REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Mavî ifadesini içeren 68 kelime bulundu...

abgun / âbgûn / آبگون

  • Su rengi. (Farsça)
  • Mavi. (Farsça)

abi / abî / âbî / آبى

  • Ayva. (Farsça)
  • Suda yaşayan ve suda meydana gelen. (Farsça)
  • Çok mâvi. (Farsça)
  • Mavi. (Farsça)

afat-ı semaviye

  • Semavi âfetler. Allah tarafından insanları ikaz ve ceza için verilen belâ ve musibetler.

arzi / arzî

  • (Arziye) Toprağa ait ve müteallik. Yere ait, toprakla alâkalı.
  • Semavî olmayan. Beşerî olan.

asit

  • Terkibindeki hidrojenin yerine element alarak tuz meydana gelmesine sebep olan ve mavi turnusolü kırmızıya çevirmek hâsiyetinde hidrojenli birleşik hamız. (Fransızca)

asman-gun / asman-gûn

  • Gök mavisi. (Farsça)

asmani / asmanî / âsmânî / آسمانى

  • (Çoğulu: Asmâniyân) Gökyüzüne, aya, güneşe mensub. (Farsça)
  • Açık mavi. (Farsça)
  • Gökyüzüne ait. (Farsça)
  • Melek. (Farsça)
  • Açık mavi. (Farsça)

asumani / asumanî

  • Beşerî olmayan. Semavî olan. Göğe âit ve müteallik.

barani / bârânî

  • Çivit mavisi renginde, Osmanlılar zamanında Selânik'te dokunan bir cins çuha. Yeniçeri ve Acemi oğlanlarına aralık ve ocak (erbain) aylarında verilen yağmurluk bârâniden yapılırdı. Yağmurluk, yağmurdan muhafaza eden şey. (Farsça)
  • Yağmurla ilgili. (Farsça)

bezadi / bezadî

  • Mavimsi bir cins değerli taş. Küçük yakut.

cemi'-i edyan-ı semaviye / cemî'-i edyân-ı semâviye

  • Semâvî dinlerin tamamı; Allah tarafından gönderilmiş olan bütün hak dinler.

ceş

  • Mavi boncuk. (Farsça)

cinn

  • Bir cins ateşten yaratılmış olup, dünyanın insandan sonra en mühim sekenesidir. Akıl ve şuur sâhibi olup pekçok şer ve isyan yapabildikleri gibi "Peygamberlerin ve semâvî kitabların irşadlarıyla" insana yetişememekle beraber terakki edip yüksek kemâlatlara çıkabilen mahluktur. İnsanlar gibi

dürer-i semavi / dürer-i semavî

  • Aslı vahiy ile gelen, parlak hakikatlı mânalar. Semâvi inciler.

edyan-ı sabıka-i semaviye / edyân-ı sâbıka-i semâviye

  • İslâmdan önceki semâvî dinler.

edyan-ı semaviye / edyân-ı semâviye

  • Semâvî dinler; Allah tarafından gönderilmiş olan dinler.

edyan-ı semaviye ve islamiyet / edyân-ı semâviye ve islâmiyet

  • İslâm ve diğer semavî dinler.

edyan-ı semaviyye / edyân-ı semaviyye

  • Semavî dinler. Musevîlik, Hıristiyanlık ve İslâm dinleri.

ekheb

  • Gök renkli, mavi renkli.

elsine-i semaviye / elsine-i semâviye

  • Semâvî diller; göklerdeki ve mânevî âlemlerdeki meleklerin ve ruhanî varlıkların konuştukları diller.

eşhel

  • Kırmızı ile karışık koyu mavi, elâ.
  • Elâ gözlü adam.

eşkar

  • Mavi gözlü ve sarı tenli kimse.
  • Yelesi ve kuyruğu kırmızı olan sarı at.

ezrak / ازرق

  • Saf ve temiz su.
  • Gök renkli, mâvi.
  • Mavi. (Arapça)

fetret

  • Uyuşukluk, zayıflık.
  • Vahy ve semavî hükümlerin sükûn zamanı olduğu için, iki peygamber-i zişan devirleri arasındaki zaman.
  • Vukuu âdet halinde olan şeyin kesilme zamanı veya kesilmesi.
  • İki vakıa arasındaki geçen zaman. Terakki ve teâli devirleri arasındaki hareketsiz,

fetret-i mutlaka

  • İnsanlara, doğru ile yanlışı ayırt ettirecek hiçbir semâvî dinin hükmetmediği dönem.

firuze

  • Nişabur'da çıkan açık mavi renkli ve kıymetli bir taş.

firuze-fam

  • Açık mavi renkli, gök renkli.

firuzefam / fîrûzefâm / فيروزه فام

  • Turkuaz, açık mavi. (Farsça)

gaybi-yi asümani / gaybî-yi âsümânî

  • Gaybî ve semâvî bilgileri veren.

hacerü'l-esved

  • Kabe'nin doğu köşesinde olup, yerden bir buçuk metre yükseklikte bulunan semavî, kutsal siyah taş.

hayme-i kebud

  • Mavi çadır.
  • Mc: Sema, gök.

hayt-ı semavi / hayt-ı semâvî / خَيْطِ سَمَاوِي

  • Semavi ip.

hitab-ı semavi / hitab-ı semâvî

  • Allah tarafından gelen semavî hitaplar.

ilahi dinler / ilâhî dinler

  • Asılları Allahü teâlâ tarafından bildirilmiş olan dinler. Hak dinler ve semâvî dinler de denir.

islamiyet / islâmiyet

  • Semâvî dinlerin sonuncusu; Müslümanlık.

kebud / kebûd / كبود

  • Mavi. Gök rengi. (Farsça)
  • Mavi. (Farsça)

kebudfam / kebudfâm

  • Gök renginde olan. Mavi renkli. (Farsça)

kebudi / kebudî

  • Mâvilik. (Farsça)

kitab-ı semavi / kitab-ı semâvî

  • Semavî kitap.

kitab-ı semaviyye-i kur'aniye / kitab-ı semâviyye-i kur'âniye

  • Semâvî kitaplardan olan Kur'ân.

kitabi / kitabî

  • Kitaba dair ve müteallik. Kitaba tabi olan. Kitaba uygun. Kur'an, İncil, Tevrat kitablarından birine inanan. Semavî kitaplardan birine inanan.

kur'an

  • Allah (C.C.) tarafından Hz. Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâma Cebrâil Aleyhisselâm vâsıtası ile (yâni vahiyle) gönderilen ve beşeriyetin bütün saadet düsturlarını hâvi en mukaddes ve en son kitâb-ı semâvidir. Din ve dünyanın nizâmını en iyi şekilde bildirir, kâinatın neden ve niçin yaratıldığ

kütüb-i salife / kütüb-i sâlife

  • Allahü teâlâ tarafından, Peygamber efendimizden önce gelmiş olan peygamberlere gönderilen fakat sonradan tahrif edilmiş, değiştirilmiş olan ilâhî kitablar. Bunlara semâvî kitablar da denir.

kütüb-ü ilahiye / kütüb-ü ilâhiye

  • İlâhî kitaplar, Allah tarafından gönderilen semavî kitaplar; Tevrat, Zebur, İncil ve Kur'ân-ı Kerîm.

kütüb-ü mukaddese-i semaviye / kütüb-ü mukaddese-i semâviye / كُتُبُ مُقَدَّسَۀِ سَمَاوِيَه

  • Semâvî mukaddes kitaplar.

kütüb-ü salife / kütüb-ü sâlife

  • Kur'ân'dan önce gelen Tevrat, Zebur ve İncil gibi geçmiş semavi kitaplar.

laceverd

  • Lacivert.
  • Koyu mavi renkte değerli bir süs taşı.

lisan-ı semavi / lisan-ı semâvî

  • Semavî lisan, İlâhî dil.

maçin

  • Çin'e tâbi, Doğu Türkistan tarafındaki çöllerde ve Târim nehrinin güneybatısındaki dağlarda oturan Türk milletinden bir kavimdir ve simaca Moğol ile Aryâ cinslerinden mürekkeb oldukları anlaşılıyor. İçlerinde sarı saçlı ve mavi gözlü adamlar dahi bulunuyorsa da lisan bakımından Doğu Türkistan'ın aha

mai / maî / mâî / مائى

  • Su cinsinden. Akıcı, su renginde, mâvi. Katı ve sert olmayıp su gibi, akıcı olan.
  • Su cinsinden, su ile ilgili, mavi.
  • Su ile ilgili. (Arapça)
  • Mavi. (Arapça)

metali'

  • Matla'lar. Tulu' edecek yerler veya zamanlar. Güneş veya benzerinin doğduğu yerler.
  • Ast: Herhangi bir yıldızın i'tidal-i rebii (Arz'ın güneş etrafındaki gezmesinde, 20 Mart'ta bulunduğu) noktasından geçmek üzere başlangıç kabul edilen daire ile bu yıldızın semavî istiva dairesi üzeri

mezraa-i semaviye / mezraa-i semâviye

  • Semâvi tarla.

mina-renk

  • Gök mavisi. (Farsça)

minafam

  • Cam mavisi, sırça renkli. (Farsça)

nevres

  • Su kuşlarından mavi renkli bir kuştur; başının yarısı siyah yarısı beyaz olur; güvercin büyüklüğündedir. Su üstüne yakın uçar ve balık gördüğü gibi kapar.

nili / nilî

  • Mavi, çivit rengi.

nilüfer

  • Beyaz, mavi ve sarı çiçekler açan bir cins su bitkisi. (Farsça)
  • Bursa yakınlarında akan bir akarsu. (Farsça)

nur-u asümani / nur-u âsümânî

  • Semâvî nur, göksel ışık.

nur-u semavi / nur-u semavî

  • Semavî nur, vahiy ile gelen aydınlık, ışık.

sada-yı semavi / sadâ-yı semâvî

  • Semâvî ses; yüce ve mukaddes kaynaktan gelen ses.

sada-yı semavi ve ruhani / sadâ-yı semâvî ve ruhânî

  • Semâvî ve ruhanî olan sadâ, gökten gelen ses.

sada-yı semavi-i kur'ani / sadâ-yı semâvî-i kur'ânî

  • Kur'ân'ın semâvî sedâsı.

şehl

  • Gözün siyahının maviye yakın olması.
  • Koyun gözü.

şehla / şehlâ

  • Elâ göz. Koyu mavi göz. Tatlı şaşı.
  • Mc: Çok güzel.
  • Elâ göz; koyu mavi.

semavi kitab / semâvî kitab

  • Hak dinlerin kitapları. Semâvî kitapların bize bildirileni yüz dörttür. Bunlardan on suhuf Şist (Şit) aleyhisselâma otuz suhuf İdris aleyhisselâma, on suhuf İbrâhim aleyhisselâma indirildi. Mushaflar; Tevrât Mûsâ aleyhisselâma, Zebur kitabı Dâvûd aleyhisselâma, İncîl kitabı Îsâ aleyhisselâma ve Kur'

semaviyyat / semaviyyât

  • Semavî olan şeyler.

tuyur-u semaviye / tuyur-u semâviye

  • Semâvî kuşlar.

zerak

  • Gök renkli. Mavi.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın