Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Mesci
ifadesini içeren
72
kelime bulundu...
mescid-i kuba / mescid-i kubâ
Resûlullah efendimizin Mekke'den Medîne'ye hicret ederken Kubâ köyünde yaptıkları mescid.
alem-i islam mescid-i kebiri / âlem-i islâm mescid-i kebiri
Büyük mescit hükmünde olan İslâm dünyası.
ashab-ı suffa / ashâb-ı suffa
Suffa ehli. Bunlar, Hz. Peygamberin (A.S.M.) mescidine bitişik üstü örtülü, etrafı açık bir yerde otururlardı ve orada yaşarlardı. Bu zatların yaşayışları ve hâlleri din hizmeti, hayatı bakımından büyük değer taşımaktadır. Bütün hayatları Peygamberimiz'in (A.S.M.) yanında bulunarak Kur'ânın en yükse
bab-ı cibril / bâb-ı cibrîl
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem Medîne-i münevverede yaptırdığı mescidinin doğu tarafındaki kıbleye yakın olan kapısı. Bu kapıya, hazret-i Osman'ın evinin karşısında bulunması sebebiyle Bâb-ı Osmân; Resûlullah efendimiz hazret-i Osm an'ın evini ziyâret etmek üzere bu kapıdan girip
bab-ür-rahme / bâb-ür-rahme
Rahmet kapısı. Medîne-i münevverede Peygamber efendimizin yaptırdığı mescidin batı duvarındaki iki kapıdan biri. Bâb-ül-Âtike ve Bâb-üs-Sûk diye de bilinir.
bab-üs-selam / bâb-üs-selâm
Mekke-i mükerremede bulunan Mescid-i Haram'ın doğu tarafına açılan kapı. Bâb-ı Şeybe de denir.
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem Medîne-i münevverede yaptırdığı Mescid-i Nebî'nin batı duvarında kıbleye yakın olan kapısı. Bâb-ı Mervân diye de bilinen bu kapı, Mescid-i
bab-üt-tevessül / bâb-üt-tevessül
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem Medîne-i münevverede yaptırdığı mescidin kuzeye açılan kapısı. Bu kapı Osmanlı sultanlarından Abdülmecîd Han tarafından yeniden yaptırıldığından Bâb-ı Mecîdî diye de bilinir.
babü's-selam / bâbü's-selâm
Mescid-i Nebevî'nin kapılarından biridir.
bedr muharebesi
Bedir, Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere arasında bir yer olup; Hz. Peygamber Efendimizin hicretinin ikinci senesi orada Kureyşîlere karşı kazandıkları muzafferiyetle meşhurdur. Bedir, bir ovanın kenarında olup Mescid-ül Gamame isminde bir câmi ve Bedir muharebesinde şehid olan sahabelerden 1
beyt-ül makdis
Mukaddes ev. Beyt-ül Mukaddes de denir. Çok eskiden Peygamberlerin inşâ ettikleri kudsî mâbet. Bir ismi de Mescid-ül Aksâdır.
İnsanın, Cenab-ı Hak'tan başka kimse ile tatmin olmayan kalbine de aynı isim verilir.
beytü'l-makdis
Mescid-i Aksa, Kudüs'teki meşhur mukaddes mâbed.
Mukaddes ev, Mescid-i Aksa, Kudüs'teki büyük camii.
beytü'l-mukaddes
Kudüs'deki Mescid-i Aksâ.
beytullah
Kâbe, câmi, mescid gibi ibadet edilen yer.
Mekke-i mükerremede Mescid-i harâmın ortasında bulunan mukaddes binâ. Kâbe-i muazzama; müslümanların kıblesi; Fazîlet ve kıymetini bildirmek için Beytullah buyurulmuştur.
Câmi, mescid.
cami / câmi
Toplayan, derleyen.
İçerisinde namaz kılınan ve mescidden büyük olan ibadethane.
cevami' / cevâmi'
Toplu olan şeyler.
Câmi'ler. Mescidler.
ehl-i suffa
Medîne-i münevverede, akrabâları ve evleri bulunmayan, Peygamber efendimizin mescidinin suffa denilen ve üzeri hurma dallarıyla örtülü bölümünde kalan eshâb-ı kirâm.
ehl-i suffe
Suffe ehli ki bunlar, Medine'deki Mescid-i Nebevî'nin sofasında kalırlar ve burada Hz. Peygamber'den dni öğrenirlerdi.
ehlisuffa
Peygamberimizin mescidinde kalan sahabeler.
eshab-ı suffa / eshâb-ı suffa
Suffe ehli. Peygamber efendimizin Mekke'den hicretinden sonra, Medîne-i münevverede yaptırdığı câminin (Mescid-i Nebevî'nin) örtülü bölümünde ilim ve ibâdetle meşgul olan fakir ve kimsesiz müslümanlar.
ferraş
Cami, mescid, imaret gibi müesseselerin temizliğini sağlamak; ve kilim, halı ve hasır gibi mefruşatını yayma hizmetleriyle vazifeli olan kişiler hakkında kullanılır bir tâbirdir. Ferraş; arapçada, yayıcı, hizmetçi, döşeyici anlamlarına gelir. Yeniçeri teşkilâtında bu işi görenlerle, Kâbe'yi süpürenl
hannane / hannâne
Resûlullah efendimizin dayanarak hutbe okuduğu, Mescid-i Nebevî'de dikili bulunan hurma kütüğü.
harem-i şerif / harem-i şerîf
Müslümanların kıblesi olan Kâbe-i muazzamanın ortasında yeralan etrâfı kubbeli revaklarla çevrili mescid. Kâbe'nin etrâfı.
haremeyn-i şerifeyn
Mekke'de bulunan Kâbe-i Şerif ve Medine'de bulunan Peygamber Efendimizin (a.s.m.) mescidine (Mescid-i Nebevî) verilen isim.
himyata / himyâtâ
Hz. Muhammed'in Mescid-i Haram Peygamberi isminde Tevrat'taki ismi.
hırz-ı bigayrihi / hırz-ı bigayrihî
Aslında eşya saklamaya mahsus olmayan, izin almadan girilebilen ve konacak malların yanında muhafızı olan yer. (Yol, mescid, meydan gibi)
hücre-i seadet / hücre-i seâdet
Medîne-i münevverede Mescid-i Nebevî içinde Peygamber efendimizin mübârek kabirlerinin bulunduğu oda. Peygamber efendimizin sağlığında burası, hanımlarından hazret-i Âişe vâlidemizin odasıydı. Peygamberimiz burada vefât etti. "Peygamberler vefât ettikleri yere defnolunurlar" hadîs-i şerîfi gereğince
i'tikaf / i'tikâf
İbâdet niyetiyle câmide bir müddet bulunmak. Îtikâf, nezr (adak) olursa vâcib, Ramazan ayının son on gününde sünnet, bunların dışında herhangi bir zamanda namaz kılmayı beklemek, göz-kulak günâh işlemesin niyetiyle mescidde bulunmak ise müstehâbdır (sevâbdır). Îtikâfa girene mü'tekif denir.
Bir şeye devam etmek.
Ist: Bir yere çekilip yalnız ibadetle meşguliyet. Hususan Ramazanın son on gününde, mescidlerde ve buna benzer yerlerde kalıp, ibadet, ilm-i iman ve Kur'an, evrad ve ezkâr gibi ibadetlerle meşgul olmak. Böyle bir kimseye "Mu'tekif" denir.
imam / imâm
Câmi, mescid veya başka yerlerde cemâate namaz kıldıran kimse.
Hadîs, fıkıh, kelâm ve tefsîr ilminde ve tasavvuf gibi İslâmî ilimlerden birinde en yüksek mertebeye ulaşan âlim.
Müslümanların devlet reîsi.
ka'be / kâ'be
(Kâbe) Dünyanın en kudsi ma'bedi. Beytullah, Beyt-ül Ma'mur, Beyt-ül Atik. Bütün mü'minlerin ibâdet esnâsında yöneldikleri merkez. Dört köşe olduğu için Kâbe denir. Bu mukaddes makamın etrafına Mescid-ül Haram ismi verilir. İçinde bir kısım olarak Makam-ı İbrahim mevcuddur. Burası İbrahim Aleyhissel
ka'beteyn / kâ'beteyn
İki Kâbe. Mekke-i Mükerreme'deki Kâbe-i Muazzama ile, Kudüs'teki Mescid-i Aksâ.
kabe-i muazzama / kâbe-i muazzama
Yeryüzünde yapılan ilk mâbed. Müslümanların kıblesi. Arabistan'ın Mekke-i mükerreme şehrindeki Mescid-i Harâm'ın ortasında bulunan taştan yapılmış dört köşeli binâ. Beytullah, Beyt-ül-haram, Bekke, Beyt-ül-atîk, Hâtime, Basse, Kadîs, Nâzır, Karye-i Kadîme adları ile de anılmıştır.
kuba mescidi / kubâ mescidi
İslâm târihinde Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) hicreti sırasında Medîne-i münevvere yakınında bulunan Kubâ'da ilk defâ inşâ edilen mescid.
kudüs
Filistin'de, Süleymân aleyhisselâm tarafından inşâ ettirilen Mescid-i Aksâ'nın bulunduğu şehir. Bu şehir târih kitaplarında İlyâ adıyla da zikredilir.
ma'bed
(Mâbet) (İsm-i mekân) İbadet edilen yer. (Mescid, câmi gibi)
maabid-i islamiye / maabid-i islâmiye
İslâm mâbetleri. Mescid ve câmiler.
meş'ar-i haram
Müzdelife'de şimdi üzerinde mescit bulunan yer.
mesacid / mesâcid / مساجد
Mescidler. Namazgâhlar. Küçük namaz yerleri.
Mescidler, camiler.
Mesçitler.
(Arapça)
meşacir
(Tekili: Meşcer ve Meşcere ve Meşcire) Koruluklar, ağaçlık yerler.
mescid / مسجد
Mesçit.
(Arapça)
mescid-i aksa / mescid-i aksâ
Kudüs'te Süleymân aleyhisselâm tarafından yaptırılan mescid. Beyt-i Mukaddes (Makdis).
Kudüs'te Hz. Süleyman tarafından yaptırılan mukaddes mescid.
mescid-i azam / mescid-i âzam
En büyük mescid.
mescid-i dırar / mescid-i dırâr
Resûlullah sallallahü aleyhi ve sellem efendimiz zamânında münâfıkların (inanmadıkları hâlde, müslüman görünenlerin) fitne, fesâd yuvası ve silah deposu olarak Kubâ'da yaptırdıkları mescid.
mescid-i ekber
En büyük mescid.
mescid-i haram
Mekke'de içinde Kâbenin bulunduğu büyük mescid.
mescid-i hif / mescid-i hîf
Yetmiş peygamberin namaz kıldığı bildirilen Minâ'daki mescid.
mescid-i kebir / mescid-i kebîr / مَسْجِدِ كَب۪يرْ
Büyük mescit.
Büyük mescid.
mescid-i kebir-i alem / mescid-i kebîr-i âlem / مَسْجِدِ كَبِيرِ عَالَمْ
Büyük âlem mescidi.
Büyük âlem mescidi.
mescid-i kıbleteyn
Peygamber efendimiz Medîne-i münevverede öğle veya ikindi namazında iken kıblenin Kudüs'ten Kâbe'ye döndürülmesi emrinin geldiği mescid.
mescid-i mukaddes
Kutsal mescid.
mescid-i nebi / mescid-i nebî
Peygamber efendimizin, hicretten sonra Eshâb-ı kirâm (mübârek arkadaşları) ile birlikte Medîne-i münevverede inşâ ettiği mescid, câmi. Mescid-i Resûl, Mescid-i Saâdet ve Mescid-i Şerîf de denilmektedir.
mescid-i rahmani / mescid-i rahmânî
Çok merhametli olan Allah'ın yarattığı mescid.
mescid-i seadet / mescid-i seâdet
Mescid-i Nebî.
mescid-i şerif / mescid-i şerîf
Mescid-i Nebevî; Peygamberimizin mescidi.
Mescid-i Nebî.
mescid-i seyyar / mescid-i seyyâr / مَسْجِدِ سَيَّارَ
Gezici mescid.
Gezici mescid.
mi'rac / mi'râc
Merdiven.
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem elli iki yaşında uyanık iken, beden ile, hicretten altı ay önce Receb ayının yirmi yedinci gecesi, Mekke-i mükerremede Mescid-i Harâm'dan Kudüs'e ve oradan göklere ve bilinmeyen yerlere götürülüp, getirilmesi.
mihrab / mihrâb
Mescid, câmi vb. ibâdet yerlerinin kıble tarafında imâmın namaz kıldığı yer.
mücaveret
Komşuluk, yakınlık.
Mescidde itikâfa çekilmek.
mücavir / mücâvir
Komşu. Memleketini ve yurdunu terk ederek, zamânını Haremeyn-i şerîfeynde yâni Mekke-i mükerremedeki Mescid-i Harâm'da ve Medîne-i münevverede ise Mescid-i Nebî'de (Peygamber efendimizin mescidinde) ibâdetle geçiren kimse.
namazgah / namazgâh / نمازگاه
Namazlık, üstü açık mesçit.
(Farsça)
nebiyyü'l-haram
Mescid-i Haram Peygamberi, Hz. Muhammed'in (a.s.m.) isimlerinden biri.
nebiyyü-l haram
Mescid-i Haram Nebisi meâlinde. Resül-i Ekremin (A.S.M.) bir ismi.
ocak imamı
Tar: Yeniçeri Ocağı'nın imamı. Cami-i Miyane adını alan ve ilkin mescid halinde bulunan Orta camii, Hicri 1000 senesinde büyütülerek cami haline getirilmiştir. Camiin imamı, hatibi, müezzini, muarrifi ve kayyumu vardı. İmam, Yeniçeriler arasında okuyup yazan ve tahsil görenlerden seçilirdi.
ravda-i mübareke / ravda-i mübâreke
Mübârek, bereketli bahçe. Medîne-i münevverede, Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem kabr-i şerîfi ile mescidin o zamanki minberi arasında kalan mübârek mekan, yer.
ravda-i mukaddese
Mukaddes bahçe. Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem Medîne-i münevveredeki mescidinin içinde kabr-i şerîfi ile mescidin o zamanki minberinin arasında kalan mübârek mekân, yer.
ravda-i mutahhera
Temiz bahçe. Medîne-i münevveredeki Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem) mescidinin içinde bulunan ve Peygamber efendimizin kabr-i şerîfi ile mescidin o zamanki minberi arasında kalan 26 m. uzunluğundaki mübârek yer. Ravda-i mukaddese, Ravda-i mübâreke de denir.
ravza-i mutahhara
Peygamber Efendimizin (a.s.m.) kabri ile minberi arasındaki şerefli alan, Peygamber Mescidinin inşa edildiği ilk saha.
sa'y
Hac ve ömre ibâdeti için Mekke-i mükerremeye gelen kimsenin Mescid-i Haram (Kâbe ve avlusu) yakınındaki Safâ ve Merve tepeleri arasında usûlüne göre Safâ'dan başlayarak Merve'ye ve Merve'den Safâ'ya yedi kere gidip gelmesi. Sa'y, dört gidiş ve üç gelişten ibârettir.
Çalışmak, iş görm
şebeke-i seadet / şebeke-i seâdet
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem mübârek kabrinin bulunduğu Hücre-i seâdet denilen yerin dış duvarı etrâfında yerden Mescid-i Nebî'nin tavanına kadar yükselen demir parmaklık.
suffe
Peygamberimizin Mescidine bitişik olarak inşa edilen ve içinde bazı sahabelerin Peygamber Efendimizden Kur'ân ve Hadis ilimlerini öğrendiği ve barındığı yer.
Peygamberimizin mescidine bitişik yer, bekâr sahabelerin kaldığı mekân.
tahiyyet-ül mescid
Bir mescide veya bir camiye girildiğinde, sevab niyetiyle, oturmadan evvel kılınan namaz.
tahsib
Ufak taşları mescide veya başka yere döşemek.
tehiyyet-ül-mescid
Mescide girince, oturmadan önce, mescidin sâhibine yâni Allahü teâlâya ta'zîm ve hürmet için kılınan iki rek'at nâfile namaz.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
sehem
inşaat
kazan
münaferat
esmaul husna
İlka
mestur
istibḳā
münir
mechulü'l-keyfiyet
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Mesci
Parlaklık
acıklı hal
yetersiz
cereyan eden
teselli veren
Eşkil
Fehamet
baskici
mer'