "Sırrı ve hakikatı muazzez ve müşerref olsun" meâlinde bir hürmet ifadesidir.
  • 'Sırrı ve hakikati muazzez ve müşerref olsun' meâlinde bir hürmet ifadesi.

kuddise sirruhu / kuddise sirruhû

  • Kalbi mukaddes olsun, sırrı temiz olsun.
  • İlâhî hikmetten öğrendiği sırlar mübarek ve pak olsun anlamında, büyük veliler için kullanılan bir hürmet ifadesi.

kuddise sırruhu'l-ali / kuddise sırruhu'l-âlî

  • Yüce sırrı mübarek ve temiz olsun; büyük veliler için kullanılır.

kuddisesırruhu / kuddîsesırruhu

  • Sırrı mukaddes olsun!

la'netullahi aleyh

  • Allah'ın lâneti onun üzerine olsun.

lahiyane ta'zib

  • Oyun olsun diye zahmet vermek. Oynarcasına azab vermek. (Farsça)

lazale / lâzâle

  • (Lâzâlet) Zeval bulmasın, zâil ve eksik olmasın.
  • Olsun!

lazale aliyen / lâzâle âliyen

  • Yüce ve âli olsun.

lehü'l-hamd

  • Allah'a hamd olsun!.

lehülhamd

  • Allah'a sonsuz hamd olsun.
  • Allaha hamdolsun.

lillahil-hamd / lillâhil-hamd

  • Allah'a hamd olsun ki.

lillahilhamd / lillâhilhamd

  • "Allah'a hamd olsun ki".

mahc

  • Cima etmek.
  • Kovayı azıcık çekip yine dolsun diye suya vurmak.

merfu'

  • Kaldırılmış, yükseltilmiş.
  • Sonu ötre ile okunan kelime.
  • Merfû Hadis; senedi kuvvetli olsun veya olmasın Hz. Peygamber'e isnad olunan hadistir.

mıkleb

  • Eski kitap ciltlerinin sol kenarındaki kapak. Ekseriya okunan yer belli olsun için araya konurdu.
  • Saban demiri.

mücun

  • (Çoğulu: Meccân) Kim olursa olsun kayırmamak.
  • İnsanların sözünden hazer etmeyip derdi olmamak.

muhakkak

  • (Hakk. dan) Hakikatı ve gerçeği belli olmuş. Tahkik edilmiş. Doğru.
  • Mutlaka ne olursa olsun.

muhalefet-ün li-l havadis

  • Cenab-ı Hakk'ın ne zâtında ne sıfâtında (mevcud olsun, mevhum olsun, muhayyel olsun), hiç bir şeye hiç bir cihette benzememesi.

müste'min

  • Eman dileyen. Emane, emniyete erişen, nâil olan. (Gerek müslim, gerek zimmî veya harbî olsun.) İstiman eden. Emin edilmiş.
  • Canının bağışlanması şartiyle teslim olan.
  • Tar: Osmanlı ülkesinde oturmalarına müsaade olunan yabancı devlet tebaası. Osmanlı devleti ile sulh halinde bu

mutlaka

  • Ne olursa olsun, her halde, illâ.

nezr kurbanı

  • Allah rızâsı için, bir koyun veya şu koyunu kurban etmek adağım olsun diyen zengin veya fakir kimsenin Kurban bayramında kesmesi gereken kurban.

nezr-i muayyen

  • Hastam iyi olursa, Allah için şu kadar sadaka vermek ve sevâbını falan velîye bağışlamak adağım olsun diye bir şarta bağlanarak yapılan adak.

nisbet

  • Münasebet, yakınlık, bağlılık, ölçü.
  • Rağmen. İnat olarak. İnat olsun diye.

ömri hibe / ömrî hibe

  • Bir kimseye; "Ömrün boyunca evim senin olsun" diyerek yapılan hibe.

rabbena lekel hamd / rabbenâ lekel hamd

  • "Ey Rabbimiz sana hamd olsun" mânâsına namazda rükûdan doğrulunca okunması sünnet olan söz.

radıyallahu anh

  • "Allah ondan razı olsun.".

radıyallahü anh

  • "Allah ondan razı olsun".
  • Daha çok Eshâb-ı kirâmdan birinin ismi anıldığı veya yazıldığı zaman söylenen ve yazılan "Allahü teâlâ ondan râzı olsun" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki kişi için Radıyallahü anhümâ, ikiden fazlası için Radıyallahü anhüm denir.
  • Allah (C.C.) ondan razı olsun, mealinde duâdır. Aslında Allah ondan razı oldu demektir.

radiyallahu anh

  • Allah ondan razı olsun.

radiyallahü anh

  • Allah ondan razı olsun.

radıyallahü anha

  • (Kadın için) Allah ondan razı olsun.

radıyallahu anhüm

  • "Allah onlardan razı olsun".

radıyallahü anhüm

  • Allah onlardan razı olsun.
  • Allah onlardan razı olsun.

radıyallahü anhüma / radıyallahü anhümâ

  • Allah onların ikisinden razı olsun.
  • Allah onların ikisinden de razı olsun.

radıyallahü teala anha / radıyallahü teâlâ anhâ

  • Hanım sahâbîlerden birinin ismi anılınca veya yazılınca söylenen "Allahü teâlâ ondan râzı olsun" mânâsına duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. İki hanım sahâbî için (Radıyallahü teâlâ anhümâ" ve ikiden çok için "Radıyallahü anhünne" denir.

radıyallahü teala anhüma / radıyallahü teâlâ anhümâ

  • Allah onlardan razı olsun.

radıyallahuanh

  • Allah ondan razı olsun!

radıyellahu anh

  • Allah ondan razı olsun.

radıyellahü anhüm

  • Allah onlardan razı olsun.

radıyellahu anhüma

  • Allah o ikisinden razı olsun.

rahman / rahmân

  • "Dünyâda dost olsun düşman olsun, lâyık olsun olmasın, mü'min olsun kâfir olsun bütün yaratıklara rızık ve sayısız nîmetler veren" mânâsında Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden).

rahmetullahi aleyh

  • Allah'ın rahmeti onun üzerine olsun.

rahmetullahi aleyhi ebeden daima / rahmetullahî aleyhi ebeden dâimâ

  • Allah'ın rahmeti sonsuza kadar devamlı onun üzerine olsun.

rahmetullahi aleyhi ve ala hasan feyzi / rahmetullahi aleyhi ve alâ hasan feyzi

  • Allah'ın rahmeti onun (Halil İbrahim'in) ve Hasan Feyzi'nin üzerine olsun.

rahmetullahi-aleyh / rahmetullâhi-aleyh

  • "Allah'ın (C.C.) rahmeti onun üzerine olsun" meâlinde vefat etmiş müslümanlar için söylenen duâ.

rahmetullahialeyh

  • Allahın rahmeti üzerine olsun!

rıdvanullahi aleyh

  • "Allah ondan razı olsun" meâlinde dua.

rıdvanullahi aleyhim ecmain / rıdvânullahi aleyhim ecmaîn

  • "Allah hepsinden razı olsun".

rıdvanullahi teala aleyhim ecmain / rıdvânullahi teâlâ aleyhim ecmaîn

  • Allah onların hepsinden razı olsun.
  • Daha çok Eshâb-ı kirâmın isimleri anılınca söylenen; "Allahü teâlânın rızâsı onlar üzerine olsun" mânâsına, duâ, hürmet ve saygı ifâdesi. Bir kişi için rıdvânullahi teâlâ aleyh, iki kişi için rıdvânullahi teâlâ aleyhimâ denir.

rukba

  • Muntazır olmak, beklemek.
  • Bir kimseye, "Ben senden evvel ölürsem bu elbiseler senin olsun, eğer sen evvel ölürsen yine benim olsun" demek.

rukbi / rukbî

  • İki kişinin karşılıklı olarak, öldükten sonra sâhib olmaları şartıyla birinin malını diğerine bağışlaması yâni sen ölürsen evin benim olsun, ben ölürsem evim senin olsun şeklindeki hibe.

sahih ced / sahîh ced

  • Ölenin babasının babası veya babasının babasının babası gibi derecesi yakın olsun uzak olsun aralarında kadın bulunmayan dede. Yâni araya kadın girmeyen büyük baba.

salla

  • (Salli) Duâ olsun, şânı yücelsin meâlinde söylenir.

sallallahu aleyhi ve sellem / sallâllahu aleyhi ve sellem

  • Allah'ın salât ve selâmı onun üzerine olsun.

sallallahü aleyhi ve sellem / sallâllahü aleyhi ve sellem

  • Allah'ın salât ve selâmı onun üzerine olsun.

sallallahü teala aleyhi ve sellem / sallâllahü teâlâ aleyhi ve sellem

  • Allah'ın salât ve selâmı onun üzerine olsun.

selamün aleyküm / selâmün aleyküm

  • İki müslüman karşılaşınca veya ayrılırken birinin diğerine; "Ben müslümanım. Benden sana zarar gelmez, selâmettesin. Dünyâda ve âhirette selâmette ol, sıhhat ve âfiyet üzerinize olsun." mânâsına söylenen söz.

semen-i müsemma / semen-i müsemmâ

  • Bâyi' (satıcı) ile müşterinin karşılıklı rızâ ile mebî (mal) için hakîkî kıymetine uygun olsun veya olmasın, tâyin ettikleri yâni uyuştukları bedel.

sırar

  • Devenin sütü çok olsun ve yavrusu emmesin diye emziğinin dibine bağladıkları ip.

tabe

  • (Tayyib. den) " İyi ve temiz olsun" mânasınadır.

takaddes

  • Mukaddes olsun (mânasında).

tale

  • (Tavl. dan) "Uzun olsun" mânâsındadır.

tallahi lekad aserakallahü aleyna / tallâhi lekad âserakâllahü aleynâ

  • Yemin olsun ki Allah seni bize üstün kılmıştır.

tardiye

  • Allah râzı olsun demek.

tav'an ev kerhen

  • İster istemez. İsteyerek olsun yahut istemiyerek olsun.

tebrik / tebrîk / تَبْرِيكْ

  • Mübarek olsun diye dua etme, kutlama.

tufahe

  • Çömlek.
  • Her ne olursa olsun ağzına alan köpek.
  • Her nesnenin üzerine gelen.

umra

  • Bir kimsenin mülkünü bir kimseye "Ömrüm oldukça veya senin ömrün oldukça sana i'tâ ettim, ölsen yine benim olsun" demesi.

üveysi / üveysî

  • Üstâdı, hocası olsun olmasın, hayatta veya vefât etmiş bir büyüğün rûhâniyetinden istifâde ederek, terbiye görerek yetişen, olgunlaşan kimse. Bu şekilde yetişme yoluna üveysîlik denir.

va esefa / vâ esefâ

  • Vah, esefler olsun! Eyvah, çok yazık!
  • "Yazıklar olsun".

va esefa, va hasreta / vâ esefâ, vâ hasretâ

  • "Esefler olsun/yazıklar olsun" anlamında bir ifade.

vaesefa / vâesefa / vâesefâ

  • Esefler olsun, yazık!
  • Esefler olsun.

vahasreta / vâhasretâ / واحسرتا

  • Eyvahlar olsun. (Arapça)

vahayfa / vâhayfâ / واحيفا

  • Yazıklar olsun, eyvahlar olsun, vah vah. (Arapça)

vallahi

  • Allah'a yemin olsun.

vaveyla / vâveylâ / واویلا

  • Yazık, eyvahlar olsun. (Arapça)
  • Çığlık. (Arapça)
  • Vâveylâ düşmek: Çığlıklar atılmak. (Arapça)

ve'l-asri

  • Asra and olsun; Kur'ân-ı Kerimin 103. sûresi.

velkalemi

  • Kalem hakkı için. Kaleme yemin olsun.

vennecmi

  • Yıldıza yemin olsun.

veyl / ویل

  • Vay hâline, yazıklar olsun.
  • Bir kimse veya topluluğun işledikleri kötülükler sebebiyle karşılaşacakları azâbı, kötü hâlleri ve acınacak bir hâlde bulunduklarını ifâde eden bir söz.
  • Cehennem'de bir vâdinin adı.
  • Yazık, yazıklar olsun, eyvahlar olsun. (Arapça)

zade

  • (Ziyâdet. den fiil) Çoğaldı, ziyade oldu veya çok olsun, çoğalsın (meâlinde).

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın