Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Mela
ifadesini içeren
55
kelime bulundu...
an / ân
Uzağı gösteren işâret ismi. Şu. Bu. O.
(Farsça)
Güzellik câzibesi. Melâhat. Güzellik.
(Farsça)
Cemi edâtı. Kelimenin sonuna getirilerek cemi' yapılır. Meselâ: Âlimân: Âlimler. Anân: Onlar. Merdân: Adamlar. İnsanlar. Zenân: Kadınlar.Kelimenin sonuna getirilerek sıfat edatı yapılır: Ters: Korku.
(Farsça)
asil
Esas. Yedek olmayan.
Köklü.
Edebli, soylu.
Fık: Muamelâtta kendi nâmına hareket eden.
Akşam vakti.
Ölüm, mevt.
daire-i muamelat / daire-i muamelât
Muamelât dairesi; şahıs ve aile hukuku, aynî haklar, miras, ticaret, borçlar ve iç hukukla ilgili konular.
durah
Gökte melâike kâbesi olan beyt-il mâmur.
emlah
(Melih. den) Pek melih, en melâhatli, çok güzel.
fatır suresi / fâtır suresi / fâtır sûresi
Kur'an-ı Kerim'in 35. suresi. Melâike Suresi de denir. Mekkîdir.
Kur'ân-ı kerîmin otuz beşinci sûresi. Melâike sûresi de denilmektedir.
füru' / fürû'
Dal, asıldan türeyen. Fer'in çokluk şeklidir.
Fıkıh ilminde (İslâm hukûkunda) çocuklar, torunlar ve onların çocukları.
Ahkâm-ı şer'iyye yâni İslâm dîninde ibâdet, münâkehât (nikâh, boşanma, nafaka), muâmelât (alış-veriş, ticâret, kirâlama v.b) ve ukûbâtla (cezâlarla) ilgili hükümler.
hamele-i arş / حَمَلَۀِ عَرْشْ
Arşı taşıyan melâikeler.
hedmele
(Çoğulu: Hedmelât) Ağacı çok olan kumlu yer.
imlal
(Melâl. den) Usandırma veya usandırılma.
istimlal
(Melâl. den) Can sıkılıp usanma, melâl getirme.
kelbiyyun
Kalenderane yaşamayı alışkanlık haline getiren meşhur Diyojenin de içinde bulunduğu bir fırka. Bunlara Kelbiye tâifesi veya Melâmiyyun da denir.
kudsiyan
Kudsiler.
Melekler. Melâike taifesi.
lüvam
Melâmetlik, rüsvaylık, rezil kepaze olmaklık.
malihulya / mâlihulya / مالى خوليا
Melankoli.
(Arapça - Yunanca)
mecelle
Mecmua. Fikir topluluğu. Risale. Kitab. Hikmetli sahife.
Fıkıh kitabının muâmelât kısmının toplu bir parcası.
İslâm Hukukuna dâir bir mecmua.
Tanzîmât'ın îlânından sonra, Ahmed Cevded Paşa'nın başkanlığında bir komisyon tarafından hazırlanan; İslâm hukûkunun muâmelâta (alışveriş, şirketler, hibe v.b.) âit hükümlerinin Hanefî mezhebine göre maddeler hâlinde tertibinden meydana gelen kânunlar veya bu kânunları içerisine alan mecmûa.
melaike
(Bak: MELAİK)
melamet-zedegan / melamet-zedegân
(Tekili: Melametzede) Ayıplanmış, kınanmış kimseler, azarlanmış olanlar.
(Farsça)
melametzede
(Çoğulu: Melametzedegân) Melamete uğramış, ayıplanmış, azarlanmış, kınanmış.
(Farsça)
melami / melamî / melâmî
Kınanmış ve ayıplanmışlardan olan.
Hükema-i Kelbiyyun.
Melami adındaki tarikata mensub olan.
Allahü teâlânın rızâsını kazanmak için çalışan, bu yolda farzları yapıp, haramlardan sakınan, şöhretten kaçındıkları için nâfile ve sünnetleri gizli yapan kimse. Nefislerini kınadıkları için melâmî adı ile anılmışlardır.
