Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Meşhur
ifadesini içeren
289
kelime bulundu...
abadile-i seb'a / abâdile-i seb'a
İsmi Abdullah olan meşhur yedi sahabi.
Meşhur olan yedi Abdullah isimli sahabe-i kiram (R.A.) (Abdullah İbn-i Abbas, Abdullah İbn-i Ömer, Abdullah İbn-i Mes'ud, Abdullah İbn-i Ravâha, Abdullah İbn-i Selam, Abdullah bin Amr bin As, Abdullah bin ebi Evfâ (R.A.) (Asr-ı saadette Abdullah ismiyle anılan ikiyüz yirmi sahabe-i kiram hazerâtı va
abadile-i seb'a-i meşhure / abâdile-i seb'a-i meşhure
"Yedi Abdullahlar" ismiyle meşhur sahabeler.
abdullah ibn-i zübeyr
Ebu Bekir-i Sıddık'ın kızı Esma'nın oğludur. Muhacirlerden ilk doğan çocuk olup cesaret, şecaat, ibadet ve takvası ile meşhurdur. Zübeyr ibn-i Avvam'ın oğludur. Yezid'in saltanatını kabul etmedi ve Mekke'de dokuz sene halifelik yaptı. 73 yaşında şehid edildi. (R.A.)
afakgir
Ufukları tutmuş, âleme yayılmış, şâyi, çok meşhur.
akik
Meşhur ve kıymetli, ekseriya kırmızı renkte olan ve yüzük gibi şeylere takılan taş.
Hicaz vilâyetinde bir vâdi.
Yolunu yaran gür su.
ali
Üstün. Yüce. Çok büyük. Meşhur. Necib.
ali-kadr / âli-kadr
Çok takdir edilen. Yüksek değer sahibi. Kadr ü kıymeti yüksek.
Meşhur bir çeşit lale.
ali-şan / âlî-şan
Şan ve şerefi yüksek olan.
Meşhur bir cins lâle.
aliyy
Necip, büyük, yüksek, meşhur, namdar, ünlü.
allame / allâme
Çok büyük alim. Meşhur olmuş büyük mütefekkir. Her ilimde ihtisas sahibi.
allame-i meşhur / allâme-i meşhur
Meşhur büyük âlim.
arif / arîf
Çok irfanlı, çok tanınmış, meşhur âlim.
Bir işten iyi anlayan.
arun
İyi vasıflarla meşhur olmuş, güzel huylular.
(Farsça)
arzu
Meşhur halk hikâyelerinden olan Arzu ile Kamber hikâyesinin kadın kahramanı.
ashab-ı güzin / ashâb-ı güzin / ashâb-ı güzîn
Mümtaz ve en meşhur sahâbeler.
Seçkin, meşhur sahabîler.
ashab-ı kütüb-i sitte / ashâb-ı kütüb-i sitte
Kütüb-ü sitte ashabı, meşhur altı sahih hadis kitabı olan Sahih-i Buhâri, Sahih-i Müslim, İbn-i Mâce, Ebu Davud, Tırmizi ve Neseî'nin yazarları.
ayet-i meşhure / âyet-i meşhure
Meşhur âyet.
babur-name
Bâbur Şah'ın Vekayi ismindeki meşhur hatıra kitabı.
(Farsça)
bahir / bâhir
Aşikâr. Açık. Belirli. Apaçık.
Güzel.
Meşhur, namdar.
Galip.
baneva
Zengin, mal, mülk sahibi.
(Farsça)
Meşhur, şöhret bulmuş, ünlü, namdar.
(Farsça)
be-didar
Görünür olmak, kendini göstermek. Meşhur. Namdar.
(Farsça)
be-nam
Meşhur. Namlı. Mütemayiz. Seçkin. Mâlum bir isimle tesmiye edilen.
(Farsça)
bedr muharebesi
Bedir, Mekke-i Mükerreme ile Medine-i Münevvere arasında bir yer olup; Hz. Peygamber Efendimizin hicretinin ikinci senesi orada Kureyşîlere karşı kazandıkları muzafferiyetle meşhurdur. Bedir, bir ovanın kenarında olup Mescid-ül Gamame isminde bir câmi ve Bedir muharebesinde şehid olan sahabelerden 1
behlül
Çok gülen, çok gülücü.
Hayır sahibi, çok iyi adam.
Hârun-ür Reşid'in kardeşinin adı olup meczûbâne ve hikmetli hareketleriyle meşhur olmuştur.
benam / benâm
Namlı, ünlü, meşhur.
beytü'l-makdis
Mescid-i Aksa, Kudüs'teki meşhur mukaddes mâbed.
beyzavi / beyzavî
Vefatı (Hi: 685) Büyük âlim ve müfessirlerdendir. Yazdığı Tefsiri "Beyzavî" ismiyle meşhurdur. Tebriz'de medfundur. (K.S.)
buhari-işerif / buhârî-işerîf
İslâm dîninde Kur'ân-ı kerîmden sonra en kıymetli, en üstün kitap. Kütüb-i sitte adı verilen meşhur altı hadîs kitabının birincisi.
busayri / busayrî
(Şeref-üd-din) (Mi: 1213-1295) Busayr'da doğdu. Meşhur Arap şair ve hattatıdır. "Kaside-i Bürde" sahibidir. Esas ismi "El-Kevakib-üd-Dürriyye fi Medh-i Hayrilberiyye" olan kasidesine; tutulmuş olduğu hastalıktan, rü'yasında Resûlullah'ın hırkasını (bürde) üzerine örtüp şifa bulması sebebiyle "Kaside
cabir-ül-ensari / câbir-ül-ensarî
Câbir Bin Abdullah El-Ensarî (R.A.) da denir. Meşhur sahabelerdendir. Bizzat Resul-i Ekrem'den (A.S.M.) ilim ve feyiz almış ve zamanında Medine-i Münevvere'nin müftüsü olmuştur. En çok hadis rivayetiyle meşhur olan altı sahabeden biridir. 1540 hadis rivayet etmiştir. 19 gazada hazır bulunmuştur. Hic
cebel
Dağ, yüksek tepe.
Mc: Bir kavmin meşhuru ve büyüğü, âlim ve fâzıl kimse.
cedel
Konuşmada kavga etme. Niza. Hakkı bulmak için olmayıp, galib görünmek için çekişme. (Diyalektik)
Man: Meşhur veya müsellem mukaddemelerden terekküb eden kıyastır.
Münâkaşa, mücâdele, tartışma, kavga. Mantıkda, meşhur veya doğruluğu herkesçe kabûl edilen kadiyye (önerme)lerden meydana gelen kıyas'a verilen ad.
cemaat-ı meşhure
Meşhur cemaat, topluluk.
cevşenü'l-kebir / cevşenü'l-kebîr
Peygamberimize Cebrâil'in (a.s.) getirdiği ve "Zırhı çıkar, bu duâyı oku" dediği meşhur duâ.
cevşenü'l-kebir münacatı / cevşenü'l-kebîr münâcâtı
Peygamberimize Cebrâil'in (a.s.) getirdiği ve "Zırhı çıkar, bu duâyı oku" dediği meşhur duâ.
cihan-dide
Cihanı görmüş. Tecrübeli.
(Farsça)
Meşhur, nâmdar.
(Farsça)
cihan-gir
Meşhur, cihanı zabteden, fâtih.
(Farsça)
cihan-nüma
Dünyayı gösteren harita veya coğrafya.
(Farsça)
Çatının üzerinde her tarafa nezareti olan açık taraça.
(Farsça)
Meşhur Türk Âlimi Kâtib Çelebi'nin 1654 (Hicri: 1065) tarihinde çizdiği Asya Kıt'asının haritası.
(Farsça)
cum'a-i atik
(Eski Cum'a) Osmanlılar zamanında, Bulgaristan'da Şumnu ile Razgrat arasında yer alan meşhur bir bölge.
dahis
Müfsid, arayı bozan.
Koyun yüzerken deri ile etin arasına elini sokan.
Bir meşhur atın adı.
darb-ı mesel
Misâl olarak söylenen meşhur söz. Bir hâdiseye binaen söylenen hikmetli söz. Ata sözü.
Meşhur söz, atasözü.
dasıtan / dâsıtân
Destan, meşhur hikâye.
destan
(Tekili: Dest) Eller.
(Farsça)
Hikâyeler, masallar.
(Farsça)
Hile, tezvir, mekir.
(Farsça)
Meşhur Zâloğlu Rüstem'in babasının nâmı.
(Farsça)
dua-yı kavli / duâ-yı kavlî
Sözle yapılan dua ki bildiğimiz meşhur duâlardır.
durub-u emsal
Meşhur sözler. Darb-ı meseller. Ata sözleri.
düsse
Arap çocukları arasında meşhur olan bir oyun.
ebu firas el-hamedani / ebû firâs el-hamedânî
Meşhur Arap şâirlerindendir. 932 yılında Musul'da doğdu. Hamedan devleti hükümdarı Seyfü'd-Devle'nin himâyesinde yetişti. Arap milletinin asâleti ve Seyfü'd-Devle'yi öven çok sayıda kaside ve mersiye yazdı. 968 tarihinde öldü.
ebu-d derda
Uveymir adı ile de meşhurdur. Ashab-ı kirâmın âlim ve hakîmlerindendi. Peygamberimiz: "Uveymir, Ümmetimin hakimlerindendir" buyurmuştur. Uhud'dan itibaren bütün muharebelerde bulunmuştur. 179 hadis rivâyet etmiştir. Hikmetli sözlerinden birisi şudur: "Âlim olmayınca insan müttaki olamaz, bir âlim âm
ebu-l ala-i maarri / ebu-l ala-i maarrî
(Mi: 973 - 1057) Kör olmasına rağmen hafızasının fevkalâdeliği ile tanınmış büyük Arap şairlerinden biridir ki, kasideleriyle meşhurdur.
ebva'
Medine-i Münevvere'ye bağlı olup, Mekke-i Mükerreme yolunda bir köyün adıdır. Medine'ye yirmiüç mil uzaklıktadır. Köyün üstünde dik ve kuru bir dağın adı da Ebvâ'dır. Bu köy iki şey ile meşhurdur. Biri: Peygamberimizin annesi Hz. Amine'nin kabri orada bulunmaktadır. İkincisi ise: Hicretin birinci se
edib-i şehir / edib-i şehîr
Meşhur edebiyatçı, yazar.
ehadis-i meşhure / ehâdis-i meşhure
Meşhur hadis-i şerifler, ilk asırda âhâdî hadis iken (yani bir Sahabî tarafından rivayet edilmişken), ikinci asırda meşhur olan ve yalanda birleşmeleri mümkün olmayan topluluk tarafından rivâyet edilen hadisler.
emir
Emredici olan. Seyyid. Şerif. Bir memleketin, bir aşiretin veya kabilenin reisi.
Büyük ve meşhur bir soydan gelen.
Hz.Peygamber'in (A.S.M.) soyundan gelen.
Zengin.
eravend
Şevk, arzu, istek, taleb.
(Farsça)
Şan, nam, şöhret, meşhur olma.
(Farsça)
ercuze / ercûze
Hazreti Alinin meşhur bir kasidesi.
eş-şehir / eş-şehîr
Meşhur, bilinen.
eşaire
(Tekili: Eş'ari) Dinde meşhur imam Eb-ul-Hasan-ül-Eş'arî'ye bağlı olan sünnet ehlinin bir kısmı.
eshab-ı temyiz / eshâb-ı temyîz
Hanefî mezhebinde, fıkıh âlimlerinin altıncı tabakası. Bunlar kuvvetli hükümleri zayıf olanlardan, zâhir haberleri (İmâm-ı Muhammed'in Hanefî mezhebinin temeli olan meşhûr altı kitâbında bildirdiği haberleri), nâdir haberlerden (İmâm-ı Muhammed'in, İmâm-ı a'zâm ve talebelerinin diğer kitâblarda bild
eşher
(Şehir. den) Çok meşhur, pek fazla tanınmış, en şöhretli olan.
esma-i meşhure / esmâ-i meşhure
Cenâb-ı Allah'ın meşhur isimleri, Allah, Rahmân, Rahîm, Rab ve Hüve isimleri.
esma-i sitte-i meşhure / esmâ-i sitte-i meşhure
İsm-i Âzam olarak bilinen Cenab-ı Hakkın meşhur altı ismi; Ferd, Hayy, Kayyûm, Adl, Hakem ve Kuddûs isimleri.
esma-yı sitte-i meşhure / esmâ-yı sitte-i meşhûre / اَسْمَايِ سِتَّۀِ مَشْهُورَه
(Allaha âit) meşhur altı isim.
eşşehir / eşşehîr
Meşhur, ünlü, tanınmış.
evliya çelebi
Kütahya'lı olup, Mi: 25 Mart 1611'de doğmuştur. Meşhur eseri; Seyahatnâme'sidir.
evliya-yı meşhure
Meşhur evliyalar, Allah dostları.
eyyam-ı meşhure / eyyâm-ı meşhure
Meşhur günler.
eyyub / eyyûb
Hastalığına sabretmesiyle meşhur bir peygamber.
fahrul islam
Mavera-ün Nehir'deki Hanefî fukahasının meşhurlarındandır. Hicri 482 tarihinde Semerkant'ta vefat etmiştir.
fatih sultan mehmed han / fâtih sultan mehmed han
(1432 - 1481) En meşhur Osmanlı Padişahlarındandır. ll. Murat Han'ın oğlu ve ll. Bayezid Han'ın babası ve 7. pâdişahtır. Edirne'de doğmuş ve Gebze'de vefat etmiştir. Resul-i Ekrem'in (A.S.M.) medhine mazhar olmuştur. Peygamberimiz "İstanbul mutlak fetholunacaktır." müjdesini vermişti ve onu feth ede
fer'
Şube, kol. İkinci derecede olan. Dal budak.
Bir aslın neticesi.
Bir cemaatın şerefli ve daha meşhuru.
Kazancı olan mukayyed mal. Hâzır ve muhâfaza altında olan.
Yükseğe çıkmak ve iki nizalı olanın arasına girip ıslah etmek.
Asıl mes'eleden kollara ayrı
ferah-engiz
Meşhur bir cins lâle.
(Farsça)
fıkh-ı ekber
Yüksek fıkıh. Dinî bilgilerin en mühim olanı. İmana dair ilim.
İmam-ı Azam hazretlerinin meşhur eserinin ismi.
firuz abadi / firuz abadî
(Mecdüddin Muhammed) (Hi: 729 - 817) İran'ın Şiraz Eyâletinde Firuzâbad isimli beldenin Kâzrun kasabasında doğmuştur. Büyük âlimlerdendir. Yedi yaşında Kur'anı hıfzetmişlerdi. Çok seyahat etmiştir. Bursa'ya geldiğinde Yıldırım Bayezid Han tarafından kendisine fevkalâde ikrâm olundu. En meşhur eseri
firuzende
Meşhur bir cins lâle.
(Farsça)
fütuhat-ı mekkiye / fütûhât-ı mekkiye
Muhyiddin-i Arabî'nin meşhur tasavvufî eseri.
galat-ı tahakkümi / galat-ı tahakkümî
Bir kelimenin gerek lâfzı ve gerekse mânası itibariyle herkesin kullandığı gibi kullanılmaması.Bu, başlıca üş şeyden olur:1- Nazımda vezne uydurmak için bir kelimenin telâffuzunu değiştirmek, hecesini uzatmak ve kısaltmak yahut harfini gizlemek.2- Çeşitli mânâları olan bir kelimeyi meşhur olmayan bi
galiye
Galeyan eden.
Değerinden çok pahalı.
Misk ve amberden yapılmış meşhur koku.
Hoş kokulu kıymetli madde.
gazve-i meşhur
Meşhur savaş.
gazve-i meşhure-i bedir
Meşhur Bedir Savaşı.
geylani / geylanî
Seyyid Abdulkadir-i Geylanî, Gavs-ül A'zam, Gavs, Kutub gibi mecâzi nâm ile bilinen bu zât (Hi: 470-561) yılları arasında yaşamış ve Kadirî Tarikatının müessisidir. Müteaddid müridlerinden bir çoğu sonradan veli olarak meşhurdurlar. Derslerinin te'siriyle birçok Hristiyan ve Museviler Müslüman olmuş
gül
Küçük ve dikenli bir ağaçta olup şeklinin ve kokusunun güzelliği ile meşhurdur. Şairlere göre bülbülün sevgilisidir. Pek çok cinsi vardır.
(Farsça)
gülriz / gülrîz
Gül serpen, gül saçan.
(Farsça)
Meşhur bir cins lâle.
(Farsça)
gur
Kabir, mezar.
Meşhur pehlivan Rüstem-i İraninin lâkabı.
Yaban eşeği.
habr-ül ümmet
Ümmetin âlimi, meşhur âlim.
hacer-ül esved
(El-Hacer-ül Esved) Kâbe'de bulunan meşhur siyah taş. Rengi siyah olduğundan "Esved" denmektedir. (İslâm Ansiklopedisi'ne göre: Kâbe'nin şark köşesinde olup, yerden bir buçuk metre yükseklikte kapıya yakın bir yerde yerleştirilmiş, üç büyük ve bir kaç tane de küçük parçadan müteşekkil ve gümüş bir h
hadis-i meşhur / hadîs-i meşhur
(Bak: Meşhur)
hadis-i sahih / hadîs-i sahîh
Âdil ve hadîs ilmini bilen kimselerden işitilen, müsned-i muttasıl (Resûl-i ekreme kadar, rivâyet edenlerin hepsi tam olup noksan bulunmayan), mütevâtir (bir çok sahâbînin rivâyet ettiği) ve meşhûr (önceleri bir kişi bildirmişken, sonraları şöhret bu lan) hadîsler.
hakim-i namdar / hâkim-i namdar
Ün sahibi meşhur padişah, hâkim.
hallac-ı mansur
Asıl adı Hüseyin olan bu zat, tasavvuf mesleğinde meşhurdur. Manevi istiğrak hallerinde hissettiklerini, şeriata zâhiren zıd düşen ifadelerle söylediği için, Hicri 306 senesinde idam edilmiştir.
harabat / hârâbat
Harabeler, viraneler, meyhaneler. (Ziya Paşa'nın meşhur antolojisi).
hasr-ı örfi / hasr-ı örfî
Herkesçe bilinen belli bir şey. Böyle meşhur bir şeye mahsus olmak.
hatem-i tai / hatem-i taî
(Ebu Adi bin Abdullah bin Said) Arab kabile reislerinin büyüklerinden ve şairlerinden olup, cömertliği ile meşhurdur. Adı, cömertlik ve keremde darb-ı mesel halini almıştır. Bazı şiirleri toplanarak bir divan yapılmış ve Londra'da bastırılmıştır. Hz. Peygamber'in (A.S.M.) zamanına yetişmiş ise, de,
hayber
Arap Yarımadasında Hicaz bölgesinin doğu sınırında ve Medine-i Münevvere'nin 170 km. kuzeyinde bir kasabadır. Evleri, yüksek bir kayanın üzerinde kurulmuş olan bir kalenin etrafında bulunur. Hicretin yedinci senesinde vuku bulan Hayber Gazası ile meşhur olmuştur. Aynı sene içinde Hz. Resulullah Efen
hazafir
(Tekili: Hizfâr - Hazfur) Cânibler.
Bir kavmin meşhurları, ileri gelenleri, şereflileri.
Hepsi. Tümü. Mecmu'u.
herkül
yun. Cesaretiyle meşhur olup, efsaneleşmiş bir Yunanlının adı. (Onlarda kuvvet sembolüdür)
Kuvvetiyle meşhur bir Yunanlı.
hezl
Ciddi olmayan söz. Saçma, uydurma, yalan konuşmak.
Edb: Meşhur bir manzumeye lâtife tarzından nazım yapmak. Bu tarzda yapılan nazım.
hurc
Meşinden veya çadır bezi gibi şeylerden yapılmış büyük heybe ve sandık. Meşinden yapılan bu heybe ve sandıklar arka taraflarındaki meşin kollarla hayvanların semerine bağlanır ve iki hurc bir hayvana yüklenirdi. Eski zamanın uzun yolculuklarında kullanılırdı. Eskiden İstanbulun meşhur yangınlarında
hüseyin-i cisri / hüseyin-i cisrî
(Hi: 1261- 1327) Suriye ulemasındandır. Baba ve annesi Ehl-i Beyt'tendir. Câmi-ül Ezher'de tahsil görmüş ve zamanının dinî, edebî ve felsefî ilimleriyle iştigal etmiştir. En meşhur eseri "Risale-i Hamidiye"sidir. Türkçeye ve Orducaya tercüme edilmiştir. 1307 senesinde Tercüman-ı Hakikat gazetesi, ki
ibn-i cevzi / ibn-i cevzî
(Hi: 508-597) El-Muğni isimli Kur'an-ı Kerim tefsiri vardır. Hanbelî fıkhı ve tarihî bilgilerde muhakkik âlimlerdendir. Ebu-l Ferec İbn-i Cevzî diye de meşhurdur.
ibn-i hacer-i askalani / ibn-i hacer-i askalanî
(Hi: 773-852) Büyük hadis âlimidir. Şafiî mezhebinin meşhur fukahasından olup hadis üzerine çok eserleri vardır.
ibn-i hümam
(Hi: 788-861) Hanefî fukahasından meşhur bir zattır. Şer'î ilimlerde, edebiyatta mütehassıs idi.
ibn-il cella / ibn-il cellâ
Meşhur kişi. Namlı ve şöhretli adam.
ibrahim desuki / ibrahim desukî
Büyük âlim ve mutasavvıflardan olup büyük makam sâhibi bir zâtdır. Pek meşhur ve çok güzel sözleri ve mev'izaları vardır. 676 tarihinde 43 yaşında Şam'da vefat etmiştir. (K.S.)
ibrahim hakkı
(K.S.) : Hi: 12. asırda yaşamış büyük âlim ve mutasavvıftır. Hasankale'li olup en son Tillo'da yaşamıştır. Marifetname isimli meşhur eseri vardır.
iktisab-ı şan ü şöhret
Şan ve şöhret kazanma, meşhur olma.
imam-ı busiri / imam-ı busirî
(Mi: 1213-1295) İmam-ı Muhammed bin Said "Busayrî" diye bilinir. Kaside-i Bür'e ve Hemziyesi ile meşhur üstün bir İslâm şâiridir.
imam-ı muhammed
(Hi: 135-189) Kufe'de yetişti. 99 kitab te'lif etmiştir. İmâm-ı Mâlik'ten hadis okudu. En meşhur Hanefî fakihlerindendir. (K.S.)
imam-ı muhammed bakır / imam-ı muhammed bâkır
(Hi: 75-117) Hz. İmam Zeynelâbidin'in oğlu, Hz. İmam-ı Hüseyin'in torundur. Hz. İmam-ı Ca'fer-i Sadık'ın babasıdır. On iki imamın beşincisidir. Büyük bir âlim ve en meşhur velilerdendir (K.S)
ince donanma
Tar: Hafif gemilerden meydana gelen donanma. Bunun yerine "Hafif Donanma" da denilir. Bunların en meşhurları: Uçurma, varna, beş çifteleri, karamürsel, aktarma, üstüaçık, çiftekayığı, brolik, celiyye, çamlıca, kütük, at kayığı, kancabaş, âyaska, işkampaviya, şahtur, çekelve, kırlangıç, firkate, kali
insat
(İnsiyat) Susup dinleme, susma.
Gizlenerek gitme.
İnfial vezninde, nidâ eden kimseye icabet etme.
Beli bükülenin beli doğrulması.
Meşhur olma.
irsal-i mesel
Konuşurken meşhur hikmetli sözleri kullanmak.
irtisas
Yayılma, meşhur olma, şüyu bulma, şâyi olma.
işhar
Ün alma, meşhur olma, şöhret kazanma.
Kadın, doğum yapacağı aya girme.
ispanyol hastalığı
Grip, nezle. Paçavra hastalığı. (İlk önce İspanya'da farkına varıldığı için bu isimle meşhur olmuştur.)
iştihar / iştihâr / اشتهار / اِشْتِهَارْ
Meşhur olma.
Meşhur olma. Tanınma. Ün alma.
Meşhur olma.
(Arapça)
İştihâr etmek:
Meşhur olmak.
(Arapça)
Meşhur olma.
iştihar eden
Meşhur olan; bilinen.
işvebaz
Naz edici, edâ yapan, cilveli.
(Farsça)
Meşhur bir cins lâle.
(Farsça)
kadi iyaz / kadî iyaz
Lâkabı: Ebu-l Fadl bin Musa el Yahsabî'dir. Muhaddislerin meşhurlarından ve edebiyatçılardan olup, 476 hicrî tarihinde Site kasabasında doğmuş, sonra Endülüse geçerek Kurtuba'da ve diğer ilim merkezlerinde ilim tahsili yapmıştır. Daha sonra Site kasabasında uzun bir zaman durmuş, bir ara Garnata şeh
kaide-i meşhure / kâide-i meşhûre
Meşhur ve yaygın kâide, kural.
Meşhur kaide, herkes tarafından bilinen kural.
karun / karûn
İsrailoğullarında zenginliği ile meşhur olan bir insan. Krezüs.
Çok zengin.
kaside-i bürde / kasîde-i bürde
Hazret-i Peygamber (A.S.M.) önünde meşhur Arab Şâiri Ka'b bin Züheyr'in okuduğu kasidenin adı olup, bu kasideyi Peygamber Aleyhissalâtü vesselâm beğenmiş, mükâfat ve iltifat eseri olarak da kendi hırkasını ona giydirdiğinden bu isimle meşhur olmuştur.
İslâm âlimlerinin meşhûrlarından ve evliyânın büyüklerinden Muhammed bin Saîd Busayrî hazretlerinin, sevgili Peygamberimizi öven meşhûr kasîdesi. Bu kasîdeyi rüyâsında Peygamber efendimize okuduğu ve Peygamber efendimiz de ona bürdesini yâni hırkasını hediye ettiği için bu kasîdeye Kasîde-i Bürde de
kaside-i emali / kasîde-i emâlî
Ehl-i sünnet vel-cemâat îtikâdını anlatan ve altmış yedi beytten meydana gelen meşhûr kasîde. Kasîdenin asıl adı Bed-ül-Emâlî olup, yazarı Ali Ûşî'dir.
kaside-i ercuze
(Ürcuze) Hz. İmam-ı Ali (R.A.) tarafından bahr-ı recez vezni üzere yazılan ve istikbalden haber veren meşhur kasidenin adı.
kaside-i ercüze-i meşhure
Meşhur Ercûze kasidesi.
kaside-i meşhure
Meşhur, bilinen kaside.
kastalani / kastalanî
(Hi: 851-923) (İmam-ı Ahmed İbn-i Muhammed) Büyük Şafiî âlimlerindendir. Çok eser yazmıştır. En meşhur eseri Mevahib-ül Ledüniyye'dir. Mısır'da vefat etmiştir.
kavl-i meşhur
Meşhur söz.
kelam-ı kibar / kelâm-ı kibâr
Büyük, akıllı, veli ve meşhur zâtların güzel, veciz ve çok kıymetdâr olan sözleri ve kelâmı.
kelb
(Çoğulu: Ekâlib-Eklüb-Kilâb) Köpek, it.
Meşhur bir yıldız.
İki adım arasına koyarak dikilen kayış.
Yolcuların, yük üstünde azıklarını astıkları demir çengel.
Şiddet.
Hırs.
kelbiyyun
Kalenderane yaşamayı alışkanlık haline getiren meşhur Diyojenin de içinde bulunduğu bir fırka. Bunlara Kelbiye tâifesi veya Melâmiyyun da denir.
keşşaf
Keşfeden. Gizli şeyleri bulup meydana çıkaran.
Meşhur bir tefsir ismi.
İzci.
kevser
Allahü teâlânın Kevser sûresinde Peygamber efendimize verdiğini bildirdiği büyük ihsân. Âhirette Cennet'te Peygamber efendimize âit meşhûr nehir veyâ kıyâmet (hesâb) günü Cehennem üzerindeki Sırat köprüsü geçilmeden önce Peygamber efendimizin ve ümme tinin başına geldikleri meşhûr havuz.
keyfiyet-i meşhure
Meşhur olan keyfiyet, durum.
kısas-ı meşhure
Meşhur kıssalar, hikâyeler.
kıssa-i acibe-i meşhure / kıssa-i acîbe-i meşhure
Hayret verici meşhur kıssa.
kıssa-i meşhure
Meşhur ibretli hikâye.
kübreviyye
Evliyânın büyüklerinden Necmeddîn-i Kübrâ hazretlerinin tasavvuftaki yolu. Yaptığı bütün münâzaralarda gâlib geldiği için kübrâ (büyük) lakabıyla meşhur olmasından dolayı, bu yola Kübreviyye denmiştir.
kuduri / kudurî
(Hi: 362 - 428) Bağdadlıdır. Ahmed İbn-i Muhammed Bağdâdi diye de anılır. Hanefi fıkıh âlimlerindendir. Bu zatın, fıkha dâir meşhur kitabının ismi de Kudurî'dir.
kureyş
Kökü Hz. İbrahim'e dayanan Peygamberimizin mensup olduğu meşhur Arap kabilesi.
kureyş kabilesi
Kökü Hz. İbrahim'e dayanan Peygamberimiz Hz. Muhammed'in mensup olduğu meşhur arap kabilesi.
kuss ibn-i saide
İslâmiyetten önce Arabistan'da yaşamış İyâd Kabilesinin ileri gelenlerinden, mühim hakikatlı bir şâirdir. Cârud gibi hakperesttir. Henüz Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm genç iken Suk-ı Ukaz panayırındaki hitabeti ile meşhurdur. Hitabesinde bir Hak Peygamber geleceğini ve onun en güzel bir d
kut'ül amare / kut-ül amare / كوتول امار
Kut'ül Amare ne demektir?
Yeni kurulan Osmanlı 6. Ordusu'nun Komutanlığı'na atanarak 5 Aralık'ta Bağdat'a varan Mareşal Colmar Freiherr von der Goltz Paşa'nın emriyle Irak ve Havalisi Komutanı Miralay (Albay) 'Sakallı' Nurettin Bey'in birlikleri 27 Aralık'ta Kut'u kuşattı. İngilizler Kut'u kurtarmak için General Aylmer komutasındaki kolorduyla hücuma geçti ancak, 6 Ocak 1916 tarihli Şeyh Saad Muharebesi'nde 4.000 askerini kaybederek geri çekildi. Bu muharebede 9. Kolordu Komutanı Miralay 'Sakallı' Nurettin Bey görevinden alındı ve yerine Enver Paşa'nın kendisinden bir yaş küçük olan amcası Mirliva Halil Paşa (Kut) getirildi.
İngiliz Ordusu, 13 Ocak 1916 tarihli Vadi Muharebesi'nde 1.600, 21 Ocak Hannah Muharebesi'nde 2.700 askeri kaybederek geri püskürtüldü. İngilizler mart başında tekrar taarruza geçti. 8 Mart 1916'da Sabis mevkiinde Miralay Ali İhsan Bey komutasındaki 13. Kolordu'ya hücum ettilerse de 3.500 asker kaybederek geri çekildiler. Bu yenilgiden dolayı General Aylmer azledilerek yerine General Gorringe getirildi.
Kut'ül Amare zaferinin önemi
Kût (kef ile) veya 1939’dan evvelki ismiyle Kûtülamâre, Irak’ta Dicle kenarında 375 bin nüfuslu bir şehir. Herkes onu, I. Cihan Harbinde İngilizlerle Türkler arasında cereyan eden muharebelerden tanır. Irak cephesindeki bu muharebeler, Çanakkale ile beraber Cihan Harbi’nde Türk tarafının yüz akı sayılır. Her ikisinde de güçlü düşmana karşı emsalsiz bir muvaffakiyet elde edilmiştir.
28 Nisan 1916’da General Townshend (1861-1924) kumandasındaki 13 bin kişilik İngiliz ve Hind askerlerinden müteşekkil tümenin bakiyesi, 143 günlük bir muhasaradan sonra Türklere teslim oldu. 7 ay evvel parlak bir şekilde başlayan Irak seferi, Basra’nın fethiyle ümit vermişti. Gereken destek verilmeden, tecrübeli asker Townshend’den Bağdad’a hücum etmesi istendi.
Bağdad Fatihi olmayı umarken, 888 km. yürüdükten sonra 25 Kasım 1915’de Bağdad’a 2 gün mesafede Selmanpak’da miralay Nureddin Bey kumandasındaki Türk ordusuna yenilip müstahkem kalesi bulunan Kût’a geri çekildi. 2-3 hafta sonra takviye geleceğini umuyordu. Büyük bir hata yaparak, şehirdeki 6000 Arabı dışarı çıkarmadı. Hem bunları beslemek zorunda kaldı; hem de bunlar Türklere casusluk yaptı.
Kût'a tramvayla asker sevkiyatı
İş uzayınca, 6. ordu kumandanı Mareşal Goltz, Nureddin Bey’in yerine Enver Paşa’nın 2 yaş küçük amcası Halil Paşa’yı tayin etti. Kût’u kurtarmak için Aligarbi’de tahkimat yapan General Aylmer üzerine yürüdü. Aylmer önce nisbî üstünlük kazandıysa da, taarruzu 9 Mart’ta Kût’un 10 km yakınında Ali İhsan Bey tarafından püskürtüldü.
Zamanla Kût’ta kıtlık baş gösterdi. Hergün vasati 8 İngiliz ve 28 Hindli ölüyordu. Hindliler, at eti yemeği reddediyordu. Hindistan’daki din adamlarından bunun için cevaz alındı. İngilizler şehri kurtarmak için büyük bir taarruza daha geçtiler. 22 Nisan’da bu da püskürtüldü. Kurtarma ümidi kırıldı. Goltz Paşa tifüsten öldü, Halil Paşa yerine geçti. Townshend, serbestçe Hindistan’a gitmesine izin verilmesi mukabilinde 1 milyon sterlin teklif etti. Reddedilince, cephaneliği yok ederek 281 subay ve 13 bin askerle teslim oldu. Kendisine hürmetkâr davranıldı. Adı ‘Lüks Esir’e çıktı. İstanbul’a gönderildi. Sonradan kendisine sahip çıkmayan memleketine küskün olarak ömrünü tamamladı.
