REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Nâze ifadesini içeren 27 kelime bulundu...

çelenk

  • Eskiden kadınların süs için başlarına taktıkları mücevher veya madenlerden yapılmış sorguç. Halka şeklinde çiçek veya yapraklı dal demeti. (Cenazelere çelenk göndermek İslâm âdeti değildir, israftır.) (Farsça)

cenaze-i maneviye / cenaze-i mâneviye

  • Manevi cenaze.

cihaz

  • Çeyiz ve avadanlık.
  • Cenazenin kaldırılması için gerekli olan eşya.
  • Âlet ve edevat.
  • Gelinin lüzumlu şeyleri. Çeyiz.
  • Cenazenin kaldırılması için lâzım olan eşya.

cilvekar / cilvekâr

  • Cilveli. Nâzenin. (Farsça)

cinaze

  • Tabut. İçine cenaze konulan sandık.

defn

  • Gömmek, gömülmek. Cenazenin mezara gömülmesi.
  • Cenâzenin yıkanıp kefenlendikten ve namazı kılındıktan sonra kabre konularak üzerinin toprakla örtülmesi.

farz-ı kifaye / farz-ı kifâye

  • Bir kısım müslümanların yapması ile diğerlerinin günahtan kurtuldukları farz. Cenâze namazı kılmak gibi.
  • Bir kısım müslümanların yerine getirmesiyle diğerlerinden sakıt olan farz. Cenaze namazı gibi.
  • Dinen mutlaka yerine getirilmesi gereken ancak bir kısım Müslümanın yapması ile diğerlerinin üzerinden düşen vazife, cenaze namazı kılmak gibi.

gasil-ül melaike / gasîl-ül melâike

  • Melekler tarafından yıkanan; Eshâb-ı kirâmdan Uhud harbinde şehîd olan ve cenâzesini meleklerin yıkadığı Peygamber efendimiz tarafından müjdelenen Eshâb-ı kirâmdan Hanzala hazretleri. (Âdem aleyhisselâmı da melekler yıkamıştır.)

gasl

  • Yıkamak, yıkanmak. Ölünün cenâze namazı kılınmadan ve kefenlenmeden önce teneşir tahtası üzerinde, ayakları kıbleye gelecek şekilde sırt üstü yatırıp, göbeğinden dizlerine kadar bir örtü ile kapatılarak yıkanması.

hayy-ı meyyit

  • Canlı cenaze.

ihtifal

  • Hürmet ve saygı için büyük cemaat ile yapılan merasim. Cenaze alayı.

ihtifalat

  • (Tekili: İhtifal) Törenler, merasimler.
  • Cenaze alayları.

kadid / قدید

  • Kurutulmuş et, kadit. (Arapça)
  • Canlı cenaze. (Arapça)

mevta

  • Ölüler. Ölmüşler. Cenâzeler.

meyyite

  • Hayvan leşi.
  • Kadın cenazesi.
  • Kadın cenazesi.

müfennak

  • Nâzenin, nazlı.

musalla

  • Namaz kılınan yer.
  • Cami avlusunda cenaze namazı kılmaya aid yer.
  • Namaz kılmaya mahsus açık yer. Cami veya mezarlık civarında cenaze namazı kılınan yer.

musalla taşı / musallâ taşı

  • Namazı kılınmak için cenazenin konulduğu yüksekçe taş.
  • Namazının kılınması için, cenâzelerin üzerine konduğu taş.

na'ş / نعش

  • Naaş, cenaze. (Arapça)

neyt

  • Cenaze.
  • Ölüm.
  • Duâda tazarru etmek.
  • Tıb: Kalbin asılı olduğu damar.
  • Derinliği adam boyu miktarı olan kuyu.

sala / salâ

  • Minârelerde Cumâ ve cenâze namazı için okunan salât u selâm.

sala-han / salâ-han

  • Minarede cuma veya cenaze namazına davet için salâvat okuyan kimse. (Farsça)
  • Meydan okuyan kişi. (Farsça)

seng-i musalla / seng-i musallâ

  • Musallâ taşı. Namaz kılınmak için cenaze konan taş.

şerca'

  • Uzun tavil.
  • Taht.
  • Cenaze.

techiz

  • Donatma. Gereken şeyleri tamamlama. Cihazlanma.
  • Fık: Cenazenin yıkanmasından defnetmeğe kadar yapılması lâzım gelen şeyler ve bunları tedarik etme.

terbi' / terbî'

  • Dörtleme, yâni cenâzenin omuz üzerinde tabutun tahta kolundan el ile tutarak dört kişinin taşıması.
  • Mezârı düz yapmak.

teşyici / teşyîci

  • Cenazeyi kabre getiren.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın