Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Küntü
ifadesini içeren
31
kelime bulundu...
depresyon
Maddi veya manevi çöküntü. İç sıkıntısı.
(Fransızca)
Ruhî çöküntü.
dürd
Tortu, çöküntü, posa, işe yaramayan kısım.
(Farsça)
dürdi / dürdî
Çöküntü, tortu.
(Farsça)
efsürde / افسرده
Donuk.
(Farsça)
Üzgün, moral çöküntüsü içinde.
(Farsça)
Duygusuz.
(Farsça)
elmas-rize
Elmas kırıntısı, döküntüsü.
feletat
Lisanın döküntüleri, iradesiz ağızdan çıkan söz veya kelime.
Ansızlık.
Her ayın son geceleri.
hadşe / خدشه
Ürküntü.
(Arapça)
hadşeaver / hadşeâver / خدشه آور
Ürküntü verici.
(Arapça - Farsça)
haş
Süprüntü, kırıntı, döküntü.
(Farsça)
Kızgınlık, hiddet.
(Farsça)
ism-i a'zam
En büyük isim. Allahü teâlânın bütün sıfatlarını kendinde toplayan ism-i şerîfi. Hadîs-i şerîfte İsm-i A'zamın Bekara ve Âl-i İmrân sûrelerinde olduğu bildirilmiştir. Bâzı âlimler, İsm-i A'zamın "Allahu lâ ilâhe illâ huvel hayy-ul-kayyûm" bâzıları "Lâ ilâhe illâ ente sübhâneke innî küntü minezzâlimî
iz
"Hem, vakt, yevm, hîn" gibi kelimelerden sonra ek olarak kullanılır. Meselâ: Hîneizin: O vakit ki. Yevmeizin: O gün ki, kelimelerinde olduğu gibi.
Mâzi fiillerinden evvel "iz" gelirse: İzküntü muallimen: Muallim olduğum zaman mânasına geliyor. (iz) Yazılmasa mânası, muallim idim olur
kuraze / kurâze / قراضه
Kırıntı, döküntü.
(Arapça)
kutafe
Toplarken düşüp dökülen üzüm ve yemiş döküntüsü.
mezbele / مزبله
Çöplük, döküntü alanı.
(Arapça)
müzahrefat / مزخرفات
Pislikler, süprüntüler, döküntüler.
(Arapça)
nehib
(Nehb. den) Korku, dehşet, ürküntü.
Yağmacı, çapulcu.
nüsare
Saçılan şey.
Yemek döküntüsü.
rişaş
Döküntü, serpinti.
rize
Döküntü, kırıntı. Ufak parça.
(Farsça)
rizeçin
Kırıntı ve döküntü toplayan.
(Farsça)
rizehar / rizehâr
Kırıntı ve döküntü yiyen.
(Farsça)
rizehor
Kırıntı, döküntü yiyen.
(Farsça)
rüsub
Kab içinde kalan su.
Suyun dibine batmak.
Tortu, dibe çöken, çöküntü.
rüsubat
Çöküntüler, tortular.
süfl
Tortu, çöküntü.
sukata
Kırıntı, döküntü, artık.
sukataçin
Kırıntı, döküntü toplayan. Artık toplayan.
(Farsça)
sukut-u ahlak / sukut-u ahlâk
Ahlâkî alçalış, çöküntü.
vahşet / وَحْشَتْ
(Vahş - Vahiş) Yabanilik.
Issızlık, tenhalık.
Vehim, ürküntü. Korku. Vahşilik.
Tenha, ıssız, korkunç yer.
Elbise ve silâhını çıkarıp atmak.
Aç kimse.
Ürküntü, yalnızlık.
vahşet-i mutlaka
Tam bir yalnızlık ve ürküntü hali.
vahşetzar
Ürküntü ve yalnızlık veren yer.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
pa-came
fergande
hakaik-i imaniye
Fener
Tevessü
Hekim
mahi
sema-i kur'ani
Nak
matem
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Küntü
Bi-emrillah
Tîn
kemân
matem
Gün
Çeviri
Umutsuz
Tavra
yetkiler