Böylece Kûtülamâre’de 3 muharebe olmuştur. İngilizlerin kaybı, esirlerle beraber 40 bin; Türklerinki 24 bindir. Amerikan istiklâl harbinde bile 7000 esir veren İngiltere, bu hezimete çok içerledi. Az zaman sonra Bağdad’ı, ardından da Musul’u ele geçirip, kayıpları telafi ettiler. Kût zaferi, bunu bir sene geciktirmekten öte işe yaramadı.
Bu harbin kahramanlarından biri Halil Paşa, Enver Paşa’nın amcası olduğu için; diğer ikisi Nureddin ve Ali İhsan Paşalar ise cumhuriyet devrinde iktidar ile ters düştüğü için yakın tarih hafızasından ustaca silindi. 12 Eylül darbesinden sonra Ankara’da yaptırılan devlet mezarlığına da gömülmeyen yalnız bunlardır.
Binlerce insanın kaybedildiği savaş iyi bir şey değil. Bir savaşın yıldönümünün kutlanması ne kadar doğru, bu bir yana, Türk-İslâm tarihinde dönüm noktası olan çığır açmış nice hâdise ve zafer varken, önce Çanakkale, ardından da bir Kûtülamâre efsanesi inşa edilmesi dikkate değer. Kahramanları, yeni rejime muhalif olduğu için, Kûtülamâre yıllarca pek hatırlanmadı. Gerçi her ikisi de sonu ağır mağlubiyetle biten bir maçın, başındaki iki güzel gol gibidir; skora tesiri yoktur. Hüküm neticeye göre verilir sözü meşhurdur. Buna şaşılmaz, biz bir lokal harbden onlarca bayram, yüzlerce kurtuluş günü çıkarmış bir milletiz.
Neden böyle? Çünki bu ikisi, İttihatçıların yegâne zaferidir. Modernizmin tasavvur inşası böyle oluyor. Dini, hatta mezhebi kendi inşa edip, insanlara doğrusu budur dediği gibi; tarihi de kendisi tayin eder. Zihinlerde inşa edilen Yeni Osmanlı da, 1908 sonrasına aittir. İttihatçıların felâket yıllarını, gençlere ‘Osmanlı’ olarak sunar. Bu devrin okumuş yazmış takımı, itikadına bakılmadan, münevver, din âlimi olarak lanse eder. Böylece öncesi kolayca unutulur, unutturulur.
Müşir İbrahim Edhem Paşa’nın oğlu Sakallı Nureddin Paşa (1873-1932), sert bir askerdi. Irak’ta paşa oldu. Temmuz 1920’de Ankara’ya katıldı. Fakat karakterini bilen M. Kemal Paşa, kendisine aktif vazife vermek istemedi. Merkez kumandanı iken Samsun’daki Rumları iç mıntıkalara sürgün ettiği esnada çocuk, ihtiyar, kadın demeden katliâma uğramasına göz yumdu. Bu, milletlerarası mesele oldu. Yunanlılar, bu sebeple Samsun’u bombaladı. Nureddin Paşa azledildi; M. Kemal sayesinde muhakemeden kurtuldu. Sonradan Kürtlerin de iç kısımlara göçürülmesini müdafaa edecektir. Batı cephesinde, kendisinden kıdemsiz İsmet Bey’in maiyetinde vazife kabul etti. İzmir’e girdi. Bazı kaynaklarda İzmir’i ateşe verdiği yazar. I. ordu kumandanı olarak bulunduğu İzmit’te, Sultan Vahîdeddin’in maarif ve dahiliye vekili gazeteci Ali Kemal Bey’i, sivil giydirdiği askerlere linç ettirdi; padişaha da aynısını yapacağını söyledi. Ayağına ip takılarak yerlerde sürüklenen cesed, Lozan’a giden İsmet Paşa’nın göreceği şekilde yol kenarına kurulan bir darağacına asılarak teşhir edildi. Mustafa Kemal Paşa, İstanbul’da bir fedainin vursa kahraman olacağı bir insanı, vuruşma veya mahkeme kararı olmaksızın öldürmeyi cinayet olarak vasıflandırıp kınadı. M. Kemal’e gazi ve müşirlik unvanı verilmesine içerleyen Nureddin Paşa iyice muhalefet kanadına geçti. 1924’de Bursa’dan müstakil milletvekili seçildi. Asker olduğu gerekçesiyle seçim iptal edildi. İstifa edip, tekrar seçildi. Anayasa ve insan haklarına aykırılık cihetinden şapka kanununa muhalefet etti. Bu sebeple antikemalist kesimler tarafından kahraman olarak alkışlanır. Nutuk’ta da kendisine sayfalarca ağır ithamlarda bulunulur, ‘zaferin şerefine en az iştirake hakkı olanlardan biri’ diye anılır.
Halil Kut (1882-1957), Enver Paşa’yı İttihatçıların arasına sokan adamdır. Sultan Hamid’i tevkife memur idi. Askerî tecrübesi çete takibinden ibaretken Libya’da bulundu. Yeğeni harbiye nazırı olunca, İran içine harekâta memur edildi. Irak’taki muvaffakiyeti üzerine paşa oldu. Bakü’yü işgal etti. İttihatçı olduğu için tutuklanacakken, kaçıp Ankara hareketine katıldı. Rusya ile Ankara arasında aracılık yaptı. Sonra kendisinden şüphelenilince, Almanya’ya kaçtı. Zaferden sonra memlekete dönüp köşesine çekildi. Politikaya karışmadı.
Ali İhsan Sâbis (1882-1957), Sultan Hamid’i tahttan indiren Hareket Ordusu zâbitlerindendi. Çanakkale, Kafkasya’da bulundu. Irak’ta paşalığa terfi etti. İttihatçı olduğu için Malta’ya sürüldü. Kaçıp Ankara hareketine katıldı. I. batı cephesi kumandanı oldu. Cephe kumandanı İsmet Bey ile anlaşmadı; azledilip tekaüde sevkolundu. M. Kemal’e muhalif oldu. Nazileri öven yazılar yazdı. 1947’de devlet adamlarına yazdığı imzasız mektuplar sebebiyle 15 seneye mahkûm oldu. 1954’te DP’den milletvekili seçildi. Hatıraları, Nutuk’un antitezi gibidir.
küvs
Göç vakitlerinde çalınan meşhur bir büyük sazın adı.
lakab
Asıl isminden başka sonradan takılan ad. Meşhur olan birinin sonradanki adı.
lakap / lâkap
Asıl isminden başka sonradan takılan ad, meşhur olan birinin sonraki adı.
lale
Lâle denen meşhur çiçek.
Vaktiyle suçluların ve delilerin boynuna takılan halka.
İncir koparmak için ucu çatallı değnek.
lebid
İslâm öncesi cahiliye devrinde şiirleriyle meşhur bir şair.
leyali-i meşhure / leyâli-i meşhure
Meşhûr, mübârek geceler.
luka
Meşhur olmuş dört İncil kitabından birisidir. Hz. İsa Aleyhisselâm'dan sonra mühim Hristiyan doktorlarından birisi olan Luka adındaki zatın yazdığı İncil'dir. Bu Zâtın (Mi: 70) yılında vefât ettiği yazılıdır.
luka incili / luka incîli
Meşhûr dört İncîl'den biri. Antakyalı papas Luka tarafından yazıldığı için bu ad verilmiştir. Şimdi elde bulunan İncîllerin en yanlış olanıdır.
lükk
Nar ağacına benzer bir hindi ağacının zamkı.
Kılıç ve bıçak saplarını berkitmekte kullanılan meşhur bir nesne.
ma'ruf
Bilinen, tanınmış. Belli, meşhur.
Şeriatın makbul kıldığı veya emrettiği.
Adl, ihsan, cud, tatlı dil, iyi muamele.
ma'ruf-i cihan / ma'ruf-i cihân
Dünyaca tanınan ve meşhur. Cihânın bildiği.
ma'rufiyet
Ma'rufluk. Ünlülük, meşhurluk, tanınmışlık.
malkoç
Osmanlı İmparatorluğu devrinde akıncıların başı.
Akıncı beylerinden meşhur bir hânedan.
manay-ı zahiri / mânây-ı zâhirî
Bir lafzın görülen, anlaşılan, meşhûr mânâsı.
mantıku't-tayr
Kuş dili, Feridüddin Attar'ın meşhur eseri.
maruf
Bilinen, tanınan, meşhur ünlü.
Şeriatin emrettiği, uygun gördüğü.
marufe / mârufe
Bilinen, belli; meşhur.
me'sur
Ecdaddan rivayet edilen.
Meşhur.
İtibarlı. Beğenilmiş olan.
Rivayet yolu ile öğretilmiş meşhur ve mühim haberler.
Bir kılınç ismi.
mehdi-yi abbasi / mehdi-yi abbasî
(Hi: 120-163) Abbâsi Halifesidir. Ebu Abdullah Muhammed diye de anılır. Halife Mansurun oğludur. Meşhur ve iyiliği ile umumi kabul gören bir zat olup hususan sulh zamanında imparatorluğun inkişafı için çok çalışmıştır. Yeni yollar yaptırmış, postayı ıslâh etmiş ve Abbâsi Sülâlesinin en iyi hükümdarı
mehmed
Muhammed isminin Türkçede meşhur olmuş değişik şeklidir. Resul-i Ekrem Efendimize verilen ve sadece ona lâyık bulunan Muhammed (A.S.M.) ismine hürmeten bu değişiklik âdet olmuştur.
mekki / mekkî
Peygamber efendimizin Mekke-i mükerremeden, Medîne-i münevvereye hicretinden (göç etmesinden) önce nâzil olan (inen) âyet-i kerîmeler. Âyet-i kerîmelerin Mekkî olmalarında âlimlerin arasında meşhûr olan görüş budur. Bu hususta başka görüşler de vardır.
mêmun / mêmûn
Felsefe kitaplarını tercüme ettirmesiyle meşhur bir halife.
menası'
(Tekili: Minsa') Medine-i Münevvere'nin dışında meşhur bir yer.
menkabe
Meşhur kimselerin ahvâline dair hayat hikâyesi. Kıssa. Hikâye. Menkıbe.
menkıbe
Meşhur kimselerin hallerine dair hayat hikâyesi; kıssa.
merah
Yer. Mekân.
Sevinç.
Rahat edilecek yer.
Meşhur bir nahiv kitabının ismi.
meşahir / meşahîr / meşâhir
Meşhurlar. Çok kimselerce tanınanlar.
Meşhurlar, ünlüler.
Meşhurlar, ünlüler.
meşahir-i enbiya / meşâhir-i enbiya
Meşhur nebiler, peygamberler.
meşahir-i insaniye / meşâhir-i insaniye
İnsanların meşhurları, ünlü kişiler.
meşahir-i mu'cizat / meşâhir-i mu'cizat
Meşhur mu'cizeler; Allah'ın izniyle peygamberler tarafından ortaya konulup bir benzerini yapmakta başkalarını âciz ve hayrette bırakan olağanüstü hallerin, mucizelerin meşhurları.
meşahir-i sahabe / meşâhir-i sahabe
Sahabelerin meşhurları.
meşahir-i üdeba / meşahir-i üdebâ
Meşhur edibler.
meşahir-i ulema-i sahabe / meşâhir-i ulema-i sahabe
Sahabelerin meşhur âlimleri.
mesanid / mesânîd
Meşhûr ve çok kıymetli hadîs kitablarından; İmâm-ı Ahmed bin Hanbel'in "Müsned'i", Ebû Ya'lâ'nın "Müsned'i", Abdullah Dârimî'nin "Müsned'i" ve Ahmed Bezzâr'ın "Müsned'i"nin hepsine birden verilen isim.
meşare
Bostan. Tarla.
Çiftçiler arasında meşhur olan tahta yer.
mesel
Bir umumi kaideye delâlet eden meşhur söz. Ata sözü. İbretli ve küçük hikâye.
Dokunaklı ve mânalı söz.
Benzer. Misil.
Delil. Hüccet.
meshur / meshûr / مسحور
Büyülenmiş.
(Arapça)
Meshûr etmek:
Büyülemek.
(Arapça)
Meshûr olmak:
Büyülenmek.
(Arapça)
meşhur hadis
İlk asırda âhâdî (bir Sahabî tarafından rivayet edilmiş) iken, ikinci asırda meşhur olan ve yalanda birleşmeleri mümkün olmayan topluluk tarafından rivâyet edilen hadis.
meşhurat
(Tekili: Meşhur) Şöhret kazanmış ve meşhur olmuş kimseler. Şöhretliler.
meşhure
Meşhur, herkes tarafından bilinen.
mesnevi / mesnevî
Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin (kuddise sirruh) yirmi altı bin beytten meydana gelen ve altı defter olan meşhûr eseri.
Edebiyâtta bir nazım şekli olup, iki mısrânın bir biri ile kâfiyeli hâli. Bu sebeple her beyti kâfiyeli olan eserlere mesnevî denir.
mesnevi-i şerif / mesnevî-i şerif
Mevlâna Celaleddin-i Rumî'nin meşhur farsça olan eserinin ismi.
mir'at
Ayine. Ayna.
Meşhur bir cins lâle.
mu'cizat-ı seb'a
Yedi meşhur mu'cize, yedi külli i'caz esasları.
muallakat / muallâkat
İslâm'dan önce Arap şairlerinin Kâbe duvarına asılan meşhur kasideleri.
Asılı, takılı olan şeyler (mânâlar).
Câhiliye döneminde meşhur Arap şâirlerinin Kâbe'nin duvarına asılan meşhur şiirleri.
muallakat-ı seb'a / muallâkat-ı seb'a
Yedi askı; Kur'ân nâzil olmadan önce, cahiliyet devrinde meşhur Arap şairlerinin en beğenilmiş şiirlerinden, Kâbe'nin duvarına astıkları yazılar ve şiirler.
mualleka
(Çoğulu: Muallekat) Askılar. Henüz karar verilmemiş olanlar.
Kocası kaybolan kadın.
İslâmiyet'ten evvel Arabların meşhur edib ve şâirlerinin Kâbe duvarına astıkları yazılar ve şiirler.
muallekat-ı seb'a
(Yedi askı) Kur'ân henüz nâzil olmadan, câhiliyet devrinde meşhur Arap şâirlerinin en beğenilmiş şiirlerinden, Kâbe'nin duvarına astıkları yedi meşhur kaside.
muanven
İsim sahibi. Ünvanlı. Ünvan verilen. Meşhur. Tantanalı.
muhaddis-i meşhur
Meşhur hadisçi; hadis ilmini bilen, çok sayıda hadis ezberleyen, yazan veya aktaran meşhur hadis âlimi.
muhyiddin-i arabi / muhyiddin-i arabî
(Hi: 560 - 638) İspanya'da doğmuş, Anadolu ve Arabistan'ı gezmiştir. Mutasavvıf ve büyük âlim idi. Birçok ilmi eserler yazmıştır. Kendisine Şeyh-i Ekber de denir. Fütuhat-ı Mekkiye, Füsus-ül Hikem adlı eserleri meşhurdur. Şam'da vefat etmiştir. (K.S.)
mülteka
Kavuşup buluşulacak yer, iki şeyin birleştiği yer.
Kavşak.
Hanefi hezhebinin meşhur bir fıkıh kitabının ismi.
münacat-ı meşhure / münâcât-ı meşhure
Meşhur münâcât, dua.
münasebat-ı meşhure / münâsebât-ı meşhûre
Meşhur ilgiler, bağlar.
münif / münîf
Meşhur, âli, yüksek, büyük, ulu, bülend.
Meşhur, yüce, büyük.
müşar-ü bil-benan
(Müşar-ü bil-benam) Parmakla gösterilen. (Gösterilen şeyin meşhur ve belli olduğundan kinayedir.)
müştehir
Şöhretli. Meşhur. Namdar.
Meşhur olma, bilinme.
müştehire
Açıkça ortaya konulan, sergilenmiş, meşhur.
mütearef
(Örf. den) Herkesin bildiği, meşhur, ünlü.
mütearif
(Örf. den) Bilinen, bilinir, meşhur.
Birbirine tanıyan, tanışan.
mütearife
Herkesin bildiği. Tanınmış. Meşhur. Doğruluğu âşikâr.
Man: İsbatı icab etmeyen söz.
nabigat-üz zübyani / nabigat-üz zübyanî
Câhiliyet devrinde meşhur ve Suk-ı Ukaz'da hakemlik yapmış Arab şâirlerindendir. Tahminen Mi: 535-604'de yaşamıştır.
naci
Kurtulan. Necat bulan.
(Mi: 1849-1892) Muallim Naci diye meşhur olan bir İstanbul'lu şâir. Lügat-ı Naci'yi "Fetva" kelimesine kadar hazırlamıştır.
nam-aver
(Çoğulu: Nam-âverân) Ünlü, meşhur, ad salmış.
(Farsça)
nam-averan / nam-âverân
(Tekili: Nam-âver) Namlı kişiler, ad salmış kimseler, ünlüler, meşhurlar.
namberdar
Şanlı, ünlü, ad salmış, meşhur.
(Farsça)
namdar / nâmdar
Ünlü, şöhretli, meşhur.
(Farsça)
Ünlü, şöhretli, meşhur.
namdaran / namdarân
(Tekili: Namdar) Ünlüler, namlılar, meşhurlar.
namdari / namdarî
Namdarlık, ünlülük, meşhur olma.
(Farsça)
namver
(Çoğulu: Namverân) Namlı, adlı, meşhur, ünlü.
nasara ulema-yı benamından / nasârâ ulema-yı benâmından
Hıristiyanların meşhur âlimlerinden.
nasreddin hoca
(Mi: 1208 -1284) Mizahlı, güldürücü sözleri ile meşhur bir zâttır. Akşehir, Sivrihisar Medreselerinde okumuş, Selçuklular zamanında yaşamıştır.
nazdar
Nazlı. Naz yapan. Şımarık.
(Farsça)
Meşhur bir cins lâle.
(Farsça)
nebh
Bir şeyi tenbih etmek, unuttuğunu hatırlatmak.
Ansızın bulunan. Yitik.
Ansızın yitirmek.
Uykudan uyanmak.
Şerefli olmak.
Meşhur olmak, ün salmak.
nef'i / nef'î
Menfaat ile alâkalı, faydacı.
Sihâm-ı Kaza nâmındaki hicivli şiirleri ile meşhur Erzurum - Hasankale'li olup İstanbul'da yaşamış bir şâirin adıdır. 1634'de 4. Murad devrinde bir hicviyesinden dolayı boğdurulup denize atılmıştır.
neşaid
(Tekili: Neşide) Meşhur kaside ve beyitler, mısralar.
neşide / neşîde / نَشِيدَه
Manzume. Şiir.
Yüksek sesle okunan şiir.
Darb-ı mesel (atasözü) derecesinde kullanılan meşhur beyit veya mısrâ.
Meşhur beyit.
nihavend
İran'ın batı tarafında meşhur bir şehir adı.
Musikide bir makam.
nuşirevan-ı adil / nuşirevân-ı âdil
Adaletiyle ün salmış meşhur, eski bir İran Sâsânî Hükümdarı.
nuşirvan
İran'da Milâdi (531 - 579) tarihleri arasında hükümdarlık etmiş Sâsâni padişahı olup adâlet ve doğruluğu ile meşhur olmuştur.
ömer
Resül-ü Ekrem'in (A.S.M.) ikinci halifesi, Aşere-i Mübeşşere'den ve sahabenin en büyüklerindendir. Çok âdil, âbid, zâhid ve merhametli idi. Fakirce yaşadı. Adaleti, şecaat ve cesareti, İlâ-yı Kelimetullah için fedakârlığı meşhurdur. Çok Hadis-i Şeriflerle medhedildi. Zamanında çok fütühat ve ilerlem
ömer hayyam
Çadırcı Ömer mânâsında olan bu kelime, İran'ın meşhur hayâlperest ve içkiden çok bahseden bir şâirinin adıdır.
prens bismark
(1815 - 1898) Meşhur Alman siyasilerinden ve Alman birliği için çalışanlardan birisidir. İslamiyeti ve Hz. Peygamber'i (A.S.M.) medh ü sena ederek hayranlığını bildiren bir mütefekkirdir.
rabia-i adeviye
(Hi: 95 - 185) Basra'lı bir hatun. Bütün hayatını dine hizmet için vakfetmiş, zengin kimseler evlenmek teklifinde bulundukları halde; "Allah'ı anmaktan, dine hizmetten beni alıkor" fikri ile reddetmiş, fakirliği ve istiğnayı kabul edip dine hizmetten vaz geçmemiştir. Talebe okutmuş meşhur bir veliye
remli / remlî
(Şihâbüddin Remlî) (Mi: 1371-1440) Filistin'in Reml kasabasında doğmuş, Şeyhülislâm'dır. Mecmuat-ul Ahzab'da namı Kutb-ül Ârifîn diye geçer. Kimya-yı Saadet namında salâvatları ile meşhurdur. Fıkh ve tevhide, tasavvufa dair manzumeleri vardır. " İmam-ı Remlî" diye anılır.
rivayet-i sahiha-yı meşhure / rivâyet-i sahiha-yı meşhûre
Doğru ve güvenilir meşhur rivayetler; bilinen hadisler.
rüstem
Şark edebiyatında kuvvet ve cesaretin timsali olarak bilinen ve Zaloğlu Rüstem diye veya "Rüstem-i Sistanî" nâmiyle meşhur İran'lı bir kahramandır.
(Farsça)
Kuvvetiyle meşhur bir efsane kahramanı.
sa'd-ı taftazani / sa'd-ı taftazanî
(M. 1322-1389) Horasan'da doğmuş büyük bir İlm-i Kelâm âlimidir. En meşhur eseri, "Makasıd" adlı kelâm kitabıdır.
sa'di-i şirazi / sa'di-i şirazî
(Hicrî: 587-691) Şiraz'da doğdu. 30 yıl ilme, 30 yıl seyahate, 30 yıl da inzivada ibadetle çalıştı. En meşhur eserleri Bostan ve Gülistan adındaki ahlâkî ve imanî kitaplarıdır.
şa'rani / şa'ranî
(Hi: 899-973) Dört hak mezhebin birleşen ve ayrılan tarafları hakkında mu'teber eserleri olan meşhur bir fakihtir. Mizan-ı Şaranî ismiyle bilinen eseri meşhurdur.
şafii / şâfiî
İmâm-ı Şâfiî'nin meşhur adı, Şâfiî mezhebinin kurucusu.
Ehl-i sünnetin amelde dört hak mezhebinden biri olan Şâfiî mezhebinde olan kimse.
sahih hadis / sahîh hadîs
Âdil yâni yalancılıktan uzak, büyük günah işlemeyen ve hadîs ilmini bilen kimselerden işitilen, Resûlullah efendimize kadar, rivâyet edenlerden hiçbiri noksan olmayan ve mütevâtir yâni birçok Sahâbînin Resûl-i ekremden ve başka birçok kimselerin onla rdan naklettikleri hadîsler ve meşhûr, yâni ilk z
sahih-i buhari / sahîh-i buhârî
Kur'ân-ı kerîmden sonra, doğru oldukları, bütün İslâm âlimleri tarafından tasdîk edilmiş olan meşhur altı hadîs kitâbından birincisi.
saray-ı meşhure
Meşhur saray.
sasaniler
İran'da ikibin yıl önce devlet kuran bir sülâledirler. İlk meşhur hükümdarları Erdeşir'dir. Devleti kuvvetlendirdi ve Doğu Anadolu'yu Romalılardan aldı. Ünlü pâdişahlarından ve âdil ismi ile tanınan Nuşirevan İslâmiyetten önce yaşamıştır. Altıyüz seneden ziyade devletleri devam eden Sâsâniler, İslâm
şebb
Meşhur taş.
Ateş yakmak.
Cenk koparmak, kavga çıkarmak.
şecere-i meşhure
Meşhur ağaç.
şehir / şehîr / شهير
Meşhur. Şeref ve şan sahibi.
Alemlerce meşhur, Resul-ü Ekremin (A.S.M.) bir ismi.
Ünlü, meşhur.
(Arapça)
şehnaz
Eski Osmanlı müziğinde meşhur bir makam ismi.
(Farsça)
Meşhur bir dünya güzelinin ismi.
(Farsça)
Çok güzel olan.
(Farsça)
seluk
Yemen vilâyetinde bir köydür ve "kilâb-ı selukiyye" denilen büyük köpekleriyle meşhurdur.
şerhu'l-makàsıd
Büyük kelâm âlimi Sadettin Taftazanî'nin meşhur eseri.
şerhu'l-mevakıf / şerhu'l-mevâkıf
Meşhur kelâm âlimlerinden Seyyid Şerif Cürcânî'nin eseri.
şevk-bahş
şevk veren, şevklendiren.
(Farsça)
Meşhur bir çeşit lâle.
(Farsça)
seyyah-ı meşhur / seyyâh-ı meşhur
Meşhur gezgin.
sıfat-ı meşhure / sıfât-ı meşhure
Meşhur sıfatlar, özellikler.
şıkk
(Şikk) İslâmiyetin zuhurundan biraz önce yaşamış iki kâhinin adıdır. Bunlardan eskisi Arablarda ilk kâhindir. Acaib bir mahluk olup, alnının ortasında yalnız bir gözü (veya alnını ikiye ayıran bir alev) vardı. El Yaşkarî adındaki ikinci Şıkk, Satih ile birlikte devrinin en meşhur kâhiniydi. Satih'te
silsile-name
Meşhur ve mühim kimselerin soyunu, silsilesini gösteren cetvel.
(Farsça)
silsilename
Meşhur ve mühim kimselerin silsilesini, soyunu gösteren liste.
sitte-i sevr
Güneş'in Sevr burcunda bulunduğu Nisan ayında fırtınalariyle meşhur olan altı gün.
şöhre
Ünlü, şöhretli, meşhur.
şöhret
Ad yapma. Ün. Şân.
Hadis ilminde: Meşhur hadis mânasında kullanılır.
