Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Kusurlar
ifadesini içeren
64
kelime bulundu...
abd-i pür-taksir / abd-i pür-taksîr
Kusurlarla dolu kul.
abd-i pürkusur
Kusurlarla dolu olan kul.
acizane / âcizâne
Âciz olarak. Beceriksizce. Tevâzu ile. (Alçak gönüllülük ifâdesi için söylenir) "Allah'a karşı kusurlarını bilen bir mü'min âcizâne ancak Allah'tan rahmet diler."
(Farsça)
afüvv
Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından (güzel isimlerinden). Afvı çok olan, günâhlardan, hatâ ve kusurlardan dolayı cezâlandırmayan, günahları affedip amel defterinden silen.
ayn-ı zat-ı akdes / ayn-ı zât-ı akdes
Bütün kusurlardan, çirkinliklerden, eksiklikten, benzer ve ortak edinmekten sonsuz derecede yüce olan Allah'ın bizzat kendisi.
e'zar
Özürler. Kusurlar. Bahaneler.
eczahane-i kudsiye-i kur'aniye / eczahane-i kudsiye-i kur'âniye
Kur'ân'ın yüce, yüksek ve bütün kusurlardan uzak eczahanesi.
estağfirullah
Allahü teâlâdan hatâ ve kusurlarımı bağışlamasını dilerim, mânâsına; mübârek, kıymetli bir söz.
fakir-i pür-taksir / fakir-i pür-taksîr
Kusurlarla dolu fakir anlamına gelen, tevazu ifadesi olarak "ben" yerine kullanılan ifade.
fakir-i pürkusur
Kusurlarla dolu muhtaç anlamında, tevazu ifadesi olarak "ben" yerine kullanılan söz.
fezayıh / fezâyıh
Suç ve hatalar, kusurlar.
gafir
Mağfiret eden, kusurları örten, afveden Allah (C.C.)
gafur-ur rahim
Kusurları örten, adâletle en ziyade merhamet eden Cenab-ı Hak (C.C.). Mü'minlerin kusurlarını affederek muhafaza eden.
haşi'
Huşu içinde olan, alçak gönüllülük eden.
Kusurlarını düşünerek, ürpererek Cenâb-ı Hakka niyâz edip yalvaran.
hatabahş
Kabahatleri affeden, kusurları bağışlayan.
(Farsça)
ıslah
İyileştirmek. Düzeltmek. Kusurları gidermek.
ıslahat
Kusurları ve eksiklikleri gidermek için yapılan işler ve düzeltmeler.
isti'kab
Birisinin kusurlarını, ayıplarını arraştırmak.
istiğfar / istiğfâr
(Gufran. dan) Afv dilemek. Cenab-ı Hak'tan kusurlarının affedilmesini, günahlarının bağışlanmasını dilemek. Tevbe etmek. Yalvarmak. " Estağfirullâh" demek.
Mağfiret (bağışlanmak) istemek. Allahü teâlâdan kusurlarının ve günâhlarının affedilmesini bağışlanmasını dilemek. Tövbe etmek.
kabahat / kabahât
(Tekili: Kabahat) Kusurlar, kabahatler. Suçlar, çirkin hareketler.
kadh
Zemmetme, çekiştirme. Bir kimsenin ayıb ve kusurlarını söyleyerek gıybet etme.
Men'etmek, engel olmak.
Çakmak taşını çakmak.
Bir kimsenin işine halel vermek.
kusurat / kusurât / kusûrât
Kusurlar, hatalar.
Kusurlar.
küsurat / küsurât / küsûrât
Küsurlar, fazlalıklar.
(Tekili: Küsur) Artan kısımlar, küsurlar, artıklar.
Küsurlar, artıklar.
küsuratlar
Küsurlar.
ma'ayib / ma'âyib / معایب
Kusurlar, ayıplar.
(Arapça)
ma'yubat
(Tekili: Ma'yube) Ayıplanacak şeyler. Eksiklikler, noksanlıklar, kusurlar.
maayib
Ayıplar. Lekeler. Kusurlar.
meayib / meâyib / معایب
Kusurlar, ayıblar, lekeler.
Kusurlar, ayıplar.
(Arapça)
meayip / meâyip
Ayıplar, kusurlar.
mesalib
Eksiklikler. Ayıplar. Kusurlar.
mesavi / mesâvî
Kötülükler, fenalıklar, ayıplar, kusurlar.
mukaddes
(Kuds. den) Takdis edilmiş olan. Temiz ve pâk. Noksan ve kusurdan müberra ve uzak olan. Her çeşit noksan, ayıp ve kusurlardan münezzeh ve uzak olan. Kudsi.
mümaşatkar / mümaşatkâr
Dost geçinerek, kusurlara göz yumarak, müdara suretiyle.
(Farsça)
münekkid
Tenkid edici. Kötüyü iyiyi ayıran ve onları söyleyen, kusurları söyleyen.
müsamaha
(Çoğulu: Müsamahât) Hoş görürlük, dikkat etmemek, aldırış etmemek. Kusurlara göz yummak.
mutazarrı'
Tazarru eden. Alçak gönüllülük eden.
Bir şeye gizlice varıp yaklaşan.
Can ve gönülden tezellül ile yalvaran.
Noksan ve kusurlarını bilerek kibirden, büyüklenmekten çekinip tevazu eden.
mutazarrıane / mutazarrıâne
Kendi kusurlarını bilerek, ihtiyacını anlayarak, tevazu ile niyaz ederek, yalvararak.
(Farsça)
nefs-i mardiye
Kusurlarını bilen, kendisinden râzı olunan nefis. Rabbinin indinde makbul olan nefis.
nefs-i mardiyye
Kusurlarını bilen, kendisinden râzı olunan nefs. Rabbinin indinde, makbûl olan nefs.
nekais
Eksiklikler, kusurlar.
pür kusur
Kusurlarla dolu.
pür-kusurluk
Kusurlarla doluluk.
pür-taksir / pür-taksîr
Kusurlarla dolu.
pürkusur
Kusurlarla dolu.
sakek
At kusurlarından bir kusur.
satir
Setreden, örten, kapatan.
Günahları, kusurları örten.
selam / selâm / سَلَامْ
Esmâ-i hüsnâdan (Allahü teâlânın güzel isimlerinden). Zâtı ayıplardan (kusurlardan), sıfatları noksanlıklardan ve işleri kötülüklerden uzak, temiz olan.
İki müslüman karşılaşınca veya ayrılırken birinin diğerine; "Es-selâmü aleyküm" veya "Selâmün aleyküm" yâni dünyâda ve âhirette sel
Ayıp ve kusurlardan sâlim, emniyet içinde olma.
setr-i uyub
Ayıpları örtmek, kusurları ifşa etmemek.
settar / settâr / سَتَّارْ
Kullarının bütün kusurlarını örten, ayıplarını en çok gizleyen Allah.
Kusurları çokça örten (Allah).
settar-ül uyub
Ayıpları, kusurları örten. Kusurları göstermeyen, günahları bağışlayan Allah (C.C.)
şevaib
(Tekili: Şâibe) Kusurlar, lekeler, noksanlar, ayıplar.
Şüpheler
Eserler, izler, nişânlar.
sıhhat
Sağlamlık. Doğruluk. Sağlık.
Edb: Sözün yanlış ve eksik olmamasıdır. (Sözün sağlamlığı diye tercüme edilebilen sıhhat-ı ifade: Bir ibarede zâf-ı te'lif, ta'kid, garabet, tetabu-u izafet, tekrar, tenafür, şivesizlik v.s. gibi kusurlar bulunmamakla tahakkuk eder...)
sıla-i rahim
Hısım akrabayı ve mü'minleri ziyaret etme, onlarla görüşme ve mektuplaşma; alâkayı devam ettirme.
Akrabanın kusurlarını affetme.
sübhanallah
Cenab-ı Hakk'ın mahlukatı ve eserleri karşısında duyulan hayret ve taaccübü ifade etmek için söylenir. Cenab-ı Hakkın zâtında, sıfâtında ve ef'alinde bütün kusurlardan münezzehiyetini ifade eder.
ta'n
Hoş görmemek. Kötülemek. Birisinin ayıp ve kusurlarını beyan etmek.
Küfretmek.
Muhalifin iddialarını çürütmek.
Vurmak.
Duhul etmek, dâhil olmak, girmek.
Hoş görmemek, kötülemek.
Birisinin ayıp ve kusurlarını söylemek.
Küfretmek.
Muhalifin iddialarını çürütmek.
takdiskar / takdiskâr
Takdis eden, mukaddes ve kusurlardan uzak olduğunu ifade eden.
taksirat / taksîrât / تقصيرات
Kusurlar, günahlar.
(Tekili: Taksir) Kusurlar, suçlar, günahlar, kabahatlar.
Kusurlar, günahlar.
Günâhlar, kabahatlar, kusûrlar.
Kusurlar.
(Arapça)
tasaffi-i hayat / tasaffî-i hayat
Hayatın kirlerden ve kusurlardan arınması, saflaşması.
tazarru'
Bir şeye gizlice yaklaşmak.
Kendi kusurlarını bilip kibirden vaz geçip tevâzu ile yalvarmak.
Bir şeye gizlice yakarma.
Kendi kusurlarını bilip kibirden vazgeçip tevazu ile yalvarmak, ağlayıp, sızlamak.
tenezzüh-ü zati / tenezzüh-ü zâtî
Zata mahsus tenezzüh. Yani zatının bütün noksan sıfatlardan, kusurlardan temiz ve uzak oluşu.
tesbih / تسبيح
Kusurlardan beri kılma.
uyub / uyûb / عيوب
(Tekili: Ayıb) Ayıblar, kusurlar.
Ayıplar, kusurlar.
Kusurlar.
(Arapça)
vücud-u akdes
Bütün eksik ve kusurlardan pâk olan Allah'ın kendi zâtına ait varlığı.
yavuz sultan selim
(Hi: 875-926) Osmanlı Padişahlarından dokuzuncusudur. Sultan Süleyman Han'ın babası, 2. Bayezid Han'ın oğludur.Azim ve sebat örneği olan ve memleket mes'elelerinde en küçük kusurları bile afvedemiyen Yavuz Selim, Çaldıran seferine çıkmıştı. Uzun müddet seferde olan askerleri bir gün padişahın çadırı
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
mükerrem
Muhayyel
ıyânî
zalîl
Iftial
akrebiyet
ehadis-i
na-pakan
gazm
şekkil
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Kusurlar
Kural
Tamah
iclas
Arsiz
Mirvaha
Tanımak
Be
sahhar
UYGUN