REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BAŞLAR --> REKLAM ENGELLEMEYİ GERİ ALMA KODU BURADA BİTER -->

LUGGAT
OSMANLICA TÜRKÇE SÖZLÜK

{ lügât . lügat . لغت }

Arapça ve Farsça yazımları, Osmanlıca okunuşları 
ve detaylı açıklamaları ile birlikte.

Arama yapmak istediğiniz kelimeyi girip
karşılığını bulmak istediğiniz "OSMANLICA ARA" ya da "TÜRKÇE ARA" butonlarına tıklayın.
Türkçe - Osmanlıca Sözlük'te Isrâr ifadesini içeren 38 kelime bulundu...

bevs

  • Acele, ileri geçme, ileri gitme.
  • Bıktırıncaya kadar israr etme.
  • Bir kimseden kaçıp gizlenme.
  • Bir şeyin rengi.

cahud / cahûd

  • (Cahd. dan) İsrarla inkâr eden. Muannidce, isnat edilen bir sözü kabul etmeyen.
  • Yahudi.

devam-ı ısrar

  • Israrın devamı, devamlı ısrar etme.

fasık / fâsık

  • (Fısk. dan) Günahkâr. Hak yolundan hâriç olan. Allah'ın emirlerine karşı zıt hareket eden. Büyük günahı işleyen veya küçük günahta ısrar eden kimse.

füşürde

  • Direnen, inad eden, ısrar eden. (Farsça)

füşürde-kadem

  • Ayak direyen, inad eden, ısrar eden. (Farsça)

ibram

  • Israrla rica etmek. Usandırıncaya kadar üzerine düşmek.
  • Usandırmak, yıldırmak.
  • İpi sağlam bükmek.
  • Muhkem kılmak.

ibramat

  • (Tekili: İbram) Yalvarmalar, ısrar etmeler, rica etmeler, zorlamalar.

iddia / iddiâ / ادعا

  • Bir şeyin müsbet veya menfiliğini ısrarla söylemek. İleri sürülen fikir. Dâva etmek. Israr etmek. İnat etmek. Haklı veya haksız bir dâvaya kalkışmak.
  • Düşüncesinde ısrar etme. (Arapça)
  • Dava etme. (Arapça)
  • İnat. (Arapça)

ilhaf

  • İstemekle ısrar etme, zorlama.

ilhah / ilhâh

  • Zorlamak. Israr etmek. Bir şeyin kabulü için son derece üstüne düşmek.
  • Israr.

inad / inâd

  • Israr, muannidlik, ayak direme, dediğinden vazgeçmeme.
  • Direnmek, muhâlefette (karşı çıkmakta) ısrar etmek. Kendini büyük görüp, hakkı, doğruyu kabul etmeme.

irhas

  • Hayırlı işler yapmak.
  • Israr etmek.
  • Duvar yapmak.
  • Sağlam şey.

ısnan

  • Israr etme, inat etme, ayak direme.
  • Gücenme, darılma.
  • Gururlanma, kibirlenme.

israr

  • (Bak: Israr)

kebair

  • (Tekili: Kebire) Büyük şeyler, büyük günahlar. Kebairin sıralanışı:-Allah'ı inkâr etmek.-Allah'a şirk koşmak.-Kat'iyyen sâbit olan dini bir hükme inanmamak.-Allah'ın rahmetinden ümidini kesmek.-Allah'ın cezasından, mekrinden ve azabından emin olmak.-Günah üzerinde ısrar etmek. Yâni, herhangi bir gün

mübahele / mübâhele

  • Lânetleşme. Dar anlamda hazret-i Îsâ'nın ilâh ve Allahü teâlânın oğlu olduğunu söylemekte ısrâr eden ve bu inanışlarının yanlış olduğunu kabûl etmeyen hıristiyanlara, Peygamber efendimizin (sallallahü aleyhi ve sellem); "... Gelin oğullarımızı, oğullarınızı, kadınlarımızı, kadınlarınızı, bizleri ve

mükeddi / mükeddî

  • Israr ile alıp israf ile yiyen kişi.

mülahafe

  • Mülâzemet, devamlı bir işle meşguliyet. Bir işe bağlılık.
  • İsrar etmek.

mülhif

  • İsrar eden.

mülihhin / mülihhîn

  • Israr edenler, zorlayıcılar. İlhah edenler.

mülızz

  • Lüzumlu, gerekli.
  • Cür'et ve ısrar eden kişi.

musır

  • Israr eden.
  • Israrcı, ısrar eden.

musir / مصر

  • Israrcı, ısrar eden. (Arapça)

musırr

  • Israrlı.

musırr-ı muhteris

  • Hırslı bir şekilde ısrar eden; ihtiraslı ve hırslı bir şekilde ısrarla isteyen.

musırrane / musırrâne

  • Israrla.
  • Israrlı bir şekilde.
  • Israr ve inatla, ayak direyerek. (Farsça)

musirrane / مصرانه

  • Israrla, ısrar ederek. (Arapça - Farsça)

mutaassıb

  • Bir şeyi müdafaada ifrat ve inat gösteren. Körü körüne inad ve israr eden. Aşırı derecede kendi tarafını tutan.
  • Din, millet ve vatanı hakkında çok sevgi, bağlılık ve gayret gösteren.

müteassıb

  • Taassub eden; yanlış bir şeyi müdâfaada körü körüne inât ve ısrâr eden, haksız yere düşmanlık eden.

mütemerrid

  • İnatçı, ısrar eden, dik kafalılık eden. Kibirlilik eden.

nezr

  • Suâlde ısrar etmek.
  • Az miktar, azlık.

sail-i müteannid / sâil-i müteannid

  • Israrla soru soran; karşı tarafı zora sormak için soru soran.

şani'

  • Adavet etmek, kin tutmak mânasına "şeneân" dan ism-i fâil olup, buğz eden, kin tutan demektir. Esas murad ise; buğz edip geçmiş olan değil, buğzunda devam ve ısrar eden demektir.

sitayiş / sitâyiş

  • Israrlı övgü, medih.

taassub-u meslekiye

  • Kendi hareket tarzını ve metodunu en doğru olarak görüp, yanlış da olsa ısrar etme.

telkinat-ı musırrane

  • Israrla fikirlerini kabul ettirmeye çalışma.

vehs

  • Bir işe girişip ısrar ile devamlı uğraşmak.

 

Bağış Yapmak İçin Tıklayın