Kınanmış, melamilik tarikatından olan.
melamiyyun
(Tekili: Melamî) Melamî tarikatından olanlar.
mele-i a'la / mele-i a'lâ
Kerrubiyyun ve melâike cemaati. En yüksek hey'et. Melekler âlemi. Felekler ve unsurlar.
melek
Allahü teâlânın nûrdan yarattığı gözle görülmeyen mâsum (kötülüklerden korunmuş) varlıklar. Çokluk şekli, melâike'dir.
melfuha
(Çoğulu: Melâfih) Ana karnındaki erkek çocuk.
melhec
(Çoğulu: Melâhic) Darlık.
melhez
(Çoğulu: Melâhız) Darlık çekecek yer.
melih / melîh
(Çoğulu: Milâh-Emlâh) Güzel, şirin. Sâhib-i melâhat.
Tuzlu.
melkuha
(Çoğulu: Melakih) Anasının karnında olan çocuk.
melmus
(Çoğulu: Melâmis) (Lems. den) El ile dokunulmuş.
melsun
(Çoğulu: Melâsin) Yalancı, kezzâb.
mil'aka
(Çoğulu: Melâik) Tahta kaşık.
milha
(Milhât) (Çoğulu: Melâhi) Eğlence, oyun, cümbüş.
milhab
(Çoğulu: Melâhib) Kesecek âlet.
Ber nesnenin kabuğunu soyacak âlet.
milkat
(Çoğulu: Melâkıt) Tandırdan ekmek çıkaracak âlet.
milsah
(Çoğulu: Melâsıh) Keten tarağı.
milzab
(Çoğulu: Melâzib) Aşırı derecede cimri, pek hasis.
mu'tezil
Hatâsını itiraf edip, idrâk ederek melâmeti kabul eden. Kendi kötülüğünü kabul eden.
muakkibat / muakkibât
Gece ve gündüz melâikesi.
Namazı müteakib otuz üçer defa tekrar edilen tesbih.
muamele
(Çoğulu: Muâmelât) Hatt-ı hareket. Davranma, davranış. Birbiri ile iş görme, amel etme. Alış veriş.
Resmi dairelerde yapılan herhangi bir iş.
mücmel
Kısa ve az sözle anlatılmış, öz. Kapalı ifade. (Çoğulu) Mücmelat.
mülim / mülîm
Kendini levm etmek. Melâmette olmak. Kusurunu anlayıp kendisini kötülemek.
mülkıyat
İlham eden melâikeler.
müluha
(Bak: MELAHA)
(Bak: MELAHA)
mümill
Melâl veren, usandıran, bıktıran.
mümteli
(Melâ. dan) Dolu, dolgun, dolmuş.
Mide dolgunluğuna uğramış.
müştemilat / müştemilât
(Bak: Müştemelât)
namus
Irz, iffet, edeb, hayâ.
Şeriat.
Melâike.
İrade-i İlâhiyenin tecellisi.
Nizam.
Emniyet ve istikamet gibi faziletlerin muhassalası olan pek kıymetli haslet.
Bir kimsenin mahrem, gizli esrarı olup işleri ve hallerinin iç yüzüne vakıf ve muttali ki
naziat
Hz. Azrâil'in (A.S.) avenesi olan bir taife melâike ki; şerli ve kötü ruhlu insanların canlarını şiddetle alırlar.
Nez'edenler. Çekip koparanlar.
ruhani / ruhanî
Cisim olmayıp gözle görülmeyen cin ve melâike gibi bir mahluk. Ruha ait. Ruhtan meydana gelmiş, melek.
Madde ile alâkalı olmayan, mânevi, ruh âlemine mensub olan.
şahid
Şahitlik yapan. Bilen, tanıyan. Senet yerine geçecek kadar mâkul ve mu'teber sayılan. Gören.
Resul-ü Ekrem Efendimizin (A.S.M.) bir vasfı.
Melâike-i kiram.
Hazır.
sevr
Öküz, boğa.
Koz: Boğa burcu.
Dünyaya müekkel melâikeden birisinin ismi.
ta'nif
Şiddetle azarlamak.
Darılmak.
Meşakkat vermek. Melâmet etmek.
tarah
(Çoğulu: Etrâh) Tasa, keder, hüzün, melâlet.
temellül
(Millet. den) Bir milletin ferdi olma, milletlenme.
Bir dine bağlı olma.
(Melel ve Melâl. den) Hastalığın etkisiyle yatakta rahat yatamayıp, kımıldanıp durma.
zebani / zebânî
Azap melaikesi.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
hacat-ı gayr-ı zaruri
vifak
sehem
barigah
hemşire
fer'i
mefhum-ı muhalif
mütezelzil
zaman-ı saadet
şi'r
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Mela
ruhuma
istevkade
kişisel
musafaha etmek
bas
Çeviri
İkame
hamile
afiyet