Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Kas
kelimesini içeren
94
kelime bulundu...
adalat / adalât / عضلات
Kaslar.
(Arapça)
adale
Kas.
adem-i kast
Kasıt olmaksızın, bilmeden.
adret
Kaşları olmayan kimse.
akrat
Kaşları olmayan.
akren
Kaşı çatık olan adam.
amd / عمد
Kasıt, istek.
Kasıt.
(Arapça)
amden / عمدا
Kasten, bile bile. İsteyerek.
Kasten, bilerek, bile bile yapmak.
Kasten, bilerek.
Kasten, bile bile, isteyerek.
Kasıtlı olarak.
(Arapça)
amelnüvis
Kasların çalışmasındaki değişiklikleri işaretleyen âlet.
(Farsça)
an-kasdin
Kasd ve niyet üzere, mahsûsen.
Kasd ve niyet üzere, mahsusen.
Kasıtlı olarak.
ankasdin / عن قصد
Kasıtlı olarak, bile bile.
(Arapça)
aşv
Kasdetmek.
bad-gerd
Kasırga.
(Farsça)
belca'
Kaşları arası açık olan kadın. (Müz: Eblec)
bilkasd
Kasıt ile, gaye edinerek.
Kasd ile, düşünerek. Bilerek.
binniyet
Kastederek. Niyetle.
cevsak
Kasr, köşk, konak.
çin-i ebru
Kaş çatıklığı.
derer
Kasdetmek.
ebru / ebrû / ابرو
Kaş, dalga dalga kırmızı yanak, bir süsleme sanatı.
Kaş.
(Farsça)
ebruvan / ebruvân
Kaşlar.
(Farsça)
edmas
Kaşlarının üç kısmı ince ve dipleri kalın; başının kılları ise az olan kimse.
eluh
Kasem, and, yemin.
emm
Kasdetmek.
enmas
Kaşının kılları az olan kişi.
eser-i kast
Kasıt ve isteğin sonucu, bilerek ve isteyerek ortaya çıkan bir durum.
etrad
Kaşları kılsız olan kimse.
ettar
Kasnakçı.
fevait / fevâit
Kasten, bilerek terketmekle olmayıp, dînin kabûl ettiği herhangi bir sebeble, özürle kaçırılmış farz veya vâcib namazlar. Fâitenin çoğuludur.
girdbad / girdbâd / گردباد
Kasırga.
(Farsça)
hacac
Kaş kemiği.
hariş
Kaşınma, kaşıma.
(Farsça)
hatime-i kaside / hâtime-i kaside
Kasidenin son kısmı.
hedef-i garaz
Kasdolunan hedef, maksat.
hedef-i kasd
Kastettiği hedef, maksat.
hedef-i kast
Kastedilen hedef.
hilal-ebru / hilâl-ebru
Kaşı ay gibi olan. Hilâl kaşlı. Yeni ay gibi kaşı olan.
(Farsça)
huduş
Kaşımaktan ve tırmalamaktan dolayı olan yara.
iksa'
Kasvet. Sıkıntı vermek. Sıkıntı verilmek.
ıksam
Kasem etme, and içme, yemin etme.
iksam
Kasem etme, yemin etme, and içme.
inhikak
Kaşınma.
isb
Kasık tüyü.
kamha
Kasap merhemi adı verilen ilaç.
kasaba / قصبه
Kasaba.
(Arapça)
kasaid / kasâid / قصائد
Kasideler; kâfiyeli olarak büyük şahsiyetleri övmek için yazılan şiirler.
Kasideler, övgü için yazılan şiirler.
Kasideler.
(Arapça)
kasavet-i vahşiyane / kasavet-i vahşiyâne
Kaskatı bir vahşet.
kasden / قصدا
Kasıtlı olarak.
(Arapça)
kasdi / kasdî
Kasıtlı olarak, kasıtla ilgili.
kase-ger / kâse-ger
Kâseci, kâse yapan.
(Farsça)
kasıd
Kasd eden, niyet eden, isteyen.
