Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Kul
kelimesini içeren
189
kelime bulundu...
a'sab-ı guş / a'sâb-ı gûş
Kulak sinirleri, kulaktaki sinirler.
aba
Kule.
abd / عبد / عَبْدْ
Kul, köle.
Kul, köle, Allah'ın kulu. Mahluk, insan. Hizmetçi. (Hür'ün zıddı). "Abd kelimesi Allah'ın bazı isimleriyle birleştirilerek erkek isimleri meydana getirilir. Abdullah (Allah'ın kulu). Abdulbâki (Ebedi olan Allah'ın kulu) gibi. Bu isimleri taşıyan insanlar buna lâyık olmaya çalışmalıdırlar."
Kul.
Kul, köle, mahlûk. Tasavvufta kâmil müslüman.
Kul.
Kul.
abd-i memluk
Kul, köle.
abdiyet
Kulluk.
Kulluk.
abdiyyet
Kulluk makamı. Evliyâlığın en yüksek makâmı, derecesi. İyilikleri Allahü teâlâdan bilip kendinden bilmemek.
abid / abîd
Kullar. Köleler.
abidane / abîdâne
Kul olarak, ibâdet edene yakışır surette.
(Farsça)
Kulluğa yakışır bir şekilde.
acz-i abd
Kulun acizliği, güçsüzlüğü.
adat-ı cariye / âdât-ı cariye
Kullanılan âdetler, yaşayan sosyal kurallar.
ahkam-ı ubudiyet / ahkâm-ı ubudiyet
Kulluk esasları, kulluğun hükümleri.
ahkar-ul ibad / ahkar-ul ibâd
Kulların en hakiri.
akfen
Kulağı küçük ve kalın olan.
anasır-ı külliye / anâsır-ı külliye
Külli ve dünyanın her tarafından yayılmış bulunan unsurlar.
ariyet / âriyet
Kullanıp geri vermek üzere, emanet.
arz-ı ubudiyet / arz-ı ubûdiyet
Kulluğun arz edilmesi, sunulması.
Kulluğun sunulması.
aslah
Kulağı hiç işitmeyen.
aslem
Kulağı kesik olan, kesik kulaklı.
ateşkar / âteşkâr / آتش كار
Külhancı, ateşçi.
(Farsça)
athal
Kül renginde.
bahire
Kulağı kesik deve.
bahr-i ubudiyet / bahr-i ubûdiyet
Kulluk denizi.
bakir / bâkir
Kullanılmamış, bozulmamış.
bende
Kul.
benna-guş / benna-gûş
Kulağın aşağı sarkan yumuşak kısmı ki, küpe asılan yerdir.
(Farsça)
ca-yı istimal / câ-yı istimâl
Kullanma yeri.
çaker / çâker
Kul, köle.
(Farsça)
camgul / camgûl
Külhanbeyi.
(Farsça)
cebir / جَبْرْ
Kulun iradesini inkar eden batıl Cebriye mezhebi.
cebri / cebrî / جَبْرِي
Kulun iradesini inkar eden batıl Cebriye mezhebi.
cüz'-i ihtiyari / cüz'-i ihtiyârî / جُزْءِ اِخْتِيَار۪ي
Kulun tercîhi, irâdesi.
dabi
Kül, ramâd.
daire-i ubudiyet / daire-i ubûdiyet
Kulluk dairesi.
dar-ut-teklif / dâr-ut-teklîf
Kulların Allahü teâlânın emirlerini yerine getirmekle mükellef, sorumlu tutulduğu yer. Dünyâ.
derece-i ubudiyet
Kulluk derecesi.
devair-i ubudiyet / devâir-i ubûdiyet
Kulluk daireleri.
devr-i tefrih
Kuluçka devri.
edeb-i ubudiyyet
Kulluk edebi.
ef'al-i ibad / ef'âl-i ibâd
Kulların işleri.
ef'al-i ihtiyariye / ef'âl-i ihtiyariye
Kulun irade ve isteğiyle yapılan davranışlar, fiiller.
elsine-i külliye
Küllî, kapsamlı diller.
ermida'
Kül.
esas-ı ubudiyet / esas-ı ubûdiyet
Kulluğun özü.
Kulluğun esası, özü.
esir
Kul, köle. Harpte teslim alınan düşman. Teslim olan.
esma'
Kulaklar. İşitmeler.
ez'af-ül ibad
Kulların en zayıf olanı.
ez'afü'l-ibad / ez'afü'l-ibâd
Kulların en zayıfı.
eznem
Kulakları ucunda sarkık uzun kılları olan keçi.
ezra
Kulağı beyaz, gövdesi siyah olan davar.
ferek
Kulağın sarkık ve sülpük olması.
feyyaz-ı rahmani / feyyaz-ı rahmânî
Kullarına karşı çok merhametli olan ve rahmet eserleri bütün varlık âlemini kuşatan Allah'ın feyiz, bereket ve ihsanı.
feyz-i rahman / feyz-i rahmân
Kullarına karşı çok merhametli olan ve rahmet eserleri bütün varlık âlemini kuşatan Allah'ın lûtfu, ihsanı.
fürafür
Kulağı yırtık kişi.
gafurü'r-rahim / gafûrü'r-rahîm
Kullarının günahlarını çok bağışlayan ve kullarına özel rahmet, merhamet ve şefkat gösteren Allah.
gaye-i ubudiyet
Kulluğun gayesi.
guş / gûş / گوش
Kulak.
(Farsça)
guş-hurde
Kulağı bükülmüş, terbiye edilmiş.
(Farsça)
guş-zed
Kulağa çarpan, işitilen.
(Farsça)
hadise-i külliye / hâdise-i külliye
Küllî hadise; büyük ve kapsamlı hâdise, olay.
hakister / hâkister / خاكستر
Kül, ateş külü.
(Farsça)
Kül.
(Farsça)
hakisteri / hâkisterî / خاكستری
Kül rengi.
(Farsça)
harba'
Kulağı delik koyun.
hars / حرث
Kültür.
(Arapça)
harsi / harsî / حرثى
Kültürel.
(Arapça)
hatla'
Kulakları sarkık olan kadın. (Müz: Ahtal)
hayat-ı külliye
Küllî hayat; bütün fertleri içine alan kapsamlı hayat.
hayat-ı maneviye-i ubudiyet / hayat-ı mâneviye-i ubudiyet
Kulluğun mânevî hayatı.
hazama'
Kulağı enine yarılmış keçi.
hediye-i ubudiyet / hediye-i ubûdiyet
Kulluk hediyesi.
hizmet-i ubudiyet / hizmet-i ubûdiyet
Kulluk hizmeti.
hukuk-u ibad / hukuk-u ibâd
Kul hakları, insan hakları.
hülasa-i ubudiyet / hülâsa-i ubudiyet
Kulluğun özü, özeti.
huşşa'
Kulak ardındaki yumruca kemik.
huzene
Kulak.
huzur-u etemm
Kulun kendini her yönüyle Allah'ın huzurunda hissetmesi.
huzur-u ilahi / huzur-u ilâhî
Kulun kendisini Allah'ın huzurunda hissetmesi.
huzur-u tam
Kulun kendisini tam olarak Allah'ın huzurunda hissetmesi.
i'bad
Kul etmek, köle yapmak.
ibad / ibâd / عباد
Kullar.
Kullar.
Kullar.
Kullar.
(Arapça)
ibadet / ibâdet
Kulluk, kulluk vazîfelerini İslâmiyetin bildirdiği şekilde yerine getirmek. Allahü teâlânın emir ve yasaklarına uymak.
ifa-yı vazife-i ubudiyet / ifâ-yı vazife-i ubudiyet
Kulluk görevini yerine getirme.
ihtiyar-ı külfet
Külfete katlanma.
inayet-i rahmaniye / inayet-i rahmâniye
Kullarına karşı çok merhametli olan ve rahmet eserleri bütün varlık âlemini kuşatan Allah'ın özel yardımı.
inşaallahü'r-rahman / inşaallahü'r-rahmân
Kullarına karşı çok merhametli olan ve rahmet eserleri bütün varlık âlemini kuşatan Allah dilerse.
intisab-ı ubudiyet
Kulluk bağı.
intizam ve külliyet ve vüs'at-i ubudiyet / intizam ve külliyet ve vüs'at-i ubûdiyet
Kulluğun düzenliliği, çokluğu ve genişliği.
irade-i ilahiye / irade-i ilâhiye
Külli irade. Allah'ın emri ve isteği.
irade-i külliye
Külli irade. Allah'ın her şeye şâmil olan emri ve iradesi.
irfanperver / عرفان پرور
Kültürlü.
(Arapça - Farsça)
ısaha
Kulak verip dinleme.
isti'mal / isti'mâl / اِسْتِعْمَالْ
Kullanma.
Kullanma.
istimal / istimâl / استعمال
Kullanma.
Kullanma.
