LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te KORKUTMAK ifadesini içeren 39 kelime bulundu...

ce's

  • Korkutmak, tahvif.

cübcübe

  • (Çoğulu: Cebâcib) Korkutmak.
  • Yağ koymağa mahsus deri zenbil ve büyük desti.
  • Çok su.
  • Erimiş yağ.

fazu'

  • Çocukları korkutmak için yapılan çok korkunç suret.

gözdağı

  • Mc: Birini istenilen yola getirmek için samimi olmayan şiddet gösterişleriyle korkutmak ve tehdit etmek. (Türkçe)

havf

  • Korku, korkutmak.

iad

  • Korkutmak, tehdit etmek. Vaidde bulunmak.

ibrak

  • Av hayvanlarını ürkütüp korkutmak.
  • Koyun kurban etmek.
  • Şimşek çakmak.

ical

  • Korkutmak.

id'ad

  • Korkutmak.

ifza'

  • Korkutmak.
  • Güç olmak.
  • Medet etmek, yardım etmek.
  • Korkutmak.

ıhafe

  • Korkutmak.

ihafe

  • Korkutmak. Havf ettirmek.

inzar / inzâr

  • Korkutmak, sakındırmak.

ir'ad

  • Tehdid etmek, korkutmak. Muztarib etmek.
  • Kılıç parlatmak.
  • Kadın yüzünü kendisi açmak.

mer'abe

  • Ansızın olarak birdenbire korkutmak.
  • Tenha ve korkunç yer.

muhavvifane / muhavvifâne

  • Dehşetlice. Korkutucu bir vaziyette. Korkutmak suretiyle. (Farsça)

muhazere

  • Birbirini korkutmak.
  • İhtiraz etmek.
  • Uyanık olmak.

nezare

  • Korkutmak.

nezir

  • (Nezr. den) Bir iş için korkulacak bir şey söyleyip gözdağı vermek. İlerdeki hesap için korkutmak. ("Beşir" in zıddıdır)
  • Peygamberimiz Aleyhissalâtü Vesselâmın bir vasfı olup Allaha (C.C.) inanıp itaat etmeyenlere cehennemden haber verdiği için "Nezir" denmiştir.

nüzur

  • Korkutmak.

ra'd

  • Gök gürültüsü.
  • Bulutları sevk ve nezaret ile vazifeli bir melek adı.
  • Tehdit etmek, korkutmak. (Terennümat-ı hava, na'rât-ı ra'diye, nağamat-ı emvac, birer zikr-i azamet. Yağmurun hezecatı, kuşların seceatı birer tesbih-i rahmet, hakikata bir mecaz... Lemeat'tan)

ru'b

  • Korku, havf. Korkudan dolayı iş ve hareketten kesilmek. Korkutmak.
  • Kesmek.
  • Sihir, büyü, efsun.

tahvif

  • Korku vermek. Ürkütmek. Korkutmak.

tahzir

  • Korkutmak.

taka

  • Korkutmak.
  • Hazer etmek, çekinmek, korunmak.

tav'id

  • Korkutmak.

tav'iz

  • Korkutmak.
  • Söz vermek, va'detmek.

tefnid

  • Tekzib etmek, yalanlamak.
  • Zayıflatmak.
  • Aciz etmek.
  • Korkutmak.

tefrik

  • Birbirinden ayırmak, seçmek, ayırdetmek, ayrı kılmak.
  • Korkutmak.

tefvih

  • Korkutmak.

tehvil

  • Dehşetli göstermek, korkutmak.

tencir

  • Korkutmak.

tenemmür

  • Birisini korkutmak için gürültü yapmak, gürültülü ses çıkarmak.
  • Uzun uzun bağırmak.
  • Kaplan huylu olmak. Kaplanlaşmak.

tergib / tergîb / ترغيب

  • Rağbet ettirme, istek uyandırma. (Arapça)
  • Tergîb etmek: Rağbet ettirmek, istek uyandırmak. (Arapça)
  • Terhîb etmek: Gözünü korkutmak. (Arapça)

terhib

  • Korkutmak. Fazla korkutmak.

terhib etmek

  • Korkutmak.

terhiben

  • Korkutmak suretiyle, korkutarak.

tezvi'

  • Korkutmak.

vaid / vaîd

  • İyiliğe sevk veya kötülükten kurtarmak için ileride olacak kat'i hâdiseleri haber vererek korkutmak.
  • Cehennemi haber vermek.
  • İyiliğe sevk veya kötülükten kurtarmak için ileride olacak kesin hadiseleri haber vererek korkutmak, cehennemi haber vermek.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın