Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Kus
kelimesini içeren
198
kelime bulundu...
ab
Kusur, ayıp, noksanlık.
abd-i pür-taksir / abd-i pür-taksîr
Kusurlarla dolu kul.
abd-i pürkusur
Kusurlarla dolu olan kul.
abluka
Kuşatma, etrafını çevirme.
aff-ı kusur
Kusurun affedilmesi.
aşiyan / âşiyân
Kuş yuvası, sevimli ev.
ayb
Kusur ve utanılacak şey.
Kusur. Leke. Utandıracak hal.
ayyab
Kusur görücü, ayıb gören.
azamet-i ihata
Kuşatıcılığının büyüklüğü.
azamet-i kemal / azamet-i kemâl
Kusursuzluk ve mükemmelliğin büyüklüğü.
baz-ban / bâz-ban
Kuşçu. Doğancı.
(Farsça)
baz-dar / bâz-dâr
Kuşçu, avcı, doğancı.
(Farsça)
bedihi / bedîhî / بدیهى
Kuşkusuz.
(Arapça)
belagat / belâgat / بلاغت
Kusursuz söz söyleme
(Arapça)
beri / berî / بَر۪ي
Kusurdan uzak olan, temiz.
bigüman / bîgüman / بى گمان
Kuşkusuz.
(Farsça)
birayb / bîrayb / بى ریب
Kuşkusuz.
(Farsça - Arapça)
bistah
Küstah, hayâsız, edepsiz, arsız, utanmaz adam.
(Farsça)
bişübhe / bîşübhe / بى شبهه
Kuşkusuz, şüphesiz.
(Farsça - Arapça)
bücc
Kuş yavrusu.
cadib
Kusur görücü. Başkalarının noksan taraflarını gören.
cager
Kuş kursağı.
(Farsça)
caşiriyye
Kuşluk vakti yenen yemek. Kuşluk yemeği.
çaşt / çâşt / چاشت
Kuşluk vakti.
(Farsça)
cemal-i münezzeh / cemâl-i münezzeh
Kusur ve çirkinlikten uzak güzellik.
cenah-ı tair / cenah-ı tâir
Kuş kanadı.
cenh
Kuşun kanadını vurması.
çine
Kuş yemi.
(Farsça)
civcive
Kuşların coşkulu ötüşleri, şakımaları.
cümle-i mukaddese
Kusur ve eksiklikten uzak, yüce cümle.
dabiret-üt tuyur / dâbiret-üt tuyur
Kuşların, ayakları arasındaki parmak.
dahye
Kuşluk vaktinde kesilen koyun.
daire-i muhit
Kuşatıcı daire.
daire-i muhita / dâire-i muhîta
Kuşatıcı, geniş daire.
derece-i ihata
Kuşatıcılık derecesi.
derece-i kabahat
Kusur ve kabahat derecesi.
derk-i kusur
Kusurunu anlama.
duha / duhâ / ضُحٰي
Kuşluk vakti.
Kuşluk vakti.
duha vakti / duhâ vakti
Kuşluk vakti. Oruç zamânının yâni imsak ile iftar vakti arasındaki müddetin dörtte birinin tamam olmasından îtibâren başlayan vakit.
Kuşluk vakti.
duhye
Kuşluk vakti kesilen kurban.
ebahir
Kuş kanadının üçüncü mertebede olan yelekleri.
ehl-i kusur
Kusur arayanlar.
evhamlı
Kuşkulu, kuruntulu.
fakir-i pür-taksir / fakir-i pür-taksîr
Kusurlarla dolu fakir anlamına gelen, tevazu ifadesi olarak "ben" yerine kullanılan ifade.
fakir-i pürkusur
Kusurlarla dolu muhtaç anlamında, tevazu ifadesi olarak "ben" yerine kullanılan söz.
gafur-ur rahim
Kusurları örten, adâletle en ziyade merhamet eden Cenab-ı Hak (C.C.). Mü'minlerin kusurlarını affederek muhafaza eden.
hafif / hafîf
Kuş uçarken, at koşarken veya rüzgâr eserken meydana gelen hışırtı, hışlama.
hakimiyet-i kudsiye / hâkimiyet-i kudsiye
Kusur ve eksiklikten yüce, mukaddes egemenlik, hâkimiyet.
hata ender hata
Kusur içinde kusur. Hatâ içinde hata.
havafi
Kuş kanadında ebâhir yeleklerinden sonra olan dört kısacık yelekler.
hitabat-ı ezeliye-i sübhaniye / hitâbât-ı ezeliye-i sübhâniye
Kusur ve aczden yüce olan Allah'ın ezelî konuşmaları.
hızk
Kuşun terslemesi.
hizmet-i sübhaniye / hizmet-i sübhâniye
Kusur ve eksiklikten yüce olan Allah'ın hizmeti.
hucne
Kuşak.
hunan
Kuşların boğazında olan bir hastalık.
hurdegir / hurdegîr / خرده گير
Kusur bulan.
(Farsça)
hüsn-ü bi-bahane
Kusursuz güzellik. Günahsız mâsum güzellik.
hüsn-ü mücerred
Kusur ve noksanlıktan arınmış güzellik.
hüv'
Kusmak.
i'tiraf-ı kusur
Kusurunu söyleme, itiraf etme.
i'tizar
Kusurunu bilerek özür dilemek. Kusurunu beyan edip ve anlayıp af dilemek. (Takdire şayan güzel bir haslettir.)
ıdha'
Kuşluk vaktine girmek.
ifcac
Kuş cıvıldaması, kuş ötmesi.
ifcac-ı tuyur
Kuşların cıvıldayışı.
ihata / ihâta / احاطه / اِحَاطَه
Kuşatma, çevirme.
Kuşatma.
Kuşatma.
ihata etme
Kuşatma.
ihatalı / ihâtalı
Kuşatıcı, kapsamlı.
ihatasız
Kuşatmayan, dar.
ikae
Kusturma, istifra ettirme. Kusturulma.
ilm-i muhit / ilm-i muhît / عِلْمِ مُح۪يطْ
Kuşatıcı ilim.
in'ikas-ı kemal / in'ikâs-ı kemâl
Kusursuzluğun yansıması.
irade-i amme / irade-i âmme
Kuşatıcı irade.
işkil
Kuşku, zan.
ıslahat
Kusurları ve eksiklikleri gidermek için yapılan işler ve düzeltmeler.
iştibah / iştibâh / اشتباه
Kuşkuya düşme.
(Arapça)
istifra
Kusma.
istifrağ / istifrâğ / استفراغ
Kusma; içindekini dökme, boşaltma.
Kusma.
(Arapça)
İstifrâğ etmek:
Kusmak.
(Arapça)
istila edici / istilâ edici
Kuşatıcı.
istila etmek / istilâ etmek
Kuşatmak.
itizar / itizâr
Kusurunu bilerek özür beyan etme, kusurunu beyan edip af dileme.
itkan-ı muhkem
Kusursuz sağlamlık.
kabahat
Kusur, çirkin iş, tekdir edilmeğe müstehak hareket.
Kusur, suç.
kales
Kusuntu.
kaşane-i mürgan / kâşâne-i mürgân
Kuş yuvası.
kasır
Kusurlu.
kaşmeş
Kuş üzümü.
kay
Kusma, istifrağ. Hastalıktan dolayı ağızdan çıkan hazmolmamış gıdâ maddesi.
Kusuntu.
kay' / قى ء
Kusma.
(Arapça)
kaylule / kaylûle
Kuşluk vaktinden öğlenden biraz sonraya kadarki zaman dilimidir ki bu zaman diliminde uyumak sünnettir.
kayy
Kusmuk.
kelime-i tesbihfeşan
Kusursuzluğu ilân edip yayan kelime.
kemal / kemâl
Kusursuzluk, mükemmellik.
kemal-i ihtiram / kemâl-i ihtiram
Kusursuz ve mükemmel saygı, hürmet.
kemal-i kudsi / kemâl-i kudsî
Kusursuz mükemmellik.
kemal-i ziynet / kemâl-i ziynet
Kusursuz ve mükemmel süs.
kemalsiz / kemâlsiz
Kusurlu, noksan.
kemerbeste
Kuşak bağlamış, hazırlanmış.
Kuşak bağlamış, hazır olmuş. Hazır olup emri bekler hâlde olan.
(Farsça)
kesirler
Küsürlu sayılar.
kuddus / kuddûs
Kusur ve noksanlıklardan uzak, pak ve temiz olan Allah.
küla
Kuş kanadının sonunda olan dört telek.
kuluçkaya kapanmak
Kuşun, yavru çıkarmak üzere yumurtaların üzerine yatması.
kuşluk namazı
Kuşluk vaktinde kılınan namaz.
kusurat / kusurât / kusûrât
Kusurlar, hatalar.
Kusurlar.
küsurat / küsûrât / küsûrat / كُسُورَاتْ
Küsurlar, fazlalıklar.
Küsurlar, artıklar.
Küsûrler.
küsuratlar
Küsurlar.
kusuriyet / kusûriyet
Kusurluluk.
kusurkarane / kusurkârâne
Kusurlu bir şekilde.
küzb
Küsbe.
lacerem / lâcerem / لاجرم
Kuşkusuz.
(Arapça)
lühce
Kuşluk vaktinde yenen yemek.
ma'ayib / ma'âyib / معایب
Kusurlar, ayıplar.
(Arapça)
ma'yuben
Kusur ve ayıp sayılarak. Ayıplanarak.
mahsur / mahsûr / محصور
Kuşatılmış.
Kuşatılmış.
(Arapça)
mantıku't-tayr
Kuş dili, Feridüddin Attar'ın meşhur eseri.
marhuk
Kuşkonmaz bitkisi.
matare
Kuşu çok olan yer.
meayib / meâyib / معایب
Kusurlar, ayıblar, lekeler.
Kusurlar, ayıplar.
(Arapça)
medar-ı kusur ve işkal / medar-ı kusur ve işkâl
Kusur ve zorlaştırma sebebi.
meksuf
Küsufa uğramış, ziyâsı, aydınlığı tutulmuş. Kararmış.
muğber
Küskün, gücenmiş, darılmış.
muhabbet-i kudsiye
Kusur ve noksandan uzak olan sevgi.
muhasara / muhâsara / مُحَاصَرَه
Kuşatma.
Kuşatma.
Kuşatma.
muhat / muhât / مُحَاطْ
Kuşatılmış, çevrilmiş.
Kuşatılmış.
Kuşatılmış.
Kuşatılmış.
muhit / muhît / مُح۪يطْ
Kuşatan, çevre.
Kuşatıcı.
muhita / muhîta
Kuşatıcı.
Kuşatıcı.
mukassır / مقصر
Kusurlu.
(Arapça)
mukayyi / مقيىء
Kusturucu.
(Arapça)
münezzeh
Kusur, eksiklik ve muhtâçlıktan uzak. Allahü teâlânın noksan sıfatlardan uzak olduğunu bildirmek için kullanılan bir tâbir.
münkesif
Küsufa uğramış, tutulmuş, tutulan.
murg / مرغ
Kuş.
(Farsça)
mürg / مرغ
Kuş.
(Farsça)
mürgan
Kuşlar.
(Farsça)
mürgbaz
Kuşçu. Kuş yetiştiren.
(Farsça)
mürgdil
Kuş yürekli. Korkak.
(Farsça)
mürgzar
Kuşu çok olan yer. Kuş bahçesi.
(Farsça)
nağme-i fesahat
Kusursuz derecede düzgün, açık ve akıcı nağme.
nakisa / nakîsa / نقيصه
Kusur, noksan, eksiklik.
Kusur.
(Arapça)
nakise / nakîse / نقيصه
Kusur.
(Arapça)
nakş-ı nezih
Kusursuz san'at nakşı.
nebiyy-i akdes
Kusur ve noksandan yüce, mukaddes nebî, peygamber; Hz. Muhmmed.
nefs-i mardiye
Kusurlarını bilen, kendisinden râzı olunan nefis. Rabbinin indinde makbul olan nefis.
nefs-i mardiyye
Kusurlarını bilen, kendisinden râzı olunan nefs. Rabbinin indinde, makbûl olan nefs.
nesl / نسل
Kuşak, nesil.
(Arapça)
nühs
Kuş ismi.
nühu'
Kusmak.
nul
Kuş gagası.
(Farsça)
pergaze
Kuş kanadının vücuda yapışık olan kısmı.
(Farsça)
pür kusur
Kusurlarla dolu.
pür-kusurluk
Kusurlarla doluluk.
pür-taksir / pür-taksîr
Kusurlarla dolu.
pürkusur
Kusurlarla dolu.
rayb / ریب
Kuşku, şüphe.
(Arapça)
refrefe
Kuşun kanatlarını oynatıp açması.
rezil ü rüsva
Kusur ve ayıpları meydana çıkarılmış, kepâze olmuş olan.
şahşaha
Kuşun hızla uçması.
şaibe / şâibe
Kuşku, şüphe.
sak'
Kuşun, kanadını çırparak öttürüp uçması.
sebeb-i kusur
Kusur sebebi.
şehper / شهپر
Kuş kanadının en uzun tüyü.
(Farsça)
Kuş kanadındaki en uzun tüy.
(Farsça)
şekk / شك
Kuşku, şüphe.
(Arapça)
şekketmek
Kuşkulanmak, şüphelenmek.
şeksiz
Kuşkusuz, şüphesiz.
settar / settâr / سَتَّارْ
Kusurları çokça örten (Allah).
şeyn
Kusur, ayıp, noksan, kabahat. Yaramaz şey.
Kusurlu, noksan, kötü.
Kusur.
tair / tâir / طائر
Kuş.
(Arapça)
takaddüs / تَقَدُّسْ
Kusursuz olma.
takayyü'
Kusar gibi olup kusamama.
takdis / takdîs / تَقْد۪يسْ
Kusursuz bulma.
taksirat / taksîrât / تقصيرات
Kusurlar, günahlar.
Kusurlar, günahlar.
Kusurlar.
(Arapça)
tatrik
Kuşun yumurtalamaya, kadının doğum yapmağa yakın olması.
tayr / طير
Kuş.
Kuş.
(Arapça)
tebrie
Kusur ve noksandan uzak tutma.
tedsir
Kuşun yuvasını düzenlemesi veya düzeltmesi.
teennuk
Kusursuz yapılış.
tehevvu / تهوع
Kusma.
(Arapça)
Tehevvu etmek:
Kusmak.
(Arapça)
tehevvu'
Kusma. İstifrağ etme.
tehvi'
Kusturma veya kusturulma.
tekallüd
Kuşanma, üzerine alma.
tenezzüh / تَنَزُّهْ
Kusurdan uzak olma.
tenzih / tenzîh / تَنْز۪يهْ
Kusur kondurmama.
Kusurdan uzak tutma.
tesbih / تسبيح
Kusurlardan beri kılma.
teşekkük
Kuşkulanma.
teşkik
Kuşkulandırma.
teşkikat / teşkikât
Kuşkulandırmalar.
tulga
Kusmak.
tuveyrat
Kuşçuklar, küçük kuşlar.
tuyur / tuyûr / طيور
Kuşlar.
Kuşlar.
Kuşlar.
Kuşlar.
(Arapça)
unsur-u muhit / unsur-u muhît / عُنْصُرُ مُحِيطْ
Kuşatıcı unsur, madde.
uşş
Kuş yuvası.
uyub / uyûb / عيوب
Kusurlar.
(Arapça)
vath
Kuşların burnuna ve ayağına necasetten veya balçıktan yapışıp kalan nesne.
vekr
Kuş yuvası.
vesvese
Kuşku, kuruntu, tereddüt.
veyle
Küstahlık, rezillik.
vükne
Kuş yuvası.
zegab
Kuş yavrusunun üstünde olan sarıca tüyler.
zemca
Kuş kuyruğunun çıktığı yeri.
zemka
Kuşun kuyruğunun bittiği yer.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
küfrü iltizam etme
İstiğna
tezvirat
hubbu
müdakkik
sebz
ayet-i kerime
teşrinisani
su
Geşt
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Kus
astur
ZEBED
uhuvvet
meydana gelmek
Zav
Hafif mesrep
takı
luggat
deb