REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Kıyla ifadesini içeren 61 kelime bulundu...

alim / âlim / alîm / عَل۪يمْ

  • Her şeyi hakkıyla bilen, sonsuz ilim sahibi Allah.
  • Her şeyi hakkıyla bilen (Allah).

alim-i ezeli / alîm-i ezelî

  • Herşeyi hakkıyla bilen, ilmi herşeyi kuşatan ve ilminin başlangıcı olmayan sonsuz ilim sahibi Allah.

alim-i hafiz / alîm-i hafîz

  • Sonsuz ilmiyle herşeyi hakkıyla bilen ve herşeyi koruyup saklayan ve yarattıklarını esirgeyip gözeten Allah.

alim-i hakim / alîm-i hakîm

  • Herşeyi hakkıyla bilen ve hikmetle yaratıp donatan Allah.

alim-i inayetkar / alîm-i inayetkâr

  • Sonsuz lütuf, yardım ve ihsan sahibi ve herşeyi hakkıyla bilen, ilmi herşeyi kuşatan Allah.

alim-i kadir / alîm-i kadîr

  • Her şeyi hakkıyla bilen, herşeye gücü yeten, herşeyi yapabilen, sonsuz güç ve kudret sahibi Allah.

alim-i kerim / alîm-i kerîm

  • Sonsuz cömertlik ve ikram sahibi ve her şeyi hakkıyla bilen, ilmi herşeyi kuşatan Allah.

alim-i külli şey' / alîm-i külli şey' / عَلِيمِ كُلِّ شَيْئ

  • Her şeyi hakkıyla bilen (Allah).

alim-i mukaddir / alîm-i mukaddir

  • Her şeyi hakkıyla bilen ve sonsuz ilmiyle ezelden ebede her şeyi yaratılmadan önce takdir edip plânlayan Allah.

alim-i mutlak / alîm-i mutlak / عَل۪يمِ مُطْلَقْ

  • Her şeyi hakkıyla bilen (Allah).

alim-i rahim / alîm-i rahîm

  • Herşeyi hakkıyla bilen ve rahmetinin çok özel tecellîleri olan sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah.

arş-ı marifetullah

  • Allah'ı hakkıyla tanımanın ve bilmenin en yüksek derecesi.

avn-i hak

  • Varlığı zorunlu ve gerçek olan, her şeyi hakkıyla yaratan ve her hakkın sahibi olan Allah'ın yardımı.

bi-hakkınì

  • Tamamıyla, hakkıyla.

bihakkın / بحق / بِحَقٍّ

  • Hakkıyla, gerçek anlamıyla.
  • Hakkıyla, hak ederek. (Arapça)
  • Hakkıyla.

bil-istihkak

  • Hakkıyla, hak ederek.

bilhak / بِالْحَقْ

  • Hakkıyla.

bilistihkak

  • Lâyıkıyla, liyakatı olarak. Hakkıyla. Haklı olarak.

dindar

  • Dinî kaidelere hakkıyla riayet eden, dininin emirlerini yerine getiren, mütedeyyin. (Farsça)

evliya-i arifin / evliya-i ârifîn

  • Allah'ı hakkıyla bilen evliyâlar.

habir / habîr

  • Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Her şeyin hakîkatini, kâinâtın, varlıkların, görünen ve görünmeyen her şeyi hakkıyla bilen, hiçbir zerrenin hareketi ve hareketsizliği ilminden hâriç olmayan, nefslerin ne ile mutmain (huzurlu) ne ile huzursuz olduğundan, sükûnete kavuştuğunda

hak

  • Herşeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah.

hak teala / hak teâlâ

  • Herşeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan yüce Allah.

hak teala ve tekaddes hazretleri / hak teâlâ ve tekaddes hazretleri

  • Varlığı gerçek olan, her şeyi hakkıyla yaratan ve her hakkın sahibi olan ve her türlü kusur ve noksanlıktan sonsuz derece uzak olan yüce Allah.

hakk-ı marifet / hakk-ı mârifet

  • Hakkıyla, gerçek bir şekilde bilme ve tanıma.

halık-ı hakim-i alim / hâlık-ı hakîm-i alîm

  • Her şeyi hakkıyla bilen, ilmi herşeyi kuşatan ve yarattığı herşeyi hikmetle, belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratan Allah.

hallak-ı alim / hallâk-ı alîm

  • Küçük büyük, gizli açık, geçmiş ve gelecek her şeyi hakkıyla bilen ve kâinatta her şeyi yaratan Allah.

hazret-i hak

  • Herşeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah.

hidayet-i hak

  • Herşeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah'ın doğru yola iletmesi.

hz. hak

  • Her şeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah.

ilm

  • Bir şeyi hakkıyla bilmek, anlamak. Cehlin zıddı.
  • Allahü teâlânın subûtî sıfatlarından. Her şeyi bilmesi.
  • Bir şeyin sûretinin, görünüşünün zihinde şekillenmesi, bilme, bilgi.

inayet-i hak / inâyet-i hak

  • Herşeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah'ın yardımı.

insan-ı kamil / insan-ı kâmil

  • Kemâle ermiş, olgun insan. İslâmiyet'in emrettiği bütün emirleri yapan, yasaklardan sakınan, Peygamber efendimizin güzel ahlâkıyla ahlâklanan, hareketleri ve sözleri hep Allahü teâlânın ilhâmı ile olan üstün insan.

istiğraki / istiğrâkî

  • Allah aşkıyla kendinden geçme.

istiğrakkarane / istiğrakkârâne

  • Allah aşkıyla kendinden geçercesine.

izn-i hak

  • Herşeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah'ın izni.

layık-ı vechiyle / lâyık-ı vechiyle

  • Hakkıyla, gerçek yönüyle.

lutf-u hak / lûtf-u hak

  • Herşeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah'ın ihsanı, yardımı.

ma'bud-u bi-l hak

  • Hak olan ma'bud. Hakkıyla ibadete lâyık olan Allah (C.C.)

ma'bud-u bilhak / ma'bûd-u bilhak / مَعْبُودِ بِالْحَقْ

  • Hakkıyla ibâdete lâyık olan.

ma'rifet

  • Bilme, tanıma, gönülle bilme. Allahü teâlânın sıfatlarını ve isimlerini hakkıyla bilme, tanıma. Ma'rifetullah.

mabud-u bilhak / mâbud-u bilhak / mâbûd-u bilhak

  • Hakkıyla ibadete lâyık olan Allah.
  • Hakkıyla ibadete layık olan Allah.

mahbub-u bilhak / mahbûb-u bilhak / مَحْبُوبُ بِالْحَقْ

  • Hakkıyla sevilen, sevilmeyi hakkıyla hak eden (Allah).

meşreb-i aşk ve istiğrak

  • Allah aşkıyla kendinden geçme yolu.

mevlevi-misal / mevlevî-misâl

  • Mevlevîlik tarîkatına mensup olan ve Allah aşkıyla kendi etraflarında dönenler gibi.

mevlevi-vari / mevlevi-vâri

  • Mevlevî tarikatı mensuplarının cezbe halinde, Allah aşkıyla kendinden geçerek dönmeleri gibi.

müfessirin / müfessirîn

  • Kur'an-ı Kerim'in mânasını hakkıyla anlayıp tefsir edebilen, ilmi ile âmil, kâmil ve sâlih muhakkikler.

mütekellim-i alim / mütekellim-i alîm / مُتَكَلِّمِ عَل۪يمْ

  • Her şeyi hakkıyla bilen, şânına lâyık konuşan (Allah).

rahman-ı bilhak / rahmân-ı bilhak

  • Hakkıyla çok merhametli olan Allah.

rakib / rakîb

  • Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Her şeyi hakkıyla gören, gözeten, koruyan, bir an onlardan habersiz olmayan, murâkabesi (gözetmesi) devamlı olan.

rezzak-ı alim-i rahim / rezzâk-ı alîm-i rahîm

  • Sonsuz ilmiyle her şeyi hakkıyla bilen ve rızkını veren ve rahmetinin çok özel tecellîleri olan Allah.

sermest-i cam-ı aşk / sermest-i câm-ı aşk

  • Allah aşkıyla kendinden geçmek.

şiddet-i istiğrak

  • Şiddetli şekilde Allah aşkıyla kendinden geçme, derine dalma.

sultanü'd-deyyan / sultanü'd-deyyân

  • Mükâfat ve cezayı hakkıyla veren sultan; Allah.

tarik-ı hak

  • Herşeyi hakkıyla yaratan, varlığı hak olan ve her hakkın sahibi olan Allah'ın yolu.

tarik-i istiğrakkarane / tarîk-i istiğrakkârâne

  • Allah aşkıyla kendinden geçme yolu.

tefani

  • Birbirinde fâni olmak. Arkadaşının iyi ahlâkıyla sevinmek. Arkadaşının, kardeşinin meziyyet ve hissiyatı ile fikren yaşamak.

urefa / urefâ

  • Ârifler, Allah'ı isim ve sıfatlarıyla hakkıyla tanıyanlar.

vekil / vekîl

  • Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Mahlûkâtın dünyâda ve âhirette işlerini hakkıyla yerine getiren, rızkları veren, tevekkül etmeye (kendisine güvenilmeye) lâyık olan.
  • Bir kimsenin, bir işi yapmak için kendi yerine koyduğu, işini havâle ettiği kimse.

zat-ı alim / zât-ı alîm

  • Herşeyi hakkıyla bilen, ilmi herşeyi kuşatan, sonsuz ilim sahibi Zât, Allah.

zat-ı kadir-i alim / zât-ı kadîr-i alîm

  • Herşeyi hakkıyla bilen ve sonsuz güç ve kudret sahibi Zât, Allah.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın