Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Kapısı
ifadesini içeren
51
kelime bulundu...
bab-ı alem / bâb-ı âlem
Âlemin kapısı. Herkesin girip çıktığı yer.
Âlemin kapısı.
bab-ı bekà / bâb-ı bekà
Sonsuzluk kapısı.
bab-ı cibril / bâb-ı cibrîl
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem Medîne-i münevverede yaptırdığı mescidinin doğu tarafındaki kıbleye yakın olan kapısı. Bu kapıya, hazret-i Osman'ın evinin karşısında bulunması sebebiyle Bâb-ı Osmân; Resûlullah efendimiz hazret-i Osm an'ın evini ziyâret etmek üzere bu kapıdan girip
bab-ı feyz
Bereket kapısı.
bab-ı fitne
Fitne kapısı.
bab-ı hükümet / bâb-ı hükümet
Hükümet dairesi, hükümet kapısı.
bab-ı hümayun / bâb-ı hümayun
Topkapı Sarayı'nın ilk kapısı.
bab-ı rahmet / bâb-ı rahmet
İlâhî şefkat ve merhamet kapısı.
bab-ı saadet / bâb-ı saadet
Saadet kapısı.
Sultanın sarayı.
İstanbul şehri.
bab-ı seraskeri / bâb-ı seraskerî / بَابِ سَرْعَسْكَر۪ي
Serasker kapısı. Eski Milli Müdafaa Vekâleti. Milli Savunma Bakanlığı. Şimdiki İstanbul Üniversitesi'nin kapısı.
Savunma Bakanlığı kapısı.
bab-ı şerif / bâb-ı şerîf
Konya'da bulunan Mevlana türbesinin kapısı.
bab-ür-rahme / bâb-ür-rahme
Rahmet kapısı. Medîne-i münevverede Peygamber efendimizin yaptırdığı mescidin batı duvarındaki iki kapıdan biri. Bâb-ül-Âtike ve Bâb-üs-Sûk diye de bilinir.
bab-üs-selam / bâb-üs-selâm
Mekke-i mükerremede bulunan Mescid-i Haram'ın doğu tarafına açılan kapı. Bâb-ı Şeybe de denir.
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem Medîne-i münevverede yaptırdığı Mescid-i Nebî'nin batı duvarında kıbleye yakın olan kapısı. Bâb-ı Mervân diye de bilinen bu kapı, Mescid-i
bab-üt-tevessül / bâb-üt-tevessül
Peygamber efendimizin sallallahü aleyhi ve sellem Medîne-i münevverede yaptırdığı mescidin kuzeye açılan kapısı. Bu kapı Osmanlı sultanlarından Abdülmecîd Han tarafından yeniden yaptırıldığından Bâb-ı Mecîdî diye de bilinir.
bervar
Sayfiye.
(Farsça)
Havadar köşk, mesken.
(Farsça)
Evin küçük, arka kapısı.
(Farsça)
bevvab-ı mi'de
Mide kapısı.
bürhun
Duvar. Kemer.
(Farsça)
Çember, daire.
(Farsça)
Hâne, ev ve kale kapısı.
(Farsça)
Mâni, engel, çit. Avlu.
(Farsça)
cümle kapısı
Sarayın büyük kapısı.
Dış kapı.
der-bar
Ev kapısı.
(Farsça)
der-saadet
Saadet kapısı. İstanbul'un eski ismi.
(Farsça)
derbar-ı saadet-karar
İstanbul. (Osmanlılar devrinde İstanbul hilâfet merkezi olduğu için saadet kapısı diye tavsif edilirdi.)
dergah / dergâh / دَرْگَاهْ
Makam, kapı girişi, eşik. Tasavvuf mektebi. Tasavvufta yetişmiş ve yetiştirebilen evliyâ zâtlar tarafından, talebelere, tasavvuf, İslâm ahlâkı ve diğer dînî ilimlerin ve zamânın fen ilimlerinin okutulduğu yer.
Cenâb-ı Hakk'ın rahmet kapısı.
(Der-geh) Cenab-ı Hakk'a ibadet edilen yer.
(Farsça)
Büyük bir huzura girilecek kapı. Kapı. Padişahların kapısı.
(Farsça)
Şeyhlerin tekkesi.
(Farsça)
Mürâcaat kapısı.
dergah-ı adalet / dergâh-ı adalet
Adalet kapısı.
dergah-ı ali / dergâh-ı âlî
Padişah kapısı. Yüksek dergâh.
dergah-ı ilahi / dergâh-ı ilâhî / dergâh-ı ilahî / دَرْكَاهِ اِلَهِي
Cenâb-ı Allah'ın rahmet kapısı.
Allah'a müracaat kapısı.
dergah-ı ilahiye / dergâh-ı ilâhîye / دَرْگَاهِ اِلٰهِيَه
Allah'a müracaat kapısı.
dergah-ı izzet / dergâh-ı izzet
İzzet sahibi Allah'ın yüce kapısı.
dergah-ı rahmet / dergâh-ı rahmet / دَرْكَاهِ رَحْمَتْ
Allah'ın rahmet kapısı.
Rahmete mürâcaat kapısı.
dersaadet
Saadet kapısı; İstanbul.
dervaze / dervâze / دروازه
Kapı. Şehir. Şehir kapısı, kale kapısı.
(Farsça)
Ana kapı.
(Farsça)
Kale kapısı.
(Farsça)
Şehir kapısı.
(Farsça)
feth-i bab-ı rahmet eden
İlâhî şefkat ve merhamet kapısını açan.
fetva emini
Şeyhülislâm kapısındaki Fetvahane'nin başında bulunan zata verilen ünvandır. Şeyhülislâma sorulan şer'i meselelerin fetvalarını hazırlamak, istida ile vukubulan suallere cevap vermek ve şer'iyye mahkemelerinden verilen ilâmları tetkik etmek vazifeleriyle mükellefti. Maiyyetinde Fetvaemini muavini, İ
gülhane
İstanbulda Sarayburnu'ndan Topkapı Sarayı'nın duvarlarına ve bir taraftan Çizme Kapısı hizasına kadar devam eden saha. Bunun deniz tarafında, şimdiki hat boyunun batısında vaktiyle sıra ile gül bahçeleri bulunduğundan bu isim verilmiştir.
hatt-ı istiva / hatt-ı istivâ
Dünyanın kuzey ve güney kutuplarına aynı uzaklıkta olduğu ve dünyayı iki müsavi parçaya böldüğü farzedilen dâire çizgisi.
(Farsça)
Ekvator.
(Farsça)
Mevlevi semahânesinde, şeyhin oturduğu post ile meydan kapısı ortasında farzolunan çizgi.
(Farsça)
hical
(Tekili: Hacle) Gerdekler, gelin odaları.
Çadır kapısına asılan kalın perde.
i'lamat-ı şer'iye mümeyyizi
Şeyh-ül İslâm kapısındaki fetvahanenin üç kaleminden biri olan "İlâmat Odası"nın başındaki memurun ünvanı idi. Kadılar tarafından verilen ilâmları tetkik vazifesiyle mükellef olduğu için, bu memuriyete, ulemadan tanınmış olanlar tâyin edilirdi.
izn-i amm / izn-i âmm
Herkese müsaadeli olan.
Ist: Cum'a namazı kılınan cami kapısının kayıtsız şartsız her müslümana açık olması.
künne
Ev kapısı üstüne yapılan sundurma.
mazif
Herkese sofrası açık olan ev. Kapısı açık, misafir sever ev. Misafirperver olan hâne.
melkut
Yerden kaldırılıp alınan şey.
Sokağa, virâneliğe, câmi veya kilise kapısına bırakılmış çocuk.
men dakka dukka
"Kapı çalanın kapısı çalınır." Yâni, kim birisine bir kötülük yahut iyilik yaparsa ona o şey yapılır. Meselâ: "Su-i zan eden su-i zanna mâruz olur."
meşihat-ı islamiyye / meşîhat-ı islâmiyye
Bâb-ı fetvâ (fetvâ kapısı). Şeyhülislâmın bulunduğu yer.
meşrık
Güneş doğacak cihet. Gündoğusu. Doğu. Şark ciheti.
Şems-âbâd, güneşi bol yer. Kış vakti ısınmak için güneşe karşı oturacak yer.
Tövbe kapısının adı.
mü'sade
(İsad. dan ism-i mef'uldür) "Asadet-ül bab" denir ki; kapıyı kapadım, sımsıkı kilitledim demektir. Üzerlerine ateşin yakılıp fırın gibi kapısının kapanması ateşin şiddetini icab edeceğinden, Cehennemde azabların şiddet ve ebediyetinden kinayedir.
mültezem
Kâbe-i muazzamanın kapısı ile Hacer-ül-esved denilen mübârek siyah taş arasında kalan Kâbe duvarı.
muzaf
(Zayf. dan) Bağlı. Katılmış. İzâfe olmuş. Bağlanmış.
Gr: Başka bir isme katılmış ve onu tamamlamış olan isim.
"Evin kapısı" dediğimiz zaman; "kapı", "ev"i tamamlıyor. Bu muzâfdır.
muzafun ileyh
İsim tamlamasında (izâfet terkibinde) muzâfın (belirtenin) bağlı bulunduğu ismin hâli.Türkçede muzâf sonra gelir. "Evin kapısı" dediğimiz zaman, ev; muzâfun ileyh; kapı; muzâfdır.
rahmet kapısı
Duâların kabûl edildiği, ihsân ve bereket kapısı. Duâların geri çevrilmediği lütuf kapısı.
ribac
Kanatlarının ortasında küçük kapısı bulunan büyük kapı.
talan
Çapul, yağma.
(Farsça)
Birisinin malının, herkes tarafından kapışılması.
(Farsça)
veyl
Vay hâline, yazık, felâket, hüzün ve hüsran.
Cehennem'de bir çukur ismi veya Cehennem'in bir kapısına bu isim verilmiştir.
Vaid, tehdid makamında kullanılan azab kelimesidir.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
daima
nahnu
Ahlak
dar-ı ziyafet
leyli
tebareke ve teala
taksir
meani
kase
la'b
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Kapısı
kudüs
mekalid
SEYLE
oynamak
buyurmuş
diyalektik
ezilen
vurmak
Fenni ilim