Menu
İletişim
LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK
{ lügât . lügat . لغت }
Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.
Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "
OSMANLICA ARA
" ya da "
TÜRKÇE ARA
" butonlarına tıklayın.
İfadenin içinde geçtiği kelimeleri de göster.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük
'te
Istemek
ifadesini içeren
158
kelime bulundu...
agvas
(Tekili: Gavs) Yardım istemek için bağırmalar. İmdat istemeler.
bagy
Azgınlık. Zulüm, İsyan.
İstemek, talep etmek.
Haddini tecâvüz etmek.
Yaranın şişmesi.
(Yağmur) şiddetle yağmak.
begaye
Talep etmek, istemek.
besr
Yüz ekşitmek.
Talep etmek, istemek.
Acele etmek. Hamlık atmak.
bilihtiyar
İstemekle.
bilirade / bilirâde
İradeyle, istemekle.
büga'
İstemek, talep etmek.
cevs
Bir şeyi arayıp istemek.
cüz-i ihtiyar
Dilediği gibi hareket edebilme. Yani: Herhangi bir şeyi yapmak veya yapmamak hususunda bir tarafı tercih etmek iktidar ve serbestliği. Bu serbestlik ile, Cenab-ı Hak insanları, iyiliği veya kötülüğü istemek cihetinde imtihan eder.
fakd
Bulunmamak, bir şeyi kaybetmek. Belirsiz olmak.
Talebetmek, istemek.
feryad
Bağırıp çağırma. Yüksek sesle medet istemek. Figan.
(Farsça)
feryad u fizar / feryad u fîzar
Yüksek sesle bağırıp haykırmak, yardım istemek.
gavs
Çağırma. Nida. Medet istemek.
Yardım edici. Medet verici.
Kurtuluş.
gayr-ı ihtiyari / gayr-ı ihtiyârî
Elinde olmayarak, istemeksizin.
gayret
Bir kimseden fâidesi bulunmayan, zararlı olan bir şeyin ayrılmasını istemek, böyle şeyleri reddetmek, kabûl etmemek.
habt
Şiddetli vurmak. Önünü görmeyerek körcesine basıp yürümek.
Yanılmak, unutmak, hatâ etmek.
Fesada vermek.
Hiç umulmayan birisinden yardım istemek.
Cin çarpmak.
hah
(Hasten : "İstemek" mastarından yapılmıştır.) Kelimenin sonuna getirilerek isteyen, ister mânasında terkib yapılır. Meselâ: Bed-hah : Kötülük isteyen.
(Farsça)
hamza
İstemek. Arzu etmek.
Ekşi olan her ota derler.
hasbeten lillah / hasbeten lillâh
Allah rızası için. Allah yoluna. Karşılık istemeksizin.
Allah rızası için, Allah yolunda, karşılık istemeksizin.
hased
Kıskanmak, çekememek. Allahü teâlânın bir kimseye ihsân ettiği nîmetin, onun elinden çıkmasını istemek. Zararlı bir şeyin ondan ayrılmasını istemek, hased olmaz, gayret olur.
Başkasının iyi hallerini veya zenginliğini istemeyip, kendisinin o hallere veya zenginliğe kavuşmasını istemek. Çekememezlik. Kıskançlık. Kıskanmak.
hatb
(Çoğulu: Hatub) Mühim iş.
İstemek.
Konuşmak.
Nidâ.
havs
Geceleyin istemek.
havzeri / havzerî
Birbirinden ayrılmayı istemek.
hayrhahlık
Başkasının iyiliğini istemek. Allahü teâlânın nîmetinin bir kimsenin elinde devamlı kalmasını veya onun böyle bir nîmete kavuşmasını dilemek. Hasedin, kıskançlık ve çekememezliğin zıddı.
hidayeti istemek
Doğru yola ermeyi istemek.
humud / humûd
Durgunluk, uyuşukluk; bir mâni olmadığı halde bekârlığı istemek. Şehvet ve iffetin azlığı.
i'sar
Fakirlik.
Borçluya karşı takaza etmek, sıkıştırarak alacağını istemek, güçleştirmek.
ichaş
Bir kimseden yardım ve medet istemek.
ictiyas
Yağma için dolanma.
Taleb etmek, istemek.
ihtikak
Hakkını istemek. Niza' etmek. Birbirine husumet etmek. Hapseylemek.
Fık: İki taraftan her birinin haklı olduğunu iddia etmesi.
ihtitab
Nikâhla kadın veya kız istemek.
ihtiyac
Çaresiz kalıp istemek. Muhabbetle meyletmek. Acz, fakr ve yoksulluk. Zaruret hali.
ihtiyari / ihtiyarî
İsteğe bağlı, istemekle.
ikbal
Bir şeye yönelmek. Teveccüh etmek. Reddetmeyip kabul etmek. Bir şeyi birinin önüne götürmek. Baht açıklığı. Talih. Refah.
İstemek.
ikra'
Okutmak. "Oku" diye emretmek.
Selâm göndermek. Yakın gelmek. Ziyafet istemek.
iktisas
Birinin izinden, ardından gitmek.
Kısas istemek. İntikam almak.
Kıssa.
Hikâyeyi veya bir haberi doğruca söylemek.
ilhaf
İstemekle ısrar etme, zorlama.
iltica
Sığınmak. Melce' ve penaha varmak. Birinden himâye istemek.
irade / irâde
Allahü teâlânın sübûtî sıfatlarından. Allahü teâlânın dilemesi.
İstemek, seçmek, dilemek tercih etmek.
Tasavvuf yoluna yeni girenlerin başlangıç halleri. Allahü teâlânın rızâsına kavuşmaya azmedenler, karar verenler için ilk konak.
iradi / irâdî
İradeyle ilgili, istemekle.
ısrar
Bir fikir veya meşru dâvadan dönmemek. Direnmek, sebat etmek. Hayırlı bir hâl üzere sadakatla kalmayı istemek.
isti'cal
Acele olmasını istemek. Acele etmek.
isti'da
Medet, yardım istemek.
isti'fa
Affını, azlini, bağışlanmasını istemek.
Kendisinin memuriyetten affını taleb etmek.
isti'mar
Bir yeri imar etmek. Bir yerin mâmurluğunu istemek.
Müstemleke yapmak, sömürgeleştirmek. İstimlak etmek.
isti'sam
İsmetli olmayı istemek. Temizlik istemek. Günah ve ayıplardan temiz olmak.
isti'ta
(Atâ. dan) Bahşiş istemek. Atiyye istemek.
isti'zab
Birşeyi tatlı bulmak, tatlı saymak. Tatlı su istemek.
istiane
Duâ. Yardım istemek. İane istemek.
istiare
Ariyet istemek. Ödünç almak. Birinden iğreti bir şey almak.
Edb: Bir kelimenin mânasını muvakkaten başka mânada kullanmak; veya herhangi bir varlığa, ya da mefhuma asıl adını değil de, benzediği başka bir varlığın adını verme san'atına istiare denir.Cesur ve kuvvetli bir insana "arsl
istiaza
Karşılık olarak, ivaz olarak bir şey istemek.
istibdal
(Bidl ve Bedel. den) Değiştirmek, değiştirilmek.
Bir vakfı mülk ile mübadele etmek.
Birşey verip yerine başka şey istemek.
Askerliği biten erlere tezkere verip yenilerini almak.
istibka / istibkâ
Devâmını istemek. Bâki ve dâim kılmak.
Ağlatmak. Ağlamayı istemek.
istical
Sonraya bırakılmasını istemek.
isticvab
Cevab istemek. Sorguya çekmek.
Mahkemede şahidlerin ifadelerini almak. Söyletmek.
istid'a
Rica ile istemek. Davet etmek.
Bir işi için resmî bir daireye verilen ve istek bildiren kâğıt. Dilekçe.
istidrac / istidrâc
Derece derece yükselmeyi istemek.
Fâsık veya kâfir olduğu belli bir şahsın gösterdiği harika.
istifa
Memuriyetten azlini istemek.
istifham
Sual sorup anlamak. Anlamak için sormak.
Edb: Cevap istemek için değil, daha çok dikkati çekmek, hisleri kuvvetlerdirmek maksadıyla soru şeklinde söylemek san'atıdır. Şefkat, sevgi, hayret, kin ve nefret gibi duyguların te'siri altında vuku bulur.
istifrak
Farkettirmek, ayırdetmeği istemek.
istifsar / istifsâr
Açıklanmasını istemek, sormak.
İstifsâr etmek:
Açıklama istemek.
istifta
Fetva istemek. Şeriata ait bir mes'ele hakkında salâhiyetli zatlardan hakikati öğrenmek.
istigase
Medet isteyiş. Yardım istemek.
istiğfar / istiğfâr
Mağfiret (bağışlanmak) istemek. Allahü teâlâdan kusurlarının ve günâhlarının affedilmesini bağışlanmasını dilemek. Tövbe etmek.
istihare / istihâre
Tefe'ül. Sual sorup cevap istemek.
Hayırlı olmayı istemek.
Hayran olmak, şaşmak, taaccüb etmek.
Bir işin hayırlı olup olmıyacağı niyetiyle abdest alıp, dua edip rüya görmek üzere uykuya yatma.
Hayır istemek.
Bir işin hakkında hayırlı olup olmadığını anlamak için abdest alıp iki rek'at namaz kıldıktan sonra bu husustaki duâyı okuyarak o işle ilgili rüyâ görmek üzere hiç konuşmadan uykuya yatmak.
Her gün evden çıkmadan iki rek'at namaz kılıp Allahü teâlâdan o günün ve işinin
istihbar
Haber sormak, haber almayı istemek.
istihda'
(Hüdâ. dan) İrşad ve hidâyet istemek. Hak, hakikat, imân ve İslâmiyet yolunu istemek.
istihkak
Kazanılan şey, hak edilen.
Hakkını almak. Hakkını istemek.
istihla
Tatlı olmak.
Tatlılık istemek.
istihlal
Helâl saymak. Helâllaşmayı istemek.
istiman
Aman dilemek, himaye istemek.
Teslim olmak.
istimdad
Medet ve yardım istemek.
istimdad etmek
Yardım istemek.
istimdad-ı hayat / istimdâd-ı hayat
Hayat talep etmek, hayatî yardım istemek.
istimla
Bir şey yazılmasını istemek. Birisine birşey yazdırmak.
istinabe
Niyabet istemek.
Huk: Başka bir tarafta görülen bir muhakeme için, şahid veya maznunun yazılı ifadesinin alınması. Muhakemenin icab ettirdiği muameleleri yapması için bir mahkeme tarafından başka bir mahkemeye veya kendi âzâsından birisine salâhiyet verilmesi.
istinaf
Baştan başlamak. Yeniden başlamak.
Gr: Sözün başlangıcı.
Huk: Dâvâ Mahkemesinin verdiği hükmü beğenmeyip bozulmasını daha üst mahkemeden istemek. Dâvâ mahkemeleri ile Temyiz Mahkemesi arasındaki bir derece yüksek mahkemeye verilen isim.
istinare
Parlatmak. Parlak ve aydınlıklı olmak.
Ateş istemek.
istinba
Haber sormak. Haber istemek.
Vâkıf olmak. Bilmek.
istinka
Pâk olmasını istemek. İstincadan sonra hiç bir pislik eseri bırakmamak.
istinsah
(Nesh. den) Sahifeyi çoğaltmak, nüshasını yazmak. Kopya etmek.
Silinmesini ve iptalini istemek.
istinzal
Tenzil etmek. İndirmek.
İnmesini istemek.
istirdad
Geri almak. Geri almayı istemek.
istirdaf
Beraber olmayı istemek, beraber gitmeği arzu etmek.
istirham / istirhâm / استرحام
Merhamet istemek. Yalvarmak.
İzin istemek. Rica etmek.
Rica etme, yalvararak isteme.
(Arapça)
İstirhâm etmek:
Rica etmek, yalvararak istemek.
(Arapça)
istiş'ar
Bir mes'elenin yazılıp bildirilmesini istemek.
Kullanmak.
Ürkmek.
istişfa
Şifa istemek. Hastalıktan kurtulup iyi olmayı arzulamak.
istişfa' / istişfâ'
Birisinin yardımını istemek, şefâat dilemek.
Yardım istemek.
istişfaen
Derdine derman aramak gayesiyle. Şifa istemek suretiyle.
istişhad
Birisinin şâhidliğini istemek. Şâhid göstermek. Delil olarak ileri sürmek.
Şehid olmak.
istisna' / istisnâ'
Ismarlama. Bir san'at sâhibinden belirli bir işin, belirli özelliklerde yapılmasını istemek. Meselâ bir terzi ile kumaşı ve benzeri malzemeleri ondan olmak üzere bir kat elbise dikmesi için sözleşme yapmak.
istitba'
Tâbi olmayı istemek. Peşinden sürüklemek.
istitrab
Sevinmeyi, süruru istemek.
istivfa
Vefa istemek.
iştiyak-ı hayat
Hayatı aşk derecesinde istemek.
istizah / istizâh
Belirsiz ve mübhem bir şey hakkında açık söylenmesini istemek. İzah istemek.
Gensoru. Bir mes'ele hakkında mebuslar tarafından başbakana veya bakanlardan birine açılan ve sonunda soruşturma yapılması istenilen sual.
Açıklama istemek.
istizan
Bir hususta izin istemek. İzin için danışmak.
istizhar / istizhâr
Dayanmak. Güvenmek. Arka vermek.
Yardım istemek. Zahîr istemek.
Ezberlemek.
Aşikâr etmek.
Yardım istemek, yardım talep etmek.
istizlal
(Zelle. den) Ayağını kaydırmak istemek.
kass
Talep etmek, istemek.
Nemime, söz götürmek, lâf taşımak.
kemal sıfatları / kemâl sıfatları
Allahü teâlânın zâtında ve işlerinde hiçbir kusûr, karışıklık, değişiklik ve noksanlık olmadığını gösteren hayât (diri olmak), ilim (bilmek), sem' (işitmek), basar (görmek), kudret (gücü yetmek), irâde (istemek), kelâm (söylemek) ve tekvîn (yaratmak) sıfatları. Bunlara Subûtî, Hakîkî ve Kâmil sıfatl
ker'
(Çoğulu: Küru') Suyu yerinden ağız ile içmek.
Yağmur suyu.
(Kız) erkek istemek.
keramet-i kevniye
Kudret-i Rabbaniyenin ihsanı ile letâfet kesbedip havada uçmak, uzun yolu kısa zamanda gitmek, bir mü'minin bir sıkıntısı hâlinde Cenab-ı Hakk'a dua edip ind-i İlâhîde makbul bir zâttan yardım istemekle, o zatın, izn-i İlâhi ile o muztar kimsenin imdadına yetişmesi, kale gibi muhkem bir yerde üzerin
la'net
Bedduâ; bir kimsenin kötülüğünü, Allahü teâlânın af ve merhametinden mahrum olmasını, ihânet edenlerin veya kötülüklerin gerektiği cezâya çarptırılmasını istemek.
lakinne / lâkinne
İstidrak edatıdır. İdrak istemek, anlamak istemek edatıdır ve bulunduğu kelimede bir şeyin anlamak istendiğini bildirir. Evvelki sözden neş'et eden bir tevehhümü kaldırmak için kullanılır.
matlub / matlûb
Matlûb etmek:
İstemek.
merak
Bir şeyi öğrenmek istemek. Çok şiddetli arzu. Heves. Düşkünlük.
Dalgınlık. Kara sevdâ.
Kuruntu, telâş. İç sıkıntısı. İç darlığı.
münakare
Talep edişmek, karşılıklı istemek.
müracaat
(Rücu'. dan) Geri dönmek.
Baş vurmak, izin almak için veya bir iş için alâkadarlarla görüşmek.
Mütalâa istemek, danışmak.
murad olmak
İstemek, kast etmek.
müravega
Taleb etmek, istemek.
Güreşmek, güreş tutmak.
müsalemet / müsâlemet
Uyuşmak; fikirler ayrıldığı, sözler çoğaldığı zaman münâkaşa etmemek; sertliği, bölücülüğü, ayrıcılığı istemeyip, barışmak istemek.
müstağni-i muhteriz / müstağnî-i muhteriz
Gözütok davranıp istemekten çekinen; başkalarından yardım istemekten sakınıp çekinen.
mutalebe / mutâlebe / مطالبه
İstek.
(Arapça)
İsteme, talep.
(Arapça)
Mutâlebe etmek:
İstemek, talep etmek.
(Arapça)
nakz
(Nakazân) (Çoğulu: Nevâkız) Sıçramak.
Talep etmek, istemek.
nehva
Bir şey kasdetmek. Bir şey söylemeği istemek.
Bir şey yapmağa evvelden hazırlanmak.
neşd
Talep etmek, istemek.
Yüksek yerde düz yer olmak.
Kaybolan şeyi aramak.
Bir şeyi gereği gibi bilmek.
nevş
Bir şeyi el uzatıp almak ve istemek.
Yürümek.
Sür'atle deprenip kalkmak.
Alıp yemek.
nişde
Talep etmek, istemek.
Söz vermek, and vermek.
nüc'a
Otlu yer istemek.
rağbet
(Ragbet) İstek, arzu. İyi sayılmak. Bir şeyi çok iştiyakla istemek. İhlasla dua etmek, teveccüh etmek.
revg
Talep etmek, istemek.
Yönelmek, eğilmek, meyletmek.
rivad
Talep etmek, istemek, arzulamak.
rugba'
Rağbet etmek, istemek, arzulamak.
sallallahü aleyhi ve sellem
Peygamber efendimizin ism-i şerîfi anıldığı, işitildiği ve yazıldığında söylenen ve yazılan, Allahü teâlâdan, O'nun dünyâda ve âhirette her türlü iyiliğe ve üstünlüğe kavuşmasını istemekten ibâret olan hayır duâ, hürmet, saygı ve bağlılık ifâdesi. Bu na salât u selâm da denir.
şehvet
Hevâ-yı nefsin meyli ve arzusu.
Bir şeyi fazla istemek.
Cinsî istek. Mahbube için olan istek, iştiha. (Yemek, içmek, uyumak da şehvetin şubelerindendir.)Kudsi Hadis'te Cenab-ı Hak buyuruyor: "Ey benim için şehvetini bırakıp gençliğini bana veren genç! Sen meleklerin bir kısmı
sevm
Satılık bir şeye kıymet takdir etme, paha biçme.
Su-i kasd. Zulüm ve minnete giriftar etmek. Derde sokmak.
Dağlamak.
Başına buyruk olup istediği yere gitmek.
Kuş havada dolaşmak.
Satışa arzetmek.
Satın almak istemek.
Fâide yetiştirmek.<
şey'
Nesne, şey.
İstemek, dilemek.
seyyid-ül-istiğfar / seyyid-ül-istiğfâr
Duâ ve istiğfârların başı. İstiğfâr duâlarının büyüğü. Allahü teâlâdan günâhın bağışlanmasını istemek için yapılacak duâların en üstünü, en kıymetlisi.
sual etmek
İstemek.
ta'kib
Gözlemek.
Yolunda gitmek.
Peşinden yürümek.
Suçlunun suçunu araştırmak.
Bir kimsenin aynı senede yine gazaya gitmesi.
