Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Kötülükler
ifadesini içeren
40
kelime bulundu...
nehy-i anil münker
Günahlardan ve kötülüklerden sakındırmak, alıkoymak.
agraz
(Tekili: Garaz) Garazlar. Fiil yapılırken gözetilen gayeler. Kasden ve bilerek yapılan kötülükler.
arz-ı beyza / arz-ı beyzâ
Beyaz dünya, kötülüklerden arınmış dünya.
büyü
Cin gibi manevî varlıklar aracılığı ile insan veya başka varlıklar üzerinde etki meydana getirme işi. Dinimiz büyücülerin şerrinden, kötülüklerinden Allah'a sığınmamızı emreder. Müslüman büyücülük yapmaz.
defter-i a'mal / defter-i a'mâl
Amel defteri, insanların dünyadaki hayır ve kötülüklerin kaydedildiği defter.
İnsanların amellerinin iyilik veya, kötülüklerinin meleklerce kaydolunduğu manevî defter.
fahhaş
Her cins fenalık ve kötülükleri şahsında toplamış olan kimse.
fesadat
(Tekili: Fesad) Bozukluklar. Kötülükler. Karışıklıklar.
fevahiş / fevâhiş
Kötülükler.
Fahişeler, kahpeler.
habais / habâis / خبائث
(Tekili: Habise) Kötülükler. Murdar ve pis şeyler.
Kötülükler, kötü şeyler.
Pislikler, kötülükler.
Kötülükler.
(Arapça)
hafaza melekleri
Koruyucu melekler, her insanın hayır (iyi) ve şer (kötü) işlerini yazan; ikisi gece, ikisi gündüz gelen ve kötülüklerden ve cinlerden koruyan melekler. Bunlara Kirâmen kâtibîn melekleri diyenler olduğu gibi, onlardan başka olduğunu söyleyenler de olm uştur.
hakikat / hakîkat
Bir lafzın (sözün) asıl mânâsı.
Gerçek.
Kötülüklerin kalbden tekellüfsüzce, zorlanmadan gitmesinin gerçekleşmesi, fenâ(Allahü teâlâdan başka her şeyi unutma) mertebesi.
Mâhiyet.
hatır-ı nefsani / hâtır-ı nefsânî
Kötülükleri istiyen nefs tarafından kalbe getirilen düşünce. Buna hâcis denir.
hecr-i cemil
Kalben ve fikren onlardan uzak durup fiillerinde onlara uymamakla beraber, kötülüklerine karşılık vermeğe kalkışmayıp müsamaha, idare ve güzel ahlâk ile hüsn-i muhalefet etmek.
hissiyat-ı nefsaniye / hissiyât-ı nefsaniye
Kötülükleri emreden nefsin yönlendirdiği duygular.
ittika
Sakınmak. Çekinmek. Günahlardan ve bütün kötülüklerden kendini çekmek. Takvâ ile amel etmek.
kahir-ül eşrar / kahir-ül eşrâr
Şerleri ve kötülükleri ortadan kaldırıp yok eden. Haydutları kahreden.
la'net
Bedduâ; bir kimsenin kötülüğünü, Allahü teâlânın af ve merhametinden mahrum olmasını, ihânet edenlerin veya kötülüklerin gerektiği cezâya çarptırılmasını istemek.
mekr-i ilahi / mekr-i ilâhî
Allahü teâlânın mekr (hîle) yapanların mekrini kendilerine çevirmesi, kötülüklerini, kurdukları tuzaklarını bozması, mekrlerine karşılık onları cezâlandırması.
melek
Allahü teâlânın nûrdan yarattığı gözle görülmeyen mâsum (kötülüklerden korunmuş) varlıklar. Çokluk şekli, melâike'dir.
mesavi / mesâvî / مساوی
Kötülükler, fenalıklar, ayıplar, kusurlar.
Kötülükler.
(Arapça)
mesavi-i medeniyet / mesâvî-i medeniyet
Medeniyetin kötülükleri.
mesavi-i medeniyyet
Medeniyyetin fenalıkları, kötülükleri. (İsraf ve sefahet gibi)
müellefe-i kulub / müellefe-i kulûb
Kalbleri İslâm'a ısındırılmak istenenler. Kalblerine îmân yerleştirilmesi istenilen veya yeni îmân etmiş müslümanlar ve kötülükleri önlemek istenilen bâzı kâfirler olup, zekât verilen sekiz sınıftan biri iken hazret-i Ebû Bekr zamânında kendilerine zekât verilmesinin nesh yâni hükmünün kaldırıldığı
münzevi / münzevî
İslâmiyet'in emirlerini yapmak, yasaklarından sakınmak, kötülüklerden korunmak ve kalb huzûru ile ibâdet yapabilmek için bir köşeye çekilmiş olan kimse.
nefs- i emmare / nefs- i emmâre / نفس اماره
Kötülükleri emreden nefis.
nefs-i mülhime
Gerektiği zaman Allahü teâlâ tarafından kendisine hakîkatler ilhâm edilen, kötülüklerden arınmış nefs.
pürşer
Çok şerli, kötülüklerle dolu.
selam / selâm
Esmâ-i hüsnâdan (Allahü teâlânın güzel isimlerinden). Zâtı ayıplardan (kusurlardan), sıfatları noksanlıklardan ve işleri kötülüklerden uzak, temiz olan.
İki müslüman karşılaşınca veya ayrılırken birinin diğerine; "Es-selâmü aleyküm" veya "Selâmün aleyküm" yâni dünyâda ve âhirette sel
seyyiat / seyyiât / سيئات / سَيِّاٰتْ
Günahlar, kötülükler.
Günahlar.
(Arapça)
Kötülükler.
(Arapça)
Olumsuzluklar.
(Arapça)
Günahlar, kötülükler.
seyyiat-alud / seyyiat-âlûd
Kötülüklere karışmış, fenalıklara bulaşmış.
seyyiat-ı mazi / seyyiat-ı mâzi
Geçmişe ait kötülükler.
seyyiat-ı medeniyet
Medeniyetin kötülükleri.
suhuf
Dört büyük ilâhî kitab dışında gönderilen kitapçıklar, formalar. Peygamberlere (aleyhimüsselâm) Allahü teâlâ tarafından gelen yüz dört kitaptan ilk yüz tânesi.
Amel defteri. İnsanların dünyâda iken yaptıkları iyilik ve kötülüklerinin yazıldığı ve kıyâmet günü herkesin eline verilecek ola
şurur / şurûr
Şerler, kötülükler.
şürur / şürûr / شرور
(Tekili: şerr) şerler. Kötülükler.
Şerler, kötülükler.
Şerler, kötülükler.
Kötülükler.
(Arapça)
tafdih
(Fedahat. dan) Rezil etme. Kötülüklerini yayarak adını kötüleme.
ümmü'l-habais / ümmü'l-habâis
(Kötülüklerin anası) şarap, içki.
uzuf
Nefsi kötülüklerden ve şüphelerden menedip uzaklaştırmak.
veyl
Vay hâline, yazıklar olsun.
Bir kimse veya topluluğun işledikleri kötülükler sebebiyle karşılaşacakları azâbı, kötü hâlleri ve acınacak bir hâlde bulunduklarını ifâde eden bir söz.
Cehennem'de bir vâdinin adı.
zakkum şerleri
Zakkuma benzeyen şerler, kötülükler (zakkum, tadı çok acı olan bir Cehennem ağacıdır.).
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
ram olmak
münib
lev
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
Borç
fazla
şöhret-şiar
ehl-i iman
dih
sükun
mucize
Hidmet
cihet
MÜESSESAT
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Kötülükler
ûlâ
Borç
yaş
EVLAT
Dost
Tekerleme
ay ışığı
Inde
Çeviri