Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Lahin
ifadesini içeren
159
kelime bulundu...
adaletullah
Allahın adaleti.
adetullah / âdetullah / âdetullâh / عَادَتُ اللّٰهْ
Allahın yaratıklardaki kanunları.
Allahın icrâatı.
akrebiyet-i ilahiye / akrebiyet-i ilâhiye / اَقْرَبِيَتِ اِلٰهِيَه
Allahın her şeye her şeyden daha yakınlığı.
aleyhimüsselam / aleyhimüsselâm
Allahın selâmı onlara olsun.
antropomorfizm
Sosy. İnsan şeklinde putlara inanma ve tapma esasına dayanan batıl bir din. Allah'ı insan vasıflarıyla tasavvur eden dinî inançlar da antropomorfizm'in başka kılıkta görünüşleridir. Meselâ aslı bozulmuş Musevilik ve Hıristiyanlıkta Allahın insan şeklinde düşünülmesi antropomorfizm denilen putperestl
arş
Bağ çardağı.
Gölgelik.
Kürsü, taht, yüce makam. En yüksek gök. Allahın kudret ve saltanatının tecelli yeri. (Arş kâinatı kaplar. Allah'ın kudreti ve ilmi de herşeyi kaplar.)
Fevkiyyet, ulviyyet.
Arş-ı Alâ, Arş-ı Rahman, Arş-ı İlâhi, Arş-ı Yezdan, Felek-i Eflâk
arş-ı ehadiyet
Allahın ehadiyet tecellisinin arşı ve âlemi. Allahın, ehadiyet tecellisini gösteren âlem.
asa-yı musa / asâ-yı musâ
Hz. Mûsânın (A.S.) Asâsı.
Kafir sihirbâzları Cenab-ı Hakkın izniyle mağlub eden ve taşa vurduğunda hemen Cenab-ı Hakkın izni ile su çıkaran Hz. Mûsânın (A.S.) mucizeli değneği. Bu mucizeye teşbih olarak, her bir zerrede ve her şeyde Allahın (C.C.) varlığını, birliğini ve kudsi sıfatl
asakir-i muvahhidin / asâkir-i muvahhidîn
Allahın birliğine inanan askerler. İslâm ordusu.
atım
t. Ateşli silahların boşaltılması, atılması.
Kurşun menzili, kurşunun gidebildiği, yetiştiği mesâfe.
Silahın bir defa atılması için lâzım gelen barut vesaire.
bast
Genişlemek, açmak, yaymak.
Bir şeye el uzatmak.
Sevindirmek.
Bir mecliste haya sebebiyle olan sıkılmanın gitmesiyle açılmak.
Özür kabul etmek.
Kaplamak.
Tas: Allahın cemâl tecellisiyle kalbin sükûn ve huzur içinde ferahlaması. (Mukabili: "Kabz"
bezmielest
Allahın, "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sorduğu, ruhların da "Evet," diye cevap verdikleri hâdise.
biiznillah
Allahın izniyle.
bismillah / bismillâh / بِسْمِ اللّٰهْ
Allahın adıyla.
Allahın ismiyle.
bostan-ı huda / bostan-ı hudâ
Huda'nın, Allah'ın bostanı meâlinde olup, İlâhî güzellikleri ve tecelli-i İlâhînin aksettiği yer mânâsında kullanılır. "Vahidiyet mertebesi" diye de söylenmiştir.
(Farsça)
burhan-ı vahdaniyet / burhân-ı vahdâniyet / بُرْهَانِ وَحْدَانِيَتْ
Allahın birliğinin delili.
cilve
Esmâ-i İlâhînin tecellisi.
Tecelli.