Kullanma.
istimal eden
Kullanan.
istimal edilmek
Kullanılmak.
istimal etme
Kullanma.
istimal etmek
Kullanmak.
istimal ettiren
Kullandıran.
istimalce
Kullanımca.
izhar-ı ubudiyet / izhar-ı ubûdiyet
Kulluğun gösterilmesi, belirtilmesi.
kabil-i istifade
Kullanmaya elverişli.
kammaş
Külhancı.
kanef
Kulağın küçük ve kalın olması.
kanfa
Kulakları küçük ve kaba olan kadın. (Müz: Aknef)
kasva
Kulağının dörtte biri kesik olan koyun veya deve.
kavanin-i ubudiyet / kavânin-i ubûdiyet
Kulluk kanunları.
kemerbeste-i ubudiyet / kemerbeste-i ubûdiyet
Kulluk için el bağlayıp Allah'ın huzurunda durma.
kesirü'l-istimal / kesîrü'l-istimal
Kullanımı çok olan, çokça kullanılan.
kırat-ı urfi / kırât-ı urfî
Kullanılması âdet olan ve hükûmetin kabûl ettiği miskâl ve dirhemden küçük bir ağırlık birimi.
kitab-ı ubudiyet / kitab-ı ubûdiyet
Kulluk kitabı.
külbe / كلبه
Kulübe.
(Farsça)
Kulübe.
(Farsça)
küleh / كله
Külah, şapka.
(Farsça)
küliçe
Külçe.
(Farsça)
lisan-ı ubudiyet
Kulluk dili.
livata / لواطه
Kulamparalık, oğlancılık.
(Arapça)
lokal
Kulüp, dernek.
ma-i müsta'mel / mâ-i müsta'mel
Kullanılmış su. Abdest ve guslde (boy abdestinde) yâhut kurbet olarak kullanılan su. Temiz fakat temizleyici değildir.
mahall-i istimal
Kullanma yeri.
maksuv
Kulağının ucu kesilmiş deve veya koyun.
mana-yı ubudiyet / mânâ-yı ubûdiyet
Kulluğun mânâsı.
mefrah
Kuluçka çıkarma yeri. Folluk.
memluk / memlûk / مَمْلُوكْ
Kul, köle.
Kul, köle.
menabi-i külliye / menâbi-i külliye
Küllî, kapsamlı kaynaklar.
mennan / mennân
Kullarına bol nimet ve ihsanlarda bulunan Allah.
mesalih-i külliye
Küllî maslahatlar, geniş kapsamlı faydalar.
misvak
Kullanılması pek çok faydalı olan ve Peygamberimiz Hz. Muhammed'in (A.S.M.) ehemmiyetle tavsiye ettiği, diş fırçası vazifesini de gören, hoş kokulu ve meyvesiz bir ağacın dallarından kesilip kullanılan parça.
muamele-i ubudiyet / muamele-i ubûdiyet
Kulluğa ait davranışlar.
muattal / مُعَطَّلْ
Kullanılmaz olmuş.
Kullanılmaz, boş.
mücedded
Kullanılmamış. Yeni. Yenilenmiş.
mücib / mücîb
Kullarının duâlarını kabûl eden mânâsına Allahü teâlânın Esmâ-i hüsnâsından.
muhaddiş
Kulağı tırmalıyan. Tahdiş eden.
mükellefiyet-i ubudiyet
Kulluğa ait yükümlülük, sorumluluk.
müsta'mel / مُسْتَعْمَلْ
Kullanılan.
müstamel / müstâmel
Kullanılmış, eski, köhne.
Kullanılan.
Kullanılmış.
mütekellif
Külfetli, zorlu.
mütenessik
Kulluk eden.
muzbat
Kül içinde pişirilen ekmek.
nevah
Kül renkli beyaza benzer kumru gibi bir kuş cinsidir ve sesi gayet lâtiftir.
perestişlik
Kulluk, tapınma.
ra'sa'
Kulakları küpe gibi uzunca sarkık olan yahut ucunu kesmekten ilişik kalıp sallanıp duran kulakları asılı olan dişi koyun.
rahim-i zülcelal / rahîm-i zülcelâl
Kullarına karşı özel rahmeti olan haşmet ve ikram sahibi Allah.
rahman-ı rahim-i zülcelali ve'l-ikram / rahmân-ı rahîm-i zülcelâli ve'l-ikram
Kullarına karşı özel rahmeti olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran haşmet ve ikram sahibi Allah.
ramad / ramâd
Kül, ateş külü.
Kül.
remad / remâd
Kül.
Kül.
rüyetullah
Kulların âhirette Allah'ı görmesi.
sabur / sabûr
Kullarına sabır gücü ihsan eden Allah.
sahha
Kulakları sağır eden şiddetli bağırış ve çığlık.
sakka'
Kulağı çok küçük olan koyun.
sarf edilen
Kullanılan.
