Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Kule
ifadesini içeren
66
kelime bulundu...
işa-i rabbani / işâ-i rabbânî
Hıristiyanların, dinlerinin temel inançlarından biri gibi kabûl ettikleri akşam yemeğinde güyâ Îsâ aleyhisselâmın etini yiyip, kanını içerek onunla birleşeceklerine ve böylece günâhlarının döküleceğine inanmaları.
aba
Kule.
ahzad
Eğrilip bükülen, esnek.
amyant
Kolayca bükülebilen, ateşe dayanıklı liflerden yapılmış bir çeşit asbest.
babil / bâbil
Asurlular devrinde Irak'ta kurulan şehirlerden biri. Bağdat'ın aşağı tarafında bulunan ve büyücülüğünden dolayı, eski edebiyatımızda "Çeh-i Bâbil" olarak yer alan ve birçok dillerin meydana gelmesi bakımından da adı geçen "Bâbil Kulesi"nin bulunduğu ilkçağdan kalma bir şehir.
babil kulesi / bâbil kulesi
Tevrat'ın rivayetine göre Hz. Nuh'un (A.S.) oğulları tarafından gökyüzüne ulaşmak için yaptırılmış büyük bir kuledir. Rabbimiz bu kulede çalışmakta olanların dillerini değiştirmiş ve birbirlerini anlamaz hale getirmiştir. Bundan dolayı tamamlanamamış ve 72 dil burada meydana gelmiştir. (Buna "tebelb
bül'a
Değirmen taşının tane dökülecek yeri.
burc
Muayyen bir şekil ve sûrete benzeyen sâbit yıldız kümesi.
Tek hisar kule, kale çıkıntısı.
Dünyaya göre güneşin döndüğü yerin onikide bir kadarı.
buruc
(Tekili: Burc) Burçlar, hisarlar, kuleler.
cüsale
Sonbaharda dökülen yapraklar.
dafik
Atılarak dökülen. Su ve emsali gibi akarak dökülen.
egani
(Tekili: Ugniyye) Nağmeler, şarkılar, türküler, âhenkler.
em'at
Gövdesinde kılı olmayan kimse.
Tüyü dökülen kurda "zi'b-i em'at" derler.
enbar
Yığın, dolu, küme.
(Farsça)
Gübre. Ekinlere, kuvvet vermesi için dökülen eski fışkı, hayvan tersi.
(Farsça)
eşk-i şadi / eşk-i şâdi
Sevinçle ağlayış. Sevinçten dökülen gözyaşı.
fi'liyyat / fi'liyyât / فعليات
Eyleme dökülen işler.
(Arapça)
gareb
Gümüş kadeh.
Kavak ağacı.
Havuzla kuyu arasına dökülen su.
Bir nevi koyun hastalığı.
girye-zar
Oturup ağlanılan, gözyaşı dökülen yer.
(Farsça)
gisu / gîsu
Uzun saç, omuza dökülen saç.
(Farsça)
hadire / hadîre
Hurması gök iken dökülen hurma ağacı.
hey'a
Yere dökülen birşeyin akması.
Korkutucu ses.
heykel
Taş, tunç, kil ve alçı gibi maddelerden yontularak, kalıba dökülerek veya yoğurulup, pişirilerek yapılan insan, hayvan vs. şekli.
Büyük bina, anıt, büyük ve yüksek yapı, âbide.
Mc: Soğuk ve duygusuz kimse.
Güzel ve yakışıklı kişi.
hikayat / hikâyât / حكایات
Hikayeler, öyküler.
(Arapça)
iç oğlanı
Saray hizmetine alınıp devletin çeşitli makamlarına namzed olarak yetiştirilen gençler. İç oğlanı, Yıldırım Bayezid zamanında yeni teşekküle başlayan saray hizmetlerinde bulunmak üzere yeniçerilik için toplanan devşirmelerden ayrılmak suretiyle meydana getirilmiş ve bu usûl sonradan yapılan kanunla
(Türkçe)
insat
(İnsiyat) Susup dinleme, susma.
Gizlenerek gitme.
İnfial vezninde, nidâ eden kimseye icabet etme.
Beli bükülenin beli doğrulması.
Meşhur olma.
inşilal
Şiddetle dökülerek akma.
(Su) uçurumdan dökülerek şelâle meydana getirme.
ırmak
Büyük akarsu, doğrudan doğruya denize dökülen nehir.
kerkeç
Eskiden muhasara olunan kaleleri tazyik etmek ve top ve tüfekle dövmek için dışarısına yapılan kule ve tabyalar.
kulel / قلل
(Tekili: Kulle) Kuleler.
Dağ tepeleri.
Kuleler.
(Arapça)
Doruklar.
(Arapça)
kulle / قله
(Çoğulu: Kulel) Doruk, dağ tepesi, zirve.
Kule.
Bazı harp gemilerinin güvertelerinde bulunan ve makine ile hareket eden ağır top.
Kule.
(Arapça)
Doruk.
(Arapça)
kutafe
Toplarken düşüp dökülen üzüm ve yemiş döküntüsü.
lacin
Ağaçtan dökülen yaprak.
Ağaçtan yaprak indirme.
ladini / lâdini
Dinle alâkası olmayan, din dışı; lâiklik, sekülerlik.
ledüd
(Çoğulu: Elidde) Hastanın ağzına dökülen ilâç.
Çok husumet, şiddetli düşmanlık.
maakıl
(Tekili: Ma'kıl, Ma'kale ve Ma'kule) Sığınacak yerler.
Kan pahaları.
mağazi / mağâzî / مغازی
Savaşlar, gazalar.
(Arapça)
Savaş öyküleri.
(Arapça)
makluan
Sökülerek, kökünden çıkarılmış olarak.
makulat
(Tekili: Makule) Çeşitler, takımlar. Kategoriler.
meksub
Kesbolunmuş. Kazanılmış.
Sonradan tahsil olunmuş, elde edilmiş.
Yüksekten dökülen.
Çağlayan.
menar / menâr
Nur yeri. Fener kulesi.
Câmi minâresi.
Yol işaretleri.
Nur, ışık yeri.
Yol işaretleri.
Fener kulesi.
menkabe / منقبه
Ünlü kişilerin yaşamlarına ilişkin ve çoğu gerçekle bağdaşmaz öyküler.
(Arapça)
mey'a
(Mey'at) Yiğitlik başlangıcı.
Atı koşuya alıştırmak.
Erimiş sıvı madde.
Yere dökülen bir sıvının akıp gitmesi.
Bir şeyin ilk zamanı. Tâzelik vakti.
misbeke
Mâden eritilip dökülecek kap.
mislah
Ham iken hurması dökülen hurma ağacı.
mühder
Dökülen, akıtılan, ihdâr edilen. Heder edilen.
mukavves / مُقَوَّسْ
Bükülen, kavis şekline gelen.
münfekk
(Fekk. den) Sökülen, ayrılan. İnfikâk eden. Ayrılmış olan.
münhemir
Akıcı, seyyal.
Dökülen. Yıkılıp viran olmuş.
münkali'
(Kal'. dan) Kökünden sökülen.
munsabb
(Bir denize veya nehire) dökülen, karışan.
muşata
Tararken dökülen saç veya sakal teli.
müşate
Saç ve sakaldan dökülen kıllar.
mütekatır
(Katr. dan) Damlıyan. Katre katre dökülen.
mütekattır
Damlayan, katre katre dökülen.
nagam
(Tekili: Nağme) Nağmeler, âhenkler, türküler.
natul
İlaçlarla kaynatıp mâlül kişinin az az başına dökülen su.
nüsal
Hayvandan dökülen tüyler.
nüşare
Kesilen ağaçtan dökülen talaş, yonga.
reşahat-i kalem
Kalem sızıntısı, kalemden dökülen fikirler, yazılar.
rizan
Akan, dökülen.
(Farsça)
sakib
(Sâkibe) Dökülen.
şakuli / şakulî
Şâkule bağlı, onunla alâkalı, onunla nisbeti olan şey. Geo: Düşey.
senin
Taşı kazıyıp yonttuklarında dökülen parçaları.
serşar
Ağzına kadar dolu. Dökülecek derecede dolu.
(Farsça)
İleri giden, sınırı aşan.
(Farsça)
sükub
(Sekub) Kendi kendine dökülen su. Suyun dökülmesi.
tubal
Kızmış bakırdan ve kızmış demirden çekiçle vurulduğunda kopup dökülen parça.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
ram olmak
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
hari
Better
cün
ayrı
Alud
canefşan
nesimi küre
meşveret-i meşrua
Bihar
kelâm-ı ilâhî
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Kule
ayrı
üçgen
elîm
yol gösterici
Fizani
bunak
çokluk
Ömür törpüsü
DÜŞMAN