Meşhûr olma, ün, şân, adı duyulup yayılma.
şöhretgir
Şöhretli, ünlü. Meşhur.
(Farsça)
şöhretşiar
Meşhur, ünlü.
şöhretşiar-ı alem / şöhretşiâr-ı âlem
Âlemde şöhret ona nişan olmuş olan. Çok meşhur olan.
sokrat
Eski bir Yunan Feylesofu. (M.Ö. 470-400) Vahdaniyete ve ruhun bakiliğine inanmış ve bu fikrini yaymağa çalışmış. "Dünyada yalnız bir şey öğrenebildim, o da hiç bir şey bilmediğimdir." sözü meşhurdur. Devrinin inanışına zıd fikirlerinden dolayı mahkemece kendisine idam kararı verilmiş, baldıran otunu
sükk
Meşhur bir Arap tabibin adı.
Ağzı ve dibi dar olan kuyu.
süleyman çelebi
İlk mevlid yazan ve bunda en çok muvaffak olan ehl-i velâyet bir zât olup, hicri 780'de Bursa'da vefat etmiştir. "Vesilet-ün Necât", meşhur mevlid kitabının esas adıdır.
şürta
(Çoğulu: Şurat-Şuratâ) Malı mülkü ile tanınan meşhur bir kimse.
Askerin önünde yürüyüp düşman ile evvel cenk eden taife. Öncü kuvvet.
tabakat-ı meşhure / tabakât-ı meşhure
Meşhur, bilinen sınıflar.
tabakat-ı meşhure-i sahabe
Meşhur sahabilerin kendi aralarındaki farklı dereceleri.
taberi / taberî
(Ebu Cafer Muhammed bin Cerir İbn-i Yezid) (Hi: 224 - 310) İslâm tarihçisi ve müfessiri olup Taberistan'da doğmuş, 7 yaşında Kur'anı hıfz edip bütün ömrünü ilme vakf etmiştir. Babasının adına izafetle Ceririye adlı bir fıkıh mektebi kurmuştur. İbn-i Cerir-et Taberî adı meşhurdur. Kur'an-ı Kerimin bü
tas
(Çoğulu: Atvâs) Meşhur bir kabın adı. Tas.
tavus
Meşhur bir süslü kuşun adı.
tebuk
Hicaz'ın kuzey tarafında Medine-i Münevvere'den Şam'a giden yolun ortasında bir yerdir ve Peygamber Efendimizin son gazvesinin yeri olmakla meşhurdur. Tebuk'te Peygamberimiz tarafından yaptırılan bir duvar bir hurmalık ve bir de çeşme var olduğu rivayet edilir.
tefarik-ul asa / tefarik-ul asâ
Bir atasözüdür. Bu darb-ı mesel hakkında meşhur Kamus Tercümesi'nde hülâsaten şu mâlumat var: "Arab'dan fakir bir kadının zaif ve gayet huysuz bir oğlu varmış. Yaptığı müteaddit kavgalarda meselâ bir defasında burnunu, bir defasında kulağını, bir defasında dudaklarını kesmişler. Her bir defasında da
telmih / telmîh
(Çoğulu: Telmihât) Lâyıkiyle ve kâmilen keşfedip nazara arzetmek.
Bir şeyi açıkça söylemeyip başka bir mâna ifade için söz arasında mânalı söylemek. İmâ ile söz arasında başka bir mânayı ifade etmek.
Edb: İbârede bahsi geçmeyen bir kıssaya, fıkraya, ata sözüne veya meşhur bir
Bir şeyi açıkca söylemeyip ibarede bahsi geçmeyen bir kıssaya, bir fıkraya, bir ata sözüne veya meşhur bir şiire, bir söze işaret etmek. Kapalı söylemek.
temeshur / تمسخر
(Çoğulu: Temeshurât) Maskaralık yapma.
Maskaralık.
(Arapça)
Temeshur etmek:
Maskaralık etmek.
(Arapça)
tendid
Meşhur etmek.
teneddüd
Halk içinde meşhur olmak.
teşhir / teşhîr / تشهير
Göz önüne serme, gösterme. Sergi serip âleme ilân etme.
Meşhur ve nâmdâr kılmak.
Kılıç sıyırma.
Meşhur etme.
(Arapça)
Sergileme.
(Arapça)
Sergilenme.
(Arapça)
Teşhîr edilmek:
Sergilenmek.
(Arapça)
Teşhîr etmek:
Sergilemek.
(Arapça)
tesvib
Sevab vermek demektir. Sevab da ceza gibi, hayır veya şer herhangi bir şeyin karşılığıdır. Sevab, hayırda meşhur olmuştur. Lisanımızda da ceza, şerde kullanılmıştır.
tibyan
Açık ifade ile beyan etme. Açıklama.
Meşhur bir Kur'ân tefsirinin adı.
türk
Türkler, Asya'nın en büyük ve en meşhur milleti olup, Turan milletlerindendir. Türkler en evvel Sibirya ile Çin arasında olan Altın Dağı taraflarında yaşamışlar ve oradan defalarca güney ve batıya doğru yayılarak Çin'de ve Türkistan memleketlerinde fetihler yapmışlardır.Türkler eskiden beri iki şube
ubeyde bin cerrah
Aşere-i Mübeşşere'den olup, asıl ismi Amir bin Abdullah'tır. Her din muharebesinde bulunup çok büyük şecaat ve metanet göstermiştir. Adaleti ile de meşhurdu. Şam'ın fethinde kendisi kumandandı. Hicri 18 senesinde 58 yaşında iken taundan vefat etmiştir.
ud
Meşhur bir sazın adı.
Bir hoş kokulu buhur.
Ağaç parçası.
Budak.
uhud muharebesi
Uhud, Medine-i Münevvere'nin bir mil kuzeyinde kırmızı bir dağ olup, Hz. Peygamberimizin (A.S.M.) ashâbıyla Kureyşliler arasında vuku bulmuş olan Uhud Gazasıyla meşhurdur.Uhud gazası, hicretten 2 sene 6 ay 7 gün sonra olmuştur. Bunun zahirî sebebi: Daha evvel yapılmış olan Bedir Gazasında Kureyşlile
üsame bin zeyd
Resül-ü Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm'ın azadlısı olan Zeyd bin Harise'nin oğludur. Meşhur sahabedendir. 128 Hadis-i Şerif rivayet etmiştir. 75 yaşında iken 54 yılında vefat etmiştir. (R.A.)
vakıa-i meşhure
Meşhur, bilinen olay.
vakıa-i meşhure ve meşhude
Meşhur ve bilinen olay.
vamık
Seven. Âşık, sevdalı.
Meşhur bir hikâyede Azra'nın âşığının ismi.
varaka
Tek yaprak hâlindeki kâğıt.
Nebât yaprağı. Maden yaprağı. Kitap yaprağı.
Hasis kimse.
Peygamberimize (A.S.M.) ilk vahyin geldiği sırada Hz. Hatice vâlidemizin (R.A.) hâdiseyi kendisine bildirdiği ve o zamanın meşhur bir âlimi olan Varaka İbn-i Nevfel'in adı.
za'feran
(Çoğulu: Zeâfir) Güzel kokulu meşhur bir çiçek.
zadegan / zadegân
Asâlet.
(Farsça)
Temiz ve meşhur soydan olan. Tanınmış ve temiz âileden olan. Aristokrat.
(Farsça)
Meşhur ve belli âileler cemaatı.
(Farsça)
zal
İhtiyar. Ak sakallı.
(Farsça)
İranlı meşhur kuvvet ve pehlivanlık senbolü Rüstemin babasının adı.
(Farsça)
zemahşeri / zemahşerî
(Hi: 467-538) Türkistan'da Harzem'in Zemahşer köyünde doğdu. Hanefî fukahasındandır. Fevkalâde iktidar ve faziletine rağmen bir zamanlar itikadça Mu'tezile'den olmuştu. Meşhur bir ilm-i belâgat âlimidir.
zenbilli ali efendi
Yavuz Sultan Selim Han ve Kanuni Süleyman devrinin meşhur Şeyh-ül İslâmı ve âlimidir. Asıl adı Alâaddin Ali Cemâl Çelebi'dir. Allah rızası ve Allah korkusundan başka birşey tanımaması sayesinde, pervasız hareketleri ile bir çok insanın hayatlarını koruyabilmiş, adaleti te'min etmiştir. Sağlam dindar
zevk-bahş
Zevk veren, eğlendiren, neşelendiren.
(Farsça)
Meşhur bir cins lâle.
(Farsça)
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
lugat
evliya
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
esbab
serefraz
Akıle
İstibdad
mezuniyet
Şevk
giryan
hatun
erḥām
Umuz
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Meşhur
Tutuklu
Bediye
Çeviri
ma
Ne kadar
mahi
Görmek
gökyüzü
köpek