şari' / şârî'
Kullarının dünyâ ve âhiret seâdetine (mutluluğuna) kavuşmaları için Peygamberleri aleyhimüsselâm vâsıtasıyla emir ve yasaklarını bildiren Allahü teâlâ. Şâri-i mübîn de denir. Allahü teâlânın emir ve yasaklarını insanlara tebliğ etmesi (ulaştırması) gerektiğinde, kapalı hususları açıklaması bakımında
sebike / sebîke / سبيكه
Külçe.
(Arapça)
şecere-i tuba-i ubudiyet / şecere-i tûbâ-i ubudiyet / şecere-i tûbâ-i ubûdiyet
Kulluğun nurlu tûbâ ağacı; tûbâ ağacı gibi şekillenmiş ve dal budak salmış kulluk.
Kulluğun nurlu tûbâ ağacı.
seka'
Kulağı olmayan dişi hayvan.
şerka'
Kulağı uzunlamasına yarık olan koyun.
settar / settâr
Kullarının bütün kusurlarını örten, ayıplarını en çok gizleyen Allah.
seviye-i irfan
Kültür seviyesi.
sıfat-ı abdiyet
Kulluk özelliği.
sıhhat-i ubudiyet / sıhhat-i ubûdiyet
Kulluğu sağlıklı bir şekilde yapma.
sımah
Kulak deliği, kulak.
Kulak.
Kulak.
simah / simâh
Kulak deliği.
sımlah
Kulak kiri.
şinvay
Kulağın işitmesi.
sırr-ı azim-i ubudiyet / sırr-ı azîm-i ubûdiyet
Kulluğun büyük sırrı.
sırr-ı ubudiyet / sırr-ı ubûdiyet
Kulluk sırrı.
Kulluk sırrı.
süfte-guş
Kulağı delinmiş olan. Kulağı delik.
(Farsça)
sufuf-u ibad / sufûf-u ibâd
Kulların meydana getirdiği saflar.
sumluh
Kulak kiri.
suret-i istimal
Kullanma şekli.
taabbüd / تعبد
Kulluk, ibadet, tapınma.
(Arapça)
Taabbüd etmek:
Kulluk etmek, tapınmak.
(Arapça)
tantif
Kulağına küpe geçirmek.
tarik-i ubudiyet / tarik-i ubûdiyet
Kulluk yolu.
tasarruf / تصرف
Kullanma, artırma.
Kullanma.
taslim
Kulağı dibinden kesmek.
tavr-ı ubudiyetkarane / tavr-ı ubûdiyetkârâne
Kulluğa yakışır tavır, hareket.
tebliğ-i ubudiyet
Kulluğu bildirme.
tebtik
Kulak kesmek.
ubudet
Kulluk. (Aslında zillete derler.)
ubudiyet / ubûdiyet / عبوديت
Kulluk.
Kulluk.
ubudiyetkarane / ubudiyetkârâne / ubûdiyetkârâne
Kulluk ederek.
Kulluk ederek.
Kulluk edercesine.
ubudiyyet / ubûdiyyet / عبودیت
Kulluk, kölelik, bağlılık, aşırı mensupluk.
Kulluk.
(Arapça)
uruc-u külli / uruc-u küllî
Küllî, büyük yükseliş.
urve / عروه
Kulp.
(Arapça)
üzani
Kulakları büyük olan adam. (Merkepten kinaye olarak söylenmiştir.)
üzn / اذن
Kulak. İşitme organı.
Kulak.
(Arapça)
vazife-i ubudiyet / vazife-i ubûdiyet
Kulluk görevi.
vedud / vedûd
Kullarını çok seven ve şefkat eden, Kendisine çok sevgi beslenen Allah.
vezaif-i ubudiyet / vezâif-i ubûdiyet
Kulluk vazifeleri.
vezaif-i ubudiyetkarane / vezâif-i ubûdiyetkârâne
Kulluğa yakışır şekilde yapılan vazifeler.
zat-ı rahman ve rahim / zât-ı rahmân ve rahîm
Kullarına karşı sınırsız rahmeti olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Zât, Allah.
zat-ı rahman-ı rahim / zât-ı rahmân-ı rahîm
Kullarına karşı özel rahmet ve şefkat tecellîleri olan ve rahmetinin eserleri dünya ve âhireti dolduran Zât, Allah.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
bariyye
Fobi
tesfi\'
muhal
mulla
tutıya
balid
Katletme
belagat-i nazmiye
resş
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Kul
ma'dum
müslim
Dayan
Guzellikler
yâre
En asagi
Hız ile
sukut etmek
Bar