Kasteden, niyetli.
kasid
Kaside.
kaside / قصيده
Kaside.
(Arapça)
kaside-gu / kaside-gû
Kaside yazan, kaside söyliyen.
(Farsça)
kaside-perdaz
Kaside yazan, kaside düzenliyen.
(Farsça)
kaside-sera / kaside-serâ
Kaside söyliyen, kaside yazan.
(Farsça)
kasidehan / kasîdehân
Kaside okuyan.
kasidesera / kasîdeserâ / قصيده سرا
Kaside şairi.
(Arapça - Farsça)
kasr / قصر
Kasır, köşk.
(Arapça)
kassab / قصاب
Kasap.
(Arapça)
kasta makrun
Kasten, kasıt ile beraber.
kasvet-bahş
Kasvet ve sıkıntı veren.
(Farsça)
kasvet-efza
Kasvet ve iç sıkıntısı veren.
(Farsça)
kasvet-engiz
Kasvet ve iç sıkıntısı veren.
(Farsça)
keman-ebru
Kaşları yay gibi olan. Keman kaşlı.
kemanebru / kemânebrû / كمان ابرو
Kaşı yay gibi olan sevgili.
(Farsça)
kusame
Kassamlara verilen taksim ücreti.
lü'ka
Kaşıkla alınan şey.
mahrut
Kasnı denilen zamkın ağacı.
maksud / maksûd / مَقْصُودْ
Kastolunan, istenilen şey, emel.
Kast edilen şey, gaye.
Kasdedilen.
mana-yı kinai / mânâ-yı kinâî
Kastedilen mânâ.
mana-yı maksud / mânâ-yı maksud
Kastedilen mânâ, anlam.
mana-yı maksut / mânâ-yı maksut
Kastedilen anlam.
mana-yı murad / mânâ-yı murad
Kastedilen, istenilen mânâ.
menvi / menvî
Kastedilen, murad edilen.
murad etmek
Kastetmek.
müteammid
Kasteden, kasden yapan. Tasarlıyarak yapan.
müvasebe
Kaşkışmak, sıçramak.
niyet
Kasıt, amaç.
niyyet
Kasd etme, kalbin bir şeye yönelmesi. İbâdetleri, emre itâat ve Allahü teâlânın rızâsına kavuşmak için yaptığını kalbinden geçirmek.
nur-i kasd
Kasd ve irâdenin nuru. Kasd ve iradeden gelen parlaklık. Bir istek ve kasıtla yapıldığına âit alâmet ışığı.
revak-ül ayn
Kaş.
tahakkük
Kaşınmak. Ovunmak.
takallüs / تقلص
Kasılma. Bir şeyin büzülüp gerilmesi. Bir uzvun çekilip toplanması. Kıvrılma.
Kasılma, çekilme.
Kasılma.
Kasılma.
(Arapça)
Takallüs etmek:
Kasılmak.
(Arapça)
taktib
Kaş çatıp yüz ekşitme.
te'mim
Kasdetmek.
tekallüs
Kasılma.
teşennüc / تشنج
Kasılma, spazm.
(Arapça)
teşrin-i sani / teşrin-i sâni / teşrîn-i sânî / تشرین ثانى / تَشْر۪ينِ ثَان۪ي
Kasım ayı.
Kasım ayı.
Kasım.
(Arapça - Farsça)
Kasım ayı.
teşrinisani / teşrînisani
Kasım ayı.
tündbad / tündbâd / تندباد
Kasırga.
(Farsça)
vezn-i kasdi / vezn-i kasdî
Kasıtlı, bir hedefe yönelik yapılan ölçü.
zebeb
Kaşın kıllı ve yoğun olması.
zecec
Kaşın uzun ve ince olması.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
Emzik
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
hidayet
rapörtaj
HEZARAN
ilticagâh
merk
min haysü la yeş'ur
mulazim-i evvel
Razk
muhtemelen
Lever
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Kas
Muce
aile fertleri
Doksan
ziya
hir
Tekrarlama
Et beden
olüm
Perdeleme