REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Mahsûl ifadesini içeren 36 kelime bulundu...

a'şar

  • (Tekili: Öşür) Öşürler. Arazi mahsüllerinden alınan onda bir nisbetindeki vergiler.
  • Mahsül alan zengin müslümanların zekâtları.

alivre

  • Elde edildiği vakit teslim edilmek üzere, bir mahsul üzerine önceden yapılan satış.

arazi-i uşriyye / arâzi-i uşriyye

  • Mahsûlünden (ürününden) uşur denilen zekatın alındığı topraklar. Müslüman devletlerde harb ile alınıp gâzîlere (askerlere) taksim edilen veya isteyerek İslâm'ı kabûl edenlerin ellerinde bırakılan yâhut devlet reisinin (başkanının) izni ile müslümanlar tarafından işlenip faydalanılır hâle getirilen m

bahs

  • Noksanlık. Azlık. Nâkıs. Az.
  • Akarsu ile sulanmayıp yağmur suyu ile mahsül alınabilen tarla.
  • Zulüm. İşkence.
  • Uzaklık.
  • Gümrük almak.
  • Göz çıkarmak.

bint-ül-fikir

  • Düşünce mahsulü.

coğrafya

  • Yeryüzünün şimdiki hâlini çeşitli cihetlerden inceleyen ilim. Bölümlerinden olan Fizikî Coğrafyada: Karalarla denizlerin durumları ve iklimleri;İktisadî Coğrafyada: Toprak mahsulleri, sanayi ve ticaret işleri;Siyasî Coğrafyada: Irk, dil, millet hususiyetleri ve devlet sınırları anlatılır.Bunlardan b

emval-i zahire / emval-i zâhire / emvâl-i zâhire

  • Sâime denilen hayvanlar ile bir kısım arazi mahsulâtı ve madenleri ile yer altındaki hazineler ve gümrüklere uğrayan ticaret mallarıyla, nakitler.
  • Zekât hayvanları ve topraktan elde edilen mahsûl gibi gizlenmesi mümkün olmayan mallar.

galal

  • (Tekili: Gılâl) (Galle) Zahireler. Mahsuller.
  • Akarât kiraları.

gallat

  • (Tekili: Galle) Mahsuller, zahireler.
  • El emekleri, çalışmanın semereleri.
  • Ev kirası gelirleri.

galle

  • Mahsul geliri. Ekin, irat, gelir.
  • Akarât kirası.
  • Hammaliye kirası.
  • Susamak.
  • Gelir, varidat, küçük kasa.
  • Zahire, mahsul, ekin.

galle-i vakf

  • Vakfın faide ve mahsulü. Bununla vakfın tabiî ve hukukî semereleri anlaşılır. Vakıf paraların ticareti ve vakıf akarların kirası, vakıf bahçelerin sebze ve meyveleri bu kabildendir.

harac-ı mukasseme

  • Arazinin hâsılatından yerin tahammülüne göre alınacak bir vergidir. bu harac, hâsılata taallûk eder. Bir sene içinde hâsılat tekerrür ederse bu harac da tekerrür der. Fakat mahsulât mevcud olmayınca bu vergi de alınmazdı.

hasılat / hâsılat

  • Gelirler. Kazançlar. Elde edilenler. Kâr. Mahsul. Îrad.

istiglal

  • (Galle. den) Kirası veya mahsulü borca mukabil verilmek üzere bir mülkün rehine verilmesi.

kaht

  • Kıtlık. Kuraklık. Kuraklıktan dolayı mahsulün yetişmemesi.

kamara

  • Vapurlarda mevki sayılan odalar ve salonlar.
  • Gemide kaptan gibi erkâna mahsus odalar.
  • Buğday ve arpa gibi mahsul demetlerinden harman yerinde yapılan küme.
  • Avrupa devletlerinde millet meclisi.

kısır

  • Çocuğu olmaz, doğurmaz.
  • Münbit olmayan ve mahsul alınamayan verimsiz toprak.

mahsulat / mahsulât

  • (Tekili: Mahsul) Mahsuller. Hâsılat. Tarladan, bahçeden veya hayvanlardan elde edilen gıda maddeleri.

mahsulat-ı arziye / mahsulât-ı arziye

  • Toprak mahsulleri.

mahsulat-ı sınaiye / mahsulât-ı sınâiye

  • Endüstri mahsulleri.

mahsuldar

  • Verimli, bereketli. Mahsul veren. (Farsça)

maksal

  • Mahsul ekilen yer.

mensucat / mensucât

  • Bez veya kumaş gibi dokumak suretiyle yapılan tezgâh veya fabrika mahsulü mallar.

mensucat-ı amel / mensûcât-ı amel / مَنْسُوجَاتِ عَمَلْ

  • Amel, iş dokumaları (mahsulleri).

mevalid / mevâlid

  • Mahsuller, topraktan yeni çıkan şeyler.

mevhum

  • Aslı olmayıp evham mahsulü olan. Vehim.

mezraa

  • Tarla. Ekilip mahsul alınan mülk, yer.

muvakere

  • Tarladan çıkan mahsulden bir kısmını almak şartıyla birlikte ekme.

müzarea şirketi / müzârea şirketi

  • Zirâat ortaklığı. Harman yapılan ürünleri yetiştirmek için, tarla yâni toprak birinden, çalışma, işçilik diğerinden olmak ve mahsûlü sözleşilen nisbette (miktârda) aralarında paylaşmak üzere, kurulan şirket.

öşr

  • Onda bir. Topraktan alınan mahsûlün zekâtı.

öşür

  • Ondalık, onda bir. Mahsullerden, Kur'an-ı Kerim hükümlerince onda bir olarak alınan zekât.

sai / sâî

  • Emvâl-i zâhirenin zekâtını toplayan me'mûr; sâime (senenin ekserisini çayırda otlayan) hayvanların ve toprak mahsûllerinin zekâtlarını toplamakla vazîfeli kimse, zekât me'muru.

semer

  • Meyve, yemiş mahsul. Verim. Netice.

şinik

  • On litre su alabilen teneke kutu kadar olan mahsul ölçüsü. Yarım gaz tenekesi. (Isparta havalisine mahsus hububat ölçüsü)
  • Yaklaşık on litre su alabilen mahsul ölçüsü.

uşr

  • Topraktan alınan mahsûlün zekâtı.

zade-i tab / zâde-i tab

  • Bir kimsenin düşünce mahsûlü olarak kaleminden çıkan, doğan.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın