akar

• Gelir, gelir getiren gayr-ı menkuller.

bedel-i ferag

• Huk: Arazi-i emiriye ve icareteynli vakıf gayr-i menkullerinin tasarruf haklarının devredilmesi karşılığı alınan bedeldir.

helallı

• Zevce, karı, menkuha. Nikâhlı kadın.

huluvv

• Boş olmak, hâlî oluş. Boşluk. Boşta olmak.
• Huk: Tarafların anlaşarak evlilik hayatlarına son vermeleri.
• Huk: Bir gayr-i menkulün, muayyen bir bedel ile kiralanmış olmasından doğan kiracılık hakkı ve menfaati.
• Hava parası adıyla verilen meblağ.

intikaş

• Nakışlanmak. Menkuş olmak.

istiğlalen

• Gayrimenkulü rehine koymak suretiyle.

ma'kuliyet

• Akla uygunluk, mantıki oluş.
• Menkul olmayış.

menku'

• (Menkua) Haşlanmış. Suda kaynatılmış.

meşfu'

• Müşterek sınırlı gayrimenkul.

mürtecel

• Düşünülmeden hemen söylenmiş söz veya şiir.
• Kelimenin lügat mânası ile ıstılah mânası arasında münasebet bulunmayan kısmına mürtecel; münasebet bulunan kısmına da menkul denir.
• Fık: Konuşulandan başkasına bir alâka bulunmaksızın sarih bir ihtimal ile kullanılan lâfızdır. Mese

mütefevviz

• Tefevvüz eden, uhdesine alan.
• Gayr-i menkul malların tasarruf hakkını üzerine alan.