Güzellere yakışır duruş ve davranış. Dilberâne hareket. Naz ve edâ. Hoşa giden görünüş.
cilve-i ehadiyet / جِلْوَۀِ اَحَدِيَتْ
Allahın isimlerinin ve birliğinin, her bir şeyde, o şeyi de benzersiz kılarak görünmesi.
cilve-i inayet-i rabbaniye / cilve-i inâyet-i rabbâniye / جِلْوَۀِ عِنَايَتِ رَبَّانِيَه
Allahın ihsânının görünmesi.
cünudullah / cünûdullah
Allahın askerleri.
devr-i saadet
Saadet devri; Resûlullahın yaşadığı mutluluk asrı.
ehadiyet / اَحَدِيَتْ
Allahın her bir eserindeki birlik tecellisi.
Allahın isimlerinin ve birliğinin, herbir şeyde, o şeyi de benzersiz kılarak görünmesi.
ehlitevhid
Allahın birliğine inananlar.
ehriman
(Ehrimen, Ehremen) Ateşperestlerin şer ilâhının ismi. Bâtıl bir ilâh ismi.
(Farsça)
emr-i tekvini / emr-i tekvinî
Yaradılışa ait İlâhi kanun ve nizam. Tekvine dair işler, hâdiseler, maddeler. Fıtri kanunlar ve Âdetullahın tazammun ettiği emirler.
esedullah / esedullâh / اَسَدُ اللّٰهْ
Allahın aslanı.
Allahın arslanı.
eşkiya
Şakiler. Yol kesenler. Asiler. Allah'a veya kanunlara isyan edip kötülük yapanlar. Haydutlar, anarşistler, âsiler. Hak ve kanunlara baş kaldıranlar, Allahın emirlerine karşı gelenler.
esma-yı ilahiye / esmâ-yı ilâhiye / اَسْمَايِ اِلٰهِيَه
Allahın isimleri.
esma-yı kudsiye-i ilahiye / esmâ-yı kudsiye-i ilâhiye / اَسْمَايِ قُدْسِيَۀِ اِلٰهِيَه
Allahın mukaddes isimleri.
esmaül hüsna / اسماء الحسني
Allahın güzel isimleri.
esmaülhüsna / esmaülhüsnâ
Allahın güzel isimleri.
evliya
(Tekili: Veli) Veliler. Nefsine değil, dâimâ Cenab-ı Hakk'ın rızâsına tâbi olmağa çalışan, ibâdet ve taatta, takvâ ve riyâzatda çok yüksek mertebelere ulaşıp Allahın (C.C.) mahbubu ve karibi olan büyük ve ender zâtlar.
evliyaullah / evliyâullah
Allahın velîleri, sevgili kulları.
fazl-ı ilahi / fazl-ı ilâhî / فَضْلِ اِلٰه۪ي
Allahın ihsânı.
ferdiyet / فَرْدِيَتْ
Allahın tek olması.
fi aman-illah
Allahın muhafaza, siyânet ve hıfzında.
gavs-ül a'zam
Abdülkadir-i Geylanî (K.S.) Hazretlerinin nâmı. En büyük Gavs. Evliyâullahın büyüğü. Gavs-i Ekber de denir.
gavsiyyet
Evliyaullahın başı olmak. Velâyet mertebelerinden yüksek bir makam sahibi olmak.
gayretullah
Allahın gayreti, hakkı koruma sıfatı.
gazve
Din düşmanı olan cephenin üzerine taarruz. Muharebe. Cenk. Sefer. Din muharebesi. Gazve, gazivden alınmış olup cenk ve kıtal manasınadır. Düşmanla vuruşmak demektir. Siyer ıstılahında Gaza ve gazve tâbirleri Peygamber Efendimizin bizzat hazır bulunduğu muharebeye denir. Peygamber Efendimizin bizzat
gürz
Silâhın icadından evvel kullanılan bir harp âleti. Gürz, yekpare veya yalnız baş tarafı demir ve bakırdan, sapı ise ağaç ve demirden olan bir nevi topuzdur. Gürzün Türkçesi "bozdoğan" dır. Bozdoğan bir cins yırtıcı kuştur. Gürz, bozdoğanın kafasına benzediği için bu adla anılmıştır. Gürzün baş kısmı
habibullah / habîbullah
Allahın sevgili kulu.
hablullah
Allahın ipi.
hadd-i büluğ
Büluğa erme yaşı. Teklif-i İlâhînin başladığı, namaz ve oruç gibi dinî emirleri ifaya başlanılan yaş.
halilullah / halîlullah
"Allahın dostu" mânâsında ibrahim aleyhisselâmın namı.
harbe
Tar: Kısa mızrak tarzında bir nevi silâhın adıdır. Eskiden "Köylü" adı verilen yangın habercisinin taşıdığı ucu demirli değneğe de harbe denilirdi. Eski tüfekleri doldurmağa mahsus demirden yapılmış âlete de "tüfek harbisi" adı verilirdi.
haric
Günahkâr, günah işlemiş. Allahın emrini dinlememiş olan.
haşr
(Haşir) Toplanmak, bir yere birikmek.
Toplama, cem'etmek.
Kıyametten sonra bütün insanların bir yere toplanmaları. Allahın, ölüleri diriltip mahşere çıkarması. Kıyamet.
Bir tohumun içinden büyük ağaçlar çıktığı gibi, her bir insanın acb-üz zeneb denilen bir nevi çekir
hıfz-ı inayet / hıfz-ı inâyet / حِفْظِ عِنَايَتْ
Allahın yardım ile koruması.
hukukullah
Allahın hakları.
hunefa
(Tekili: Hanîf) Allahın birliğine inananlar.
huz ma safa, da'ma keder / huz mâ safâ, da'mâ keder
"Safâ olanı al, keder vereni bırak", "Allahın müsaadesi olan ve neticesi safâ veren şeyi al, sonu keder vereni bırak", "İyisini al, kötüsünü bırak" meâlindedir.
ibadet / ibâdet
Allahın emirlerini yerine getirmek.
ibadullah / ibâdullah
Allahın kulları.
ibnullah
"Allahın oğlu" mânâsında sapkınlık ifade eden bir tabir.
icad-ı ilahi / îcâd-ı ilâhî / اِيجَادِ اِلٰٓه۪ي
Allahın yaratması.
ikram-ı rabbani / ikrâm-ı rabbânî / اِكْرَامِ رَبَّان۪ي
Allahın ikrâmı.
ilhad
Dinden çıkmak. Dinsizlik. Dinden dönmek. Allahın varlığına, birliğine inanmamak. İmânsızlık.
ilm-i adab / ilm-i âdâb
Yemek, içmek, yatıp kalkmak, giyinmek, sefer gibi hâllere dair hadisler için, ilm-i hadis istılâhında kullanılan tâbirdir.
ilm-i fiten
Asr-ı saadetten sonra zuhur eden hâdiselere, fitnelere dâir olan hadis-i şeriflere, ehl-i hadis ıstılahında İlm-i Fiten denilmektedir.
ilm-i hadis
(İlm-i Rivayet - İlm-i Ahbâr - İlm-i Âsâr) Resulüllah'ın (A.S.M.) akvâli (sözleri), ef'ali ve hallerine dâir ilimdir. Ehl-i hadis ıstılahında; tarihe ve siyere dâir hadis-i şeriflere bazan İlm-i Hadis-ül Halk, bazan da Sîre (Sîret) tabir edilir.
ilm-i tevhid
Allah'ın varlığı ve birliğini isbat ve izah etme ilmi.
Akaide müteallik hadis-i şeriflere ehl-i hadis ıstılahında İlm-i Tevhid tabir edilir.
imam-ı mübin / imâm-ı mübîn / اِمَامِ مُب۪ينْ
İlim ve emr-i İlâhînin bir nev'ine bir ünvandır ki, âlem-i şehadetten ziyade âlem-i gayba bakıyor. Yani, zaman-ı halden ziyade mazi ve müstakbele nazar eder. Yani, her şeyin vücud-u zahirîsinden ziyade aslına, nesline ve köklerine ve tohumlarına bakar.
Her şeyin vukūundan evvel ve sonra yazılı olduğu kader defteri; Allahın şimdiki zamandan ziyâde, geçmiş ve geleceğe bakan ilmi.
inayet-i ilahiye / inâyet-i ilâhiye / عِنَايَتِ اِلٰهِيَه
Allahın yardımı.
inayet-i rabbaniye / inâyet-i rabbâniye / عِنَايَتِ رَبَّانِيَه
Allahın yardımı.
inayet-i rahmaniye / inâyet-i rahmâniye / عِنَايَتِ رَحْمَانِيَه
Merhametli olan Allahın yardımı.
intak-ı bilhak / intâk-ı bilhak / اِنْطَاقِ بِالْحَقْ
Allahın doğruyu söyletmesi.
intakıbilhak / intâkıbilhak
Allahın konuşturması.
ism-i a'zam / اِسْمِ اَعْظَمْ
Allahın en büyük ismi.
işmam / işmâm
"Şemm"den:
Koklatma, koklatılma.
Tecvid ıstılâhında harfin zamme harekesine işaret etme.
istimal-i silah / istimal-i silâh
Söz silâhını kullanmak.
izn-i ilahi / izn-i ilâhî / اِذْنِ اِلٰه۪ي
Allahın izni.
kader / قَدَرْ
Allahın herşeyi ezelden bilip takdir etmesi.
Her şeyin Allahın ezeli ilmiyle vukuundan önce bilinmesi.
kainat / kâinât / كَائِنَاتْ
Allahın yarattığı her şey.
kalem-i kader / قَلَمِ قَدَرْ
(Allahın) Kader kalemi.
kalem-i kader-i ilahi / kalem-i kader-i ilâhî / قَلَمِ قَدَرِ اِلٓه۪ي
Allahın kader kalemi.
kalem-i kudret / قَلَمِ قُدْرَتْ
(Allahın) Kudret kalemi.
kalubela / kalûbelâ
Allahın "Ben sizin Rabbiniz değil miyim?" diye sorması ve ruhların "evet" demeleri olayı.
kaza-yı ilahi / kazâ-yı ilâhî / قَضَايِ اِلٓه۪ي
Allahın takdîrinin meydana gelmesi.
kazā-yı rabbani / kazā-yı rabbânî / قَضَايِ رَبَّان۪ي
Terbiye edici olan Allahın takdîrinin meydana gelmesi.
kef-nun / kef-nûn
Allahın "ol" yani "kün" emrindeki harfler.
keramet / kerâmet
Allahın izniyle velîlerin gösterdikleri harikalar.
kerem-i ilahi / kerem-i ilâhî / كَرَمِ اِلٰه۪ي
Allahın ikrâmı.
keşfiyat
(Tekili: Keşf) Keşifler. Bulup meydana çıkarılan şeyler.
Cenâb-ı Hakkın ihsan ve ilhamı ile evliyâullahın, hususan evliya-ı izâm hazeratının ve hasseten Kur'ân-ı Hakimin irşadı ile ve feyzi ile Rüesâ-i Evliyâ ve Server-i Kâinat olan Peygamberimiz Resul-i Ekrem (A.S.M.) Efendimizin de
kitab-ı mübin / kitâb-ı mübîn / كِتَابِ مُب۪ينْ
Kaderde olan her şeyin gerçekleşmesinde esas tutulan kānunların bütünü; Allahın geçmiş ve gelecekten ziyâde, şimdiki hâle bakan ilmi.
kitabullah / kitâbullah
Allahın kitabı, Kurân.
külli irade / küllî irâde / كُلّ۪ي اِرَادَه
Allahın her şeyi kuşatan irâdesi.
kumbiiznillah
Allahın izniyle kalk!
lain / laîn
Lânetlenmiş, kovulmuş, merdud. Allahın rahmetinden mahrum.
levh-i ezeli / levh-i ezelî / لَوْحِ اَزَل۪ي
Olacak herşeyi Allahın ezelden bilerek yazdığı kader levhası.
levh-i mahfuz
Her şeyin hayatının ind-i İlâhîde yazılması. İlm-i İlâhînin bir ünvanı.
lisanullah
Allahın lisânı. Kur'an-ı Kerim.
mağfiret
Allahın affı.
maşallah / mâşâllâh / مَاشَاءَ اللّٰهْ
Allahın dilediği şey (olur).
masivaullah / mâsivâullah
Allahın yarattıkları.
melaiketullah / melâiketullah
Allahın melekleri.
mellah
(Çoğulu: Mellâhân-Mellâhin-Mellâhun) Gemici. Kaptan. Denizci.
mevcud-u harici / mevcûd-u hâricî / مَوْجُودُ خَارِج۪ي / mevcud-u hâricî / مَوْجُودِ خَارِجِي
Allahın irâde ve kudretiyle var olan.
Allahın irâde ve kudretiyle var olan.
mülhem
Kalbe doğmuş. Allahın, ilham ile kalbe bildirdiği.
müsned
(Çoğulu: Mesânid) İsnad edilmiş, nisbet edilmiş olan.
Gr: Haber (yüklem). Meselâ: "Bu yazı güzeldir" cümlesindeki (güzeldir) kelimesi gibi.
Edb: Açık olmayan heceye (kapalı heceye) de müsned denir.
Ehl-i Hadis ıstılahınca: Müsned; içindeki metinler, senetleri ile mezk
muvahhid / مُوَحِّدْ
Allahın birliğine inanan.
Allahın birliğine inanan.
muvahhidin / muvahhidîn / مُوَحِّد۪ينْ
Allahın birliğine inananlar.
nar
(Çoğulu: Niran, envar, niyere, niyâr) Ateş. Cehennem.
Bir meyve adı.
Mc: Allahın gadabı.
Yakıcı, azab verici her şey. Şer. Dalâlet. Sefâhet.
nazar-ı rabbani / nazar-ı rabbanî / نَظَرِ رَبَّانِي
Terbiye edici olan (Allahın) bakışı.
nef'
Fayda, yararlılık.
Fls: Faydacılık. Yani: Bir şeyin doğru olup olmadığını, o şeyin faidesine göre değerlendiren yanlış bir nazariyedir. Kudsi dinimiz olan İslâmiyette ise: Bir şeyin doğru veya yanlış; iyi ve kötü olması, Allahın emir ve nehyine tâbidir.
nur-u ilm-i ezeli / nur-u ilm-i ezelî / نُورُ عِلْمِ اَزَل۪ي
Allahın başlangıcı olmayan ilminin nuru.
ok
Yay veya keman denilen kavis şeklinde bükülmüş bir ağaç çubuğa gerili kirişe takılarak uzağa atılan ucu sivri demirli ince ve kısa değneğe verilen addır. Ok, silâhın icadından evvel insanlar tarafından kullanılmış ise de, en büyük mahareti Türkler, Araplar göstermişlerdir.
perdedar-ı dest-i kudret / perdedâr-ı dest-i kudret / پَرْدَه دَارِ دَسْتِ قُدْرَتْ
Allahın kudret elinin perdecisi (sebebler).
rahmaniyet / rahmâniyet
Allahın kullarına merhamet etmesi.
rahmetullahialeyh
Allahın rahmeti üzerine olsun!
resulullah / resûlullah
Allahın resulü, Peygamberimiz.
rezzakıyet
Allahın rızık vermesi.
rıza-yı bari / rızâ-yı bâri / رِضَايِ بَار۪ي
Herşeyi uygun ve düzgün yaratan Allahın rızâsı.
rızık
Allahın ihsanı olan maddî ve mânevî nimetler.
rububiyet / rubûbiyet
İlâhî terbiye, Allahın bütün varlıkları eksik bir hâlden mükemmel bir hâle doğru götürmesi, bu esnada her nevi ihtiyaçlarını vermesi ve onları emrine itaat ettirmesi.
samed
Allahın, "herşey kendisine muhtaç olduğu hâlde kendisi hiçbir şeye muhtaç değil," mânâsındaki ismi.
samediyet / صَمَدِيَتْ
Allahın hiçbir şeye ihtiyacı bulunmaması ve bütün varlıkların kendisine muhtaç olması hakikatı.
(Allahın) hiçbir şeye muhtaç olmadığı hâlde, her şeyin kendisine muhtaç olması.
şekur
Çok şükreden. Allahın (C.C.) lütuflarına karşı pek fazla memnuniyetini, sevincini gösteren. Az şükredene dahi çok nimet veren Allah (C.C.).
şeriat / şerîat
Din, ilâhî kanunlar, Allahın emirleri ve yasakları.
şeriat-ı fıtriye
Cenab-ı Hakk'ın kâinatta vaz'ettiği fıtrî kanunlar. Âlemin harekât ve sükûnetini tanzim eden ve Allahın irade sıfatından gelen kanunlar.
şeriatıfıtriye / şerîatıfıtrîye
Allahın tabiata koyduğu kanunlar.
seyfullah
Allahın kılıcı.
sıfat-ı irade / صِفَتِ اِرَادَه
Allahın herşeyi kuşatan irâde sıfatı.
sikke-i ehadiyet / سِكَّۀِ اَحَدِيَتْ
Allahın isimlerinin ve birliğinin, her bir şeyde, o şeyi de benzersiz kılarak görünmesi mührü.
sikke-i samediyet / سِكَّۀِ صَمَدِيَتْ
(Allahın) Hiçbir şeye muhtaç olmadığı halde, her şeyin kendisine muhtaç olması mührü.
sikke-i vahdet / سِكَّۀِ وَحْدَتْ
Allahın birliğinin mührü.
sırr-ı ehadiyet / سِرِّ اَحَدِيَتْ
Allahın isimlerinin ve birliğinin, herbir şeyde, o şeyi de benzersiz kılarak görünmesi sırrı.
siyaset
Memleket idare etme san'atı. Devlet idare tarzı.
Dünya ve âhirette necatlarına sebeb olacak bir yola, insanları irşad ile beşeriyetin salâhına çalışmak.
Diplomatlık. Politika.
Seyislik, at idare işleriyle uğraşma.
sünen
Sünnetler.
Ehl-i hadis ıstılahında: Ahkâm hadislerine Sünen tâbir edilir.
sünnetullah / sünnetullâh / سُنَّةُ اللّٰهْ
Allahın icrâat kanunları.
taarrüf-ü rabbani / taarrüf-ü rabbânî / تَعَرُّفُ رَبَّان۪ي
Allahın kendini tanıtması.
tabiiyyun
Allahın kanunu ve sanatı olan tabiatı ilâh sananlar.
tahabbüb-ü ilahi / tahabbüb-ü ilâhî / تَحَبُّبُ اِلٰه۪ي
Allahın kendini (kullarına) sevdirmesi.
tahkik
Doğru olup olmadığını araştırmak veya doğruluğunu, yanlışlığını meydana çıkarmak. İncelemek. İçyüzünü araştırmak.
Bir şeyi eksiksiz ve ziyâdesiz yapmakta mübâlağa etmektir. Bir şeyin hakikatına ermek, künhüne vâkıf olmak, nihayetine erişmek demektir. Kur'an kıraat ıstılahında ise: He
takallüd
Takınma; kılıç (gibi keskin olan delil silahını) kuşanma.
tecelli-i sırr-ı ehadiyet / tecellî-i sırr-ı ehadiyet / تَجَلِّئِ سِرِّاَحَدِيَتْ
Allahın isimlerinin ve birliğinin, her bir şeyde, o şeyi de benzersiz kılarak görünmesinin sırrı.
tecelli-i suri / tecellî-i sûrî
Zât-ı ilâhînin veya isimlerinin kendilerinin değil, sûretlerinin, görüntülerinin tecellîsi.
tecelli-i zat / tecellî-i zât
İsim ve sıfatlar araya girmeden sâdece zât-ı ilâhînin tecellî etmesi.
tefsir
Mestur, gizli bir şeyi aşikâr etmek. Mânâyı izhâr etmek.
Anladığını anlatmak. Bildiği kadar açıklamak.
Kur'ân-ı Kerim'in mânâsını anlatan kitab.
Ehl-i Hadis ıstılahında Tefsire dâir hadis-i şeriflere Tefsir denilir.
tekellüm-ü ilahi / tekellüm-ü ilâhî / تَكَلُّمُ اِلٰه۪ي
Allâhın konuşması.
temcid
Allahın büyüklüğünü bildirme.
teslim-i silah etmek / teslim-i silâh etmek
Yenilgiyi kabul edip silâhını teslim etmek.
teveccüh-ü ehadiyet / تَوَجُّهُ اَحَدِيَتْ
Allahın isimlerinin ve birliğinin, her bir şeyde, o şeyi de benzersiz kılıp görünerek yönelmesi.
teveccüh-ü ilahi / تَوَجُّهُ اِلٓهِي
Allahın beğenerek (rahmetiyle) yönelmesi.
tevhid
Birleme, Allahın birliğine inanma.
turra-i ehadiyet / طُرَّۀِ اَحَدِيَتْ
Allahın isimlerinin ve birliğinin, her bir şeyde, o şeyi de benzersiz kılarak görünmesi mührü.
turra-i samediyet / طُرَّۀِ صَمَدِيَتْ
Hiçbir şeye muhtaç olmayan Allahın mührü.
turra-i vahdaniyet / turra-i vahdâniyet / طُرَّۀِ وَحْدَانِيَتْ
Allahın birliğinin mührü.
uluhiyet-i mutlaka
Kayıt altında olmayan, mutlak uluhiyet. Ancak bir tek İlâhın mâbud oluşu.
vahdaniyet / vahdâniyet / وَحْدَانِيَتْ
Allahın "bir" olması.
Allahın birliği.
vahdaniyet-i ilahiye / vahdâniyet-i ilâhiye / وَحْدَانِيَتِ اِلٰهِيَه
Allahın birliği.
vahiy / وَحِيْ
Allahın peygamberlerine bildirmesi.
vahşet
(Vahş - Vahiş) Yabanilik.
Issızlık, tenhalık.
Vehim, ürküntü. Korku. Vahşilik.
Tenha, ıssız, korkunç yer.
Elbise ve silâhını çıkarıp atmak.
Aç kimse.
vahy-i rabbani / vahy-i rabbânî / وَحْيِ رَبَّان۪ي
Allahın bildirmesi.
vehhabiyet / vehhâbîyet
Allahın bol bol ihsan etmesi ve bağışlaması.
velediyet / وَلَدِيَتْ
Birinin çocuğu oluş, Hıristiyanların isa aleyhisselâma hata ile "Allahın oğlu" demeleri.
İsa (as) ın, hâşâ, Allahın oğlu olduğu iftirası.
veliyyullah / velîyyullah
Allahın velî kulu.
vücud-u harici / vücûd-u hâricî / وُجُودُ خَارِج۪ي
Allahın irâde ve kudretiyle varlığa çıkma.
vücud-u vacib / vücûd-u vâcib / وُجُودُ وَاجِبْ
Allahın zarûrî olan varlığı.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
sıryan
Cadd
allame
Tevafuk etmek
şöhretşiar
Kibriyâ
hey'ua
sîdak
kumri
gülş
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Lahin
BirTek
Çeh
hakim olan
kahve
Rüyalar
Ganem
bol bol ver
inana
icran