Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Mulu
ifadesini içeren
35
kelime bulundu...
aks-i kaziye
(Mantıkta) Doğru farzedilen bir hükmün, konusu ile yükleminin (mahmulünün) ters çevrilmesi ile zaruri bir sonucun elde edilmesidir. Çeşitli şekilleri vardır. Meselâ : "Her insan canlıdır." sözünde konu olan insan ile, yüklem olan canlı sözü yer değiştirilerek (aksedilerek) şu hüküm elde edilir: "Baz
aksa-yı terakki / aksâ-yı terakki
Tekâmülün son basamağı. Terakkinin son hududu.
belki
Umulur, ihtimal, olabilir.
Hattâ.
Kat'iyyetle. Dahi. Şüphesiz.
defin
(Defn. den) Medfun, defnedilmiş, toprağa konulmuş, gömülmüş, gömülü.
desse
Toprak içinde gömülüp yatan bir nevi yılan.
el-aks-ül müstevi / el-aks-ül müstevî
Man: Mevzuu mahmul ve mahmulü de mevzu kılmak. "İnsan hayvandır" kaziyesinde her iki kelimenin yerlerini değiştirerek "Bazı hayvan insandır" dediğimiz şeklindeki kaziyenin adıdır.
fevkattahammül
(Fevk-at tahammül) Tahammülün üstünde, tahammül edilmez, dayanılmaz, dayanılması imkânsız.
genc
Define, hazine. Gömülü hazine. Kenz.
(Farsça)
hadd-i ekber
Man: Bir hükmün veya neticenin mahmulü, yani sıfatı veya hali, oluşu. Büyük kaziye.
harac-ı mukasseme
Arazinin hâsılatından yerin tahammülüne göre alınacak bir vergidir. bu harac, hâsılata taallûk eder. Bir sene içinde hâsılat tekerrür ederse bu harac da tekerrür der. Fakat mahsulât mevcud olmayınca bu vergi de alınmazdı.
havsala-suz
Takati kaldıran, tahammülü mahveden.
(Farsça)
hazain-i medfune
Gömülü hazineler.
inhisar
Hasr olunma.
Tecavüz etmeme.
Bir iş veya malın idâresinin bir kişiye, bir ele bırakılması. Bir elden idâre. Bir şeye mahsus olup, başka şeye şümulü olmama. Yalnız bir şeye veya bir şahsa hasrolunma.
kabr ziyareti / kabr ziyâreti
Ölümü ve âhireti hatırlayıp ibret almak, mezarlıkta medfûn (gömülü) olanlara duâ etmek ve Kur'ân-ı kerîm okumak ve velî olan ölülerin rûhlarından istifâde etmek maksadıyla bir kabre veya mezarlığa gitmek.
kaziye-i bedihiyye
Man: Delil ile isbata muhtaç olmaksızın, aklın cezmen hüküm ve tasdik eylediği hüküm. Bu iki kısma ayrılır:1- Kaziye-i bedihiyye-i akliyye: Aklın hârice danışmayarak ve havassın (hislerin) tavassut ve yardımına muhtaç olmayarak tasdik eylediği kaziyeye denilir ki; akıl mücerret mevzu ve mahmulünü ta
kaziye-i hamliyye
Man : Mahmulün (yâni, haberin), mevzua (yani mübtedaya) sübut veya nef'i ile hükmü hâvi olan kaziyye. Tabir-i diğerle: Mahmulün mevzua kayıtsız ve şartsız olarak isnad olunduğu kaziyyeye denir. "Dünya fânidir" gibi.
kaziye-i ma'dule
Man: Selb, ya mevzuundan ya mahmülünden ikisinden cüz' olan, yâni kendinde hem isbat ve hem de nefiy kaziyyelerdir. "Nefs-i nâtıka gayr-i mürekkebdir" gibi.
kaziye-i salibe / kaziye-i sâlibe
Man: Mevzuun mahmulünden selbiyle hükmolunan, yâni; bir şeye nefi ile hükmeyleyen kaziyye'dir. "Kamerin ziyası kendinden değildir" gibi.
kaziye-i şartiyye-i münfasıla
Man: Mahmulü birden fazla olmakla bu mahmulllerin biri elbette mevzua isnad olunmak lâzım geldiğine hükmolunan kaziyyedir. (Adet ya tektir, ya çifttir) gibi.
kaziye-i şartiyye-i muttasıla
Man: Mevzu ile mahmulü birer cümle olmakla, birinde bir şeyin üzerine olunan hüküm, diğerinde gösterilen şarta mütevakkıf olan kaziyyedir. (Eğer bir cisim ağır ise, bir yere yerleştirilmedikçe düşer gibi.)
kem-havsala
Tahammülü az olan kişi, tahammülsüz kimse.
(Farsça)
laalle
Arabçada olması mümkün şeyler için kullanılır. Ola ki, umulur, ümid edilir, umulur ki mânâlarınadır. Ümide veya endişeye delâlet eder.
medfun / medfûn / مدفون
Gömülü, defnedilmiş.
(Arapça)
Medfûn edilmek:
Gömülmek.
(Arapça)
meknuz
Gömülü define, örtülü, gizli. Hıfzedilmiş, mahfuz.
mev'ude
Küçükken diri diri gömülüp öldürülen kızcağız.
muhtemel
Umulur, olabilir, olası.
muhtemelat
(Tekili: Muhtemel) Olabilir ve umulur şeyler. İhtimâl dahilindeki şeyler.
mülukiyye
Müluhıyye otu.
nasfet
(Nasafet) İnsaf. Haklılık. Bir şeyin yarısını almak. Hakkaniyet. İnsanları, kanunların şümulüne girmeyen hakları te'min ve ifasına zorlayan fotri adâlet hissi.
nebş
Gömülü bir şeyi yerden çıkarma.
Bir şeyi diğer bir şey vasıtasıyla meydana çıkarma.
rekiz
(Rekz. den) Sağlam.
Gizli, gömülü define.
rikaz
Yer altında bulunan madenler.
Câhiliyet zamanından kalmış gömülü mal.
seyb
(Çoğulu: Süyub) Su akmak.
Bahşiş, hediye, atâ.
Medfun mal, gömülü mal.
tahammülgüdaz / tahammülgüdâz
Tahammülü ve dayanmayı yırtıp geçen.
(Farsça)
tahammülsuz
Tahammülü yok eden. Sabırsızlık veren.
(Farsça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
takas
aris
dane
fada
Cıvar
aziyyet
savarif
zaniye
Muvahhid
kirgiz
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Mulu
ibn_i
Ed
ekim
halas
Ökül
miti
aris
Ve dahi
Feûl