Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Kapan
ifadesini içeren
63
kelime bulundu...
ahen-rüba / ahen-rübâ
Demiri kapan, mıknatıs.
(Farsça)
çağz
Kurbağa.
(Farsça)
Korku, havf.
(Farsça)
Kapandığı halde hâlâ içinde cerahat bulunan yara.
(Farsça)
Ah ü fizar. İnilti.
(Farsça)
canrüba
Gönül alan, gönül kapan dilber.
(Farsça)
çile
Nefsi ıslah için bir yere kapanıp ibadet etmek.
conta
Birbirinin üzerine kapanan iki madeni parça arasında, açıklık kalmamasını te'min etmek için konulan karton, kösele, lâstik vs. şey.
cürcani / cürcanî
(Seyyid Şerif Ali Bin Muhammed) : (Hi: 760-830) Astarabad (Cürcan) civarında Tacu'da doğmuştur. Mısır'a giderek orada çeşitli âlimlerden ders okumuştur. Şiraz'da müderrislik yapmıştır. Sa'duddin-i Taftazanî ile kapanan Mütekaddimîn devrinden sonra açılan Müteahhirîn-i Ulemâ devrinin birincisi bu Sey
dam / dâm / دام
Tuzak, kapan.
(Farsça)
Besi hayvanı.
(Farsça)
der-best
Kapalı kapı.
(Farsça)
Kapanmış susmuş.
(Farsça)
dil-rüba
Gönül alan, gönül kapan.
(Farsça)
fahh
Ağ, kapan, tuzak.
fahh-ul far / fahh-ul fâr
Fare kapanı.
fehh
(Çoğulu: Fihâh-Fuhuh) Avlanacak âlet.
Kapan.
halvethane
Yalnızca ibadet etmek ve çile doldurmak için kapanılan yer.
hapis / حبس
Bir yere kapatma veya kapanma.
(Arapça)
hark ve iltiyam / hark ve iltiyâm
Delinme ve deliğin kapanması.
huşrüba
Akıl kapan, aklı baştan alan.
(Farsça)
i'tikaf / i'tikâf / اعتكاف
Bir yere kapanma, köşesine çekilerek yaşama.
(Arapça)
ikbab
Yüzüstü düşme, kapanma.
Bir şeyin üstüne fazla düşme. Olması için aşırı derecede çalışma.
iltiham / iltihâm / التهام
Yaranın iyi olup ağzının kapanması, etlenerek iyileşmesi.
Muharebenin kızışması.
Yara kapanması.
(Arapça)
iltiyam
Yaranın kapanıp iyi olması.
Cem' olmak.
Zemmolunmak.
İyileşme, yaranın kapanması.
iltiyam-napezir / iltiyam-nâpezir
İyi olmaz, kapanmaz yara.
(Farsça)
iltiyam-pezir
İyi olabilir, kapanabilir yara.
(Farsça)
indimal
Yara iyi olma, kapanma.
inkibab
Yüzüstü düşme, yere kapanma.
insidad
(Sedd. den) Tıkanma, kapanma.
işguh
Yere yıkılış, yüz üstü kapanış.
(Farsça)
isti'kaf / isti'kâf / اسعكاف
Bir yere kapanma. Bir yerde kendini hapsetme.
Bir yere kapanma.
(Arapça)
istihsan
Korunmak. Korumak, müdâfaa etmek, karşı koymak.
Sağlam bir yere kapanmak.
istitar / istitâr
Kapanmak, örtünmek.
Örtünmek, kapanmak.
itbak
(Itbak) Kaplamak. Kapamak. Kapaklamak.
İttifak etmek.
Tecvidde: Harf okunduğunda, dilin üst damağa kapanması. (Bu halde okunan harfler sad, dât, tı, zı harfleridir.
kabil-i iltiyam
Kaynaşabilir, kapanabilir.
kehrüba
Saman kapan.
(Farsça)
Bir yere hızlıca sürüldüğü zaman, hafif şeyleri kendine çeken bergâmi taş. (Türkçede tahrif edilerek "Kehribâr" denilir.)
(Farsça)
lando
Üstü önden ve arkadan açılıp kapanır, körüklü, geniş araba nevilerinden biridir. Halk arasında "Landon" şeklinde telâffuz edilen bu araba, fayton ve kupalara nazaran daha ağır ve gösterişli idi.
(Fransızca)
mısyed
Av avlamağa mahsus âlet. Tuzak, kapan.
mü'sade
(İsad. dan ism-i mef'uldür) "Asadet-ül bab" denir ki; kapıyı kapadım, sımsıkı kilitledim demektir. Üzerlerine ateşin yakılıp fırın gibi kapısının kapanması ateşin şiddetini icab edeceğinden, Cehennemde azabların şiddet ve ebediyetinden kinayedir.
mu'tekif
İtikâfa çekilmiş olan. İtikâf için bir camiye veya bir odaya kapanıp ibâdete çalışan. Devamlı olan.
mülteim
(Le'm. den) İyileşen ve kapanan (yara).
Cem'olucu, toplanan.
Ulaşan, ulaşıcı.
mümtezic
İmtizac eden. Birleşmiş olan, birleşik.
Birbirine tamamen uygun olarak karışmış olan.
Aralık bırakmayan, birbirine karışık, tamamen kapanan.
Birbiriyle iyi geçinen.
müneddeb
(Nedbe. den) Kapanmış ve iyileşmiş yara.
münekkib
Yüzüstü düşen, kapanan.
münsedd
(Sedd. den) Seddedilen, kapanan, tıkanan. Tıkalı.
müntabıka
Söylenirken dilin üst damağa kapanması. Bu hâlde ağızdan çıkan harfler; sad, dad, tı, zı.
murakabe
Kontrol etmek. İnceleyip vaziyeti anlamak. Teftiş etmek.
Kendini kontrol etmek. İç âlemine bakmak. Gözetmek.
Hıfz etmek.
Beklemek. İntizar.
Dalarak kendinden geçmek.
Tas: Kendisini tamamen nâfile ibâdet ve itaate vermek için mâbede kapanmak.
mütehabbis
Bir yere kapanan. Kendini hapseden.
mütehabbisane / mütehabbisâne
Bir yere kapanıp kendini hapsedene yakışır surette.
(Farsça)
mütehassın
(Hısn. dan) Kaleye veya istihkâmlı bir yere kapanmış.
müteseccid
Secdeye kapanan, secde eden.
rek'at
(Rik'ât) Huzur-u İlâhîde beli eğip yüzü üzeri kapanmak.
Bir kıyam, bir rüku' ve iki secdeden ibaret olan namazın bir rüknü.
rüba / rübâ
Kapan, çalan, alan (mânâsına birleşik kelimeler yapılır). Meselâ: Dil-rüba : Gönül kapan, gönül alan. İz'an-rüba : Aklı alan, hayret veren.
(Farsça)
"Alan, çalan, kapan" mânâsında son ek.
rümmane
Kapan taşı.
Kırkbayır.
secde
Allah'ın (C.C.) huzurunda yere kapanış. İbadet ve Allah'a (C.C.) memnuniyetini ve itaatini bildirmek veya şükretmek için yere kapanarak alın, burun ucu, eller, dizler ve ayak uçları yere gelecek şekilde yapılan en büyük tazim ifade eden hareket. Namazın bir rüknü.
Namazda yere kapanmak.
Allah için yere kapanış.
Namazda yüzünü yere koyma, yere kapanma.
sücced
(Tekili: Sâcid) Secde edenler. Secde edip yere kapananlar.
sücud / sücûd / سجود
Secdeye varmak. Cenab-ı Hakk'ın huzurunda hiçliğini, aczini bilip teslimiyetle yere kapanıp duâ ve tesbih etmek.
(Tekili: Sâcid) Secde ederek yere kapananlar, secde edenler.
Namazda yere kapanma, secde etme.
Secde etme, yere kapanma.
(Arapça)
taglik
(Çoğulu: Taglikat) (Galak. dan) Kapama, kapanılma.
Kilitleme.
Edb: Muğlak ve kapalı söz söyleme.
tahassun
Bir kaleye kapanmak. Korunmak. İstihkâma çekilmek. Tahkim edilmiş bir yere sığınmak.
tarfe
Göz kapağının bir defa kapanıp açılması.
Göz kırpmak.
Bir yıldız ismi.
Ayın bir menzili.
tarfet-ül ayn
Göz kapağının bir kere açılıp kapanması kadar geçen kısa ân.
tarfetü'l-ayn
Göz kapağının açılıp kapanışı kadar geçen kısa zaman.
tehendüm
Kapanmak.
tele / تله
Kapan, tuzak.
(Arapça)
teneddüb
(Nedbe. den) (Yara) kapanma.
teseccüd
(Secde. den) (Çoğulu: Teseccüdât) Secde etme, secdeye kapanma.
tesettür
Kapanıp gizlenme. Örtünme.
Fık: Kadınların ve erkeklerin başkasına, nâmahremlere vücutlarının haram kısımlarını örtüp göstermemeleri.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
ram olmak
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
EfSun
a m
i'raz
ihlas-ı şerif
sitt
mezid
derk-i kusur
server-i alem
Buğ
Evaye
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Kapan
fiy
eren
Kendi
hışım
Su'le
ver-i
katılarak
kark
yata