Bir şeyi ciddiyetle istemek.
taaffüf
İffetli olma. İffetli görünme.
Tekellüfle salihlik yapma. Ahlâk dışı şeylerden kaçınma.
İstemekten uzak durma.
tagvis
Medet istemek, yardım istemek.
tahabbüb
Sevgi göstermek, muhabbet beslemek. Bir kimseyi dost ittihaz etmek. Sevdirmeği istemek.
tahacüc
Hüccetleşmek. Birbirinden hüccet talep etmek, delil istemek.
takaşkuş
Hastanın iyi olması.
Derinin soyulması.
Her yerden yiyecek istemek.
taleb / طلب
İstemek, aramak.
İsteme.
(Arapça)
İstek.
(Arapça)
Taleb edilmek:
İstenmek.
(Arapça)
Taleb etmek:
İstemek.
(Arapça)
taleb-i rızık
Rızık istemek.
taleb-i rü'yet
Görmeyi istemek. Hz. Musa'nın (A.S.) Cenab-ı Hakk'ı görmek istemesi.
talep etmek
İstemek.
talip olmak
İstemek.
tama'
Hırsla istemek. Doymazlık. Aç gözlülük. Çok isteme.
Askerî fertlerin maaşları. (Kamus)
tasaddur
(Sadr. dan) En başta oturma. Başa geçme.
Öğretmek.
Yücelik talep etmek, yükseklik ve ululuk istemek.
tatallüb
Bir defa daha istemek.
tavk
Arzu etmek, istemek.
teannüt
Meşakkate düşmek.
Hasmın kötülüğünü ve zilletini istemek.
teklif
Zor birşey istemek. Bir vazife ileri sürmek.
Sıkılgan ve resmi davranış. İçli dışlı olmayan çekingen muâmele.
Vergi yüklemek.
Vazife vermek.
Cenab-ı Hakk'ın, insanları, emir ve nehiyleri üzerine hareket etmeğe vazifelendirmesi.
Fık: Şeriat-ı İslâmiyeni
temenni etmek
Dilemek, istemek.
tenassuh
Nasihat almak, aklı başına gelmek.
Başkası hakkında iyilik istemek.
teşehhi / teşehhî
Hırsla istemek. İştahlanmak.
Hırsla istemek, iştahlanmak.
teşri' eylemek
Dinî emir ve yasakları bildirmek. Kanun bildirmek. Bir emrin kanun gibi tatbikini istemek.
teşyie
Dilemek, istemek.
tevahhi
Talep etmek, istemek.
tevekkül
İşi başkasına ısmarlamak.
Sebeblere tevessül ettikten sonra neticesini Allah'a bırakmak. Allah'tan gelene razı olmak. Kendine ait vazifeyi yaptıktan sonra neticelerini Allah'dan istemek. Kadere razı olmak. Hakka güvenmek.
Yeis ve kederden uzak olmak.
Âcizlik göstermek
tılab
Talep etmek, istemek.
tımah
(Tumah - Matmuh) Bir şeye göz dikerek bakmak. Haris olmak. Hırsla onu istemek.
tul-i emel / tûl-i emel
Uzun emel; zevk ve safâ sürmek için çok yaşama arzusu. İbâdet yapmak için çok yaşamağı istemek tûl-i emel olmaz.
zacc
Cenk arasında medet istemek. Savaşta yardım istemek.
En Çok Aranan Osmanlıca Kelimeler
kut'ül amare
ruhban
münib
lev
ram olmak
şegaf
tercüman-ı beliğ
inantab
terceme
tercüme
En Son Aranan Osmanlıca Kelimeler
تاوی
Saçur
Vakz
sehem
çiçek
MIH
İnşa
dil-tengi
fahr
sahib-üz zaman
En Son Aranan Türkçe Kelimeler
Istemek
Vakitler
Vakih
Yardımlaşma
Çeviri
göz önünde bulundurmak
sarkmak
Tırmanmak
ay ışığı
Ellezine