REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Mayıs ifadesini içeren 42 kelime bulundu...

adem-i abesiyyet

  • Abes olmayış. Faydasız ve boş olmamak.

adem-i fark

  • Farkın olmayışı, farksızlık.

adem-i imkan / adem-i imkân

  • İmkânsızlık. Mümkün olmayış.

adem-i kabiliyet

  • Yeteneğin olmayışı.

adem-i muvafakat

  • Râzı olmayış, muvâfakat etmeme.

adem-i tahayyüz

  • Boşlukta yer kaplamamak. Mekândan münezzeh oluş. Yer ile bağlı olmamak. Hacmi olmayış.

adem-i takayyüd

  • Kayıtsızlık. Bir şeye bağlı olmayış. Kıymet vermemek. Üzerine almamak.

asaleten

  • Vekil olmayış. Kendi işini kendi namına bizzat kendisi yapmak üzere. Kendi nâmına olmak üzere.

ayasofya

  • İstanbul'daki bu ilk kilisenin açılış resmi Mi : 325 tarihinde yapılmıştır. 513 senesi Ocak ayının 13-14. gecesi bir yangın esnası bina kâmilen yanmış. O zaman İmparator Justinyanus yeniden yaptırmış. 573 de binanın resm-i küşâdı yapılmıştır.Osmanlılarca 29 Mayıs 1453'de İstanbul fethedilince Fatih

beraet-i zimmet / berâet-i zimmet

  • Zimmetinde birşey olmayış, suçsuzluk.

bezazet

  • Perişanlık, pejmürdelik. Kıyafetin düzgün ve intizamlı olmayışı.

cevza

  • Astr: İkizler burcu. Gökyüzünün kuzey yarım küresinde yer alan iki tane parlak yıldızlı bir burcdur. Güneş, mayıs ayında bu burca girer.

cezalet / cezâlet

  • Rekaketsizlik, peltek kekeme veya pepe olmayış.

denaset

  • Kirlilik, paslılık, temiz olmayışlılık.

fa'aliyet

  • İş görmek, çalışmak. Boş durmayış.

fakd

  • Bulunmayış.

fakd-ül ahbab

  • Ahbabsızlık, dostsuzluk. Ahbabın bulunmayışı.

fir'avniyyet

  • Firavun gibi oluş, isyankârlık ile Allah'ı tanımayış. İnat ile Allah'a isyan edip halkı sapık yollara, dalâlete ve dinsizliğe sevke çalışmak.

gaybubet / gaybûbet

  • Göz önünde olmayış, yokluk.

hıdırellez

  • Yazın başlangıcı sayılan altı Mayıs günü. (Rûmî senede Nisan ayının yirmi üçüncü günü.)

hıdrellez

  • (Hıdırellez) Rumi Nisan ayının 23. gününe verilen addır. Bu tarih 6 Mayıs'a tekabül eder. Doğrusu Hızır ve İlyas'tır.

ibham

  • Mübhem, kapalı bırakmak. Belirsiz olmak. Muayyen olmayan.
  • Edb: Sözün kolayca anlaşılmayacak şekilde kapalı olması, vâzıh olmayışı.
  • Baş parmak.

ilkbahar

  • Mart, nisan ve mayıs aylarını içine alan mevsim. (Türkçe)

imtina'

  • Feragat edip geri durma.
  • Muvafakat etmeme. Çekinme. İstememe. Yapmama.
  • İmkânsızlık, mümkün olmayış.

istib'ad

  • Uzaklaşma. Uzak görme, ihtimal vermeyiş, olmayacak sanma, akıldan uzak görme.
  • Yakıştırmayış.

istiğna-yı mutlak / istiğnâ-yı mutlak

  • Sınırsız zenginlik, hiçbir şeye muhtaç olmayış, tokgönüllülük.

istihale

  • Bir şeyin terkib ve asıl şeklinin başka hâle değişmesi. Başkalaşmak.
  • Mümkün olmayış, imkânsızlık.

istiklal / istiklâl

  • (Kıllet. den) Kendi başına olmak, kimseye bağlı olmayış, müstakil oluş.
  • Az bulma, kâfi görmeme.
  • Rey sahibi olup keyfi iş görme ve başkasının emrine ve fikrine tâbi olmaktan uzak kalma.

itidal-i dem / itidâl-i dem

  • Kızgınlığa mağlup olmayış, soğukkanlılık.

kitab-ı isbat-ı vahdaniyet

  • Allah'ın birliğini, ortağının ve benzerinin olmayışının ispat eden kitap.

ma'kuliyet

  • Akla uygunluk, mantıki oluş.
  • Menkul olmayış.

magşuşiyyet

  • Halis ve saf olmayış. Karışıklık.

meşgale

  • İş. Meşguliyyet. Boş durmayış.

meşruiyyet

  • Meşruluk. Meşru' olma. Kanuna, şeriata uygun bulunma. Yasak olmayış.

mühr-ü vahdaniyet / mühr-ü vahdâniyet

  • Allah'ın bir oluşu, ortağının bulunmayışını gösteren mühür.

muvaneset

  • (Üns. den) Birbirine alışıp berâber yaşama. Ünsiyet peydâ etme.
  • İnsana alışma, insandan kaçmayış.

na-dari / na-darî

  • Olmamazlık, bulunmayış. (Farsça)

paçek

  • Tezek, mayıs. (Farsça)

rızıksızlık

  • Rızkın olmayışı, nimetin olmama hâli.

safvet-i ihlas / safvet-i ihlâs

  • İhlâsı zedeleyecek hiçbir yönün olmayışı.

vahdaniyet / vahdâniyet

  • Allah'ın bir ve benzersiz oluşu ve ortağının bulunmayışı.

vücub-u vücud / vücûb-u vücud

  • Varlığının zorunlu oluşu ve var olmak için bir sebebe ihtiyacının olmayışı.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın